Haber - Yorum

AYASOFYA’NIN YENİDEN İBADETE AÇILMASI TARTIŞMALARI

HABER:

İstanbul'un Fethi'nin 567. yıl dönümü kutlamaları koronavirüs salgınının gölgesinde coşku ve heyecanla gerçekleştirildi. Ayasofya'da düzenlenen Fetih Şöleni programında Fetih Suresi okundu. Kur'an tilaveti sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan telekonferans yoluyla halka seslendi. Sözlerine Fetih Suresi'nin mealiyle başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fetih yıkmanın değil inşa etmenin, imhanın değil ihyanın, zulmün değil adaletin, zilletin değil erdemin, nefretin değil sevginin sembolüdür” ifadelerini kullandı. (yenisafak.com 29.05.2020)

YORUM:

İstanbul’un fethinin yıldönümü münasebetiyle her yıl törenler yapılmaktadır. Ancak bu sene yapılan törenler önceki yıllara göre daha geniş kapsamlı ve dikkat çekici nitelikte idi. Bu yıl yapılan törenlerin en dikkat çekici yönlerinden birisi ise Ayasofya’da Fetih Sûresi’nin okunması oldu. Ancak bunun ardından televizyon ekranlarında Ayasofya’nın müzeden camiye çevrilmesi tartışmaları başlatıldı.

Ayasofya’nın yeniden ibadete açılmasını geçmiş yıllardan bu yana siyasiler sürekli olarak kendileri açısından bir malzeme olarak kullandılar. Fakat günümüze gelinceye kadar hiçbir siyasiden bu hususla ilgili dikkate değer bir sonuç çıkmadı. Çünkü Ayasofya’nın Mustafa Kemal’in eliyle kapatılıp müze haline getirilmesi Batılıların talimatıyla yerine getirilen bir husustu. Dolayısıyla Ayasofya’nın diğer camilerde olduğu gibi tüm vakitlerinde sadece cami olarak ibadete açılması günümüzde güçlü bir siyasi iradeyi ve aynı zamanda da sömürgecilerin iznini gerektirmektedir.

İçerisinde bulunduğumuz günlerde ise bu konu sürekli olarak sıcak tutulmakta ve tartışılmaktadır. Erdoğan tarafından gündeme getirilen bu meseleye CHP başta olmak üzere tüm muhalefet destek verdi ve karşı çıkmadı. Hatta CHP sözcüsü Faik Öztrak “Bizim görüşümüz açıktır, açacaksanız açın, elinizi tutan yok, bir kararnameye bakar.” (12.06.2020, AA) dedi. Dolayısıyla İngilizler bu sefer bu meseleye karşı çıkmak yerine halkın nabzına göre konuştular.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da ise konu ile ilgili olarak farklı tarihlerde farklı açıklamalar yaptı. 24 Mart 2019 tarihinde “Olmayacak bir şey değil, hatta üzerinde öyle dururuz ki, adını müze değil artık Ayasofya Camii olarak koyarız” (AA) dedi. “Ayasofya'da Kur'an da okunur, namaz da kılınır. Buna ancak ve ancak aziz milletimiz karar verir.” (sabah.com.tr 05.06.2020) 9 Haziran’da TRT kanalındaki canlı yayında, bu meselenin Danıştay tarafından verilecek olan karara bağlı olduğunu ve karardan sonra atılması gereken adım neyse ona göre gereken adımlar atılacağını söyledi. 17 Haziran 2020’de MYK toplantısında ise “Ayasofya Camii için 2 Temmuz'da alınacak Danıştay kararının ardından inşallah namazımızı kılarız,” (haberler.com) dedi.

Tüm bu açıklamalara göre:

- Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması meselesi her zaman pragmatist bir eğilimle hareket eden Erdoğan açısından hem içeride hem de dışarıda kendisine katkı sağlayacak bir yaklaşımla ele alınmaktadır.

- İçeride 2023 yılında (ya da daha erken bir sürede) yapılacak olan seçimlerde kendisine ve partisine oy kazandıracak şekilde adımlar atılacaktır.

- Dışarıda ise Amerika tarafından kendisine yüklenmiş olan “vekâlet savaşlarının” yürütülmesinde Müslümanları kandırmak için kullanabilecektir.

- Ayrıca Avrupa ülkeleri ile olan ilişkilerinde bunu bir tehdit unsuru olarak kullanmaktadır.

Ancak durum ne olursa olsun Ayasofya Müslümanlara ait bir mabettir ve kesinlikle cami olarak kalmalıdır. Allah’ın izniyle Râşidî Hilafet Devleti kurulduğu zaman hiçbir kınayıcının kınamasına ve kişisel maslahatlara bakmadan Ayasofya ve benzeri yerleri hemen cami olarak kullanıma açılacaktır Allah’ın izniyle.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Muhammed Hanefi Yağmur