- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Suudi Arabistan'ın Müslüman Kadınların Dertleriyle Dertlenme Komedisi
Haber:
Suudi Arabistan, Müslüman kadınların dünyanın birçok yerinde maruz kaldıkları güncel sorunlarına dair duyduğu esef ve üzüntüyü dile getirirdi. Filistinli ve Suriyeli kadınların insan haklarının ihlal edilmesinden bahsedip, "uluslararası topluluğu böylesi cürümleri ve insanlık dışı muameleleri" ortadan kaldırmaya ve "bu cürümleri işleyenleri hesaba çekmeye" çağırdı. Bu sözler, Suudi Arabistan'ın Birleşmiş Milletler yardımcı daimi temsilcisi Saad bin Abdullah Al-Saad'ın konuşmasının Cuma günü BM Kadının Statüsü Komisyonu'nun 60. oturumu sırasında yaptığı konuşmanın bir kısmıdır. (Kaynak: http://www.arabnews.com/saudi-arabia/news/898426)
Yorum:
Suudi Arabistan Krallığı Eylül 2000'de Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesini onaylamış, ancak zevahiri kurtarmak amaçlı çekinceler belirterek, BM’nin sunduğu herhangi bir belgenin içerdiği cinsiyet, cinsel kimlik, kapsamlı cinsel eğitim, üreme sağlığı benzeri ve eşcinselliğe ilişkin terimleri reddettiğini ifade etmiştir. Saad bin Abdullah Al-Saad bir kez daha Suudi Krallığın "İslam dinimizin esaslarına aykırı" herhangi bir tavsiyeye uymayacaklarının da altını çizdi.
Batılı terimleri değiştirmek onları veya onların altında yatan fikirleri reddetmek değildir. Bu ancak İslam toprakları üzerindeki Batı hâkimiyetini teminat altına almak, İslam ümmeti üzerinde Batılı değerleri pekiştirmek, İslami fikirleri bulanıklaştırıp Müslümanların zihinlerini karıştırıp, Hak sözü ve Şeriatın hükümlerini ve görüşlerini arayıp bulmalarından alıkoymak ve böylece kâfir güçlere karşı savunmasızlığını uzatmaya yönelik başka bir girişimdir. Suudi Krallığının gözünde Müslüman kadınların canlarının ve izzetlerinin bir çöp kadar kıymeti yoktur, çünkü on yıllardır Filistinli Müslümanların ve şimdi de beş yıldır Suriyeli Müslümanların katledilmesini seyretmekle kalmıyor, üstüne üstlük elinden gelen her şeyle Batılı efendisinin emellerini gerçekleştirmeye katkıda bulunuyor.
Suudi Krallığı kendini tüm dünyanın, hem kâfirlerin hem Müslümanların gözünde maskara etmiştir. Batı onlara tepeden bakıyor. Kendi çıkarlarını gerçekleştirene kadar onlara tahammül ediyor. Ümmet ise onların gerçek yüzlerinin her zaman farkında olmuştur. Aslında Suudi Krallığının ihanetlerle, entrikalarla ve kafirlerle işbirliği sayesinde İslam'ın mübarek toprakları üzerinde meydana gelmiş varlığı; İslam'ın tüm ilkelerinden yoksundur!!! İslam âlimlerini ve dava taşıyıcılarını sırf Hak sözü konuştukları için idam etmek, İslam'ın hiçbir ilkesine uygun değildir!!! Suudi Krallığı gururla 80 yıllık Amerika dostluğunu ve böylece Suriye'deki Müslümanlara karşı savaşması için CIA'i (ABD istihbarat teşkilatını) para ve istihbarat bilgileriyle donatırken hangi İslami esasa veya hükme başvurmaktadır??? Ya da tek amacı Suriye'deki samimi Müslümanlara karşı savaşmak olan "İslami terörle mücadele koalisyonunu" kurması hangi İslami esasa dayanıyor??? Kısacası, Suudlar ne kendi suni sınırları dâhilinde ne de dünyanın herhangi bir yerinde Müslüman kadınların canlarını ve onurlarını önemsediğini gösteren hiçbir şey yok ortada.
Şayet Suudi Krallığı Müslüman kadınların refahıyla ilgileniyor olsaydı, yüzyıllarca Müslümanlara en iyi hayatı temin ettiğini ispat etmiş ve gayri-Müslim kadınların gıpta ettiği bir hayatı sunan İslam’ın hükümlerini kapsamlı bir şekilde ve Rasulullah (sav)'in bu Ümmete teslim ettiği Şer'i hükümlerden zerre kadar sapmadan tatbik ederdi. Ne var ki, İslam'ın doğru şekilde tatbik edilmesiyle gerçek izzetli bir hayat sunabilmek için Suudi Krallığı ilk önce krallığını ortadan kaldırıp, İslami olarak caiz olan tek yönetim şekline, Nübüvvet Metodu üzere Raşidi Hilafet'e boyun eğmesi gerekir.
Hizb ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Zehra Malik