Pazartesi, 02 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/04
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Hilafet Ailenin Kalesidir - Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Kadın Kolları, “Aile: Zorluklar ve İslami Çözümler” Başlıklı Uluslararası Kadınlar Konferansı

بسم الله الرحمن الرحيم

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Kadın Kolları,
Aile: Zorluklar ve İslami ÇözümlerBaşlıklı Uluslararası Kadınlar Konferansı

10. KONUŞMA - Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi

Hilafet Ailenin Kalesidir

Es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekâtuh

(1) Giriş:

  • Kıymetli kardeşlerim ve saygıdeğer misafirler; bugün aranızda bulunmaktan ve bu seçkin meclise hitap etmekten mutluluk ve onur duyuyorum. Kıymetli kardeşlerim; Osmanlı Hilafetinin ilgasının hemen ardından Türkiye Cumhuriyeti'nde bulunan İsveçli bir hukuk profesörü, Gaston Jezz, Allah Subhanehu ve Teâlâ'nın nizamının son merkezindeki dini inançların ahengini şöyle yorumlamıştır: "Dünyanın en sağlam aile ocağı doğdu ve bu varlık hiçbir milletin tarihinde görülmemiş şekilde umumî hayatı inşa etti."
  • Bir taraftan Ümmetin sahip olduğu eşsiz Müslüman aile yapısı hakkında böyle övgü dolu sözler duyuyoruz ki bunlar diğer milletlerin hayranlık dolu sözleridir… Diğer taraftan günümüz ailelerin hazin durumuna bakıyoruz ve yüreklerimiz sızlıyor. O zaman İslam Ümmetinin bariz bir özelliği olan sağlam yapılı ve ahenkli Müslüman aileyi geri getirecek olan bir devletin hasreti iyice büyüyor içimizde.
  • Fakat evlilik hukukunda parça parça reformlar veya anayasalarımızda birkaç değişiklik veya yeni kadın koruma kanunları veya aileyi korumaya yönelik alternatif hükümet politikaları veya aileyi kurtarmaya yönelik bilinçlendirme kampanyaları, seminerler ve konferanslar bizleri bu yüce hedefe ulaştırmayacaktır. - HAYIR!
  • Bu eylemlerin hiçbirisi İslam Ümmeti içinde yaygın bir şekilde güçlü ve huzurlu aile birlikleri oluşturmayacak ve korumayacaktır. Beldelerimizde tatbik edilen bu tür girişimlerin ve stratejilerin zelil bir şekilde bu hedefi kaçırdığını görmedik mi? Zira tüm bu girişimler meselenin özünü gözden kaçırdıkları bir husus var… Onlar; İslami aile yapılarımız için elde etmek istediğimiz yüce İslami hedeflerle bugün Müslüman toplumlarımızı çepeçevre kuşatmış olan gayri İslami nizamların değer ve kanunları arasındaki aşılmaz uçurumu gözden kaçırdılar.
  • Bu zıtlıklardan meydana getirilmiş karışım yapıcı değil yıkıcıdır. Zıt fikirlerden ve zıt hedeflerden oluşan bu karışımla aile birliği asla gelişmez. Yine ailenin yeşermesi; aileyi koruyan bir kalkan olmak yerine sistematik bir şekilde evliliği yıpratan, anneliği değersizleştiren ve aile birliğinin dağılmasını zararlı kanun ve politikalarla körükleyen rejim ve sistemlerle de asla mümkün olamaz.
  • (2) Güçlü Aileler Oluşturmak İçin Elzem Olan, Sadece İslam Üzerine Kurulu Bir Devlettir:
  • Kıymetli kardeşlerim, aileyi kurtarmak istiyorsak sorunun ucunu köşesini yontmaktan daha fazlasını yapmalıyız. Beldelerimizdeki siyasi yapı ve sistemler köklü bir değişime muhtaçtır. Toplumlarımızdaki temel yapılar, değerler ve kanunlar tepeden tırnağa değiştirilmelidir. Yerine gerçekten ailenin dokunulmazlığına hayati önem veren, anneliğin değerini yükselten ve sağlıklı aile birimleri oluşturup koruyan bir devlet kurulmalıdır. Bu devletin bu özelliklerde olduğunu gösteren ise sahip olduğu ilkelerin, kanunların ve nizamların tümüdür. Bunlar siyasetçilerin dilindeki boş retorikler gibi olmadığı için bu sahih vizyonunu gerçekleştirmesi çok kolay olacaktır.
  • Kıymetli kardeşlerim, bu yüce vizyonu gerçekleştirecek olan sadece İslam akidesi üzerine kurulmuş ve İslam Şeriatının TÜM hükümlerini kapsamlı bir şekilde tatbik eden bir devlettir. Zira kadınların ve erkeklerin tüm işlerini, haklarını ve görevlerini en iyi şekilde düzenlemeyi bilen, dolayısıyla aile birliğini ve tüm fertlerini mutluluğa ve başarıya ulaştırabilen ancak El-Hakîm ve El-Alîm olan Allah Subhanehu ve Teâlâ'dır. Allah Subhanehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur,

