- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
يَا مَعْشَرَ الشَّبَابِ، مَنِ اسْتَطَاعَ مِنْكُمُ البَاءَةَ فَلْيَتَزَوَّجْ
“Ey gençler topluluğu, içinizden evlenmeye güç yetirenler evlensin”
Allahu Teâla insanı yaratmış, evliliği çoğalmalarının sünneti kılmıştır. Allah Kur’an-ı Kerim’de, ehemmiyetini göstermek üzere “sapasağlam misak” olarak zikretmiştir: وَأَخَذْنَ مِنكُم مِّيثَاقًا غَلِيظًا “Sizden de sapasağlam bir misak aldık.” Nebi (sav) her ne sebeple olursa olsun, ister gece ibadeti, ister gündüz orucu için olsun, evlilikten kaçınmayı reddetmiş ve şöyle buyurmuştur: ...وَأَتَزَوَّجُ النّساء، فَمَنْ رَغِبَ عَنْ سُنَّتِي فَلَيْسَ مِنِّي “...Ben de kadınlarla evlenirim. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir.” İmam Ahmed şöyle der: “Bekârlık hiçbir şekilde İslam’ın emrinden değildir. Kim seni evlenmemeye çağırırsa (bil ki) İslam dışına çağırıyordur.”
Dolayısıyla evlenmeye karşı isteksizlik sünnete aykırı olduğu gibi selim fıtrata da terstir ve yeryüzünde fesadın, ahlaksızlığın ve fuhşiyatın yayılmasına kapı aralar, Allah korusun. Gerçek bir engel olmaksızın evliliği terk etmek toplumda kaos ve kargaşa sebebidir. Zira evlilik sekinet, itminan, huzur, sevgi ve muhabbettir. وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ أَنْفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ“Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O’nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır.” [Rum 21] Evlilikte, insan fıtratına uygunluk, insan türünün bekası, yeryüzünde istihlaf, neslin çoğalması, yeryüzünün iması ve Kıyamet günü Allah Rasulü’nün (sav) vadettiği çokluk ve övgü vardır.
Fakat bugün İslam âlemine baktığımızda görüyoruz ki genç kız ve erkeklerin büyük bir bölümü bekârdır. Yeni yapılan bir araştırma, Arap ülkelerindeki genç kızların üçte birinin, 30 yaşını geçtiği halde henüz evlenmediğini ortaya koymuştur. Örneğin; Mısır’da yapılan istatistiklere göre 2017 yılında Mısır’da 18-29 yaş arası erkeklerin %37,4’ü, kızların ise %16,4’ü evli değildi. Yapılan diğer çalışmalara göre bu yaş aralığında evli olmayan gençlerin oranı aşağıdaki gibidir: Filistin %7, Bahreyn %25, Yemen %30, Kuveyt, Katar ve Libya %35, Mısır ve Fas %40, Suudi Arabistan ve Ürdün %45, Cezayir %51, Tunus %65, Irak ve Suriye %70, Birleşik Arap Emirlikleri %75 ve son sıradaki Lübnan %85.
Bu oranlar gerçekten ürkütücüdür ve hayra alamet değildir. Zira aile kurumu ve toplumu olumsuz etkileyen kötülüklere, fitnelere ve dağılmalara kapı aralamaktadır. Bu bekâr gençler, ailevi sorunlardan uzak sakin bir hayat yaşadıklarını, kafalarının rahat olduğunu, aile geçindirme derdinden ve ailevi kaygılardan kurtulduklarını zannederler. Oysa vehim ve yanılgı içindedirler. Çünkü kendi kendilerine yetseler bile, gerginlik, endişe ve sıkıntı içinde yaşarlar, monoton hayattan bıkmış, evlilik huzurundan yoksun, Allah’ın insana bahşettiği en büyük nimetlerden biri olan çocuk sevgisinden uzak kalmışlardır. Üstelik iffetlerini koruyamadıkları takdirde, Allah’ın dininden, yüce değerlerden ve ahlaktan uzaklaşarak harama ve günaha yönelmeye başlarlar.
Bu nedenle, geç evlilik veya evlenmede isteksizlik sorununun nedenleri üzerinde durmak, bunları ortadan kaldırmak ve gençlerin evliliğini kolaylaştırmak gerekir. Aksi takdirde helalin yerini haram almaya başlayacak, fesat, fuhşiyat ve günahlar özelde aile, genelde toplum içinde yayılacaktır. Zira ümmet, fikri kalkınmadan ve anayasa, metot ve devlet olarak İslam’a dönüşten bir hayli uzaklaşmış durumdadır.
