- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Özbekistan, Yaralar Altında İnleyen ve Zaman Uzasa da Muzaffer Olacak Olan Ümmetin Bir Parçasıdır!
Özbekistan, halkının on yıllar boyunca komünist baskı altında yaşadığı, ardından onlarca yıl tiran Kerimov’un yönetimi altında acı çektiği Orta Asya ülkelerinden biridir; zira Özbekistan halkı, zulüm ve işkenceye maruz kaldıkları gibi bunun da ötesinde bu ölmüş tiranın işlediği suçlar ve oradaki Müslümanlara yönelik işkencesi hakkında büyük bir uluslararası karartmaya da maruz kaldılar.
İnsan Hakları İzleme Örgütü 2004 yılında yayınladığı bir raporda, yaklaşık 7,000 kişinin hapsedilmesine yol açan ve halen devam etmekte olan bir kampanyanın parçası olarak Müslüman “muhaliflerin” tutuklamaya ve işkenceye maruz kaldıkları bildirmiştir. Zira hükümetin bu kampanyası, dini inançlarını hükümet tarafından idare edilen camiler ve dini okulların dışında veya hükümet yasalarının dayattığı sıkı kontroller çerçevesi dışında uygulayan bağımsız Müslümanları hedef almıştır. Nitekim İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Avrupa ve Orta Asya Bölümü İcra direktör Rachel Dunbar şunları söyledi: “Özbekistan hükümeti, barışçıl Müslüman muhaliflere karşı acımasız ve merhametsiz bir kampanya yürütüyor; zira bağımsız Müslümanlara yönelik operasyonların boyutu ve vahşeti, bunların iyi koordine edilmiş ve organize edilmiş bir dini zulüm kampanyası çerçevesinde gerçekleştiğini açıkça göstermektedir.” Ve şöyle ekledi: “Bir kadın, oğlunun gözaltında uğradığı işkence ve ölümle ilgili konuştuktan sonra aşırı dincilikle suçlandı; zira oğlu "aşırı dincilik" suçlamasıyla hapsedilmiş ve görünen o ki kaynar suya batırıldıktan sonra Ağustos 2002'de hapishanede ölmüştü; nitekim uluslararası protestoların ardından yetkililer Mahadarova’yı serbest bıraktı. Ancak baskınlar ve tutuklamalar hız kesmeden devam ediyor ve Ocak ayından bu yana en az 26 bağımsız Müslüman mahkum edildi.”
Bu, cezaevlerinde işkence altında ölen veya taciz ve istismara uğrayan ya da herhangi bir suçu veya günahı olmaksızın çeyrek asra varacak şekilde uzun yıllar cezaevlerinde kalan on binlerce Müslümandan sadece bir örnektir.
Hükümet tarafından hedef alınan kişilerin yarısından fazlası Hizb ut-Tahrir üyesidir; zira Özbekistan hükümeti, Hizb-ut Tahrir’in Hilafet Devleti’nin kurulmasına ve İslami hayatın yeniden başlatılmasına yönelik davetini, kendisine yönelik bir tehlike ve bir tür yıkıcı ve tahrip edici faaliyetler olarak görmektedir! Ayrıca mahkemeler, Hizb-ut Tahrir üyelerine, partinin ders halakalarına katılanlara ve partinin yayınlarını dağıtanlara ve hatta bulunduranlara uzun hapis cezaları vermektedir. Nitekim bu durum, Hizb-ut Tahrir’li erkek ve kadın gençler ile ailelerinin ve orada dinleri üzere sabit kalan Müslüman kitlelerin, İslam’a ve ehline karşı kin besleyen suçlu rejim tarafından vahşi ve barbarca bir kampanyaya maruz bırakıldığı 2016 yılına kadar devam etti.
Tiran Kerimov ölünce onun yerine Cumhurbaşkanlığı görevine, kendisinin iddiasına göre özgürlükleri serbest bırakma, insan haklarına saygı gösterme ve aktivistleri ya da muhalifleri taciz etmeme sözü veren Başbakan Mirziyoyev geldi.
