- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Avrupalı Yetkililer, Müslümanları Orta Asyalı Tiranlar Tarafından Parçalanmaya Gönderiyor!
Haber:
27 Aralık Cuma günü sabahın erken saatlerinde İsveç polisi Farhad Nigmatov ve üç kızını hızlı bir şekilde Tacikistan’a sınır dışı etmiş ve Ferhad, Duşanbe havaalanına vardığında tutuklanmıştır. Kendisi Hizb-ut Tahrir üyesi olmakla suçlanıyor.
Yorum:
Bu, Avrupa’nın sözde demokrasilerinin Müslümanları Orta Asya tiranları tarafından parçalanmaları için teslim ettiği ilk olay değildir.Devletlerin herhangi birini gerçek bir zulüm, işkence veya diğer kötü muamele riskiyle karşı karşıya kalacağı bir yere göndermesini yasaklayan uluslararası geri göndermeme yükümlülüklerine rağmen, Avrupa ülkeleri küstah bir şekilde kendi yasalarını ihlal ediyorlar. İşte geniş çaplı yayınlanmış bazı örnekler şunlardır:
2023 sonbaharında Fransız yetkililer Muhsincan Ahmedov’u Özbekistan'a sınır dışı etmişti; nitekim varır varmaz tutuklanmış, hakkında “Özbekistan’ın anayasal düzenini ihlal etmek” maddesi uyarınca ceza davası açılmış ve beş yıl hapis cezasına çarptırılmıştır.Yine Hizbullah Şovalizoda 2020 yılında Avusturya’dan Tacikistan’a iade edilmiş ve 20 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır.Ayrıca Abdullah Şemseddin 2023 yılında Almanya’dan sınır dışı edilmiş ve 7 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır.Mahkeme Abdullah Şemseddin’i “Tacikistan’ın anayasal düzenini şiddet yoluyla değiştirmeye yönelik aleni çağrıları” maddesi uyarınca suçlu bulmuştur.
Avrupa ülkelerinden Orta Asya tiranlıklarına sınır dışı edilen Müslümanların neredeyse tamamı, “anayasal düzenin şiddet yoluyla değiştirilmesine yönelik çağrılar”, “aşırılık yanlısı materyallerin bulundurulması ve dağıtılması” ve “anayasal düzenin ihlali” gibi aynı suçlamalarla, yani siyasi ve dini gerekçelerle tutuklanmış ve mahkûm edilmiştir.
Fransa merkezli Orta Asya İnsan Hakları Derneği Başkanı Nadejda Atayeva bir röportajda şunları söyledi: “Bu sınır dışı etme eylemlerinde çok büyük bir artış görüyoruz.”Ayrıca İnsan hakları örgütleri, son birkaç yıl içinde sadece Özbekistan’daki gözaltı merkezlerinde en az 12 kişinin işkence ve ölüme maruz kaldıklarını ifade etmiştir.
Mesele İslam ve Müslümanlarla ilgili olduğunda, Avrupa ülkeleri bizzat kendi yasalarını açıkça ihlal ettikleri tüm prosedürleri göz ardı ediyorlar ve hukukun üstünlüğünü terk ediyorlar.İnsan hakları, ifade özgürlüğü ve demokrasi fikri en başından beri başarısızlığa mahkûm ve insani sorunları doğru ve istikrarlı bir temelde çözmekten aciz olup sömürgeci kafirlerin tüm dünyadaki yönetim sistemini kontrol etmek için sadece bir araç haline gelmiştir.
Müslümanlar, kendilerini ve dinlerini kurtarmak umuduyla Avrupa ülkelerine göç etmenin sadece geçici bir rahatlama olduğunun ve ardından kendisinden kaçtıkları tiranların eline düşme tehdidi gibi daha kötü sonuçlar doğuracağının farkına varmaları gerekir.Ya da daha korkunç bir alternatif olarak, dünya metaının baskısı altında kalarak insan, dünya lezzetlerine dalmaya ve zaman geçtikçe de dinini unutmaya ve onu terk etmeye başlamaktadır.
Evet, Allahu Teala kendimizi ve dinimizi kurtarmak için hicrete izin vermiş ancak daha ne zamana kadar bir ülkeden diğerine taşınacağız?!Bugün bile Müslümanların Doğu ve Batı’da hüküm süren küfür sisteminden kaçışları yoktur.Bir Müslüman her nerede yaşarsa yaşasın, her zaman tiranların hedefidir. Allahu Teala kerim Kitabı’nda şöyle buyurmuştur: وَلَن تَرْضَى عَنكَ الْيَهُودُ وَلاَ النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ “Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır.” [Bakara 120]
Nitekim Müslümanlar, Mekke’de İslam’a davetin başlamasından itibaren zulümle karşı karşıya kaldılar ancak Medine-i Münevvere’de İslam Devleti’nin kurulmasından sonra barış ve refaha kavuşarak dinlerinin ritüellerini açıkça yaşamaya başlamışlardır.Bugün İslam Devleti’nin yokluğu Müslümanların karşı karşıya kaldığı temel bir sorundur; koruyucu Müslüman bir yöneticinin yokluğu, kafir ülkelerin İslam’a ve Müslümanlara saldırmasına izin vermekte olup İslam ümmeti sadece adil bir yöneticinin liderliğindeki Hilafet Devleti’nin geri dönmesiyle koruma ve kurtuluş bulacaktır. Nitekim sevgili Peygamberimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ “İmam bir kalkandır, onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.” [Buhari ve Müslim]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Eldar Hamzin