Geç evliliğin nedenlerine bakıldığında ülkeden ülkeye farklılık gösterir. Ancak tüm bu nedenlerin ortak dayanağı, İslam ahkâmının uygulanmamasıdır. Bunların başlıcaları aşağıdaki gibidir:
Yüksek mihir bedelleri, çeyiz hazırlama maliyetleri ve gereksiz gösterilerle dolu düğün masrafları, evliliği zorlaştırmakta, gençlerin çoğunu korkutmakta ve kendilerini toparlayana kadar evliliği ertelemelerine neden olmaktadır. Ayrıca bazı gençlerin yabancı gelinlerle evlenmeleri de evlenmemiş kızların sayısını artırmaktadır. Oysa bu, evlilik masraflarının hafifletilmesini emreden Allah’ın şeriatına muhalif bir durumdur. Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: أَعَظَمُ النِّسَاءِ بَرَكَةً أَيْسَرُهُنَّ مَئُونَةً “Kadınların en hayırlısı ve bereketlisi, kocasına zahmet ve ağırlığı en az, geçimi de kolay olanıdır.” Ama maalesef bugün kızlar ve aileler pek çok maddi şart ve talepler koşmaktalar, eş seçiminde maddi yön öne çıkarılmakta, din, ahlak ve kifayet gibi diğer önemli sıfatlar göz ardı edilmektedir. Oysa Allah Rasulü (sav) evlilikte iki önemli özelliğe değer vermiştir: إِذَا أَتَاكُمْ مَنْ تَرْضَوْنَ دِينَهُ وَخُلُقَهُ فَزَوِّجُوهُ إِلَّا تَفْعَلُوا تَكُنْ فِتْنَةُ فِي الأَرْضِ وَفَسَادٌ كَبِيرٌ “Size dini ve ahlakı hoşunuza giden bir genç (evlenmek için) geldiğinde onu evlendirin. Aksi halde yeryüzünde kargaşa ve büyük bir ahlaki çöküntü olur.” [et-Tirmizî] Kuşkusuz Allah, evlenmek isteyen sadık kuluna kefildir. Zira Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: ثَلَاثَةٌ حُقَّ عَلَى اللهِ عَوْنُهُمْ: الْمُجَاهِدُ فِي سَبِيلِ اللهِ وَالْمُكَاتِبُ الَّذِي يُرِيدُ الأَدَاءَ وَالنَّاكِحُ الَّذِي يُرِيدُ الْعَفَافَ “Üç kişiye yardım etmek Allah üzerinde bir haktır: Allah yolunda savaşan mücahit, bedelini ödeyip azat olmak isteyen köle ve iffetli olmak için evlenmek isteyen kişi.” [et-Tirmizî] Salih bir Mü’min olduğu halde sırf fakir olduğu için bir adamı reddedip de namaz kılmayan ve Rabbinden korkmayan bir adama, sırf zenginliği ve malı sebebiyle kızını veren bir kimseye yazıklar olsun.
İslam ümmetinin koruyucu kalkanı olan İslam Devleti’nin olmayışı da bu sorunu daha çetrefil hale getirmektedir. Bugün içerisinde yaşadığımız Kapitalist sistemin ifrazatı sonucu işsizlik artmış, gelir seviyesi düşmüş, yolsuzluk ve kayırmacılık yayılmış, insanların bir yuva sahibi olup aile kurmaları zorlaşmıştır.
Pek çok genç erkek ve kızımız açısından evliliği zorlaştıran ve geciktiren en önemli faktörlerden biri de bozuk medya araçlarının olumsuz etkisi sonucu olarak bilhassa diziler, filmler ve çeşitli programlar üzerinden Müslümanların evlatlarına Batılı yaşam tarzı, Batılı düşünceler, sosyal modeller ve İslam dışı olguların sistematik olarak pazarlanmasıdır. Üstelik bunların engelleyici veya caydırıcı hiçbir önlem alınmaması bir yana mevcut rejimler tarafından koruma altına alınıp teşvik edilmekte, bu da toplumda ve gençler arasında yüce değerlerin ve ahlakın gittikçe aşınmasına ve güya özgürlük adı altında hiçbir sınır tanınmamasına yol açmaktadır. Dolayısıyla kimi gençler, ahlaksızlığa, gayri meşru ilişkilere, şehvetlerinin peşinden koşmaya, helal-haram sınırını pervasızca çiğnemeye, hayallerinin peşinden koşmaya, yalan aşk seraplarına kapılmaya ve güya evlilik öncesinde birbirlerini tanıma bahanesi altında iğrenç ilişkiler yaşamaya yönelmektedir. Şüphesiz ki bu çok büyük bir fitnedir, Allah korusun. Bu durum aynı zamanda gençlerin Allah’a isyanla eşdeğer bir “özgürlüğü” bir erdem kabul etmelerine, sorumluluk almaktan kaçınmalarına ve İslam’da asla yeri olmayan ve kabulü asla caiz olmayan diğer benzer düşünceleri savunmalarına zemin hazırlamaktadır.
Menfaat, maslahat ve sömürgeciliğin hüküm sürdüğü, ailevi ilişkilerin, itidalin ve sıla-i rahimin erozyona uğradığı Müslümanların topraklarında beşeri Kapitalist kanunların egemenliği nedeniyle pek çok genç kızımız, korku ve güvensizlik içinde geleceğinden kaygı duymaya başlamış, gelecekte kendi ayakları üzerinde durabilmek bahanesiyle eğitime ve kariyere odaklanarak evlilik ve annelik ümitlerini ertelemektedir. İslam hükümleri uygulanıyor olsaydı kuşkusuz bu endişelerinden eser kalmayacaktı, çünkü İslam hayatının her alanında ve aşamasında onu korumaya, himaye etmeye ve güvenliğini sağlamaya kefildir. Unutmayalım ki eşitlik ve ekonomik özgürlük gibi kavramlar, kızlarımızın gelecekleri konusunda endişelenmesine, kendilerini ve kişiliklerini kanıtlama ve dolayısıyla kariyer adı altında toplumda prestijli bir konum kazanma gereği hissetmelerine neden olmakta, ancak bütün bunlar maalesef genelde pahalıya mal olmaktadır. Dolayısıyla eşler arasında sınıfsal ve kültürel eşitlik düşüncesi ortaya çıkmış, kişinin evleneceği kişi seçiminde izlediği birtakım kriterler belirlenmiş, bu da evliliği daha da güçleştirmiş, tabiatıyla ya evliliği geciktirmeye, ya da hiç evlenmemeye neden olmuştur. Hatta kimi aileler, maddi çıkarları öne çıkararak kızlarının evliliğini geciktirmekte ya da vazgeçirmektedir.
Bir şeyi ortadan kaldırmak veya azaltmak, onun sebeplerini ortadan kaldırmaya bağlıdır. O halde öncelikle genç erkeklerimiz ve kızlarımız nezdinde evliliğin önemini ve zaruretini pekiştirmeli, onlara evlenme konusunda isteksizlik, geciktirme veya evlilikten vazgeçmenin tehlikesini açıklamalı, ardından aşağıdaki yollarla evliliği kolaylaştırmak için çaba harcamalıyız:
Evlilik masraflarını azaltmak, mihir miktarlarını düşürmek, düğün giderlerini ve gereklerini asgari düzeye indirmek, eş seçiminde fakir de olsa din ve ahlak faktörünü öne çıkarmak gibi. Allah Teâla’nın şu kavlini daima aklımızda tutmalıyız: وَأَنْكِحُوا الْأَيَامَى مِنْكُمْ وَالصَّالِحِينَ مِنْ عِبَادِكُمْ وَإِمَائِكُمْ إِنْ يَكُونُوا فُقَرَاءَ يُغْنِهِمُ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ وَاللَّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ“Aranızdaki bekârları, kölelerinizden ve cariyelerinizden elverişli olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lütfu) geniş olan ve (her şeyi) bilendir.” [Nur 32] Ve Rasûlullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]’in şu kavlini: إِنَّ مِنْ يُمْنِ الْمَرْأَةِ تَيْسِيرَ خِطْبَتِهَا، وَتَيْسِيرَ صَدَاقِهَا، وَتَيْسِيرَ رَحِمِهَا “Nişanının kolay, mehrinin kolay, rahminin (doğurganlık) kolay olması kadının iyiliğindendir.” Yine Ömer [RadiyAllahu Anh] şöyle der: “Kadınların mihrini yükseltmeyin, şayet mihir dünyada ikram, ahirette takva olsaydı, bu hususta en ileriniz Allah Rasulü olurdu” [Beş imam rivayet etmiş, Tirmizi sahih kabul etmiştir.]
