Haber-Yorum

NATO’nun Hakaretleri, İttifaka Karşı Türkiye Halkını Öfkelendirirken
Ankara Onunla İlişkileri Hala Kesmeyecek mi?

Haber:      

Türkiye Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, NATO’nun Norveç'teki tatbikatları sırasındaki utanç verici olayın ardından ülkesinin NATO ile ilişkileri kesmeyi planlamadığını açıklarken muhalefet partileri ise ittifaktan çekilmeyi talep ettiler.

Kalın şunları söyledi: “Türkiye, bu olayın ardından NATO ile ilişkileri kesme niyetinde değil. Ancak askeri tatbikatlar sırasında böyle bir olayın nasıl olabildiğini ve ileride tekrar edilip edilmeyeceğini anlamak istiyor.”

Türkiye Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Recep Tayyip Erdoğan Pazartesi günü Ankara’ya NATO ile ilişkileri gözden geçirmelerini önerdi. Ona göre “Kendi üyesine düşmanca bakan bu örgüt, Türkiye için tek tercih değil.”

Yorum:

Türkiye yöneticileri, kendilerini sanki kahramanlar gibi gösteren bu tür siyasi oyunları alışkanlık haline getirdi. Oysa bu, Türkiye’ye hakaret edilen tek olay değil. Zira Yahudi varlığı tarafından da defalarca hakarete uğramıştır. Nitekim Mavi Marmara olayı hala hafızalarda yerini korurken, Türkiye yöneticilerinden etkisiz ifadelerinin dışında hiçbir şey işitmediğimiz gibi Yahudiler tarafından dokuz kişinin şehit edildiği bu olayın intikamını da almış değillerdir. Hatta Türkiye’nin Yahudi varlığı ile olan ilişkileri eskisinden daha da iyi olmaya başladı. Dahası bu yöneticiler tarafından Türkiye’nin başına gelen hakaretler veya felaketlerden bahsetmeye bile gerek yok. Bu yüzden Türkiye yöneticilerinin bu gafletten uyanmaları ve öncelikli olarak da bu ittifaktan kurtulmaya çalışmaları kaçınılmazdır. Zira Müslümanların küfür esasına dayalı ittifaklara katılmaları caiz olmadığı gibi Aleyhissalatü Ve’s Selamın buyurduğu gibi bizler Müşriklerin ateşiyle de aydınlanamayız. Dolayısıyla Türkiye’nin yol aydınlatıcı bir konumda olması gerektiği gibi İslam’ın varlığını da korumalıdır.

Allah’ın sayesinde İslam ümmetini aziz kıldığı İslam, bu dine sımsıkı sarılan Müslümanı da aziz ve şerefli kılmıştır. Nitekim İslam ümmeti, altın harflerle yazılmış şanlı bir tarihe sahiptir. Çünkü bu tarih, Allah’ın Resulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in İslam Devletinin temellerini atmasından Osmanlı Hilafet Devletinin sonlarına kadar izzetli duruşlarla doludur. Zira Sultan Abdulhamid ve geçmişteki Halifelerin tarihi, hala Batı’nın zihinlerinde varlığını korumaktadır.

Bizler; Türkiye yöneticilerine, askerlerin ve subayların da olduğu Türkiye halkına, şanlı tarihlerini ve Müslümanların tarihini hatırlatıyoruz. Zira bizler, Halib Bin Velid’in takınmış olduğu izzetli tutumlar gibi tutumlara sahibiz: Nitekim Mahan, Halid’den iki ordunun arasındaki boşluktan biraz öne çıkmasını istedi ve kendi maslahatları için bir araya geldiler. Mahan şöyle dedi: Biz biliyoruz ki, sizi diyarınızdan çıkarıp buralara kadar getiren şey, açlık ve fakirliktir. Eğer isterseniz her birinize onar dinar para, giyecek ve yiyecek verelim, ülkenize geri dönün. Gelecek yıl yine aynı miktarda para, giyecek ve yiyeceği size gönderirim. Halid ise şöyle dedi: Şunu bilin ki, bizi ülkemizden çıkarıp buralara kadar getiren şey, açlık değildir. Bilakis biz kan içen bir kavimiz; duyduk ki, Rumların kanından daha lezzetli kan yokmuş. Biz de bu sebeple buraya geldik. Mahan’ın yanında bulunanlar da şöyle dediler: Allah'a yemin olsun ki bizler Arapları hep böyle anlatırdık. 

Yöneticileri İslam’ı tatbik ettiklerinde Müslümanlar işte böyle izzetli olacaklardır. Bu yüzden bizler, Türkiye halkını ve İslam ümmetini Nübüvvet Minhacı Üzere Raşidi Hilafeti ikame etmeleri için çalışmaya davet ediyoruz.

Allahu Teala şöyle buyurmuştur:  

وَلاَ يَحْزُنكَ قَوْلُهُمْ إِنَّ الْعِزَّةَ لِلّهِ جَمِيعًا هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ “(Resulüm) Onların (inkarcıların) sözleri seni üzmesin. Çünkü bütün izzet (ve üstünlük) Allah'ındır. O, işitendir, bilendir.” [Yunus-65]

Muhammed Selim -Filistin

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Radyosu İçin Yazdı