Pazar, 20 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

(Hizb-ut Tahrir Emiri Celil Âlim Ata İbn Halil Ebu Raşta Tarafından Facebook Sayfası Takipçilerinin “Fıkhî” Sorularına Verilen Cevaplar Silsilesi)

Soru-Cevap

Hristiyanların ve Kâfirlerin Bayramlarını Kutlamak

Bahaa Alden Torman’a

Soru:

Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekâtuh. Filistin’den Allah için kardeşiniz Bahaa, Allah’tan sağlık ve afiyette olmanızı niyaz ediyorum.

Sorum Hristiyanların bayramlarını kutlamak ve bayramlarına katılmakla ilgili olacaktır; beni bu soruyu sormaya sevk eden şey, Şeyh Takiyyuddîn en-Nebhani Rahimehullah’a ait bir soru-cevapta bunun caiz olduğunu söylemesidir. Bu meseleyi açıklamanızı rica ediyorum. Şeyh Takıyyuddîn’e ait soru-cevap ektedir.

Cevap:

Ve Aleykumselam ve Rahmetullahi ve Berekâtuh.

Bu soruyu daha önce cevaplamıştık ve işte size cevap:

(Kerim kardeşim

Ve Aleykumselam ve Rahmetullahi ve Berekâtuh.

Kitap Ehli’nin bayramlarını tebrik etmekle ilgili sorunuza gelince; cevap vermeden önce size, daha önce bununla ilgili yayınlananlardan bir kısmını zikredeceğiz:

[1- Daha önce 30/1/1970 yılında şu yayınlanmıştır: (- Hristiyanların düğün ve bayramlarında ziyarette bulunmanın, hastalarını ziyaret etmenin ve cenazelerinde yürümenin hükmü nedir? Bir Müslüman onları ziyaret ederse ne yapmalıdır? Bunun şu hadis-i şerifle ilgisi nedir; لا تبادئوا اليهود والنصارى السلامYahudilerle Hıristiyanlara evvela siz selam vermeyin!... Hadis”?

Cevap: Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in hasta olan bir Yahudi’yi ziyaret ettiği sabit olduğu gibi bir Yahudi’nin cenazesi için ayağa kalktığı da sabit olmuş ve aynı şekilde Aleyhissalatu ve’s Selam’ın zımmilere tavsiyede bulunduğu da sabit olmuştur. Bütün bunlar ve benzerleri, Hristiyanları düğün ve bayramlarında ziyarette bulunmanın, hastalarını ziyaret etmenin, cenazelerinde yürümenin, onlara taziyede bulunmanın ve benzerlerini yapmanın caiz olduğuna dair delildir. Evvela siz selam vermeyin hadisine gelince; bu, yolda onlarla karşılaşıldığında selam vermeye özeldir; dolayısıyla bu, selam hakkında bir nâss olup onun dışındakileri kapsamaz. H. 23 Zilkade 1389 M. 30/1/1970)

2- 17/7/1976 yılında şu yayınlanmıştır: (- Yahudileri ve Hristiyanları düğünlerinde ziyaret etmek caiz midir?

Cevap: Hristiyanı ziyaret etmek caizdir; çünkü bu bir iyiliktir, iyilik de caizdir. 17/7/1976)

3- Aynı şekilde 16/1/2010 tarihinde şu yayınlanmıştır:

(Ehl-i Kitabın bayramlarını kutlamak caizdir. “Size de” şeklinde söylememize gelince; sanki onlar Esselamu Aleykum dediklerinde onlara “sizin de üzerinize olsun” diyerek hadiste belirtilen hususa kıyas etmiş gibi oluyorsunuz…

