- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Çıplaklık, İtaatsizliğin (İsyanın) En Çirkin Meyvesidir!
Babamız Adem Aleyhisselam ve annemiz Havva, ağaca yaklaşmamaları yönündeki ilahi emre itaatsizlik etmeleri nedeniyle cennetten çıkarılarak cezalandırılmışlar ve Şeytanın vesveseleri altında emre itaatsizlik ettikleri anda itaatsizliğin meyvesi doğrudan ve hiç gecikmeden ortaya çıkmıştır; zira o ikisinin elbiseleri çıkarılmış, kendilerine ayıp yerleri görünmüş, durumları kötüleşmiş ve gizli yerleri açığa çıkmıştır; bunun üzerine itaatsizlikten sonraki kötü durumlarını örtmek için cennete koşmuşlar ve ağaçlardan yaprak aramışlardır. Bu nedenle çıplaklık, itaatsizliğin en belirgin ve en müstehcen meyvesi, Şeytana itaatin en belirgin göstergesi ve cennetten çıkarılma sebebidir. Dolayısıyla çıplaklık kınanmış ve utanç verici bir durum olup selim karakterler ve asil tabiatlar ondan iğrenirler. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur: فَلَمَّا ذَاقَا الشَّجَرَةَ بَدَتْ لَهُمَا سَوْآتُهُمَا وَطَفِقَا يَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِنْ وَرَقِ الْجَنَّةِ “Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar.” [Araf 22]
Allah, Adem ve eşi tövbe ettikten sonra bu kıssayı bize, Kur’an’ın birçok yerinde hatırlatmıştır; yani bize, itaatsizliği, onun en belirgin meyvesinin “çıplaklık” olduğunu, sonra cennetten çıkarılmalarının cezasını ve ardından da itaatsizlikten dolayı tövbe etmelerini hatırlatmıştır. İşte bu tövbenin meyvesi, tesettür, takva ve edep elbisesidir. Ayrıca kıssa bize, Şeytan’ın, itaatsizliğini, küfrünü, inadını ve kibrini devam ettiren tutumunu hatırlatmıştır; zira Şeytan, insanları günaha düşürmeye ve avretlerini ve ayıp yerlerini göstermeleri için elbiselerini çıkarttırmaya devam edeceğine yemin etmiştir. Evet, insanlar bu dünya hayatındaki varlık sebeplerini unutmasınlar diye insanlara bir ışık olması için bu kıssa defalarca zikredilmiştir.
Nitekim bu kıssasının seyri ve olayları, Kur’an-ı Kerim’in yedi yerinde geçmektedir: Bakara, Araf, Hicr, İsra, Taha, Kehf ve Sad surelerinde. Bu kıssadaki olaylar bu surelerde, farklı kısalık ve uzunlukta ve basit ve özet şeklinde anlatılmıştır. Ben, Araf suresindeki bir ayeti zikretmekle yetineceğim; Allahu Teala şöyle buyurmuştur: يَا بَنِي آدَمَ لَا يَفْتِنَنَّكُمُ الشَّيْطَانُ كَمَا أَخْرَجَ أَبَوَيْكُم مِّنَ الْجَنَّةِ يَنزِعُ عَنْهُمَا لِبَاسَهُمَا لِيُرِيَهُمَا سَوْآتِهِمَا إِنَّهُ يَرَاكُمْ هُوَ وَقَبِيلُهُ مِنْ حَيْثُ لَا تَرَوْنَهُمْ إِنَّا جَعَلْنَا الشَّيَاطِينَ أَوْلِيَاءَ لِلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ “Ey Adem oğulları! Şeytan, ana-babanızı, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık.” [Araf 27]