﴿إِنَّمَاكَانَقَوْلَالْمُؤْمِنِينَإِذَادُعُواإِلَىاللَّهِوَرَسُولِهِلِيَحْكُمَبَيْنَهُمْأَنيَقُولُواسَمِعْنَاوَأَطَعْنَاوَأُوْلَئِكَهُمُالْمُفْلِحُونَ

“Aralarında hüküm vermek için Allaha (Kurana) ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin söyleyeceği söz ancak, işittik ve iman ettikdemeleridir. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” [Nur 51]

  • Kıymetli kardeşlerim, sadece İslam üzerine bina edilmiş ve İslam'ın tüm fikirlerini, değerlerini ve hükümlerini tatbik eden bu devlet; Allah Subhanehu ve Teâlâ'nın nizamı ile yöneten Nübüvvet Metodu üzere Raşidi Hilafet devletidir. Ailenin Kalesi olma görevini hakkıyla benimseyip yerine getiren, güçlü ve ahenkli evlilikler ve aile birlikleri oluşturan işte bu devlettir. Zira Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle demiştir:

«وَالإِمَامُ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ»

“İmam Râîdir ve Raiyyesinden Mes`uldür.”

  • İşte İslami içtimai ve ailevi ilke ve hükümleri bir Müslümanın uyması gereken bir takım farzlar ve kurallar olmaktan ziyade değer ve düzenlemelerini bütün bir toplumun düsturuna/standardına dönüştüren, insanların çoğunun benimsediği ve fertlerin günlük hayatlarını sürdürmek için başvurdukları kanunlara dönüştüren, bu İslami liderlik ve bu devlettir. Toplum içerisindeki İslami ailevi değerleri ve düzenlemeleri devletin tüm kurumları ve nizamları gözetir, tatbik ve teşvik eder ve korur. Meşhur İmam Gazali (rahimallah) bu yüzden, "Şüphesiz İslam'ın getirmiş olduğu İslami yaşam tarzı sadece kendisine itaat edilen bir Sultan ile mümkündür.", demiştir.
  • Bu durumda Hilafet nasıl ailenin kalesi olmasın ki? Bu soruyu cevaplandırmak için konuşmamda üç hususu açıklamak istiyorum.
  • (3) Hilafet Toplumda Aileyi Korumanın Hayati Unsuru Takvayı Yayacaktır
  • Öncelikle kardeşlerim, liberal hürriyetlerin ve cinsiyet eşitliğinin yücelttiği zararlı ferdiyetçi heva ve hevesleri tetiklemek yerine tüm toplumda takvayı - Allah bilincini - yerleştirecek olan; ancak İslam üzerine kurulmuş olan bir devlettir. Aileleri güçlendirmek ve korumak için gerekli olan koruyucu sur ve en önemli malzeme takvadır. Bununla birlikte her bir amelimiz için Rabbimize hesap vereceğimizin bilinci ve Cennete ulaşma arzusudur. Zira salih amel işlemek, Allah Subhanehu ve Teâlâ'nın farzlarını yerine getirmek ve hudutlarına riayet edip hükümlerine itaat etmek için gerekli yegâne itici güç budur. Bundan dolayı Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem; takvayı “her hayrın başı ve tüm hayırları içerisinde toplamıştır”, diyerek tarif etmiştir.
  • Kıymetli kardeşlerim, insanı karşı cins ile etkileşimde hayâsını takınmaya, her türlü karşılaşmada - ister umumi, ister özel veya internet ortamında - içtimai kurallara uymaya, iffeti korumak için evliliği seçmeye, harama yaklaştıran veya kimliğine gölge düşürecek her eylem veya ortamdan uzak durup namusunu korumaya iten şey; TAKVADIR. İşte toplumda gayri meşru ilişkileri de en aza indiren budur. Yine kişiyi evliliği maddi ve parasal beklentilere dayalı ticari bir ortaklık değil de refakatçilik bağı üzerine kurmak için eşini dinine ve erdemli davranışlarına göre seçmeye iten TAKVADIR. Ve başarılı bir aileyi birbirine yapıştıran tutkal TAKVADIR. Zira ailenin fertlerini sorumluluklarını ve diğerlerinin haklarını sabırla, ihtimamla ve şefkatle yerine getirmeye, doğrulukta ve Allah'a kullukta el ele vermeye, bencillikten ve ferdiyetçilikten kaçınmaya iten şey takvadır. Onları evlilik ve aile hayatı için en hayırlı olanı yerine getirmeye ve evlilikte huzur sağlayıp boşanmayı önlemek için ne gerekiyorsa yapmaya iten şeydir takva. Takva; kocaya karısına iyi davranmasını, ailesinin geçimini sağlamasını, korku ve şiddet yerine sevgi, nezaket ve merhametle kavvam görevini yerine getirmesini ilham eder. Kadına kocasına itaat etmesini, evdeki sorumluluklarını yerine getirmesini ve evlatlarını yetiştirmek için büyük özen göstermesini, zamanını ve dikkatini vermesini ilham eder. Ve evlatlara ebeveynlerine saygı, itaat ve hürmet göstermelerini ilham eder... Böylece güzel ve ahenkli bir aile hayatı oluşturur.
  • Toplumda bu hayati takva mefhumunu Hilafet oluşturur. İslam'ı bir bütün olarak tatbik ederek halkını hem aile hayatına dair değerlerle ve hem de dinin tüm diğer yüce ve ahlaki değerleriyle kuşatır. Böylece insanlara sürekli Allah Subhanehu ve Teâlâ'ya itaat etmeleri gerektiği hatırlatılır.
  • Örneğin, Hizb-ut Tahrir; “Hilafet Devleti Anayasa Tasarısı”nda, 171. ve 172 Maddelerinde, Öğretimin Gayesini “İslami Şahsiyeti oluşturmak ve insanları hayatın işlerine ilişkin ilimler ve bilgilerle donatmaktır” olarak tarif etmiştir. Bundan dolayı devletin eğitim sistemi, vatandaşlarında doğru ahlaki ölçüleri oluşturacak ve evlilik ve aile hayatı dâhil İslam'ın içtimai hükümlerini doğru anlamalarını sağlayacaktır. Böylece toplumun tümü kanaat getirerek ve severek Şeriat'ın hükümlerine göre yaşayacak ve her türlü ahlaksızlığa ve düşük davranışa tepki gösterecektir. Aynı zamanda Hilafetin siyasi ve hukuki nizamları da İslam'ın hükümlerine karşı gelip haddi aşanları cezalandıracaktır. Ayrıca Hilafetin Medya Siyaseti de Hilafet Devleti Anayasa Tasarısı’nda detaylıca açıklanmıştır. Medya İslam'a hizmet edecektir. Bunun için güçlü ve birbirine bağlı İslami bir toplum oluşturmak için çalışacaktır, yozlaşmış fikirlere karşı mücadele edip hayırlı olanları duyuracak ve teşvik edecektir. Gazeteler, magazinler, televizyon, radyo, internet medyası, konferanslar ve her türlü araç sadece bu amaca hizmet edecektir. İşte tüm bunlar devlette takvayı ve seçkin İslami içtimai değerleri besleyip büyüterek ailenin başlıca korumasını teşkil edecektir.
  • (4) Hilafet Aileyi Korumak için, Toplumu Kadın ve Erkek İlişkilerine Doğru Bakış Açısıyla Düzenleyerek Cinsiyetler Arası Yardımlaşmayı Sağlayacaktır:
  • İkincisi kardeşlerim, Hilafet ailenin kalesi olacaktır. Çünkü toplumu kadın ve erkek arasındaki ilişkiye doğru bir bakış açısıyla düzenleyerek cinsiyetler arası yardımlaşmayı sağlayacaktır ve böylece aile birliğini de koruyacaktır. Kıymetli kardeşlerim, İslam nizamının oluşturduğu toplum sadece Allah Subhanehu ve Teâlâ'nın rızasını elde etmek için çabalar. Bu nizamda kadının da erkeğin de namusu dokunulmazdır ve evliliğin dokunulmazlığını korumak hiçbir şekilde ihmal kabul etmez.
