- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Ağzına Bir Parmak Bal Çalar Sonra Tilkinin Kaçtığı Gibi Senden Kaçar!
Haber:
ABD’nin eski Yahudi varlığı Büyükelçisi Martin Indyk Perşembe günü, Başkan Joe Biden yönetimini “İsrail'e” silah vermemekle suçladığından dolayı özür dilemesi için Yahudi Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Kongre önünde konuşma davetinin geri çekilmesi çağrısında bulundu; bu arada Yahudi medyası ise Netanyahu’nun Washington’la açık bir çatışmayı tercih ettiğini söyledi. Bunun ABD ile Yahudi varlığı arasındaki kalıcı ilişkiyi simgelediği bahanesiyle Netanyahu’nun 24 Temmuz’da Kongre'nin her iki kanadı önünde bir konuşma yapması planlanıyor.
Indyk’in açıklamaları Netanyahu'nun geçen Salı günü şöyle diyerek ABD’ye saldırdığı konferansın ardından geldi: “ABD yönetiminin birkaç aydır, İran’a ve diğer ortak düşmanlarımıza karşı canı için savaşan “İsrail’e” silah ve mühimmat vermemesi akıl almaz bir şeydir.” Ayrıca ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken'in, Biden yönetiminin “İsrail’e” silah sevkiyatına uygulanan kısıtlamaları iptal etmek için çalıştığına dair kendisine güvence verdiğini ancak Blinken'in bunu onaylamayı reddettiğini söyledi.Geçen Mayıs ayında Biden yönetimi, yoğun nüfuslu bölgelerde yaratabilecekleri etkiye ilişkin endişeler nedeniyle 2.000 kiloluk ve 500 kiloluk ağırlığındaki bombaların sevkiyatını durdurmuştu; ancak Yahudi devleti hâlâ milyarlarca Dolar değerindeki Amerikan silahını almaya hazırlanıyor. (El Cezire)
Yorum:
7 Ekim 2023’ten sonra Gazze'ye yönelik başlatılan ve Yahudi varlığının öncülük ettiği şiddetli saldırıdan bu yana, evet o zamandan bu yana medya organları, -Biden yönetimi başta olmak üzere- çeşitli uluslararası güçlerin Netanyahu’ya ve onun başkanlığını yaptığı suçlu hükümetine yönelik öfke, kınama, memnuniyetsizlik ve kızgınlık gibi Batılı liderlerin en önde gelen suçluları ile Yahudi varlığı arasındaki anlaşmazlıkları aktarıyorlar.
Daha da kötüsü ise dünyanın dört bir yanından birçok gözlemci, aktivist ve medyacıların bu iddialar girdabına sürüklenmesidir; hatta bu durum, sanki Tel Aviv sokaklarında düzenlenen gösteriler Gazze halkına zafer kazandıracak ya da Yahudilerin suçuna bir son verecekmiş gibi Gazze’deki imha savaşını durdurmak için bu sözlü “anlaşmazlıklara” ya da resmi “muhalefete” güvenme noktasına kadar ulaşmıştır.
Şüphesiz bu şiddetli savaşta Batı, Yahudi varlığının tutunduğu güçlü bir ip ve onun kötülüklerini besleyen bir göbek bağıdır; şayet bu ip olmasaydı, bu alçak varlık ne bu ümmetin karşısında durabilirdi, ne de onun içinden bir grubun karşısında dayanabilirdi. Yine şüphesiz Haçlı müttefikleri ile onların bölgedeki üvey evladı ve güvenlik kolu olan Yahudi varlığı arasında iddia edilen anlaşmazlıklar, varlığın para, silah ve adamlarla desteklenmesi konusundaki işbirliğini etkilemediği gibi Yahudi varlığının katliamlarını da engellemedi veya onun utanç verici suçlarını yavaşlatmadı; o halde medya hangi anlaşmazlıkların gürültüsünü yapıyor?!
Herhangi bir siyasi analizin, siyasi vakıanın analiz edildiği temele referans oluşturan sabit siyasi mefhumlar tarafından kontrol edilmesi gerekiyor; analizin, analistin ya da siyasi gözlemcinin inandığı siyasi mefhumlara aykırı olması doğru değildir. Bu nedenle süper bir devlete bağlı olan üvey evlat bir devletin kaderi efendilerinin elinde olduğu için efendilerine isyan edemeyeceği ve kişisel tasfiyelere başvurmak gerekse bile siyasette şefkat ve merhametin olmadığı anlayışı idrak edilmelidir; tıpkı Kennedy, Rabin ve diğerlerinde meydana geldiği gibi. Işte bu idrak, medyada yer alan “anlaşmazlıkların” ve açıklamaların sorgulanmasına ve Yahudi varlığının Amerikan yönetimine ve diğer Haçlı ittifakı ülkelerine karşı gerçek bir isyanının varlığını inkâr etmesine yol açacaktır.
Orada burada yayınlanan şekli anlaşmazlıklar ve Uluslararası Adaletsizlik Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi uluslararası kuruluşlar da dahil olmak üzere tüm tarafların döktüğü timsah gözyaşlarının hepsi, kamuoyunu sakinleştirip umutlandırmak, Haçlı ittifakına ve onunla birlikte Yahudilere daha fazla öldürme ve düşmanlarını ortadan kaldırmaları için yeterli süre tanımak ve İslam beldeleri de dahil olmak üzere dünya kamuoyunu “iki devletli çözüm” komplosunu kabul etmeye hazırlamak içindir.
Şayet ümmet ve onun kışlalarında konuşlanmış orduları, Müslüman beldelerdeki ajan yöneticileri devirip, onun yıkıntıları üzerinde Nübüvvet Minhacı üzere Hilafeti kurmak için harekete geçmezlerse, Haçlı ittifakı şeytani planını hayata geçirebilecek ve ülkemizde daha da güçlenecektir; “İbrahimi dinin” girişimi olarak bilinen bir planın parçası olarak Yahudi varlığının, Müslüman ülkelerdeki mevcut zararlı yöneticilerin üzerine bir kral olarak getirilmesi hiç de uzak bir ihtimal değildir; işte o zaman ümmetin bu alçak düşmandan kurtulmak için daha fazla çaba sarfetmesine, daha fazla kanının dökülmesine ve acı çekmesine neden olacaktır. Bu yüzden ümmetin çok geç olmadan gerek bunun gerekse durumlarının farkına varmaları gerekir.
وَإِنْ تَتَوَلَّوْا يَسْتَبْدِلْ قَوْماً غَيْرَكُمْ ثُمَّ لَا يَكُونُوا أَمْثَالَكُمْ“Şayet yüz çevirirseniz, (sizin yerinize) başka bir kavim getirir, sonra (onlar) sizin gibi de olmazlar. (Allah’a itaat ederler.)” [Muhammed 38]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Bilal Muhacir – Pakistan