- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
İtin Kuyruğu Kalıba Konmakla Doğrulmaz!
Haber:
Geçtiğimiz Perşembe günü Ürdün, “İsrail’in” Gazze Şeridi’ne yönelik savaşını sona erdirecek uluslararası bir pozisyon oluşturmak üzere Türkiye ile birlikte çalıştığını vurgulayarak bu savaşın Batı Şeria’yı patlamaya doğru sevk ettiğini ifade etti. Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safadi, Türk mevkidaşı Hakan Fidan ile başkent Amman’da düzenlediği ortak basın toplantısında, Gazze’ye yönelik saldırının durdurulması konusunda Ürdün-Türkiye tutumunda bir birlik olduğunu ancak “İsrail’in” herhangi bir çaba göstermeyi reddettiğini vurguladı. (El Cezire Net)
Yorum:
Gazze Şeridi’ndeki savaşın 100 günü geçmesinin ardından Ruveybida temsilciler, Gazze cephesinin kapatılması konusunda çalışma vaktinin geldiğini konuşuyorlar; yani Batı Şeria cephesinin patlamak üzere olduğundan emin olmalarının ardından, yine Lübnan, Yemen savaşanın devam etmesini garanti etmelerinin ve bizzat varlığın yüzsuyunu (itibarını) korumak için manevi bir zafer elde etmeyi ümit etmesinin ardından ve Netanyahu hükümetinin durumunun çöküşün eşiğine gelmesinin ardından; artan iç hareketlilik, mali kriz, derin etki bırakan askeri kayıplar ve başka bir cephenin açılacağı korkusu gibi bu varlığı her düzeydeki çıkmazdan kurtarmak istiyorlar. 100 gün süren katliamın ardından Batı’nın araçlarının harekete geçmeleri, mazlumlara destek vermek, iğrençlikleri dünyayı dehşete düşüren katliamları durdurmak ve kendi halklarının baskılarına icabet etmek için değil, aksine efendilerinin vermiş olduğu sinyalden dolayıdır‼
Zira onlar, Batı’nın özellikle de Amerika’nın, şayet oyunun eksenleri değişirse veya kendi çıkarları değişirse ya da kendi özel ve yüksek çıkarları doğrultusunda olan herhangi bir plan değişirse konumu ne olursa olsun herkesten kurtulacağını kesin olarak biliyorlar.
Bugün gözlemlediğimiz gibi uluslararası alanda herkesin gözünden düşmesinin ardından Netanyahu hükümetinin sona erdirilmesi ve yeni bir köpeğin getirilmesi (ve bu benzetme için köpeklerden özür diliyorum) konusunda Batı açısından herhangi bir engel yoktur; bu arada bu Ruveybida yöneticilerin ve yardakçılarının durumu da, bu şımarık köpekten daha üstün değildir.
Sizin durumunuz, batıl ile hakkın örsleri arasındadır ama sizler batılın araçlarısınız; dolayısıyla rolünüz sona erdiğinde bugünün ve geleceğin çöplüklerine atılacaksınız; hak muzaffer olduğunda da -ki bu, Allah’ın izniyle yakındır-, darağacına asılacak ve kıyamet gününe kadar derin bir çukurda kalacaksınız.
Peki içinizde hem kendinin hem de ümmetinin gerçekliğini değiştirecek, dünyada ve ahirette kurtuluşa erecek, gerek dünyada gerekse ahirette hafızalardan silinmeyecek ve peygamberler ve sıddıklarla bir araya gelerek en güzel bir şekilde Rabbine kavuşacak aklı başında bir adam yok mu Allah aşkına?!
Ey Allah’ın tüm hayırları bahşettiği ve dinlerine sımsıkı bağlı kalmalarını sağladığı bu bölgenin halkları, كُنْتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ “Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı Ümmetsiniz. (Siz ki) marufu emredersiniz ve münkerden sakındırırsınız.” [Ali İmran 110] İzzetli Gazze’de olup bitenler, zaferin işaretlerinin ortaya çıkmasından başka bir şey değildir; zira şayet bu ümmet, izzetimizi, onurumuzu, servetlerimizi ve bizden çalınan her şeyi geri elde edecek Hilafetine geri döner, dinine sımsıkı sarılır ve Allah’ın şeriatını hayat sahasında pratik olarak uygularsa tüm düşmanlarını mağlup etmeye muktedir olacaktır; dolayısıyla bizler, az bir dünya metaı karşılığında dinlerini satan bu hain ve ajan yöneticilerden kurtulabilirsek, işte o zaman bizim dışımızdakilerin sahip olmadığı şeylere sahip olacağız.
Ey Müslümanlar: Bölgedeki oyunun kuralları yeniden çiziliyor ve biz olayların gidişatını değiştirme konusunda büyük bir oyuncu olmayı umuyoruz; zira bizler, her şeye sahibiz ve şayet bizler, düşünce mekanizmamızı değiştirip Allah’ın bize emrettiği şekilde O’nun hükmüne ve şeriatına geri dönersek vakıayı değiştirebiliriz; böylece Allahu Teala’nın buyurduğu gibi durum da değişecektir: إِنَّ اللّهَ لاَ يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّى يُغَيِّرُواْ مَا بِأَنْفُسِهِمْ “Şüphesiz ki bir kavim, kendini nefsini değiştirmedikçe; Allah da onları değiştirmez.” [Rad 11]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Nebil Abdulkerim