- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
İşgal Güçleri Refah Sınırı Yakınında İki Mısır Askerini Öldürdü!
Haber:
Sky News geçen Pazartesi günü yani 27/05/2024 tarihinde, Mısır Silahlı Kuvvetleri askeri sözcüsünün, Refah’ta iki Mısırlı askerin “İsrail’in” açtığı ateş sonucu öldürülmesiyle ilgili bir soruşturma başlatıldığını duyurduğunu bildirdi.
Yorum:
Birçok medya organında, işgal ordusunun Refah’ta sınır şeridi bölgesinin güvenliğini sağlamakla görevli Mısırlı askerlere ateş açıldığına ve Mısırlı askerlerle Yahudi askerler arasında, iki Mısırlı askerin şehit olmasına yol açan çatışmanın nasıl yaşandığına dair haberler yer aldı. Dikkat çekici olan şey ise, küresel ve yerel medya organları haberleri ufku ulaşıncaya kadar aktarırlarken Mısır medya organlarının ve Mısırlı yetkililerin olayla ilgili hiçbir yorum yapmadan saatlerce kabir sessizliği gibi sessiz kalmaları ve herhangi bir açıklama yapmamalarıydı! Nitekim bir müddet bekledikten sonra Mısır güçlerinin askeri sözcüsü çıkıp, sanki olayın bir soruşturmaya ihtiyacı varmış gibi ve sanki suçlu bilinmiyormuş gibi yaşananlarla ilgili gerçeğin ortaya çıkarılması ve saldırıyı ilk kimin başlattığının öğrenilmesi için söz konusu olayla ilgili soruşturma başlatılacağını duyurdu!
Bunun ardından Mısır rejimini destekleyen borazanlar ortaya çıkmaya ve zehirlerini kusmak ve Mısırlı askerlerin vurulması ve Yahudi ordusunun ateşiyle öldürülmesi olayının önemini azaltmak için medya organlarında konuşmaya başladılar; zira Financial Times, Mısırlı bir yetkilinin şu sözlerini aktardı: “Refah'taki silahlı saldırı basit bir olaydı ve hiçbir siyasi önemi yoktur.” Ayrıca El Cezire Mubaşir, olayla ilgili yorum yapmak üzere Mısırlı strateji uzmanı Tümgeneral Samir Farag’ı ağırladı ve kendisine “İsrail’in” Mısır askerlerine kasten ateş açtığının kanıtlanması halinde verilecek cezanın sorulması üzerine şöyle cevap verdi: “Cezaların türleri vardır: Önce bir özür, sonra kan parası vardır; bu para da olabilir ya da Kahire’de bir Yahudi tapınağının inşası da olabilir.”
Hissedilen manzara şudur ki; Mısır rejimi, hiçbir Mısırlıya zerre kadar değer vermiyor; zira bu suçlu rejim, Mısır’ı yok eden, iktidarı yıllarında ekini ve nesli helak eden ve Mısır halkını fakir ve yoksul bırakan bir rejimdir; bu nedenle hiç kimse, bu aşağılık rejimin Yahudileri işledikleri suçlardan sorumlu tutacağını, hatta onlardan bir özür bile dilemesini isteyeceğini aklına bile getirmesin; hatta Kahire’nin kalbini bombalasalar bile kılını dahi kıpırdatmayacağından neredeyse eminiz. Müslüman ülkelerdeki diğer rejimler gibi Mısır rejiminin de gerçeği şudur; onlar haklarına karşı şiddetli ve sert olup onlara merhamet göstermemektedirler; ancak onlar, ümmetin düşmanlarına karşı merhametli ve alçak gönüllüdürler.
Refah sınırında Yahudi askerlerle Mısırlı askerler arasında yaşananlar birçok anlam taşımaktadır; bunlardan biri de bu olayın, bu ümmetin tek bir ümmet olduğu gibi onun duygularının ve düşmanlarının da tek olduğunu teyit etmesidir; zira Gazze halkının musibeti, tüm ümmetin musibeti olmuştur. Dolayısıyla Müslümanlar tek bir ümmet olup onların savaşları da birdir barışları da birdir; bu yüzden ajan tiranlar ve efendileri, Müslümanların arasına ne kadar sınır ve bariyerler kurmaya çalışırlarsa çalışsınlar, Müslümanların başına bir musibet geldiğinde hemen ortaya çıkan İslam kardeşliği duygularını ortadan kaldırmayı asla başaramayacaklardır. Bakın işte bugün dünyanın doğusundaki ve batısındaki Müslümanlar Gazze’nin yanında yer alıyorlar, onun acısını çekiyorlar, ciğerleri parçalanıyor ve Gazze’yi, Mescid-i Aksa’yı ve Filistin topraklarının her bir karışını özgürleştirmenin özlemini çekiyorlar; şayet Müslümanların başına bir grup ajan yönetici musallat olmasaydı, Filistin'in kurtuluşu bir göz kırpmasından daha çabuk olurdu. Ayrıca silahlı kuvvetlerindeki Müslümanların evlatlarından birçoğu da aynı duyguları taşıyorlar ve Gazze'de olup bitenlerden dolayı acı çekiyorlar. Işte bu yüzden bu askerler harekete geçerek Yahudi ordusunun üzerine ateş açtılar; bu da zaten korkuya kapılan ve halkının kendisinden nefret ettiği Mısır rejimi ile onun arkasındaki Amerika’nın, savaşın genişleyebileceğine, işlerin ters gidebileceğine, Kenane askerlerinin durumu Mısır Firavununun aleyhine çevirebileceğine ve onların savaşa girerek Yahudilere şeytanın vesveselerini dahi unutturacak bir darbe indirebileceklerine dair korkularını artırıyor. Bunda şaşılacak bir şey yoktur; zira komutan Kutuz liderliğindeki Müslüman orduları, Ayn Calut Muharebesi’nde Tatarları ortadan kaldırmak için Mısır Kenane’den harekete geçmiştir; aynı şekilde Komutan Selahaddin Eyyubi liderliğindeki Müslüman orduları da, Haçlıları ortadan kaldırmak ve ardından Hıttin Muharebesi'nde mübarek Mescid-i Aksa'yı kurtarmak için de Mısır Kenane’den harekete geçmiştir. Peki Kenane askerleri bunu bir daha tekrarlayıp mübarek Filistin topraklarını kurtararak alemlerin Rabbinin katında büyük bir şerefe nail olacaklar mı acaba?
Allah'ım, Gazze’ye ve halkına yardım etmek için Müslüman orduların harekete geçmelerini sağla. Amin.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Ebu Hişam