- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Yüce Ahlakî İlkelerin Yeniden Canlanması İslam’ın Tatbik Edilmesiyle Olur!
Haber:
El-Ezher Şeyhi ve Müslüman İhtiyarlar Konseyi Başkanı Dr. Ahmed el-Tayyib, BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayid’in ve Katolik Kilisesi Papası Papa Francis’in, insan kardeşliğini ve hoşgörü ve bir arada yaşama değerlerini dünyaya yayma konusundaki hırslarına destek verdi. Ve şöyle dedi: Bizler, İnsan Kardeşliği Belgesi’nin doğuşunun beşinci yıldönümünü kutluyoruz ve bizler dünyanın, bu belgede yer alan yüce ahlaki değerlerin yeniden canlandırılmasına bugünkü kadar acil ihtiyacı olmadığını vurguluyoruz. (El-Ayn es-Salise, 05/02/2024)
Yorum:
Allah Subhanehu’nun Kitabı’nı ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in hadislerini okuyan biri, İslam’ın Müslüman alimlere ne kadar önem verdiğini görecektir. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: إِنَّمَا يَخْشَى اللهَ مِنْ عِبَادِهِ الْعُلَمَاءُ “Kulları içinden ancak âlimler, Allah’tan (gereğince) korkar.” [Fatır 28] Ve Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: إِنَّ الْعُلَمَاءَ وَرَثَةُ الْأَنْبِيَاءِ “Kuşkusuz âlimler peygamberlerin varisleridir.” Dolayısıyla âlimlerin rolü kısaca, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şu kavli gibidir: إِنَّ مَثَلَ الْعُلَمَاءِ فِي الْأَرْضِ كَمَثَلِ النُّجُومِ فِي السَّمَاءِ يُهْتَدَى بِهَا فِي ظُلُمَاتِ الْبَرِّ وَالْبَحْرِ فَإِذَا انْطَمَسَتْ النُّجُومُ أَوْشَكَ أَنْ تَضِلَّ الْهُدَاةُ “Yeryüzündeki âlimlerin misali, gökyüzündeki yıldızların misali gibidir. Kara ve denizin karanlığında onlarla yol bulunur. Yıldızlar kaybolduğunda hidayet bulanlar nerdeyse sapıtırlar.” Yani âlimlerin ameli, insanlara rehberlik etmek, onlara dinlerinin hükümlerini öğretmek ve saptıkları takdirde onları doğru yola döndürmektir; tıpkı gece yolculuğu sırasında yıldızların yol göstermesi gibi.
Gerçekten bu zamanımızda bizim için üzücü olan günümüz âlimlerinin çoğunun, Şari Subhanehu ve Teala’nın kendilerine yüklediği vacibi yerine getirmediklerini gördüğümüz gibi onları ümmetin ihtiyacı olduğunda da görmüyoruz; dahası bugün ümmetin bir vadide âlimlerin de başka bir vadide olduğunu söylersek abartmış olmayız! Zira birçok kişinin saygı duyduğu ve kendisinde bir hayır olduğunu düşündükleri el-Ezher Şeyhi de, ümmetin ihtiyacı olduğu zamanda göremediğimiz kişilerden biridir. Aynı şekilde el-Ezher Şeyhi’nin Gazze konusundaki tutumu da oldukça olumsuzdur; zira Mısır rejimi Gazze’den gıda ve ilacı yasakladığı halde el-Ezher Şeyhi kılını dahi kıpırdatmıyor, hakkı konuşmuyor, batılı iptal etmiyor, Mısır ordusunu Gazze’ye yardım etmeye çağırmıyor ve bugün de gelmiş Allah’ın hakkında hiçbir sultan/delil indirmediği yeni bir din kuran bu belgeyi övüyor!
(Büyük!) imam, İslam’ın üstün olup ondan üstün olmadığını, Allah’ın İslam’ı alemlere rahmet olarak indirdiğini, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğunu: إِنَّمَا بُعِثْتُ لِأُتَمِّمَ مَكَارِمَ الْأَخْلَاقِ “Muhakkak ki, ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.” Ve aynı şekilde şöyle buyurduğunu: إِنَّ مِنْ أَحَبِّكُمْ إِلَيَّ وَأَقْرَبِكُمْ مِنِّي مَجْلِساً يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَحَاسِنَكُمْ أَخْلَاقاً “İçinizden en çok sevdiklerim ve kıyamet gününde bana en yakın olacak olanlar, ahlâkı en güzel olanlarınızdır.” Ve İslam’ın getirdiği ahlaka uymanın önemini ve bunlardan övülmeye değer olanlarla sıfatlanıp kötülerini terk etmenin ve onlardan kaçınmanın farz olduğunu açıklayan diğer şerî nâssları bilmiyor mu?!
Kesinlikle tüm bunları ve daha fazlasını biliyor ancak yeryüzünde ebedi kalacakmış gibi en düşük olanı en hayırlı olanla değiştiriyor. Zira küfrü pekiştiren ve ona davet eden fikri içeren ve şirk ile tevhidin arasını eşit tutan bu belgeden daha düşük olan bir şey yoktur. Çünkü Şeyh Ahmed el-Tayyib’in ve ona sponsor olanların övdüğü insan kardeşliği veya “İbrahimî Aile” Evi belgesi Müslümanlardan, dinlerini, Hıristiyan Papa’nın ve suçlu Yahudi hahamların kendileri için yazdığı din adamlarının öğretileriyle değiştirmelerini ve Müslümanları, sömürgeci kâfir Batı’nın kurtları için kolay bir av olan uysal kuzular haline gelmelerini istiyor.
Ahlakın üstünlüğü, hoşgörü, farklı ırklar ve dinlerle bir arada yaşama, ancak İslam’ın hüküm ve fikirleri hakim olduğunda gerçekleşebilir; zira Hilafet Devleti’nin gölgesinde halkları ve ırkları eşsiz ve harika bir potada eritecek olan sadece İslam’dır; çünkü İslam, zımminin can ve mal güvenliğini sağlayacak ve onu dinini ve akidesini terk etmeye zorlamayacaktır. Ahlakı, bir arada yaşama, hoşgörü ve insan kardeşliği değerlerini yaydıklarını iddia edenler ise, hakikatte iffete ve insan fıtratına öfkelenen insan şeytanları olup onlar, Müslüman kadının başına taktığı başörtüsünü bir bez parçası ve onu sosyal ve ahlaki açıdan çökmüş toplumları için bir tehdit olarak görüyorlar. Bu iki gruptan hangisi övgüye ve kutlamaya daha layık ey Ezher Şeyhi?!
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللهَ وَقُولُوا قَوْلاً سَدِيداً * يُصْلِحْ لَكُمْ أَعْمَالَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَمَنْ يُطِعْ اللهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فَازَ فَوْزاً عَظِيماً “Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğru söz söyleyin. (Böyle davranırsanız) Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar. Kim Allah ve Rasulü’ne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiş olur.” [Ahzab 70-71]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Velid Belibel