- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Raşidi Hilafetin Kurulması ve Bizim Rolümüz!
Bugünlerde hem İslam beldelerinde hem de Batı’da Hilafetin kurulmasıyla ilgili birçok tartışma işitiyoruz. Hilafetin ilk olarak nerede kurulacağına gelince; bu sadece Allah Subhanehu’nun elindedir; zira nusreti bahşeden sadece O’dur. Ama Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesi, yer meselesi hakkında haber vermektedir. Bizim rolümüze gelince; bu, işlerimizi gözetme konusunda İslam’ı uygulamak için Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in metoduna tabi olmaktır.
Gazze'deki sıkıntının başlangıcından bu yana, Allah Subhanehu ve Teala’nın dünyayı hak din için hazırladığı açıktır. Bugün tüm Müslüman ülkeler, İslam’a geri dönmenin, şeriatın uygulanmasının ve tek bir ümmet olarak birleşmenin zaruretinden bahsediyor. Bu konuşmalardan bazıları, ahir zaman ve Hilafetin geri dönüşüne kadar uzanmaktadır. Aynı zamanda tüm dünya bundan etkileniyor; zira Batı’daki sağduyulu insanlar arasında Müslümanları destekleyen sesler işitiyoruz.
Nitekim Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesi, asırlar boyunca sayısız seçkin alim tarafından incelenmiştir. Talebeler olarak haberlerin, Müslümanları salih ameller işlemeye teşvik ettiğini görebiliyoruz. Bazı haberler, Allah yolunda savaşmak gibi belirli şerî hükümlerin yerine getirilmesine yönelik bir talep (emir) bağlamında gelebilmektedir. Evet, yorumlarımız farklı olabilir ama yorumlarımız ne olursa olsun, içinde bulunduğumuz durumla ilgili İslam’ın emirlerine uymak zorundayız.
Ne yapmamız gerektiğine gelince; Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in siretine dönüyoruz:
a- Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ashabını Daru’l Erkam’ın evinde hazırladı. Bu yüzden evlerimizin, ailelerimizin, arkadaşlarımızın ve topluluklarımızın Daru’l Erkam’ın modelleri olması gerekir. Ayrıca dinin ve onun nurlu hidayetinin meşaleleri ve İslam'ın öğrenildiği ve ona davet edildiği yerler olması gerekir.
b- Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem toplumu, İslam ile hükmetmeye hazırladı. Zira Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem insanlara, kız çocuklarına, yoksullara ve yetimlere yapılan muamele ve ticarette hile gibi insanların ilişkilerini düzenleyen hükümlerle hitap etmiştir. Günümüzde bizim de topluma, açık bir şekilde hitap etmemiz, onun sorunlarını ele almamız ve İslam’ı bir alternatif olarak sunmamız gerekmektedir. Şüphesiz Kur’an ve nebevi sünnet, ekonomi, dış siyaset, eğitim politikası ve yönetim sistemine yönelik eksiksiz bir plan sunmaktadır.
c- Aynı zamanda Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, İslam ile hükmetmeye yardım etmesi (nusret vermesi) için güç ve kuvvet ehlini de hazırlamıştır. Zira Sallallahu Aleyhi ve Sellem kabilelerin savaşçılarıyla temasa geçmiş ve onlardan, İslam’ı ikame etmek için kendisine nusret vermelerini talep etmiştir. Nitekim birçok kabilenin reddetmesinin ardından Yesrib kabileleri olumlu bir cevap vermiştir. Dolayısıyla İkinci Akabe Biati sırasında İslam ile hükmetmek için nusret verme tamamlanmıştır. Böylece Yesrib, Arap Yarımadası’nı parlak bir nurla aydınlatan aziz ismi Medine-i Münevvere ile İslami bir otorite haline gelmiştir. Bu nedenle bugün bizlerin de, silahlı kuvvetler içindeki evlatlarımızı, kardeşlerimizi ve babalarımızı nusret vermeye hazırlamamız gerekmektedir.
İçerisinde çalışmamız gereken yerle ilgili olana gelince:
a- Bazı yerlerin diğer yerlere göre daha çok icabet ettiği bilinmektedir. Nitekim Mekke, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in davetinin başladığı yerdi; ancak Mekke, kendisini ayrıcalıklı hissettiği ve mevcut durumdan (statükodan) faydalandığı için risalete mukavemet göstermiştir. Öte yandan Yesrib, birçok sıkıntı ve sorunlarla karşı karşıya olduğundan daha çok icabet etmiştir. İslam beldeleri, çalışmak için bizim için uygun yerdir; zira buralar, İslam’ı seven, onu öğrenmek isteyen ancak sorunların içinde boğulup bir çıkış yolu arayan Müslümanlarla doludur.
b- Müslüman ülkelerde yaşayan bizlerin çok sayıda akrabası ve arkadaşı vardır ki bu da başlamak için doğal bir yer olmaktadır. Dolayısıyla hepimiz öğrenmek ve öğretmek zorundayız. Yine hepimiz toplumla iletişime geçmeli ve toplumsal sorunlarımızın çözümüne yönelik şerî hükümleri sunmalıyız. Ayrıca hepimiz, silahlı kuvvetler içindeki akrabalarımız ve arkadaşlarımızla iletişime geçmeliyiz.
c- Evet, bazılarımız birtakım zorluklar nedeniyle Müslüman ülkelerinden göç etmek zorunda kaldık. Ancak Habeşistan’a hicret eden Müslümanlar gibi bizim de kalbimiz ve umutlarımız ülkemizle birliktedir. Nitekim hepimizin orada akrabaları ve arkadaşları vardır; bu yüzden İslam’ı öğrendiğimiz ve öğrettiğimiz Daru’l Erkam gibi (dijital örnekler) oluşturabiliriz. Hatta ziyarette bile bulunabiliriz; belki de dua edip hazırlık yaparak geri dönmenin bir yolunu bulabiliriz.
Ey Müslümanlar:
İmam Ahmed, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: ثُمَّ تَكُونُ مُلْكاً جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللهُ أَنْ تَكُونَ، ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا، ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ “Sonra zalim yöneticiler gelecek ve onlar da Allah’ın dilediği kadar kalacaktır. Bunların ardından ise yine Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.” Bu, وَمَا يَنْطِقُ عَنِ الْهَوَى إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى “O, kendi hevasından konuşmaz. O ancak vahyedilen bir vahiy ile (konuşan).” [Necm:3-4] Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in mübarek bir müjdesidir. Bu hadis sadece Nübüvvet Minhacı üzere Hilafetin geri dönüşünü müjdelemekle kalmıyor, aynı zamanda bizim onu kurmak için çalışmamızı da emrediyor; zira Allah’ın indirdiği ile hükmetmek herhangi bir farz gibi farzdır. Hilafetin yıkılmasının üzerinden yüz yıl geçti ey Müslümanlar?! O halde onu kurmak için çalışın, Allah’ın dinine ve dininize yardım edin.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Musab Umeyr – Pakistan