Haber-Yorum

Türkiye… Geri Adım!

Haber:

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Perşembe günü yaptığı açıklamada, ülkesinden bir heyetin, iki taraf arasındaki ilişkileri geliştirmek amacıyla Mısır tarafından gelen davete icabet ederek Mayıs ayı başlarında Mısır’ı ziyaret edeceğini söyledi.

Çavuşoğlu, Türkiye’deki NTV kanalına yaptığı açıklamada, heyete Dışişleri Bakan Yardımcısı’nın başkanlık edeceğini ve iki ülke arasındaki ilişkileri görüşmek üzere Kahire’nin Ankara’ya gönderdiği davete bir cevap olarak önümüzdeki Mayıs ayının ilk haftasında Kahire’yi ziyaret edeceğini açıkladı.

Türk bakan, bu görüşmelerin ardından Mısır Dışişleri Bakanı Semih Sükri ile bir görüşme yapılacağını doğrulayarak, Ramazan ayı içinde Mısırlı mevkidaşı ile karşılıklı tebriklerde bulunduğunu, mevcut koşulların olgunlaştığını ve müzakerelerin devam edeceğini vurguladı.

Ve şöyle devam etti: “Mısır İslam dünyası, Afrika ve Filistin için önemli bir ülkedir.” Ve “Mısır’ın istikrar ve refahı herkes için önemlidir.” diye ekledi. (Arap21 - 15 Nisan 2021)

Yorum:

Türk Bakan, Mısır’ın İslam dünyası, Afrika ve Filistin için önemli bir ülke olduğunu söylüyor. Peki Mısır bu önemi sadece şimdi mi kazandı yoksa Washington'daki yeni efendi, diğerlerinin takip etmesi gereken yeni bir şey mi istiyor?!

Her halükarda önemine rağmen Türkiye’nin bu tutumu siyasi analizinden uzaktır. Bu yüzden ben, kendimi ve Türk sahnesiyle ilgilenen diğer kişileri bu tür meseleleri doğasına ve boyutuna uygun şekilde ele almaya davet ediyorum.

Mesele, umutsuz gözlemcilerden oluşan bir kitleye karşı tartışma forumları, skor puanları veya haklı bir hayran kitlesi oluşturmak değildir. Kesinlikle bu değildir… 

Türkiye rejiminin ve onun Cumhurbaşkanının Sisi’ye karşı ilan edilen tutumu keskindi, onu ve uzun süredir darbeci olarak nitelendirdiği rejimini reddediyor, eleştirilerini gizlemiyor, hatta Sisi’ye hakaret ediyordu. Örneğin burada Erdoğan, Sisi’yi “merhum şehit Muhammed Mursi’nin cesedinden korkacak derecede bir korkak" olarak tanımlıyor (Körfez Online)… Buna benzer daha çok örnekleri var.

Türkiye rejiminin Sisi rejimine doğru dönüşü ve Erdoğan’ın Sisi ile el sıkıştığı ve meselelerin normale döndüğü an bir an meselesi olup bu, Erdoğan ve rejiminin yaklaşımının tamamen dışında değildir. Zira oradaki insanlar, ellerinden Müslümanların kanları damlayan mücrimlerle ittifak halindedirler. Nitekim insanlar, Marmara gemisi, Rus savaş uçağının düşürülmesi ve Kasıkçı davasında olduğu gibi her zaman onların pozisyonları hissetmişlerdir.

Bu bağlamda önemli olan, böyle bir Türkiye modelinin çarpıttığı Müslümanların genelinin tattıklarıdır. Zira insanların geneli, kalkınma, kurtuluş ve değişim konusunda onlara güveniyorlar. Dolayısıyla insanların, ümmetin maslahatlarını gerçekleştirmenin ve onu statüsünü yükseltmenin, Allah’ın indirdikleri dışındaki bir yönetimde günahların işlendiği, kafir ülkelerle ittifakların kurulduğu ve Allah daha iyisini bilir Müslümanların yalnız bırakıldığı bir vakitte Kur’an ayetlerine hakim olup onu güzel bir şekilde okumakla olmadığını bilmeleri gerekir.  

Ümmetlerine sadık olan muhlislerin, Müslümanlar hakkında Allah’tan korkmaları ve ümmetlerine, Türkiye’deki rejimin, herhangi bir ilkesel pozisyonda kendi çıkarlarını ve büyük güçlerin çıkarlarını ön planda tutan rejimler olan İslam beldelerindeki diğer rejimlerden farklı olmadığı konusunda seslerini yükseltmeleri gerektiği nasihatinde bulunmaları gerekir. Bu gerçeği göremeyen bir kimsenin, bakış açısı ve basireti nasıl açılabilir bilemiyorum. 

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

M. Usame Es-Suveynî – Kuveyt