- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Haşim Gazze Şunu Haykırıyor: İslam Ümmetinin Kendi Devletini Kurmasından Başka Kurtuluş Yoktur!
Haber:
İslam İşbirliği Teşkilatı, "İsrail’in” Gazze'de insani yardım bekleyen Filistinlileri hedef alan saldırısını kınadı. İİT'den yapılan yazılı açıklamada, "İsrail’in”, Gazze Şeridi'nin güneyinde insani yardım kamyonlarının gelmesini bekleyen savunmasız Filistinli sivillerden oluşan bir topluluğu hedef aldığı ve onlarca kişinin ölümü ve yüzlerce kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan menfur saldırısının en güçlü şekilde kınandığı ifade edildi. (01.03.2024, Anadolu Ajansı)
Yorum:
Yahudi varlığının Gazze halkına yönelik katliam ve kuşatması beşinci ayını geride bırakırken İslam İşbirliği Teşkilatı, utanç verici kınama mesajları yayınlamaya devam ediyor. Gazze'nin izzetli insanlarını açlık ve soykırıma terk eden 57 ülke yönetimi sanki milyonlarca askerden oluşan güçlü ordulara sahip değillermiş gibi önce kınıyorlar sonra meseleyi Yahudi varlığının kurucusu ve koruyucusu olan Birleşmiş Milletlere havale ediyorlar.
Siyonist İblisler Gazze'de her gün iğrenç suçlar işlemesine rağmen bu yönetimler sadece medyada öne çıkan trajik katliamlar söz konusu olduğunda adet yerini bulsun kabilinden üç satırlık bir açıklama yapıyorlar. Bazen de geçen hafta İstanbul'da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının ev sahipliğinde yapılan toplantıda olduğu gibi Enformasyon Bakanları düzeyinde Yahudilerin dünya kamuoyuna yönelik dezenformasyon faaliyetlerini ele almak için toplanıyorlar. Sanki Yahudi varlığı tüm katliamlarını açıktan ve meydan okuyarak yapmıyormuş gibi. Son kınama açıklaması da Gazze'nin güneyinde yardım beklerken 112 Müslüman'ın şehit edilmesinin ardından geldi. Çoğunluğu kadın ve çocuk 30 binden fazla kişinin ölümünü seyreden iki yüzlü Batılı devletler Yahudilerin son saldırısında dillerinin ucuyla sivillerin korunmasının öneminden bahsederken, İslam İşbirliği Teşkilatı da onlara eşlik etti.
Daha utanç verici olanı ise teşkilat üyesi yönetimlerin kamuoyu önünde Gazze halkına üzülüyormuş gibi yaparlarken, perde gerisinden Yahudilere lojistik destek sağlamayı sürdürmeleridir.
İslam ümmetinin öfke ve nefretle andığı bu liderler gerçekten de ihanet ve istismar konusunda birbirleriyle yarışmaktadırlar. Filistin haber ajansı Quds News'in 23 Şubat'ta yayınladığı habere göre Yahudi varlığına en çok sebze-meyve ihraç eden ülkelerin ilk iki sırasında Türkiye ve Ürdün bulunuyor. Lakin Ürdün kralı Abdullah askeri üniformasıyla Gazze'ye havadan yardım yapan uçaktan dünyaya poz vererek ihanetini perdelemeye çalışıyor. On yıllardır "biz kazanırsak, Filistin kazanır" diyerek ümmetten oy toplayan Erdoğan hükümeti ise Gazze sınırına alttan ve üstten duvarlar örerek Yahudilere destek olan Mısır diktatörü Sisi'nin yanında itibar aramakla meşgul. Hep birlikte Amerika'nın ağzından çıkacak iki kelimeye bakıyorlar. Lisanı halleriyle "Gazze halkı ve direniş bir an önce Amerikan planına teslim olsun da bizde Yahudilerle normalleşmeye dönelim" diyorlar.
Olan şudur: Küfrün elebaşısı Amerika, Suriye İslami devrimini teslim almak için kullandığı açlık silahını şimdi Gazze için kullanıyor. Zorba Esad rejimi ve diğerleri gibi aşağılık Yahudi varlığı da sadece bir aparattır. Bu savaş küfür ile İslam'ın savaşıdır. ABD'nin bunak başkanı Biden, dondurma yerken ateşkes sözleri ederek İslam ümmetini aşağılamaktadır. Müslümanların memleketlerinde vahşi hayvanlar aç kalmasın diye dağlara buğday serpen şanlı halifeler döneminden Müslümanların evlatlarının açlıktan öldürüldüğü günlere geldik.
Dolayısıyla ümmet olarak nasıl bir gaflete düştük ki Allah bize bu zilleti yaşatıyor diye kendimize sürekli sormamız gerekiyor. Dünyaya nasıl aldandık ki, Batının fikri ve siyasi değerlerini, yasa ve kanunlarını adeta ilah edinen yozlaşmış rejimler başımıza musallat oldular. Daha ne kadar bu sefil esarete razı olacağız? Ne zaman yaşayan bir ümmet gibi davranıp, yaşarken kutsallarımızın çiğnenmesini, bedenlerimizin teşhir edilmesini reddedeceğiz?
Ruveybida yöneticileri ne zamana kadar kaderimizi, kararlarımızı ve yeteneklerimizi kontrol eden, bizi gücümüzden, birliğimizden, kanunlarımızdan ve düşmanlarımızla cihattan alıkoyan engeller olarak kalacaklar? Aynı delikten binlerce kez ısırılmaya daha ne kadar devam edeceğiz?
Gerçek şu ki son beş aydır Gazze özelinde yaşananlar, batıl demokratik mücadelenin Müslümanları getirdiği noktanın görülmesi açısından ders alınacak niteliktedir. Artık uyanış ve diriliş vaktidir. İslam ümmeti artık kendi liderini çıkarmak, kendi devleti olan Raşidi Hilafeti kurmak zorundadır. Zira yüzyıl önce kalkanımızın kırılmasıyla başlayan sahipsizliğimizin son örneği olarak Gazze’de yaşadığımız zillet ve aşağılanma furyası çok acı bir şekilde bize bu gerçeği haykırmaktadır.
اِنَّ اللّٰهَ لَا يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتّٰى يُغَيِّرُوا مَا بِاَنْفُسِهِمْۜ
“Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.” (Rad 11)
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Emin Yıldırım