- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Yeni Vergi Paketi, Kendini Adalet Kelimesiyle Süsleyenlerin Ne Kadar Zalim Olduklarının İspatıdır!
Haber:
Mehmet Şimşek: “Hedefimiz vergide adalet ve etkinliği sağlamak için vergilendirilmemiş hiçbir alan bırakmamak.”
Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan reform paketinde, vergi adaletinin güçlendirilmesi ve sermayeye yönelik vergi düzenlemesi yapılmasına yönelik önemli başlıklar yer alıyor. Bloomberg raporuna göre son yirmi yılın en büyük vergi revizyonu olan yeni paket ile ilave 7 milyar dolar gelir elde edilmesi bekleniyor. (Ajanslar)
Yorum:
Yeni vergi paketinde, bahşiş gelirlerinden kira gelirlerine, para cezalarının artırılmasından, yem ve gübredeki KDV istisnasının kaldırılmasına, yurtdışına çıkış harcının en az 10 kat artırılmasına kadar birçok ayrıntılı madde yer alıyor. Sözde vergi adaletsizliğini ortadan kaldırmak, doğrudan vergilerin payını artırmak için yerel asgari kurumlar vergisi ve asgari gelir vergisi gibi yeni vergi modelleri getirilecek. Getirilen vergiler en çok yine küçük esnaflardan, tarım sektöründen, serbest çalışanlardan ve işçilerden alınacak. Hatta asgari ücretle çalışan işçilerin bahşişlerine bile zorunlu %20 vergi getirilecek. POS cihazlarına bile yeni vergi düzenlemesi getirilecek. Hiçbir vergiyi kaçırmamak için aylık, 3 aylık ve yıllık denetlemeler getirilecek. Konut kiraları zorunlu olarak bankalardan ödenecek, bankalar otomatik olarak %20 vergi kesecek. Faturasız satış yapanlara ağır cezalar getirilirken, ihbar edenlere ikramiyeler artırılacak. Tüm idari para cezalarına gecikme zammı uygulanacak. Paranın adının geçtiği her yerden ve her şeyden vergi alınacak. Özetle, neredeyse halkın soluduğu nefese bile vergi getirilecek. Tüm bunlar güya enflasyonu düşürmek için yapılırken, hayat pahalılığının daha da artması kaçınılmaz kılınacak.
Doğrudan vergileri artırarak vergi adaletsizliğini dengeleme iddiası ile çeşitli vergiler getirilse dahi, gerçek yük yine orta ve düşük gelirli halkın omuzlarına binecek. Kaldı ki, her türlü vergi affından faydalananlar şimdiye kadar olduğu gibi, gelecekte de yine bankalar, yabancı uyruklu multi-milyonluk büyük holdingler olacak. Bu yıl yine bu tarz banka, kurum ve şirketlerin 3 milyar YTL üzeri olan borcu yüzde 97,6 oranında -yani neredeyse tamamıyla- silindiği ortaya çıktı. Bunların başında UNILEVER (%100 silindi) gibi yahudi ve siyonist destekçisi şirketler de bulunmaktadır.
Adalet bu ülkede sadece hükümet partisinin ve Müslümanlara zulmeden mahkemelerin adında yer alan içi boş bir kavramdır.
Ekonomide adalet; batı sermaye kaynaklı bankalara ve holdinglere işlemektedir. Adil ekonomik kalkınmadan anlaşılan, IMF’den, Dünya Bankası’ndan milyar dolarlık borç karşılığında, ülkenin maden kaynaklarını yabancı şirketlere satan, İklim Kanunu gibi kanunlar icat ettirerek tarım ve hayvancılığı bitirip ülkeyi açlığa mahkûm etmeyi hedefleyen, eğitim sistemini, hukuk sistemini, medeni kanunları batılı ölçülere göre reforme eden, toplumun değerlerini ve ahlakını yozlaştırmayı hedefleyen uluslararası sözleşmeleri kabul edip uygulamaya geçirmektir. Bu borçları ödeyebilmek için oluşturulan bütçe açıklarını, enerji kaynaklarını özelleştirerek pahalılaştırmak suretiyle, dolaylı ve doğrudan vergiler üzerinden tüketim mallarında fiyat artışına yol açarak tekrar orta ve düşük gelirli halkın omuzlarına yükleyip yoksulluğu artırmaktır.
İşgalci siyonist ile ticareti boykot eden Müslümanların çabalarını sabote etmek için siyonist ve siyonist destekçisi şirketlerin milyar dolarlık vergi borçlarını silmektir. Hatta, “6 satıp 1 alıyoruz” diyerek soykırımcı işgalci siyonist varlık ile serbest ticareti artırmak, aç gözlü “adalet ve kalkınma” politikalarının adalet anlayışıdır.
Siyasette adalet; Gazzeli bebeklerin diri diri yakılmasını kınamakla yetinerek, iki devletli çözüm çağrısında bulunmak ve normalleşme politikaları yürütmektir.
Türk hukukunun adalet anlayışı ise Türkiye’de ve dünyada Müslümanlara karşı işlenen zulümlere tepki gösteren Müslümanları cezalandırmaktan, halkı dolandıran siyasetçileri, vergi ödeyerek fuhuş yapanları, alkol ve uyuşturucu satanları, hırsızlık yapanları, kadın ve kızların ırzına, geçenleri gülünç cezalarla tekrar halkın içine salmaktır. İslami fikre sahip ve İslami bir hayatı arzulayan, hiçbir suç işlememiş Müslümanları terörist ilan edip baskı, zulüm ve hapse mahkûm etmektir…
İşte, “ılımlı islamcı” ama koyu laik demokrat hükümetin aç gözlü adalet ve kalkınma anlayışı budur. Velhasıl, bu yeni vergi paketi, kendini adalet kelimesiyle süsleyenlerin ne kadar zalim olduklarının ispatıdır.
Bu kapitalist uşağı hain yöneticilerin ağzında ve uygulamalarında adalet kelimesi ancak halklarını kandırmak için kullanılan bir etikettir. Oysa “adalet”, “El-Adl” olan, âlemlerin yaratıcısı, mâliki ve Rabbi olan Allah Subhânehû ve Teâlâ’nın sıfatlarından bir sıfattır ve yine ancak Allah’ın emirlerinin tatbik edilmesiyle tüm insanlık için hayat bulabilecek bir mefhumdur.
İslam’a göre; daimî, direk ve dolaylı yollardan vergi alınması bir zulümdür. Devletin gelirleri tebaanın ihtiyacını karşılamıyorsa o zaman vergi konulabilir. Bu vergi ise ancak kendi ihtiyaçlarını karşılayabilen zengin ve Müslüman kişilerden alınabilir. Gayrimüslimlerden ancak cizye alınır. Beytülmalin (hazine) gelirlerinde bir fazlalık görülürse bu vergiler azaltılır ya da kaldırılır.
Yani, İslam’ı tekrar yeryüzünde hâkim, hakem ve hükümran kılmadan, bu ruveybida yöneticilerden kurtulup yerine İslam nizamını tatbik ederek yeniden İslami hayatı başlatacak olan Raşidi Hilafet Devletini kurmadan, insanlık hayatın hiçbir alanında adaleti tadamayacaktır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Zehra Malik