- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber ve Yorum
LAİKLİK MODASI
HABER:
El İttihad gazetesi 1 Temmuz 2016 tarihinde Dr. Esad Abdurrahman'ın yazdığı, "Niçin Dini Devletten Ayırmalı (laiklik)" adlı bir makalesini yayınladı, makalesinde şöyle diyordu:
Dini devletten ayırma (laiklik) dindarların devlet yönetimini ele geçirmesinden kurtarıyor, eğer dindarlar, hangi dinden olursa olsunlar devlet yönetimine hakim olurlarsa kendi çıkarları doğrultusunda dini kullanıp kendilerine maddi çıkar saglarlar. Allah kendisine hizmet edenlere muhtaç değildir, Allah için bir şey yapmaz bu dindarlar.
Din, kulun Allah ile olan alakasıdır, üçüncü kişiye de muhtaç değildir. Din tamamıyla Allah'a aittir, ne devlete, ne de bir ferde aittir. Herhangi bir şekilde dinin siyasallaşması teokratik (dini devlet) rejime yol açar. Dini devlet ise, dilediğini af eder dilediğini yargılar, halbuki yargılamak sadece Allaha mahsustur.
Avrupa'da dindarların (ruhbanların) yönetti ği zaman, cehalet ve sefalet hakimdi. Endülüs, Kahire, Şam, Bağdat'ta bilimsel okullar birçok Avrupa'lıyı okullarına aldı, böylece akılları ilimle değişti ve kalkındılar. Biz Müslüman Araplar Avrupa'nın hadaratını ve kalkınmasını aldık ve Osmanlı ile 500 yıl uyukladık hala bu uyuklamanın acısını çekiyoruz.
Bilindiği gibi dinin siyasallaşması haricilerle başladı, onlar kendilerinin takvalı olduklarını söyleyip diğerlerini tekfir ettiler.
YORUM:
Hilafet nizamına çatmak için bu günlerde dinin devletten ayrılması (laiklik) hakkında bir çok makale ve yazılar yazılmaktadır. Bu laiklik dalgası beldelerimize batının ve onun kuklaları tarafından empoze edilmektedir, Tunus'ta Gannuşi'nin ve en Nahda'nın konumu bize uzak değildir.
Konuyu kişiselleştirmeden kaçınarak, makaledeki bazı fikirleri açıklamak istedim ki yazar ve bu yazıyı okuyanlar Allahın izniyle faydalansın.
BİRİNCİSİ: islam'ın siyasallaşması haricilerle başladı denmez, çünkü İslam'daki siyaset Rasul sav'in şu sözüyle asıldır; كَانَتْ بَنُو إِسْرَائِيلَ تَسُوسُهُمُ الانْبِيَاءُ كُلَّمَا هَلَكَ نَبِيٌّ خَلَفَهُ نَبِيٌّ وَإِنَّهُ لا نَبِيَّ بَعْدِي وَسَتَكُونُ خُلَفَاءُ تَكْثُرُ"İsrail oğulları Nebiler tarafından siyaset (idare) ediliyordu. Bir Nebi öldüğünde onu başka bir Nebi takip ediyordu. Artık benden sonra Nebi yoktur. Fakat birçok Halife olacaktır"
İKİNCİSİ: İslam kul ile Rabbi arasındaki alakadır, üçüncü şahsa gerek yoktur denmez. Çünkü İslam kişinin Rabbi ile olan alakasını akide ve ibadetlerle, kişinin kendisiyle olan alakasını ahlak, yemesini ve kıyafetini, kişinin diğer insanlarla olan alakasını da muamele ve ceza sistemiyle düzenlemiştir. Bundan dolayı İslam'da dinin devletten ayrılması (laiklik)gibi bir fikir yoktur. İslam dindir ve devlet de ondan bir parçadır. Müslüman ümmet olarak kanıtımız ile Avrupa'nın deneyimi arasındaki fark çok açıktır. Avrupa tahrif edilmiş dinle yönettiğinde sefalet ve cehalet hakimdi . Bugün olduğu gibi, Allahın hükmüyle yönetilmeyip komünizm ve şimdi kapitalist nizamla yönetilmektedir. İslam, İslam'la yönetildiğinde nur ve saadetin hakim olduğunu kanıtlamıştır, Endülüs, Kahire ve Şam'ın bilim ve ilimde bu konuma gelmesi İslam'la olmuştur. Bir de İslam'la yönetilmediği, bugünkü haline bakın.
ÜÇÜNCÜSÜ: Dindarların hilafeti ele geçirdiğinde diledikleri gibi kullanırlar da denmez, Hilafet devletinde egemenlik şeriatındır, bundan dolayı hiç kimse hatta halife de hukukun üzerinde olduğu anlamına gelmez. Hilafet devletinde otorite ümmete aittir. Teokratik devlette olduğu gibi, halife otoritesini Allahtan aldığını iddia etmez. Ayrıca İslam yöneticiyi muhasebe etmeyi farz kılmıştır. Buna deliller çoktur, onlardan bir tanesi Rasul sav'in şu sözüdür: «كلا والله لتأمرن بالمعروف، ولتنهون عن المنكر، ولتأخذن على يد الظالم، ولتأطرنه على الحق أطراً، ولتقصرنه على الحق قصراً».Hayır, Allah’a yemin ederim ki, ya iyiliği emreder, kötülükten nehyeder, zâlimin elini tutup zulmüne mani olur, onu hakka döndürür ve hak üzerinde tutarsınız.
Sözümü Rasul sav'in şu sözüyle bitiriyorum: «أنت على ثغرة من ثغر الإسلام، فلا يؤتين من قبلك» Sen İslam’ın sınırlarından bir sınırsın, ondan ileri geçirme.Rasul sav müjdelediği, İslam ümmetini uykusundan uyandıracak nübüvvet metodu üzere ikinci raşidi hilafet devletini kurmak için çalışmaya herkesi davet ediyorum.
Hizb ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Hasan Kisvani