- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Sık Toplantılar Boşuna Değil
Her Seferinde Yeni Bir Şey Oluyor!
Haber:
Rusya El-Yevm’e göre; Putin, Erdoğan ile Rusya’nın Soçi kentinde yaptığı görüşmede, Mart 2020’deki son görüşmelerinden bu yana sürekli temas halinde olduklarını belirterek şunları ekledi: “İlişkilerimizin olumlu yönde geliştiğini ve ilgili kurumların her zaman her yönde birbirleriyle çalıştığını belirtmekten memnuniyet duyuyoruz.”
Rusya Devlet Başkanı özel konuşmasında, acil uluslararası dosyalarda Moskova ve Ankara arasındaki iş birliğine değinerek şöyle dedi: “Uluslararası düzeyde çok başarılı bir iş birliği yapıyoruz ve bununla da Suriye’yi ve Libya’daki pozisyonları koordine etmeyi amaçlayan bağlantılarımızı kastediyorum. Ayrıca Türk-Rus Ateşkesi İzleme Merkezi, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki sınırda aktif olarak çalışıyor ve bu iş birliği, uzlaşıyı sağlamayı amaçlayan yeni adımlar konusunda tarafların tutumlarının istikrarı ve koordinasyonunun somut bir garantisini temsil ediyor.”
Anadolu Ajansı’na göre Erdoğan da şöyle dedi; Ankara ile Moskova arasındaki ekonomik, siyasi ve askeri ilişkilerde büyük bir gelişme yaşanıyor. Yine Türkiye Cumhurbaşkanı, “Suriye’deki barış, Rusya-Türkiye ilişkileriyle doğrudan bağlantılıdır ve ülkelerimizin bu bölgede rolü büyüktür” dedi. (Baladi News)
Yorum:
Erdoğan ve Putin arasındaki son görüşmenin sonuçlarının, Suriye dosyasında veya Rusya-Türkiye ilişkilerinde yeni bir şey taşımadığı doğrudur. Ancak yapılan her bir görüşme veya toplantı kesinlikle yeni bir plan taşımakta ve yeni bir plan ya da onaylanmış eski bir plandaki adımları çizmektedir.
Şam devrimiyle ilgili olarak; Türkiye’nin rolünün Rusya’nın rolünü tamamlayan bir rol olduğunu veya Türkiye’nin rolünün Rusya’nın rolünün ritmini ayarladığını söyleyebiliriz. Zira Rusya’nın müdahalesi, emredildiği gibi rejimin düşmesini engellemeyi ve mücrim rejimin ana sponsoru olan Amerika ile tam bir koordinasyon içerisinde olmayı amaçlıyor ve Rusya, bu dosyanın mümkün olan en kısa sürede bitmesini istiyor. Ancak Amerika, Cenevre’de onayladığı Amerikan siyasi çözümü sayesinde Suriye’deki çözümün yolunu Cenevre’de çizmiştir.
İşte burada Türkiye’nin rolü, rejimi devirmek yerine devrimcileri kontrol altına almak ve bazı kazanımlar elde etmek için onları rejimle müzakere eden bir taraf haline dönüştürme şeklinde gerçekleşmektedir. Diğer taraftan Rusya’nın dosyayı askeri olarak bitirmesini engelliyor ve Rusya’nın hareketini Amerikan siyasi çözüm çizgisine yönlendiriyor. Nitekim Soçi ve Astana görüşmeleri de bu çizgi dahilindeydi.
Başkanların yeniden bir araya gelmelerinde yeni olan, daha önce attıkları adımları tartışmak ve Amerikan siyasi çözüm sürecini kolaylaştıran yeni adımları devreye sokmaktır. Daha önce Rus-Türk devriyelerinin seyri, Rusların varlığını kabul etmenin ve onları devrimcilerin düşmanı olmaktan çıkarmanın bir kapısıyken ardından rejimin varlığını, sonra da onunla müzakereleri kabul etmek amacıyla rejimin bölgeleri ile kurtarılmış bölgeler arasında geçişleri açmaya yönelik adımların yanı sıra aynı şekilde devrimciler ile rejim arasında gerçek bir diyaloğun zeminini hazırlayan Anayasa Komitesi için adım atmanın bir kapısı oldu.
Bu adımlar henüz daha tamamlanmamış olup bu toplantılar, Amerikan siyasi çözümünü empoze etmeye çalıştıkları yeni yöntemleri benimsemek, adımlarını ve öncüllerini her çözümü reddeden devrimcilere uygulamak veya onları mücrim rejime yakınlaştırmak ya da zihinlerindeki imajını iyileştiren bir adım için gerçekleşmektedir.
Devrimciler, mücrimlerle tokalaşmanın ve onlarla olan ilişkileri övmenin zafer getirmeyeceğini ve bu mücrim rejimin anayasası ve tüm temelleriyle birlikte kökten değiştirilmesi gerektiğini çok iyi biliyorlar.
Amerika’nın, yardımcılarının ve araçlarının Şam devrimini ortadan kaldırmaya, mücrim rejime yeniden uluslararası meşruiyet kazandırmaya ve pekiştirmeye çalıştığı Amerikan siyasi çözümü, Şam halkının sadık ve bilinçli insanlarının sebat etmesi karşısında Allah’ın izniyle yok olup gidecektir. Bu ise tekrar karar aldıkları, gidişatlarını düzelttikleri, tüm bu komplolara boyun eğmeyi reddettikleri, kurtuluş yollarını açmak ve hedeflerini ve sabitelerini kendi elleriyle gerçekleştirmek için ciddi bir şekilde çalıştıkları ve sadık müminlere zaferi ve iktidarı vaat eden Rablerin tevekkül ettikleri zaman olacaktır. Şüphesiz Allah, asla vaadinden dönmez.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Münir Nasır