- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Tacikistan’da Başörtüsü Yasağı!
Haber:
Tacikistan Cumhurbaşkanlığı Ofisi, şu ifadelerin geçtiği bir açıklama yayınladı: “Cumhurbaşkanı, gelenek ve merasimlerin düzenlenmesi, çocukların eğitimi ve yetiştirilmesinde ebeveynlerin sorumluluğu,İslami bayramlarda çocukların kutlama yapmalarının ve milli kültüre yabancı kıyafetlerin giyilmesinin yasaklanmasına ilişkin yasaların yeni versiyonunun da aralarında bulunduğu 35 yasayı imzaladı.” (el-Mısri el-Yevm, 22/06/2024)
Yorum:
Böylece Tacikistan Devlet Başkanı Ali Rahman, başörtüsünü ülkesine yabancı olarak kabul etmiş ve milli Tacik kıyafetine bağlı kalmanın önemini vurgulayarak başörtüsünün yasaklanmasını emretmiştir! Dolayısıyla o, şu anda Tacikistan’da en yaygın olan kıyafetin, kendisine ve ailesine önce Rusya’dan, sonra Amerika’dan ve Batı’dan miras kalan, kadınların mahrem yerlerini ifşa edip açığa çıkaran Batı tarzı kıyafet olduğunu bir an bile fark etmedi. Bu yüzden kadınları ucuz bir cinsel meta haline getiren kıyafetler normal ve kabul edilebilir olup medya organlarında ve Rahman’ın yasaklayamayacağı pornografik filmlerde yayınlanmaktadır; yani böyle bir kıyafet onun tarafından hoş karşılanırken Allahu Teala’nın farz kıldığı, kadının onurunu ve insaniyetini koruyan ve sakınan kişiyi ahlaksızlık bataklığına düşmekten koruyan kıyafet ise yasaklanmaktadır!
Şüphesiz Sovyetler Birliği’nin kalıntılarından biri olan Tacikistan da, diğer cumhuriyetler gibi hâlâ Rusya’nın 70 yıldan fazla bir süredir kendilerine miras bıraktığı değerlere bağlı kalmakta ve Rusya’nın bizzat kendisi kara komünist tarihinden büyük ölçüde uzaklaşmış olmasına rağmen buradaki otorite hâlâ geçmiş dönemin bir devamı niteliğindedir. Tacikistan Cumhurbaşkanlığı’nın kararı, İslam’a, onun akidesine, hükümlerine ve değerlerine karşı gizli bir nefreti ifade etmesinin yanı sıra İslam’ın bir yönetim, ekonomi ve eğitim sistemi ve medeniyet değerlerinin şekillendiricisi olarak geri dönüşüne dair güçlü bir korkuyu da ifade etmektedir. Özellikle o, eski Sovyetler Birliği cumhuriyetlerinde Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerde İslami hayatı yeniden başlatmaya yönelik davetin yayıldığını görüp bilmektedir.
Başörtüsünün yasaklanmasının şerî açıdan faizin mubah kılınmasından ve Amerika ve Rusya gibi kâfir ülkelere tabi olmaktan bir farkı olmadığı gibi para ve vergi yatırımına ve yargı sisteminde şerî sınırların tatbik edilmemesine ilişkin hükümlerden de bir farkı yoktur. Her kim herhangi bir ülkede Müslüman kadınlara yönelik başörtüsü yasağına öfkeleniyorsa, aynı zamanda Allahu Teala’nın farz kıldığı tüm hükümlerin devre dışı bırakılıp yasaklanmasına da öfkelenmesi gerekir. Zira Allah’ın hükümleri bölünmez olup bir hükümle diğer hüküm arasında tercih söz konusu değildir. Allah’ın hükümlerine bağlı kalmanın, onları sevmenin ve onların dışındakileri kerih görmenin tek bir nedeni vardır ki o da; Rab, ilah ve kanun koyucu olan Allah’a iman etmektir. Dolayısıyla başörtüsü takmak ve ona bağlı kalmak Allah'a bir ibadet olduğu gibi hırsızlık, zina, faiz, yalan söz, yalan söylemek gibi haram olanlardan ve benzerlerinin tamamından kaçınmak da Allah’a bir ibadettir. Bu, ister Tacikistan’da, ister Özbekistan’da, ister Mısır’da, ister Tunus’ta, ister Endonezya’da, isterse diğer Müslüman ülkelerde olsun anlaşılması ve ona göre hareket edilmesi gereken bir husustur. Müslümanlar arasındaki bilinç düzeyini yükseltmek gerekir ki böylece her işlerinde kanun koyucunun Allah olduğunu, Allah için öfkelenmesinin sadece Kur’an’ın yakılmasında olmadığını, aksine bundan daha önemlisinin Kur’an’da geçen hükümlerin ve akidelerin etkisiz hale getirilmesi olduğunu idrak edebilsinler. Dolayısıyla başörtüsünün yasaklanmasına öfkelenen bir kimsenin, ülkesindeki tiranların yönetimine de öfkelenmesi gerekir; bundan daha da önemlisi, Müslümanları yönetmesi için İslam’ın geri dönmesi ve Nübüvvet Minhacı üzere Hilafetin kurulması için Ali Raman gibi yöneticilere karşı da mücadele etmesi gerekir.
Evet, çıplaklığın dayatılması ve başörtüsünün yasaklanması gibi Allah’ın kutsallarının çiğnenmesine şiddetle öfkelenmeliyiz ancak Müslüman ülkelerde Allah’ın indirdiklerinden başkasıyla yöneten sapkın yöneticilerden biri olan Rahman’ın ve onun avenelerinin yönetimine karşı olan öfkemiz daha şiddetli olmalıdır.
أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللّهِ حُكْمًا لِّقَوْمٍ يُوقِنُونَ
“Onlar hala cahiliye hükmünü mü arıyorlar? Kesin bilgiyle inanan bir topluluk için hükmü, Allah’tan daha güzel olan kimdir?” [Maide 50]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Muhammed Ceylani