Perşembe, 24 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/26
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Yolsuzluk, Yönetici ve Yönetilenler Arasındaki Bir İlişkidir

بسم الله الرحمن الرحيم

HABER-YORUM

(Tercüme)

Yolsuzluk, Yönetici ve Yönetilenler Arasındaki Bir İlişkidir

HABER:

Yolsuzlukla mücadelede Veliaht Prens Muhammed bin Salman, 11 emir, 4 mevcut bakan, birçok eski bakan, subay ve diğer yetkililer de dahil olmak üzere toplam 208 kişiyi tutukladı ve 1.700'den fazla kişinin hesabını dondurdu.

YORUM:

Bu tutuklamaların asıl amacı ne olursa olsun, belirtilen yolsuzlukla mücadele hedefleri hakkında akla şu soru gelmektedir. Suudi Arabistan krallığının Kral'ın oğlunda sınırlı kalabilmesi için, Suudi Arabistan’ın sistemini değiştirmesi için Trump’a 460 milyar dolar ödeyen Kral mı? yoksa 100 milyarı yağmalayan Prensler, bakanlar ve zenginler mi?Bu durumda kimin daha fazla yolsuzluk yaptığını merak ediyorum.

Öte yandan yolsuzluğun yönetici ve yönetilen arasında etkileşimli bir ilişki olduğunu görüyoruz. Eğer yönetici yolsuzluk yaparsa, yolsuzluk yönetilenlere intikal eder. Her biri statüsüne göre, statüsü arttıkça hırsızlığı artar, statüsü düştükçe hırsızlığı da azalır.

Ömer bin El Hattab’a Kisra’nın tacı ve malları verilince elini sırtının arkasına koyarak şöyle dedi: “Allah’a yemin olsun ki bunları bize getiren kişi emindir.” Ali bin Ebu Talib şöyle dedi: “Ey Müminlerin Emiri, sen (kamu) mallarına karşı uzak durdun, onlar da uzak durdular. Eğer sen çalsaydın onlar da çalarlardı.”

Ömer bin El Hattab ile Ali bin Ebu Talib arasındaki, yolsuzluğun ya da eminliğin yönetici ve yönetilenler arasında bir ilişki olduğunu doğrulamaktır. Bu denklemde önemli olan yöneticinin dürüstlüğü ve güvenirliğinin kapsamıdır. Dürüst bir yönetici kamu parasına değmez ve ondan hiçbir şey almaz. Dolayısıyla bu iffet ve dürüstlük yönetilenlere intikal eder. Toplumda ahlakı oluşturan sistemdir. Eğer sistem İslami ve yönetici İslam'ın uygulanmasında ihsanlı ise, toplumun ahlakı İslam ahlakı olur. Uygulanan sistem kapitalist bir sistem ise toplumun ahlakı menfaatçi bir ahlak olur. Eğer yönetici fasid ise toplumda fasid olur ve ümmetin malını çalar.

Suudi rejiminin Kralı; diğer prensler, bakanlar ve diğerlerinden daha yolsuzdur. Hal böyle olunca Suudi kralın yolsuzluk hakkında konuşma ya da yolsuzlukla mücadele için kurulan komisyonun başkanı olma hakkı kesinlikle olamaz.

Yolsuzluğa yol açan diğer bir husus ise, ümmetin yolsuzluğa karşı sessiz kalması ve onları muhasebe etmemesidir. Onların yolsuzluğunu reddetmemeleri, onların elindeki gücü almamaları ve onlara hakkı söylememeleridir. Allah Subhanehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır: ﴿وَلْتَكُن مِّنكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَأُوْلَـئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ﴾  

“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” (Âli İmran 104) ve hadiste şöyle geçmektedir:كَلاَّ، وَاللَّه لَتَأْمُرُنَّ بالْمعْرُوفِ، وَلَتَنْهوُنَّ عَنِ الْمُنْكَرِ، ولَتَأْخُذُنَّ عَلَى يَدِ الظَّالِمِ، ولَتَأْطِرُنَّهُ عَلَى الْحَقِّ أَطْراً، ولَتقْصُرُنَّهُ عَلَى الْحَقِّ قَصْراً، أَوْ لَيَضْرِبَنَّ اللَّه بقُلُوبِ بَعْضِكُمْ عَلَى بَعْضٍ، ثُمَّ لَيَلْعَنكُمْ كَمَا   “Vallâhi hayır! Ya ma’rûfu emredip münkerden nehyeder ve zâlimin elinden tutup (zulmünden engelleyip) tam bir çekiş ile onu hakka yöneltirsiniz, onu tam bir zorlama ile hak üzere zorlarsınız ya da Allah kimilerinizin kalplerini kimilerinize çarpar, sonra da onlara lânet ettiği gibi size de lanet eder.” (Ebu Davud, Tirmizi rivayet etti, hadis hasendir.)

Yolsuzluğu muhasebe etmek ve toplum olarak yolsuzluğu yok etmekle ümmetin malı korunur. Ancak birçok kişi yolsuzluğu seçmek suretiyle 50 ya da binlerce dinar çalmak için acelecidir.Bu yolla birçok kişi fayda elde etmeye çalışır ve yolsuzluğu tercih eder. Saygı görmek ve çocuklarının evliliklerini ve sorunlarını birçok yönden çözmek için yolsuzluğa bulaşmaya hırs göstermektedirler. Allah Subhanehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır:﴿لُعِنَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِن بَنِي إِسْرَائِيلَ عَلَىٰ لِسَانِ دَاوُودَ وَعِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ ذَٰلِكَ بِمَا عَصَوا وَّكَانُوا يَعْتَدُونَ * كَانُوا لَا يَتَنَاهَوْنَ عَن مُّنكَرٍ فَعَلُوهُ لَبِئْسَ مَا كَانُوا يَفْعَلُونَ﴾  “İsrailoğullarından inkâr edenler, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lânetlendi. Bu, onların isyan etmeleri ve hadlerini aşıyor olmalarından ötürüydü.İşledikleri herhangi bir kötülükten birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapmakta oldukları ne kötüydü!” (Maide 78-79)

Ey Allah’ım bu ümmete kendi katından doğru yolu ve Senin Kitabınla ve Rasulü’nün Sünneti üzerine amel edecek bir Halife hazırla ki fasitlerin yolsuzlarından ve pisliklerinden rahatlayalım. Allahumme âmin

Hizb-ut Tahrir Merkezi Ofisi Adına

Necah Es-Sebateyn- Ürdün

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER