Haber-Yorum

ABD'nin Çin’e Yönelik Çevreleme Politikası

Haber:

ABS haber kanalı, 29 Temmuz 2023’te Luis Martinez tarafından yazılan bir makalede şunları bildirdi: ABD ve Avustralya, askeri işbirliklerini genişleten bir anlaşmaya vardıktan sonra askeri ilişkilerini derinleştirmek için çalışacaklar. Her iki ülke de Çin’in Batı Pasifik’te artan nüfuzunu ve toprak iddialarını caydırmak için çalışıyor. Savunma Bakanı Lloyd Austin ve Dışişleri Bakanı Anthony Blinken düzenlediği basın toplantısında, iki ülkenin Çin’in tehdit ettiği bölgede istikrar ve güvenliği sağlamaya odaklandığını vurguladı. Çin’in Güney Çin Denizi’nde ve Tayvan’a yönelik istikrarsızlaştırıcı eylemlerini anlatan Blinken, şunları söyledi: “Ülkelerimiz, on yıllardır barış ve güvenliği sağlamasının yanı sıra her bir ülkenin herhangi bir zorlama olmaksızın kendi egemenlik kararlarını alabilmesini sağlayan yasalara dayalı uluslararası düzeni savunmaktadır.”

Yorum:

Son zamanlarda haberler, ABD ile Avustralya arasındaki askeri ilişkilerin derinleşmesine dikkat çekiyor. Çin’e yönelik bu çevreleme stratejisi, büyük bir askeri çaba içeriyor. Bu da ABD ve müttefikleri üzerinde büyük mali yüklere yol açmaktadır. Çin’e yönelik çevreleme politikası, Asya Pivot (Asya’ya Dönüş) politikasının yayınlanmasıyla birlikte Obama yönetimi altında hız kazandı. Son zamanlarda Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve Avrupa sahnesinde Rus tehdidinin ortaya çıkışı, ABD askeri ve mali kaynaklarının daha fazla tüketilmesine yol açtı. Ayrıca ABD, Rusya’ya meydan okumasına yardımcı olmak için Ukrayna'nın askeri yeteneklerini güçlendirmeye çalışmaktadır.

Müslümanlar açısından, artık maksimum fayda karşılığında Çin veya Rus kampına intikal etme ya da Amerika’ya tabi bir devlet olarak çalışma tartışmalarını aşmak gerekiyor. Bilakis bunun yerine Halife Ebu Bekir Radıyallahu Anh’ın Pers ve Roma imparatorlukları döneminde yaptığı gibi, mevcut uluslararası durumu daha geniş bir vizyonla ele almamız gerekiyor. Zira Ebu Bekir Radıyallahu Anh, uzun süren savaşlar nedeniyle Romalıların ve Perslerin tükenmişliğini ve askeri ve mali imkanları üzerindeki baskıyı hissettiği gibi bunun da İslam’ı uluslararası arenada yaymak için bir fırsat olduğunu anlamıştı. Nihayetinde her ikisinin topraklarının ilhakına yol açan askeri güçler göndermek yoluyla her iki süper güce de aynı anda meydan okumak için cesur ve atılgan bir hamle yaptı.

Aynı şekilde mevcut uluslararası durum da büyük güçler arasındaki gerilimleri ve onların enerjilerini ve kaynaklarını tüketmelerini içeriyor; zira Avrupa, Rusya, Çin ve Amerika güç ve nüfuz için rekabet ediyorlar. Dolayısıyla bu rekabet, onların güçleri ve yetenekleri üzerinde bir yük oluşturmaktadır. Dahası onlar, İslam beldelerine karşı yeni, güçlü, birleşik ve etkili bir cephe açmaya yönelik güç ve birliğe de sahip değillerdir.

Amerika’nın Afganistan’da Taliban’a karşı kaybetmesi, onun zayıflığının en iyi örneğidir. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur: إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ لِيَصُدُّوا عَن سَبِيلِ اللَّهِ فَسَيُنفِقُونَهَا ثُمَّ تَكُونُ عَلَيْهِمْ حَسْرَةً ثُمَّ يُغْلَبُونَ وَالَّذِينَ كَفَرُوا إِلَى جَهَنَّمَ يُحْشَرُونَ “Şüphesiz ki inkâr edenler mallarını, (insanları) Allah yolundan alıkoymak için harcıyorlar. Daha da harcayacaklar. Ama sonunda bu, onlara yürek acısı olacak ve en sonunda mağlûp olacaklardır. Kâfirlikte ısrar edenler ise cehenneme toplanacaklardır.” [Enfal 36]

Mevcut vizyon göz önüne alındığında Müslümanların, mevcut uluslararası durumu Nübüvvet Minhacı üzere Hilafeti kurmak için bir fırsat olarak görmeleri gerekir; zira Hilafet, Müslümanların ülkelerini birleştirmek ve İslam’ı dünyaya yaymak için askeri, mali, tarımsal ve sanayi kaynaklarını bir araya getirmek için çalışacaktır. Allahu Teala şöyle buyurmuştur: يُرِيدُونَ أَن يُطْفِؤُواْ نُورَ اللهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَيَأْبَى اللهُ إِلاَّ أَن يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ “Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Kâfirler istemese de Allah nurunu mutlaka tamamlayacaktır.” [Tevbe 32]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Müh. Zişan– Pakistan