- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
HABER-YORUM
(Tercüme)
Müslümanların Canları Bizim İçin Kıymetlidir
HABER:
ABD Dışişleri Bakanlığı, İran'ın son sekiz yılda Irak, Suriye ve Yemen'de terörizme destek olmak için 18 milyar dolardan fazla harcadığını raporunda ortaya koydu. ABD Dışişleri Bakanlığındaki İran Çalışma Grubu tarafından hazırlanan raporda, Tahran rejiminin, Kudüs birliği aracılığıyla, bu fonları bölgedeki ülkeler adına mücadele eden milislere ve gruplara çarpık yollarla aktardığını söyledi. Raporda ayrıca, örgütün savaşçıları ve fonları Suriye'ye ve Güney Asya'daki bölgelere aktarmasını sağlamak için İran'ın El-Kaide mensuplarına barınma ve trafik güvenliği sağlamasına dikkat çekildi. İran, Suriye’de milyarlarca dolar harcadığını kabul etti. Buna ek olarak Beşar Esad rejimini korumak için binlerce askerini kurban etti. İran’ın lideri Ali Hamaney'in en üst düzey askeri danışmanı Yahya Rahim Safavi, ülkesinin bu kayıpları Suriye'deki petrol, gaz ve fosfat gelirleri ile telafi etmeye çalıştığını söyledi. (El-Hades Net)
YORUM:
Bu haber bize sürpriz değil, İran rejiminin Amerikan istihbaratının eliyle kurulmasıyla birlikte efendisi Amerika'ya hizmet vermeye ve bölgedeki politikalarını uygulamaya kendisini adadığı herkes tarafından bilinmektedir. Ancak İran her türlü araç ve yöntemle Amerika’nın gündemini uygulamada gayretli bir şekilde çalışır. Hamaney’in iktidarının ilk günlerine dönersek, bu sistemin Amerika'nın istediği zaman bölgedeki ABD politikalarını uygulamak ve infaz etmek için nasıl çaba gösterdiğini görüyoruz. Amerika Sovyetler Birliği ile savaşmak istediğinde İran, Amerika'nın hedefine ulaşmasını sağlamak için kendi topraklarını açmış, hatta istediği şeyi elde edene kadar, bazı durumlarda gerektiğinde lojistik ve askeri olarak desteklemiştir. Ardından İran rejimi, Amerika'nın kanlı bir sekiz yıllık savaşında Irak rejimini durdurma politikasını hızla uygulamaya koydu. Beyaz Saray'daki efendilerinin emirlerini yerine getirmek için gözü hiçbir şey görmedi ve orada ümmetin evlatlarının öldürülüşünü seyretti. Harsı ve nesli yok etti ve dünyayı ifsat etti. Daha sonra, bu kukla rejim Lübnan'da bir parti kurarak hizmetini tamamladı ve politikasını uygulamak istediğinde Amerika tarafından bile kullanılan tüm olanakları desteklemekte ve kullanmaktadır. Üstelik bunu, Müslüman ülkelerde birçok yerde, bazen Şiiliği yaymak adına ve bazen Şiileri korumak adına çeşitli argümanlar ve bahaneler kullanarak yaptılar. İran bugüne kadar bunu sürdürüyor, Suriye rejimini istikrara kavuşturmak ve Suriye devrimini ortadan kaldırmak için şu anda Suriye'de kirli bir misyon yürütüyor.
Yukarıda belirtilenleri uygulamak için iki önemli etkene ihtiyaç duyulmaktadır: öncelikle birinci olarak bu kötü niyetli politikaları gerçekleştirebilecek insan gücü ve ikincisi insan gücünü güçlendiren ve yönlendiren materyal kapasitesi. Bu şüphesiz çok maliyetli ve büyük miktarda paraya ihtiyaç duyulmaktadır. İran'ın, Sovyetler Birliği'nin Afganistan savaşında, Amerikan politikası doğrultusunda Afganistan’ı desteklediği ve Amerika’nın Irak ve Afganistan’ı işgalı sırasında onlara yardım ettiğinde hiç şüphe yoktur. Ve sonra Suriye'deki küstah müdahalesi ve bunların hepsi bedava yapılmadı. Ancak, İran'da yaşayan Müslümanların parası ve mallarıyla. Dünyaya petrollerini satarak elde edilen parayla ancak iki şey umut ediyorlardı; birincisi sadece Hamaney rejimini iktidarda tutmak ve Müslümanları Allah’ı razı edecek sağlıklı bir yaşamdan uzak tutmak.
Dolayısıyla bu haberler şaşırtıcı haberler değildir, ancak bu rakamlar eksik rakamlardır ve yayınlanan miktarlar doğru değildir. Fakat harcanan miktarların, İran rejiminin katıldığı savaşlarda harcanan miktarla karşılaştırıldığında bu küçük miktardan çok daha fazladır. Eğer Amerika için vekalet savaşlarında harcadıkları parayı toplasak ve o paraları müslüman beldelere infak etsek müslüman beldelerde fakir bulamayız. Ancak, bizi yönetenler İslam’a ve Müslümanlara karşı bir nefretle baktığından, sadece harap ve yıkımla başbaşa olacağız.
Son olarak, daha önce de söylediğimiz gibi bu sistem Amerika’nın yörüngesinde yürümeye devam ediyor ve bizi kızdırtan olay, kayıp ve zayi olan para değildir. Özellikle bizi üzen şey canların heba edilmesidir. Eğer bu canların kaybolması yüce Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın rızası için yapılsaydı veya bu canlar cihada gitseydi veya Allah uğruna savaşsaydı ve bu canların sahipleri şehitlik alsaydı o zaman durumumuz bu durumumuzdan farklı olurdu. İşte o zaman dünyamız izzetli olurdu ve Allah Subhânehu ve Teâlâ bizi ahirette Naim cennetine kabul ederdi.
Burada ortaya çıkan soru şudur: Uyanık bir akıl artık tekrar akledip döner mi ve bu sistemin önünde dik durur mu? Burada bizi dinleyen var mı Saad ibni Mu'az'la iftihar eden ve ümmetine benzemeyi arzu eden geri dönmeyi istemez mi? Aslında bu sorulara verilmesi gereken cevap çok net; zira Allah Subhânehu ve Teâlâ her şey için bir kader kıldı. Rabbimizin şeriatına ve emrine dönersek, zafer kazanırız. Böylelikle yeniden şan ve zaferimize geri döneriz. Ancak bu işi sadece bu ümmete yaraşır uyanık, samimi ve sadakatli kişiler yapacak. Allaha çok şükür bu işi yapacak erler var, sadece Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın takdir edeceği zaman için sabretmek gerekir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Dr. Mahir Salih – Amerika