Fecrinden itibaren Şebab (gençlik) İslam'ın canlanmasında büyük bir rol oynamıştır. İslam onların omuzlarında ve onların bilekleriyle tesis edilmiştir. Dar'ül Erkam medresesinden - Erkam ibni Ebî el-Erkam'ın evinde - mezun olanlar, Peygamberimiz Muhammed (sav)'in davetine en hızlı icabet edenler onlardı. Henüz 12 yaşından itibaren ve 13 yıl boyunca, Erkam ibni Ebî el-Erkam evini Rasulullah (sav) için merkez yaptı. Şebab kötülük ve işkence altında eziliyordu fakat kararlılıklarından bir şey eksilmedi. Biliyorlardı ki, Allah (st) katında değerleri, feda edip katlandıklarının derecesiyle ölçülüyor. Ve böylece yükümlülüklerini ellerinden gelenin en iyisiyle üstlendiler.

Rasulullah (sav) önemli konularda onlara danışırdı ve görüşlerine katılırdı. Örneğin Uhud savaşında gençlerin isteğiyle savaşın Uhud dağı eteklerinde yapılmasına karar verildi... Davetin sancağını taşıyan ve Hakkı ilan edenler, bu ilk nesil gençlikti. Böylece Allah onlara büyük zaferi ve Medine'de İslam Devletinin doğuşunu nasip etti.

Onlar İslam'ı taşıdılar ve onun mesajını bir nur, şeref ve izzet kaynağı olarak yaydılar. Mus'ab bin Umeyr (ra)'ı kim unutabilir? İslam'ın ilk büyükelçisini... Medine toplumunu davetiyle değiştiren bu genç adamı... İman etmesinden dolayı annesi onu tüm mülkünden mahrum etti de, o cahiliyye döneminde sahip olduğu tüm servetini ve yüksek konumunu meşakkat ve zorluk dolu bir hayata feda etti. Bu dünya hayatını Ahiret hayatına karşılık sattı. Cennet'in sonsuz rahatlığını dünyanın geçici rahatlığına tercih etti.

Peki ya Abdullah ibni Mesud (ra) için ne demeli? Koyunlara ücret karşılığı çobanlık yapan fakir ve zayıf bir çocuktu. Mekke soylularının oturduğu yerlerin önünden geçmeye dahi korkardı. Ancak İslam ile kudret ve şerefe nail oldu. Müşriklere meydan okuyanların en önde gelenlerindendi ve korkmadan endişe etmeden yüzlerine karşı Kur'an okuyan ilk kişi o oldu.

Talha bin Ubeydullah (ra) vardı... Henüz 16 yaşındaydı ve Müslümanlar içinde en cömert olanıydı... Uhud günü Rasulullah (sav)'e atılan okları elleriyle savuşturdu, ta ki parmakları param parça oldu. Rasulullah (sav)'e kendi bedenini siper etti.

Ve Abdullah bin Abbas (ra)... Ümmetin Mürekkebi (âlimi) ve Tercuman'ul Kur'an (Kur'an'ın açıklamasını yapan), Fakih ve Tefsir İmamı; Rasulullah (sav) vefat ettiğinde henüz 13 yaşındaydı. Buna rağmen 1600 Hadis ezberlemiştir.

Muhammed bin Kasım Takafi; henüz 17 yaşındayken Hindistan'ı fethetti. Bu yaştaki en büyük ordu komutanlarından birisiydi o. Hele Muhammed El-Fatih'i (Fatih Sultan Mehmet'i) asla unutmayalım. Daha 23 yaşında bir genç delikanlıyken Rasulullah (sav)'in

<<.. . فلنعمالأمير؛ميرهاولنعمالجيشذلكالجيش >>

'Onu feth eden Kumandan ne güzel Kumandan, Feth eden Asker, ne güzel Asker...'

sözünü işitip, müjdesine nail olmak arzusuyla Konstantiniyye'yi fetheden İslam Fatihi... Bir de İmam Şafiî var ki, henüz 7 yaşındayken Kur'an'ı hıfz etmiş, İmam Malik'in Muvatta'sını daha 10 yaşındayken ezberlemiş ve 14 yaşında İslam âlimi olmuştu.

Geçmişin ilham verici gençleri arasında Müslüman hanımlar da var. Mü'minleri Annesi Hz. Aişe (ranha) var. Daha 18 yaşındayken Allah'ın Rasulü (sav)'den ayrı düşmüştü. Hz. Aişe (ranha) en önemli Hadis ravilerinden ve Ashab-ı Kiram (ra)'ın danışmanıdır.

Ve Esma bint Ebu Bekir (ranha) var ki, Peygamber (sav)'i Medine'ye hicret ederken korumak için hayatını tehlikeye atmıştır. Ve Fatıma bint el-Hattab (ranha), tüm şiddeti ve zulmüne rağmen abisi Ömer ibn el-Hattab (ra)'a karşı hakkı söylemekten korkmayıp doğru yola ulaşmasına, İslam'a iman etmesine vesile olmuştur.

Bu örnekler; 'Allah-u Ekber'i bir çağrı, İslam için mücadeleyi en büyük murat, Allah'ın Rızasını en yüce gaye olarak benimsemiş Şebab deryasının sadece bir damlasıdır. Bu dini dünyanın her köşesine yayan, İslam'ın Nur'unu ve Allah (st)'nın hükümlerini tüm dünyadaki halklara ulaştıran en büyük role sahip olanlar bu Şebabtır.

Gerçekten de İslam'ın gençleri Ümmetin direkleridir, İslam'i medeniyetin fışkıracağı dirilişin sırrıdır, İslam bayrağının ve sancağının taşıyıcılarıdır ve İslam için mücadelenin öncüleridir onlar.

Ey günümüz Gençliği! Sen nerelerdesin? Önemli ve kayda değer meselelerle, Ümmetin meseleleriyle, onu kalkındırmak ve izzetlendirmek kaygılarıyla mı meşgulsün? Yoksa manasız işlerle uğraşıp, toplumun ayartmalarına yenik mi düştün? Seni Allah'ın sana yasak kıldığı yerlerde, Allah'ın emirlerinden uzak mı bulacağız? Hangi heveslerin peşindesin? Rol modellerin kimler? Şahsiyetini şekillendiren nedir? Hayattaki gayen ne?

Ey İslam'ın sevgili Gençliği! Hayatta gerçek başarı bazılarının yalan yere iddia ettiği gibi zenginlik, güzellik, lüks mal veya dünyevi yüksek makamlarda bulunmuyor. Gerçek başarı er-Rahîm olan Allah'ın Cennetine girebilmektir. Ey Şebab! Haydi; rol modellerin en iyisi olan geçmişteki Müslüman gençliğe benze! Onlar gibi sabır ve sebat ederek Hakk sözün yolunu kendine yol edin. Cesurca Hakkı ve Hak yolda gidenleri destekle. Senin asli görevin bu Ümmeti kalkındırmaktır. Bunun için çalış, çabala ve azmet. Bu dinin muzaffer olması içi mücadele ederek, Nübüvvet Metodu üzere Raşidi Hilafet'in, Allah'ın nizamının yeryüzüne tekrar ikame edilmesi için çalışarak, hem bu dünyada hem ahirette müşerref olanlardan ol!

فَمَنزُحْزِحَعَنِالنَّارِوَأُدْخِلَالْجَنَّةَفَقَدْفَازَوَماالْحَيَاةُالدُّنْيَاإِلاَّمَتَاعُالْغُرُورِ

"Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete sokulursa, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir." [Al-i İmran 185]