Bugün çıplaklığı ve onun sanatlarını, yöntemleri ve biçimlerini görmekteyiz; zira insan ve cin şeytanlarına itaatin ve Allah Azze ve Celle’ye itaatsizliğin meyveleri olarak sadece kâfirlerin değil, aksine Allah korusun itaat eden biz Müslümanların da olduğu tüm ülkelerde plajlar, kulüpler, eğlence parkları, pansiyonlar ve siteler oluşturulmuştur. Dolayısıyla Allah Azze ve Celle’nin ayet-i kerimdeki hitabı insanlara yönelik olup onlara Ademin çocukları olduğu hatırlatmış ve şöyle buyurmuştur: يَا بَنِي آدَمَ “Ey Adem oğulları!” Onlara babaları Adem’in itaatsizliğini hatırlatarak onları şu şekilde uyarmıştır: لَا يَفْتِنَنَّكُمُ الشَّيْطَانُ كَمَا أَخْرَجَ أَبَوَيْكُم مِّنَ الْجَنَّةِ “Şeytan, ana-babanızı, cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın.” Onların itaatsizliğinin şu duruma yol açtığını hatırlatmıştır: أَخْرَجَ أَبَوَيْكُم مِّنَ الْجَنَّةِ “Ana-babanızı cennetten çıkarmıştır.” Ayrıca Allah, Şeytan’ın sizi, çıplak olduğunuz yerden gördüğünü açıklamıştır. Zira Subhanehu şöyle buyurmuştur: إِنَّهُ يَرَاكُمْ هُوَ وَقَبِيلُهُ مِنْ حَيْثُ لَا تَرَوْنَهُمْ “Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler.” Ayrıca Şeytan’ı, Allah’a inanmayanların dostu kıldığını da hatırlatmıştır; zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: إِنَّا جَعَلْنَا الشَّيَاطِينَ أَوْلِيَاءَ لِلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ “Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık.”
Bu nedenle İslam hadaratının, iffet, avret yerlerinin örtülmesi, cezbedici yerlerin örtülmesi ve toplumdaki cinsel devrimden tamamen uzak durulması üzerine inşa edilmiş olması hiç şaşırtıcı değildir; zira Batı’nın kendi toplumlarında ve ülkelerinde ateşlediği bu şiddetli devrimin bugün, toplumsal hayatta, kadınlarda, erkeklerde ve çocuklardaki yıkıcı etkilerini görüyoruz. Nitekim İslam, müstehcenliğin tüm tezahürlerinin ve nedenlerinin ortadan kaldırılmasını emrettiği gibi evliliği, evliliğin yollarının kolaylaştırılması da emretmiş, zinayı ve eşcinselliği haram kılmış, bunun nedenlerini yasaklamış ve bunları yapanlara ağır cezalar getirmiştir. Ayrıca kadın ve erkeklere bakışlarını (haramdan) sakınmalarını, avret yerlerini örtmelerini emretmiş, ihtilatı (kadın-erkek karışık olmak) yasaklamış, çıplaklığı haram kılmış ve takvayı emretmiştir. Zira Allahu Teala Araf suresinde şöyle buyurmuştur: يَا بَنِي آدَمَ قَدْ أَنزَلْنَا عَلَيْكُمْ لِبَاساً يُوَارِي سَوْآتِكُمْ وَرِيشاً وَلِبَاسُ التَّقْوَى ذَلِكَ خَيْرٌ ذَلِكَ مِنْ آيَاتِ اللهِ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ “Ey Adem oğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise yarattık. Takvâ elbisesi... İşte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah'ın ayetlerindendir. Belki düşünüp öğüt alırlar (diye onları indirdi).” [Araf 26]
İtaatsizlik edenler ve mücrimler, Allah’ın yaratışını ve cinsiyetleri değiştirmek, erkek, kadın ve çocukların bedenlerini manipüle etmek gibi diğer fuhşiyatların yolunu kolaylaştırmak için çıplaklık konusunda çok ileri gittiler; hatta bugün cinsiyet olarak bilinen şey, dünyanın birçok ülkesinin hedefi, projesi ve gündemi haline geldi. Böylece çıplaklık tehlikesi ve tezahürleri toplumları yok etmeye, dokularını tehdit etmeye, erdemi, edep ve iffeti yok etmeye başladı. Zira Şeytan bunu yapmaya ve insanı en kötü rezillik ve ahlaksızlık türlerine sürüklemeye yemin etmiştir. Nitekim Allahu Teala, Nisa suresinde Şeytan’ın (Allah ona lanet etsin) lisanı üzerinden şöyle buyurmuştur: وَلَأُضِلَّنَّهُمْ وَلَأُمَنِّيَنَّهُمْ وَلَآمُرَنَّهُمْ فَلَيُبَتِّكُنَّ آذَانَ الْأَنْعَامِ وَلَآمُرَنَّهُمْ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلْقَ اللهِ وَمَن يَتَّخِذِ الشَّيْطَانَ وَلِيّاً مِّن دُونِ اللهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَاناً مُّبِيناً “Onları mutlaka saptıracağım, muhakkak onları boş kuruntulara boğacağım, kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar (putlar için nişanlayacaklar), şüphesiz onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler (dedi). Kim Allah'ı bırakır da şeytanı dost edinirse elbette apaçık bir ziyana düşmüştür.” [Nisa 119]
Günümüz dünyasındaki çıplaklık olgusu ve bunun sonucunda cinsiyet ve Allah’ın yaratışını değiştirmek gibi ortaya çıkan ahlaksızlık ve yozlaşma, Allah Azze ve Celle’ye isyan etmenin ve Şeytan’a ve onun adımlarına itaat etmenin doğrudan sonucundan başka bir şey değildir. Nitekim çıplaklık ve çıplanmak ve bunun sonucunda ortaya çıkan ahlaksızlık, artık kişisel özgürlüğün bir gereği, isteyenin istediği, isteyenin reddettiği, başlı başına yıkıcı bir günah ve ifsat meselesi olmaktan çıkmış, insanlara dayatılan uluslararası bir kanun halini almıştır.
Bu ise değerleri ve soyları yok eden ve toplumları yıkan büyük bir kötülüktür; ama Şeytanın bugünkü öğretileri ve adımları, küfür hükümlerinde, onun bütün dünyayı yöneten sistem ve anayasalarında, hatta şimdiki Arap ülkelerinin sistem ve anayasalarında bile yazılıdır ki böylece karada ve denizde düzen bozulmuştur. Nitekim Allahu Teala Rum suresinde şöyle buyurmuştur: ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ أَيْدِي النَّاسِ لِيُذِيقَهُم بَعْضَ الَّذِي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ “İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de (tuttukları kötü yoldan) dönerler.” [Rum 41]
Genel olarak dünyada, özel olarak da Müslüman ülkelerde yaygın olan çıplaklık olgusuyla mücadele etmenin en kısa ve etkili yolu, Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafeti kurmaktır; zira Hilafet, fazilet, takva ve iffet evi olup onun içerisinde Allah Azze ve Celle’nin hükümleri tatbik edilecek, ırzlar, onurlar ve ahlak korunacak, kadınlar onurlandırılacak, onların ve cezbedici yerlerinin ticaretinin yapılması engellenecek, evliliğe teşvik edilip onun yollarını kolaylaştırılacak, evliliğin engelleri ortadan kaldırılacak ve zinayı, ahlaksızlığı ve tüm ahlak dışı eylemleri ortadan kaldıracak cezalar uygulanacaktır. Dolayısıyla Hilafet, izzet, örtü, mutluluk ve iffet olup erdem ve huzur temelinde bir toplum inşa edecektir.
Allahu Teala şöyle buyurmuştur: يَا بَنِي آدَمَ قَدْ أَنزَلْنَا عَلَيْكُمْ لِبَاساً يُوَارِي سَوْآتِكُمْ وَرِيشاً وَلِبَاسُ التَّقْوَى ذَلِكَ خَيْرٌ ذَلِكَ مِنْ آيَاتِ اللهِ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ “Ey Adem oğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise yarattık. Takva elbisesi... İşte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah’ın ayetlerindendir. Belki düşünüp öğüt alırlar (diye onları indirdi).” [Araf 26]
Allah’ım, Hilafetin kuruluşunu hazırla ve bize yakın zamanda bir çıkış yolu nasip et.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Memduh Ferec