Kızının veya kız kardeşinin rızasıyla evlenmesine izin vermeyen yahut malı ve işi için evlendirmeyen kişinin bu davranışı şer’an nehyedilmiştir. Allah Teâla şöyle buyurmaktadır. فَلاَ تَعْضُلُوهُنَّ أَن يَنكِحْنَ أَزْوَاجَهُنَّ إِذَا تَرَاضَوْاْ بَيْنَهُم بِالْمَعْرُوفِ “Aralarında iyilikle anlaştıkları takdirde, onların (eski) kocalarıyla evlenmelerine engel olmayın.” [Bakara 232]
Geçim kaygıları, yanlış anlayış, düşünce ve mefhumla sonucu İslam’dan uzak bir yaklaşımla evliliğe karşı isteksiz gençler ise Allah’tan sakınsınlar ve bilsinler ki ömür geçer, arzular söner, günah, pişmanlık ve üzüntü kalır geriye. Huzur, gönül rahatlığı ve evliliğin meyveleri yalnızca salih bir eşle mümkündür. وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ أَنْفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” [Rum 21] Dinimizden, ahlakımızdan ve değerlerimizden tamamen uzak olan saptırıcı düşünce, davranış ve özendirmelerle dolu yıkıcı diziler ve programlarda gördüklerinizi taklit etmekten sakının! Bunlar İslam Devleti’nin yeniden ikamesi yoluyla İslami hayatın yeniden güçlü bir şekilde başlayacağından korkanların gençlerimizi bozmak ve saptırmak için saçtığı ifsat ve ifrazatıdır.
Ve sen ey güzel kızım, ey yiğit oğlum, kendin için Allah ve Rasulü’nün razı olacağı bir eş seç. Mala, mülke, güzelliğe, soya, ırka, itibara bakma! Ayrıca işin veya eğitimin, evliliğinden, annelik veya babalık duygusunu tatmaktan daha önemli değil. Aksini ikisini bir arada da yürütebilirsin, işin veya eğitimin ile evliliğini birlikte götürebilirsin, istersen bunu başarabilirsin. Senin bu hayattaki öncelikli vazifen evinin ve yuvanın sahibi olmaktır. Rızık kazanmak erkeğin işidir, senin tüm ihtiyaçlarını karşılamak onun görevidir. Bu senin konum ve değer sahibi olmana mani olmadığı gibi azaltmaz da. Bilakis; senin üstlendiğin rol hakikaten çok önemli ve hiçbir erkeğin başaramayacağı en zor görevlerden biridir. Bu da insanın inşası, yuvanın kurulması ve ailenin temelini atmaktır. Bunun diploması olmaz, hiçbir iş bunun yerini tutmaz.
Ayrıca tatbik edilmediği için evlenmemiş kızların sayısının artmasında etkisi bulunan bir şer’î hükme dikkatinizi çekmek isteriz. Bu hususta diziler, filmler ve saçma sapan yazılar ve çalışmalarla yapılan saptırmalar da etkilidir. Bu da çok-evlilik konusudur. Bu Allah’ın koyduğu şer’î hükümlerden biri, Peygamberlerin bir sünnetidir. Evlenmemiş kızların sayısının artması durumlarında helal bir çözümdür. Dolayısıyla bu hükmü açıklamamız lazım. Çok evli kişiler öncelikle Allah’tan sakınmalı ve eşleri arasında adaleti sağlamalıdır. Çok-evliliğe ilişkin şer’î hükmün saptırılmasına çok eşli kişilerin zulümleri neden olmaktadır. Eşleri arasında ayrımcılık yapmakta, bazılarına ve çocuklarına diğerlerinden daha fazla meyledip ötekileri ve çocuklarını ihmal etmektedir. Bu durum kadınlar arasında çok-evliliğin kötü görülmesine neden olmakta, eşlerinin kendilerini ve çocuklarını ihmal edeceğinden endişe etmektedir. Bu yüzden kimi zaman bazı kadınlar kuma olmaktansa hiç evlenmemeyi tercih etmektedir.
Oysa Allah Rasulü [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] şöyle buyurmuştur: يَا مَعْشَرَ الشَّبَابِ، مَنِ اسْتَطَاعَ مِنْكُمُ البَاءَةَ فَلْيَتَزَوَّجْ، فَإِنَّهُ أَغَضُّ لِلْبَصَرِ وَأَحْصَنُ لِلْفَرْجِ، وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَعَلَيْهِ بِالصَّوْمِ، فَإِنَّهُ لَهُ وِجَاءٌ “Ey gençler topluluğu, içinizden evlenmeye güç yetirenler evlensin. Çünkü evlilik gözleri (harama) kapamada ve namusları korumada en etkili yoldur. Her kim de (evlenmeye) güç yetiremiyorsa oruç tutsun, çünkü (oruç, şehveti kıran) bir kalkandır.”
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Bürosu adına
Muslime eş-Şami (Umm Suheyb)