Ama bu, o şekilde değildir; zira hadiste geçen husus, “السام عليكم – Es-Sâmu Aleykum/ölüm sizin üzerinize olsun” şeklindeki sözlerine bir cevaptır. “السام – Es-Sâm” ise ölüm demektir. Buhari ve Müslim’de, müminlerin annesi Aişe Radıyallahu Anha kanalıyla gelen hadiste şöyle dediği geçmektedir: دَخَلَ رَهْطٌ مِنْ الْيَهُودِ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم، فَقَالُوا: السَّامُ عَلَيْكُمْ. قَالَتْ عَائِشَةُ: فَفَهِمْتُهَا فَقُلْتُ وَعَلَيْكُمْ السَّامُ وَاللَّعْنَةُ، قَالَتْ: فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: مَهْلاً يَا عَائِشَةُ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الرِّفْقَ فِي الْأَمْرِ كُلِّهِ، فَقُلْتُ: يَا رَسُولَ اللَّهِ أَوَلَمْ تَسْمَعْ مَا قَالُوا؟ قَالَ: رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: قَدْ قُلْتُ وَعَلَيْكُمْ “Yahudilerden bir grup Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in yanına girip: “Es-Sâmü Aleykum (ölüm sizin üzerinize olsun) dediler. Ancak ben ne dediklerini anladım ve: Ölüm ve lanet sizin üzerinize olsun!" dedim. Bunun üzerine Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: “Yavaş ol ey Aişe! Şüphesiz Allah her şeyde yumuşak davranmayı sever.” Ben de şöyle dedim: Ne dediklerini duymuyor musun ey Allah’ın Rasulü! Bunun üzerine Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: “Ben de, sizin üzerinize olsun, dedim ya.” Müslim’e ait başka bir rivayette İbn Ömer Radıyallahu Anhuma kanalıyla şöyle dediği rivayet edilmiştir: Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: إِنَّ الْيَهُودَ إِذَا سَلَّمُوا عَلَيْكُمْ يَقُولُ أَحَدُهُمْ السَّامُ عَلَيْكُمْ فَقُلْ عَلَيْكَYahudiler size selam verdiklerinde onlardan biri: “Es-Sâmü aleyke (ölüm senin üzerine olsun) derse, siz de: “Senin de üzerine olsun” karşılığını verin.” Senin de gördüğün gibi bu, onların “Es-Sâmü Aleykum” demelerinden dolayı böyledir.

Ama bizi tebrik etmek için güzel bir söz söylediklerinde onlara karşılık vermemize gelince; bayramınız mübarek olsun dediklerinde onlara cevap olarak tamam doğru şeklinde söyleriz; böylece kutlamanızdan dolayı teşekkür ederiz ve hoş geldiniz ya da benzerleri gibi şeriata aykırı olmayan cevaplar vermiş gibi oluruz. 16/1/2010) Bitti.

Bunlardan aşağıdaki hususlar ortaya çıkmaktadır:

1- Şeriata aykırı olmayan güzel bir sözle zimmet ehlinin bayramlarını tebrik etmek caizdir. Ancak onların bayramlarını övmeyiz yani bayramınız mübarek olsun veya buna benzer şeyler söylemeyiz.

2- Ancak bu, sadece haklarında aşağıdaki şartlar gerçekleşen kimseler içindir:

a- Müslümanların beldelerinde Müslümanlar arasında yaşayan zimmet ehlinden olmaları ve onlar için ihanet etmemeleri konusunda zimmet akdi geçerli olmalıdır…

b- Din konusunda bizimle savaşmamaları ve bizim (yurdumuzdan) çıkarılmamız için yardım etmemeleri gerekir…Tıpkı ayet-i kerimi de geçtiği gibi…