Ancak bu zorba rejimler, aslında Amerika’nın kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettirdiği kuklalar tarafından yönetilen karton rejimlerdir; zira bu rejimler, ülkeyi yağmaladılar, onu düşmana sattılar ve kafirle yapılan anlaşma kapsamında Batı’nın onların kalmasını sağladığı koltuklarındaki varlıklarının devam etmesini sağlamak için insanlara işkence edip zulmettiler. Dolayısıyla onların iktidarda kalmaları, efendilerine hizmet etme boyutuna bağlıdır. Bu yüzden tüm özgürlük ve insan hakları sloganları, aslında demir yumruk gücüne dayalı zorba yönetimin çirkin yüzünü örtmek için kullanılan parlak sloganlardan ibarettir. İnsan hakları ve özgürlükler sloganlarına gelince; bunları bize ihraç eden Batı bile, Gazze’de ve başka yerlerde yaşanan son olaylarda, bunların sadece iktidardaki cuntanın çıkarlarını gerçekleştirmek için halkla alay eden bir ilah olduğunu ortaya koymuştur.
2016’da yeni bir özgürlük ve adalet dönemi sözü veren Özbekistan Cumhurbaşkanı, bugün, 1999 ve 2000 yıllarında yargılanan ve 20 yılı aşkın süre Kerimov’un cezaevlerinde yatan 23 Hizb-ut Tahrir gencinin yeniden tutuklanması için dişlerini gösterdi ve sonra bu gençler, dayak ve elektrik şokuna maruz kalmanın yanı sıra bazen karısına tecavüz etmekle, diğer bazen de çocuklarına ve akrabalarına işkence etmekle tehdit edilerek uydurma suçlamaları imzalamaya zorlandılar. Nitekim Rabbimiz Allah’tır demekten başka hiçbir günah ve suçu olmayan 16 genç, tutuklanarak hapse atıldı.
Rejimin ölmüş Kerimov’un izini takip ederek işlemiş olduğu bu suç, aslında Pakistan, Özbekistan ve Orta Asya ülkelerini, Sovyet yönetiminden kurtulduktan sonra kendi kontrolü altında tutmak için insan yapımı yönetimin altında kalmasını isteyen Amerika’ya bir hizmettir. Aslında tüm bunlar, milletin huzursuzluğundan ve gerçek ve kapsamlı bir kalkınma arzusundan dolayı dünyada olup bitenlere karşı bir tepkiden başka bir şey değildir; zira Hilafet kurulacak, Allah’ın dini yeryüzünde tatbik edilecek ve Orta Asya ülkeleri tüm başkentleriyle birlikte yeniden, alimler, hafızlar, liderler ve mücahitler çıkaran İslam ümmetinin bir parçası olacaktır. Böylece Orta Asya halkı, İslam’ın izzetiyle nimetlenecek, ülkelerinin servetleri onlara geri dönecek ve ümmetle birlikte İslam’ı, yeniden bir hidayet ve nur risaleti olarak dünyaya taşıyacaklardır.
Zalimlerin dönemi ne kadar uzun sürerse sürsün ve ne kadar zulmedip baskı yaparlarsa yapsınlar Allah’ın izniyle bu olacaktır; zira batıl bir raunt kazanıp dönemi uzasa da, hakkın savaşta muzaffer olması kaçınılmazdır. Zira bu, Allah Subhanehu’nun vaadi ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesidir.
وَلَقَدْ كَتَبْنَا فِي الزَّبُورِ مِن بَعْدِ الذِّكْرِ أَنَّ الْأَرْضَ يَرِثُهَا عِبَادِيَ الصَّالِحُونَ
“Andolsun Zikir’den sonra Zebur’da da: "Yeryüzüne salih kullarım vâris olacaktır" diye yazmıştık.” [Enbiya 105]
#ÖzbekistandanÇağrı
#PleaFromUzbekistan
#ЎЗБЕКИСТОНДАН_ФАРЁД
#صرخة_من_أوزبيكستان
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Beyan Cemal