  • Sahip olduğu eğitim sistemiyle, medyasıyla ve İslam'ın içtimai değerlerini ve hükümlerini kapsamlı bir şekilde tatbik ederek Hilafet, toplumun kadın erkek ilişkilerine bakış açısını cinsellik ve zevk bağımlısı bir bakış açısından uzaklaştırıp cinsel içgüdüyü gerçek amacına ve toplum için faydalı olduğu şekle yöneltecektir. Yani sadece evliliğe ve insan neslinin devamını sağlamaya yöneltecektir. Buna ilaveten kadın korunması gereken bir namustur görüşünü teşvik edecektir ve hayâ ve iffetin önemini öğretecektir. Bundan dolayı kadınların veya toplumun cinselleştirilmesine veya herhangi bir şekilde gayri meşru ilişkilerin ister reklamda, medyada, edebiyatta veya internette teşvik edilmesine müsaade etmeyecektir. Bununla birlikte, Hilafet kadının umumi kıyafetini başörtüsü (hımar) ve dış elbise (cilbab) olarak benimseyecektir. Bu kıyafet hem Müslüman hem gayri Müslim kadınlar için geçerlidir. Avretin açığa çıkmasına veya umumi ortamda cinsel dürtüyü tetikleyen şekilde süslenmeye (teberruc) izin vermeyecektir. Böylece kadın ve erkek arasındaki ilişkinin temiz kalmasını, namusun ve kadının izzetinin korunmasını temin edecektir.
  • Ayrıca devlet; okullarda, üniversitelerde, bar ve kulüplerde ve başka ortam ve evlerde de gayri meşru ilişkilere yol açan kadın ve erkeğin karışık ortamlarda bulunmasına ve halvet oluşmasına da engel olacaktır. Onun yerine umumi ortamlarda, eğitim kurumlarında, toplu taşımada, iş yerlerinde, hastanelerde ve başka yerlerde mümkün oldukça kadın erkek ayrı ortamlar uygulayacaktır. Bu kadın erkek ayrımı evlerin mimari yapısına da yansıyacaktır. Böylece kadınlar ev hayatında da namahrem bakışlardan uzak ve rahat olacaktır. Bunu Osmanlı Hilafeti'nin haremlik selamlık uygulamasında da görmüştük. Kadınların yaşam alanları (haremlik) erkeklerin yaşam alanından (selamlık) ayrıydı. Örneğin Aslı Sancar; "Osmanlı Kadını Efsane ve Gerçek" adlı kitabında, Müslüman Osmanlı evlerinde kadın ve erkek ilişkilerinde takva ve iffete verilen önemi Batılı seyyah kadınların tasviriyle aktarmıştır. Osmanlı toplumunda erkekler kadınlara has yaşam alanlarına o denli büyük dikkat ve saygı gösterirlermiş ki - bizzat Halife'nin kendisi dahi olsa - kadınlara ait kapının önünde hanım misafir olduğuna işaret eden terlikler olduğunu gördüklerinde, kendi evlerinin haremine habersizce girmeyi akıllarından bile geçirmediklerini belirtmişlerdir.
  • Tüm bunların yanı sıra Hilafet; evliliği güçlü bir şekilde teşvik edip destekleyecektir. Gerektiğinde maddi destek bile verecektir. Örneğin 8. yüzyılda Halife Ömer bin Abdülaziz'in ihtiyacı olanların evlilik masraflarının devlet hazinesinden ödenmesini emrettiğini biliyoruz. Bundan ziyade İslam; zinaya ağır cezalar emretmiştir. Bu cezalar da sıkça laiklerin saldırısına uğramaktalar. Ancak cezaların ağır oluşu İslam nezdinde evliliği ve aile birliğini korumaya verilen ciddiyeti yansıtmaktadır. Zira ağır cezaların caydırıcılığı güçlüdür ve aileyi korumadaki son sınır çizgisidir. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sahabesi Osman bin Affan Radiyallahu anh, "Allah Kur'an ile caydırmadığını sultan ile caydırır." demiştir.