Zimmet ehlinden olmalarının deliline gelince; 30/1/1970 tarihli ilk cevapta şöyle geçmiştir: (Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in hasta olan bir Yahudi’yi ziyaret ettiği sabit olduğu gibi bir Yahudi’nin cenazesi için ayağa kalktığı da sabit olmuş ve aynı şekilde Aleyhissalatu ve’s Selam’ın zımmilere tavsiyede bulunduğu da sabit olmuştur. Bütün bunlar ve benzerleri, Hristiyanları düğün ve bayramlarında ziyarette bulunmanın, hastalarını ziyaret etmenin, cenazelerinde yürümenin, onlara taziyede bulunmanın ve benzerlerini yapmanın caiz olduğuna dair delildir…) Burada kast edilenlerin zimmet ehli olduğu ağır basmaktadır; zira onlar, Müslümanların arasında ve onların zimmetinde yaşıyorlardı. Ayrıca Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem zimmilere tavsiyede bulundu, Yahudi’nin cenazesi onların arasından geçiyordu, sonra Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in hastalığı sırasında ziyaret ettiği Yahudi, Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e hizmet ediyordu. Tıpkı Buhari’nin 1356 nolu hadisinde Enes Radıyallahu Anh’dan şu şekilde rivayet edildiği gibi: أَنَّ غُلَاماً مِنَ اليَهُودِ كَانَ يَخدُمُ النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم فَمَرِضَ، فَأَتَاهُ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم يَعُودُهُ، فَقَعَدَ عِندَ رَأسِهِ، فَقَالَ: أَسلِم. فَنَظَرَ إِلَى أَبِيهِ وَهُوَ عِندَ رَأسِهِ، فَقَالَ لَه: أَطِع أَبَا القَاسِمِ صلى الله عليه وسلم. فَأَسلَمَ، فَخَرَجَ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ يَقُولُ: الحَمدُ لِلَّهِ الذِي أَنقَذَهُ مِنَ النَّارِ “Yahudilerden bir çocuk Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e hizmet ederdi. Bu çocuk hastalanınca Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onun ziyaretine gitti ve başı ucunda oturup ona şöyle dedi: “Müslüman ol.”. Çocuk başı ucunda bulunan babasına baktı. Babası: “Ebu’l Kasım’ın dediğini yap” deyince de Müslüman oldu. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem (oradan) çıktı ve şöyle dedi: “Onu cehennemden kurtaran Allah'a hamd olsun.” Bütün bunlar, birinci cevapta zikredilenlerin zimmilere has olduğunu göstermektedir.

- Din konusunda bizimle savaşmamaları, bizim çıkarılmamız için yardım etmemelerinin ve benzerlerinin deliline gelince…Şu ayet-i kerimedir: لَا يَنْهَاكُمُ اللَّهُ عَنِ الَّذِينَ لَمْ يُقَاتِلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَلَمْ يُخْرِجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ أَنْ تَبَرُّوهُمْ وَتُقْسِطُوا إِلَيْهِمْ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ * إِنَّمَا يَنْهَاكُمُ اللَّهُ عَنِ الَّذِينَ قَاتَلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَأَخْرَجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ وَظَاهَرُوا عَلَى إِخْرَاجِكُمْ أَنْ تَوَلَّوْهُمْ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ فَأُولَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ “Allah, din konusunda sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlarla iyi ilişkiler içinde olmanızı ve onlara adaletli davranmanızı yasaklamaz. Allah adaletli olanları elbette sever.Allah ancak, din konusunda sizinle savaşmış, sizi yurtlarınızdan çıkarmış ve çıkarılmanıza yardım etmiş olanlarla dostluk kurmanızı yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” [Mümtehine 8-9]

İbn Kesir, bu ayet-i kerimenin nüzul sebebi hakkında şöyle diyor: (Allahu Teala’nın şu kavli: لا يَنْهَاكُمُ اللَّهُ عَنِ الَّذِينَ لَمْ يُقَاتِلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَلَمْ يُخْرِجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ “Allah, din konusunda sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanları yasaklamaz.” Yani onlardan kadınlar ve zayıf olanlar gibi din konusunda sizinle savaşmayan kafirlere iyilik yapmanızı yasaklamaz demektir. (أَنْ تَبَرُّوهُمْ) Yani: Onlarla iyi ilişkiler içinde olun demektir. (وَتُقْسِطُوا إِلَيْهِمْ) Yani: Adaletli olun demektir. (إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ “Allah adaletli olanları elbette sever”)… İmam Ahmed şöyle dedi: Bize Ârim rivayet etti, bize Abdullah İbn Mübarek rivayet etti, bize Musab İbn Sabit rivayet etti ve bize, Amir İbn Abdullah İbn Zübeyr babasının şöyle dediğini rivayet etti: Kuteyle, kızı Esma Binti Ebu Bekir’e, hardal, peynir ve yağ gibi hediyeler getirmişti. Esma onun hediyesini kabul etmeyip evine girmesine izin vermedi (çünkü o hala müşrikti). Aişe (durumu) Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e sorunca bunun üzerine Allah Azze ve Celle’nin şu kavli nazil oldu: لا يَنْهَاكُمُ اللَّهُ عَنِ الَّذِينَ لَمْ يُقَاتِلُوكُمْ فِي الدِّينِ “Allah, din konusunda sizinle savaşmayanları yasaklamaz.” İle âhiril âyet. Bunun üzerine Sallallahu Aleyhi ve Sellem, onun hediyesini kabul etmesini ve onu evine almasını emretti.

Allahu Teala’nın şu kavli: إِنَّمَا يَنْهَاكُمُ اللَّهُ عَنِ الَّذِينَ قَاتَلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَأَخْرَجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ وَظَاهَرُوا عَلَى إِخْرَاجِكُمْ أَنْ تَوَلَّوْهُمْ “Allah ancak, din konusunda sizinle savaşmış, sizi yurtlarınızdan çıkarmış ve çıkarılmanıza yardım etmiş olanlarla dostluk kurmanızı yasaklar.” Yani: Size düşmanlık besleyenlerle dostluk kurmanızı yasaklar demektir. Zira onlar, sizinle savaştılar, sizi (yurdunuzdan) çıkardılar ve çıkarılmanıza yardım ettiler; bu yüzden Allah, onlarla dostluk kurmanızı yasakladı ve onlara düşman olmanızı emretti. Sonra onlarla dostluk kuranları tehdit ederek şöyle buyurdu: وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ فَأُولَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ “Kim onlarla dost olursa işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” Ve şu kavli gibi: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى أَوْلِيَاءَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ إِنَّ اللَّهَ لا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez.” [Maide 51]

O halde zimmet ehlinin bayramlarını, şeriata aykırı olmayan sözlerle kutlamak caiz olduğu gibi aynı şekilde zimmet ehlinden olmayan kafirleri de şeriata aykırı olmayan sözle tebrik etmek de caizdir. Zira kutlamak bir iyiliktir. Ancak bu, ayet-i kerimenin onların üzerine intibak etmesi şartıyladır. Dolayısıyla din konusunda bizimle savaşanlardan, bizi yurdumuzdan çıkaranlardan veya bizim çıkarılmamıza yardım edenlerden olmamalıdırlar. لَا يَنْهَاكُمُ اللَّهُ عَنِ الَّذِينَ لَمْ يُقَاتِلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَلَمْ يُخْرِجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ أَنْ تَبَرُّوهُمْ وَتُقْسِطُوا إِلَيْهِمْ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ “Allah, din konusunda sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlarla iyi ilişkiler içinde olmanızı ve onlara adaletli davranmanızı yasaklamaz. Allah adaletli olanları elbette sever.” [Mümtehine 8] Şu anda onlar çok azdır…

Umarım bu kadarı yeterli olmuştur. Bilen ve hüküm verenlerin en hayırlısı Allah’tır.

Kardeşiniz

Ata İbn Halil Ebu Raşta

H. 10 Cumade’l Âhir 1443

M. 13/01/2022

Cevaba, Emir’in (Allah onu korusun) web sitesinden bağlanabilirsiniz:

https://archive.hizb-ut-tahrir.info/arabic/index.php/HTAmeer/QAsingle/4211/

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER