Haber-Yorum

İslami Değerlere Yönelik Saldırılar Artıyor!

Haber:

Kun.uz internet sitesinde yayınlanan habere göre Özbekistan Yasama Meclisi, Âli (Üst) Mecliste, “Ceza Kanunu ile İdari Sorumluluk Kanununda değişiklik ve eklemeler yapılmasına ilişkin” yasa tasarısı üzerinde çalışıyor.

Evlilikleri kanuna uygun olarak tescil edilmemiş kişiler arasında dini nikah törenlerinin düzenlenmesi, iki veya daha fazla eşle birlikte yaşamanın teşvik edilmesi ve kamuya açık yerlerde, söz konusu kişinin kimliğinin tespit edilemeyeceği ölçüde yüzünü kapatması hakkında idari ve cezai sorumluluk öngörülmüştür.

Yorum:

Buhari ve Tirmizi’nin toprakları olan bu ülke, bir asır önce ateist komünistler tarafından işgal edilmiş ve 70 yıldan fazla bir süre onlar tarafından yönetilmiştir. O dönemde bu ülkenin alimleri ve liderleri üç kişi tarafından yargılanıp öldürülüyordu. Geriye kalanlar ise ateist bir eğitimin gölgesinde yaratıcılarını ve dinlerini tanımaktan uzak tutuldular.

Bu halk, başlarına gelen çeşitli işkencelere ve zorluklara rağmen dinlerini öğrenmeye ve onu takip etmeye devam etti. Bu ülke ismen de olsa bağımsızlığını kazandıktan sonra ümmette bir özgürlük duygusu oluştu. Aslında Müslüman olan bu ümmet, kimliğinin farkına vararak dinine geri dönmeye başladı. Ancak devletin açtığı dini okullar yeterli olmadığından dolayı çocuklarını eğitim için yurt dışına göndermeye başladılar.

Devlet bunu görünce yurt dışında dini eğitimin alınmasını yasaklamaya başladı.

Bu da yetmezmiş gibi başta müftüler olmak üzere imam ve vaizler de devletin çıkardığı her kararı meşrulaştırmaya ve bunlara şerî bir nitelik kazandırmaya başladılar.

Sunulan karar taslağı, yani halka açık yerlerde yüzün ve kulakların kapatılmasının yasaklanması konusunda her zaman olduğu gibi ilk ortaya çıkanlar, deliller getirenler ve bu kararları meşrulaştıranlar bu imamlar oldu. Şeriata aykırı birçok hususun olmasına rağmen bunlar hakkında tek bir kelime dahi söylemediler!

Sonuç olarak dünyanın dört bir tarafında olduğu gibi ümmetin başına çeşitli felaketlerin geleceği gayet açıktır.

Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: والَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ، لَتَأْمُرُنَّ بالْمَعْرُوفِ، ولَتَنْهَوُنَّ عَنِ المُنْكَرِ، أَوْ لَيُوشِكَنَّ اللَّه أَنْ يَبْعَثَ عَلَيْكُمْ عِقَاباً مِنْهُ، ثُمَّ تَدْعُونَهُ فَلا يُسْتَجابُ لَكُمْ “Nefsim elinde olana yemin ederim ki, ya marufu (iyiliği) emreder ve münkerden nehyedersiniz. Yahut Allah sizin üzerinize katından bir ceza gönderiverir de sonra O'na dua edersiniz, ama size icabet edilmez.” [Tirmizi rivayet etti.]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Murat Özbeki (Ebu Musab)