- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
HABER-YORUM
(Tercüme)
Ey Sömürgeciler! İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar Hiç Eskimiyor
HABER:
Bugünler, yüzyılın başında Afrika'nın güneybatı bölgelerinde Almanların, Herero ve Nama kabilelerine karşı katliamlarının 114 yıldönümüydü. Spiegel Online'a göre, Almanya bu suçlar için ahlaki, hukuki ve mali sorumluluğunu üstlenmek zorunda.
YORUM:
Almanya, bugün Kamerun, Togo, Namibya, Botswana ve Kenya'nın bir kısmı olarak bilinen Güney Batı Afrika bölgelerini işgal etmişti. 1904 ve 1908 yılları arasında Alman sömürge kuvvetleri, Herero ve Nama kabilelerinin soykırımını ve etnik temizliğini gerçekleştirdi.Alman sömürgeci güçlerinin uyguladıkları etnik temizlik ve soykırım politikasının tehlikesini algılayıp sömürgecilere karşı protestoya giriştikleri zaman 80 ila 100 bin insanı katletti. Buradaki İşgalci Alman kuvvetleri komutanı General Lothar von Trotha, "Tam Soykırım emri" başlığı altında bir emir yayınladı: “Herero, Almanları sahipleri olarak kabul etmediler ve bu nedenle, bu kabilenin her üyesini, silahlı veya yalnız olup olmadığına ve kadın veya çocuk olduğuna ve hayvancılığa veya çiftlik hayvanlarına bakıp bakmadığına bakmaksızın kurşuna dizilmesine ve öldürülmelerine ya da sınır dışına atılmalarına karar verdi. Bu, General Alfred Graf von Schleff tarafından desteklendi ve uygulandı ve şöyle dedi: “Bu etnik çatışma ancak bir etnik grubun tamamen yok edilmesiyle çözülebilir” yani diğer ırkın, Herero ırkının ortadan kaldırılması anlamına gelir. Vahşilikleri o kadar ileri gitti ki, Alman subaylarını, öldürülen kadınların kafataslarını derilerinden cam parçalarıyla çıkarmaya zorladılar. Almanya'ya değerlendirilmek üzere gönderilmesi için bu kafataslarının bir kısmı hâlâ Alman müzelerinde, bazılarını da, suçlarından dolayı resmi bir özür veya tazminat ödememek için birkaç gün önce geri gönderdiler.
Sputnik'e göre BM, Herero kabilesinin yüzde 80'inin ve Nama kabilesinin yüzde 50'sinin Alman işgal kuvvetlerinin 1904 ve 1907 yılları arasında işlediği soykırımda öldüğünü tahmin ediyor. Sayılarla bu rakam, yaklaşık 100.000 “Herero’’ ve 10 bin “Nama’’ halkı ve binlerce diğer kabilelerden insanlar öldürüldü. O zaman Güney Batı Afrika olarak bilinen bölgede Alman kuvvetleri tarafından organizeli bir şekilde soykırımla öldürülenlerin tam sayısı bilinmemektedir.
Soykırım, Alman işgaline karşı Namibya kabilelerin devrimlerini ezmekle suçlanan Alman General Luther von Trotha tarafından yönetildi. Tanıklar, Alman askerlerinin Herero ve Nama kabilelerinin üyelerine uyguladıkları acımasızlığın korkunç görüntülerini belgelediler. Ayaklanmaların bastırılmasından sonra, Alman askerleri kabiledeki kadınları, yaşlıları, erkekleri ve tüm çocukları öldürdüler. Katliamdan hayatta kalanlar ise “Omaha’’ çölüne kaçtılar ve orada da açlıktan ve susuzluktan ölmeye terk edildiler. Hayatta kalanların sayısının sadece 1.000 kişi olduğu söyleniyor.
Böylece, bu ırk yok edildi, bölge onlardan temizlendi(!) ve onlar Alman sömürü bölge alanlarından kovuldular. Bugün ise, o bölgelerde yaşayanların torunları Alman hükümetinin özür dilemesini ve tazminat talep ediyorlar. Alman hükümeti kendisinin bunu yapmakla yükümlü olmadığını düşünüyor. Ancak aynı zamanda Hitler liderliğindeki Nazi partisinin özellikle Yahudilere karşı yürüttüğü eylemlerin tüm sorumluluğunu üstlendi. Ve Romanlara karşı aynı ellerin işledikleri suçları, kabullendikleri anlamına gelmez. Hitler Yahudilere yaptığı gibi Romanları da işkence ve soykırıma uğrattı.
Alman hükümeti Yahudi varlığına devasa miktarlar, yardımlar ve hizmetler ödüyor. Almanya Milyarlarca para ödüyor, Hitler'in II. Dünya Savaşı sırasında yürüttüğü ve Holokost olarak bilinen soykırıma ve mağdurların torunlarına tazminat ödedi. Garip olan ise, Alman hükümetinin parlamentosundan, Türk hükümetinin, 19. yüzyılın sonlarında Ermenilere karşı Osmanlı güvenlik güçleri tarafından Ermenilere karşı soykırım dedikleri şeyi tanımasını talep etmesidir.
Mahkûmiyet, tazminat, özür veya sorumluluk konusunda birçok standart var. Bu standartlar diğer tarafın kuvvet, zayıflık veya başka türlü haline bağlıdır. Fakat insanlığın ölçüsü bunu mutlak olarak düşünmez. Yoksa bir olayda cevap ve karar aynı olurdu.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
M. Yusuf Selama – Almanya