  • İşte kardeşlerim, tüm bunların tamamı, hayâ mefhumu ile süslenmiş iffetli ve temiz bir toplum oluşturur. Bu toplumda cinsiyetler arası etkileşim topluma faydalı olacak şekilde zuhur eder. Böylesi bir toplumda kadınlar kamusal hayatta aktif olarak yer alır. Kadınlara karşı saygı pekişir, aile içi şiddet azalır. Böylesi bir toplumda gayri meşru ilişkiler en aza iner, eşler arasında güven beslenir ve şüphenin önü kesilir. Tüm bunlar evlilik bağını güçlendirir ve aile birliğinin bütünlüğünü korur.
  • (5) Hilafetin Nizamları Aile Hayatındaki İslami Rollerin, Hakların ve Görevlerin Yerine Getirilmesine Destek Olur, Evlilikte Sükûnet ve Aile Yapısında Ahenk Oluşturur:
  • Üçüncü olarak kardeşlerim; Hilafet Ailenin Kalesidir çünkü Hilafetin tüm sistemleri evlilikte ve ailede kadınların ve erkeklerin İslami rollerini, görevlerini ve haklarını yerine getirmelerine destek olur ve evlilikte ve aile hayatında sükûnet ve ahenk oluşturur.
  • Örneğin, eğitim sistemini ve medyayı gençlerde ve tüm vatandaşlarda cinsiyetlerin aile hayatındaki farklı sorumluluklarıyla alakalı İslami Şer'i hükümler hakkında doğru mefhumların oluşturulması için kullanacaktır. Örneğin eğitim müfredatına Fıkıh dersleri ekleyecektir. Devlet; erkeğin görevlerine ve niteliklerine dair doğru bakış açısını öğretecektir. Erkeğin, ailenin kavvamı olduğunu, eşine ve çocuklarına karşı merhamet, nezaket ve ihtimam sahibi olması gerektiğini öğretecektir. Yine derslerde kadınların asli görevi olan anne ve eş olmalarının önemi ve sorumluluklarıyla birlikte toplumun kalkınması ve refahına katkıda bulunmaları için hayati öneme sahip olduğu da öğretilecektir. Buna ek olarak; orta eğitimde kız öğrencilere İslam kültürü, matematik ve fen bilimleri gibi genel derslere ilaveten Ev İşleri de seçmeli ders olarak sunulacaktır. Böylece çocuk eğitimi ve ev idaresi gibi alanlarda da uzmanlaşmalarına imkân sağlanacaktır. Osmanlı Hilafeti'nde mesela, kız mekteplerinde Ev Yönetimi dersleri verildiğini Aslı Sancar "Osmanlı Kadını" kitabında anlatmıştır. Bu derste ayrıntılı bir şekilde "İyi bir evin özellikleri; ev nasıl bakılır, ısıtılır, ışıklandırılır, ev halkının tedavisi ve bakımı için gerekli ev eczası ve sağlık bilgileri, kaliteli yemek nasıl hazırlanır, çocukların ve yaşlıların doğru beslenmesi, misafir ağırlama kuralları ve evin bütçesini idare etme ve muhasebe gibi konular öğretilirdi. Tüm bunlar öğrencileri evlilikteki sorumluluklarına etkili bir şekilde yetiştirmeye yönelikti.
  • Elbette Hilafet vatandaşlarına sadece aile hayatıyla ilgili eğitim vermekle yetinmeyecektir, onlara rollerini ve görevlerini yerine getirmeleri için pratik destek sağlayacaktır. Örneğin, Hizb-ut Tahrir'in Hilafet Devleti Anayasa Tasarısı'nın 153. Maddesinde şöyle belirtilmektedir: "Devlet, tâbiyetini taşıyan herkes için iş bulmayı garanti eder." Bu maddenin delili, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şu kavlindedir:

«وَالإِمَامُ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ»

“İmam (Halife) bir çobandır ve güttüğünden mesuldür.”

Bundan dolayı Hilafet; her erkeğe evini geçindirme farziyetini yerine getirmede destek olacaktır. Bunun için gerektiğinde Beyt-ul Mâl'den destek verecek, ekili arazi verecek, istihdam için gerekli eğitimi hazırlayacak ve böylece maişetlerini kazanmalarını sağlayacaktır. Tüm bunlar ekonomiyi kalkındıran sahih İslami iktisat nizamı ile elde edilecektir.

  • Aynı şekilde Hilafet maddi ihtiyaçlarının daima karşılanmasını temin ederek kadınları asli görevleri olan anneliği yerine getirebilmeleri için güçlendirecektir. Asla ekonomik zorluklardan dolayı çalışmak zorunda kalmalarına ve çocuklarına karşı hayati görevlerini ihmal etmelerine fırsat vermeyecektir. Bundan dolayı Hilafet'in mahkemeleri de kendisinin ve çocuklarının geçimini sağlamayan kocasına karşı her kadına destek olacaktır. Kocayı bu görevi gücünün yettiği derecede yerine getirmesi için zorlayacaktır, getirmek istemediği takdirde cezalandıracaktır. Örneğin Abbasi Hilafeti dönemindeki İslam âlimlerinin fıkıh kitaplarında, kadınların geçimini yeterince sağlamayan kocalarına karşı dava açtığı ve kâdının kocayı ödemeye zorladığı aktarılmaktadır. Kocanın fakir olduğu ve kadının geçimini sağlayacak başka erkek akrabası olmadığı durumlarda kadının geçimini sağlamak Hilafet'in üzerine farzdır. Zira Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

«مَنْ تَرَكَ مَالاً فَلأِهْلِهِ وَمَنْ تَرَكَ دَيْنًا أَوْ ضَيَاعًا فَإِلَيَّ وَعَلَيَّ» (رواه مسلم)

“Kim bir mal bırakırsa asabesinden kim varsa ona varis olur. Kim de bir borç veya yetim bırakırsa bana getirin. Zira onun mevlası benim.”Bu şekilde hiç kimse kendini yoksulluk korkusuyla ailesinin boyutunu küçük tutmak zorunda hissetmez. Aksine Hilafet, geçimlerinin her daim sağlanacağı bilinciyle aileleri daha çok çocuk yapmaya cesaretlendirir.

  • Kıymetli kardeşlerim, toplumda anneliği yeniden hak ettiği saygın konuma yükseltecek olan tek sistem, Hilafettir. 19. yüzyıl İngiliz tarihçi ve seyyah Julia Pardoe, "Sultan'ın Şehri ve 1836'da Türklerin Aile Adabı" adlı kitabında Osmanlı Hilafetinin İslami nizamında annelerin sahip oldukları konumu şöyle tarif etmiştir: “Türklerin, varlıklarının nedeni olan annelerine gösterdikleri saygı ve hürmet de aynı derecede güzel bir özelliktir. Anne bir kâhin gibidir, ona danışılır, güvenilir. Saygı ve hürmetle dinlenir. Son zamanlarına saygı gösterilir. Ölümünün ardından da hasret ve sevgiyle anılır."
  • Tüm bunların yanı sıra Hilafet'in hukuk sistemi evlilik ve aile hayatındaki birliği ve ahengi korumada önemli bir rol oynayacaktır. Aile içi şiddete karşı sıfır tolerans yaklaşımı olacaktır ve failleri ciddi bir şekilde cezalandıracaktır. Zorla evliliğin karşısında siper olacak ve her türlü gayri İslami geleneklere ve aile birliğine zarar veren bakış açılarına karşı sert bir tavrı olacaktır. Ve evlilik ve aile anlaşmazlıklarını etkin ve ivedilikle çözüp sorunların aşılamaz hale gelmesini engellemede önemli bir arabulucu olacaktır. Zira adalete ulaşım hızlı, adil ve ücretsiz olmasını garanti edecektir. Hakikaten de Hilafet'in hukuk sistemiyle evlilikteki hakları ve görevleri korumada elde ettiği adalet ve koruma seviyesi o kadar yüksekti ki, dönemin şer'i sicil kayıtlarının da kanıtladığı üzere, Osmanlı Hilafeti'nde gayri Müslim kadınlar dahi evlilik sözleşmelerini İslam hukukuna göre yapmayı ve şikâyetlerini kendi dini kurumlarına değil de Kâdı mahkemelerine iletmeyi tercih ederlerdi.
  • (6) Özet:
  • Kıymetli kardeşlerim. Tüm bunlardan Hilafet devletinin hakikaten ailenin kalesi olduğu, onu her yönden güçlendirip koruduğu şüphesiz açıkça ortaya çıkmaktadır. Bundan dolayı meşhur İmam Gazali rahimallahu aleyh şöyle demiştir: "Din asıldır (köktür), sultan (halife) onu korur. Kökü olmayan yıkılmaya mahkûm olduğu gibi korunmayan temeller de yıkılır, yok olur."
  • Öyleyse kardeşlerim, eğer aileyi gerçekten harap olmaktan kurtarmak istiyorsanız, odak noktanızı ve zamanınızı bu yüce devletin acilen yeniden ikame edilmesine yöneltin! Çocuklarınızın ahlakını ve iffetini korumak istiyorsanız, Allah Subhanehu ve Teâlâ'nın nizamını yeniden hâkim kılmak için çalışmanız bir ihmal edilmez bir zorunluluktur. Ve eğer İslam'ın hak ve asil olan değerleriyle zenginleşmiş nesiller, aile birlikleri ve toplum oluşturmak istiyorsanız, o zaman hiç gecikmeden Dinin kalesini yeniden ikame etmek için tüm cehdinizi harcamanız şarttır! Öyleyse, Hizb-ut Tahrir olarak, sizleri bu şanlı Hilafet devletini kurmak için bize katılmaya davet ediyoruz ki ailelerimizin konumunu yürek yarası olmaktan kurtarıp yeniden Ümmetin gurur kaynağı haline getirelim. Allah Subhanehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor;

﴿ثُمَّ جَعَلْنَاكَ عَلَى شَرِيعَةٍ مِّنَ الْأَمْرِ فَاتَّبِعْهَا وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاء الَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ

“Sonra seni de din konusunda bir şeriat sahibi kıldık, ona uy; bilmeyenlerin heveslerine uyma.” [Casiye 18]

 

Dr. Nazreen Nawaz
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Kadın Kolları Müdiresi

 

Kampanya Sayfası İçin TIKLAYINIZ

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER