Perşembe, 24 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/26
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Soru Cevap

İdlib Savaşına İlişkin Uluslararası ve Bölgesel Pozisyonlar Gerçeği

Soru:

Suriye rejimi, İdlibin güneyine askeri yığınak yaptı. Rusya, Suriyede son büyük İdlib savaşına hazır olduğunu duyurdu! Doğu Akdenizde modern tarihinin en büyük askeri tatbikatını yaptı. Birçokları, 7 Eylül 2018de Tahranda düzenlenen Suriye konulu Türkiye-İran-Rusya zirvesi sonrası savaşın başlayacağı beklentisindeydiler. Ancak Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlibe yönelik askeri operasyona karşı çıktı. 17 Eylül 2018de Erdoğan ile Putin, silahlardan arındırılmış bir bölge kurulmasına karar verdi. Mutabakatın ardından İdlibe askeri operasyon düzenlenmesinden vazgeçildiği açıklandı. Bu değişikliğin sebebi nedir? Amerika, kimyasal silah kullanılması durumunda hızlı ve uygun şekilde karşılık verecekleri uyarısında bulundu. Bazı Avrupa ülkeleri de benzer açıklamalarda bulundular... İdlib savaşına ilişkin uluslararası ve bölgesel pozisyonlar gerçeği nedir?

Cevap: İdlib savaşına yönelik uluslararası pozisyonu bilebilmek için aşağıdaki gerçeklere bir göz atmak gerekiyor:

1- Öncelikle Amerika’nın, muhalefeti desteklediği iddiasında dürüst olmadığını söylemeliyiz. Türk ve Suudi rejiminin arkasındaki aktör, Amerika’dır. Bu iki rejimi, Suriyeli grupları havuç ve sopa politikasıyla aldattı, onları rejim ile uzlaşı ve ateşkese sürükledi, bazı bölgeleri rejime teslim etti. Dahası Amerika, güneydeki Suriyeli muhaliflere rejim güçlerinin saldırısını geri püskürtmek için Amerika’nın desteğini beklememeleri gerektiğine dair açık ve net bir mesaj verdi. İdlib konusuna ilişkin olarak ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley, düzenlediği basın toplantısında, Burada, Başkan Trumpın İran, Rusya ve Esede “oraya gitmeyin, bunu kabul edemeyiz”dediğini görüyorsunuz. Eğer Suriyeyi ele geçirme yoluna devam etmek istiyorlarsa, bunu yapabilirler. Ama kimyasal silah kullanarak değil...diye konuştu. [04.09.2018 Reuters] ABD, rejimin Suriye’yi ele geçirmesine değil, kimyasal silah kullanmasına açıkça karşı çıkmaktadır. Bu yöndeki talebini dile getirmek amacıyla ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford yaptığı açıklamada, Türkler, Suriyeliler ve Rusların daha dakik terörle mücadele operasyonları konusunda yapacakları bir tartışma daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Terörle mücadele operasyonlarının sivil kayıp riskini azaltacak şekilde olması gerektiğini düşünüyorum.dedi. [04.09.2018 Reuters] Amerika, istediği zaman kimyasal silah meselesini gündeme getiriyor ve uygulamak istediği politikalarına gerekçe oluşturmak için rejimden kimyasal silah kullanmasını talep ediyor. Rejim, Amerika’nın desteğinden emin, zira Amerika’nın desteği olmasaydı, İran ve Rusya Suriye’ye kesinlikle müdahale edemezdi. Türkiye ve Suudi Arabistan, ateşkes imzalamak, bölgelerden geri çekilip Suriye rejimine teslim etmek için silahlı gruplara baskı yapamazlardı. Amerika’nın desteği olmasaydı, zorba rejim, devrimin ilk yıllarında kaybetmiş olduğu meşruluğunu yeniden kazanmak için Cenevre görüşmeleri dahil uluslararası topluma entegre olamazdı.

2- Amerika, rejimi desteklemek maksadıyla Rusya’nın askeri müdahalesine izin verdi. Rejim, Rusya, İran ve milislerin operasyonu sayesinde İdlib dışında neredeyse Suriye’nin tamamında kontrolü yeniden sağladı... Suriye bataklığına saplanan Rusya, askeri çıkmazdan kurtulup siyasi eylemlere yoğunlaşmak için İdlib’e saldırmak istiyor. Amerika ise İdlib konusunu nihayetlendirmeden politik çözüm üretmek ve Rusya’ya şantaj yapmak için İdlib krizini istismar etmek istiyor. ABD’nin Suriye çözüm planını kabul edip etmemesine göre Rusya’nın askeri açmazını uzatacak ya da kısaltacaktır. Bu plan, Suriye’deki Rus askeri üslerin tahliyesini öngörüyor. Amerika’nın formüle ettiği siyasi çözüm için bu şarttır. Muhalifler, çözüm şartı olarak üslerin tahliyesi konusunda ısrar ediyor, yani Rusya sadece geri dönüş ganimetiyle yetinmek zorunda kalacak! Bu yüzdendir ki Türkiye, ABD’nin teşvikiyle İdlib’e saldırı hazırlığındaki Rusya’nın askeri operasyonuna veto koydu...

3- Trump yönetimi, göreve geldikten sonra Rusya, hiçbir siyasi vizyon ve ufku olmadan Suriye’deki askeri operasyonlarına devam etti. Türkiye’nin işbirliğiyle yani Amerika’nın onayıyla rejim, Guta ve güneydeki diğer illeri ele geçirdi... Öte yandan ABD, Suriye konusunda Rusya ile müzakere masasına oturmayı reddediyor! Böylece Trump yönetimi, en azından askeri misyonunu tamamlayana kadar Rusya’ya politik rol vermek istemediğini gösteriyor. Suriyeli silahlı muhalif gruplar, İdlib’e kümelenince, Rusya askeri operasyonlara devam etmek istedi. Akdeniz’e yığdığı askeri deniz filosu ve hava-uzay kuvvetleri ile askeri tatbikat yaptı. Tarihinde ilk kez Doğu Akdeniz’deki hava sahasını kapattı. Rusya, hesapta olmayan şeylere tanık olduğu büyük bir çıkmaza düştü. Bunlar:

A- Türkiye’nin kapsamlı İdlib operasyonuna karşı çıkması: Türkiye, İdlib’e tam ölçekli bir saldırı yapılmasını istemiyor. Türk Dışişleri Bakanı, Yapılacak iş belli, biz, Rusya ve diğer ortaklarımızla beraber bu teröristleri tespit edip onları etkisiz hale getirmek. Terörist var diye tüm bölgeyi bombalamak, sivilleri öldürmek felaket olur ve ciddi bir kriz yaratır.dedi. [14.8.2018 enabbaladi] Rusya, Türkiye ve İran cumhurbaşkanları arasında gerçekleşen Tahran Zirvesi sırasında Türkiye’nin, İdlib operasyonuna açıkça karşı çıktığı görüldü. Türkiye, sürpriz bir şekilde İdlib’e olası operasyon ve göç dalgasına yönelik kaygılarını dile getirdi. Savaş, Suriye’deki siyasi çözümü baltalamanın bir aracı olarak kabul edildiği için Rusya zor duruma düştü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Cuma günü yaptığı açıklamada, İdlib bölgesine yönelik saldırıların sahadaki durumu daha da kötüleştireceğini ve siyasi süreci çökme noktasına getireceğini...ifade etti. [07.09.2018 www.youm7] Pazar günü “Sky News Arapça” ya konuşan sahadaki kaynaklar ve görgü tanıkları, “Türkiye’ye ait bir askeri konvoyun, Türkiye sınırında Suriyeli muhaliflerin kontrolündeki İdlib kentine doğru ilerlediğini söylediler. Yerel kaynaklar, “Tank, askeri teçhizat ve mühimmat taşıyan Türkiye’ye ait bir askeri konvoyun, Pazar sabahı erken saatlerde Kefr Lusin üzerinden İdlib’e yöneldiğini belirttiler... [09.09.2018 Skynews Arapça] Böylelikle Türkiye, Rusya’nın İdlib’teki silahlı grupları ortadan kaldırma arzusunu engellemiş oldu. Bu yüzden Erdoğan ile Putin, Tahran Zirvesi’nden on gün sonra 17 Eylül 2018’de Soçi’de ikinci bir görüşme yapma gereği duydu.

B- İran’ın tutumundaki değişiklik belirtileri: 7 Eylül 2018’deki Tahran Zirvesi’nde İran, alışılmadık bir biçimde İdlib’teki ılımlı silahlı gruplar ile “terörist” gruplar arasında bir ayrıma gitti. Sanki Rusya’nın tutumu karşısında Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın operasyon karşıtı tutumunu destekler gibiydi. Daha sonra İran, daha net bir tutum sergilemeye başladı. “İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif Cumartesi günü haftalık Der Spiegel dergisine yaptığı açıklamada, “Suriye’deki krizin çözüm yolunun askeri değil siyasi olduğuna inandıklarını söyledi. İdlib’in “kan gölüne” dönüşmesini önlemeye çalıştıklarını belirten Zarif, bölgeye askeri bir operasyon düzenlenmesine karşı çıktıklarını kaydetti... [15.09.2018 Zaman] İran, bu tutumunu sürdürürse, Rusya İdlib’e operasyon düzenlenmesi konusunda yalnızları oynayacaktır. Israrcı olması durumda ise tek başına operasyona kalkışamayacaktır.

C- Bunlardan belki de en tehlikeli olanı, İdlib’te kimyasal silah kullanılması halinde operasyon çanları çalan Amerika’nın pozisyonudur. Rusya, ABD’nin rejim üzerinden kimyasal saldırılar kozunu elinde tuttuğunu ve kontrolünde olduğunu biliyor. Bu yüzden Rusya, ABD’nin askeri operasyona bahane oluşturmak için silahlı grupların kendisine karşı kimyasal saldırı hazırlığında olduklarını söyledi. Dahası İngiltere’yi de “kimyasal komplo”ya karışmakla suçladı. Genelde ABD’nin Suriye’deki saldırıları, Rusya’yı çok zor durumda bırakmıştır. Kaldı ki bu seferki saldırı, çok daha sert ve kapsamlı olabilir! “Federalist Toplum isimli kuruluşun toplantısında yaptığı politika sunumunun ardından soruları yanıtlayan Bolton, Biz son günlerde mesajımızın ulaşması için çalıştık. Eğer üçüncü kez kimyasal silah saldırısı olursa, bunun yanıtı çok daha sert olacak. İkinci (kimyasal) saldırının ardından bizimle hareket eden İngiltere ve Fransa ile bu konuda istişarelerde bulunduk. Onlar da üçüncü kez kimyasal silah kullanımı karşısında daha sert bir yanıt verilmesi konusunda bizle hemfikir” dedi. [10.09.2018 Arabi 21] Rusya, Suriye’de kendisini zor durumda bırakacak bir ABD ve Batı saldırısı ile bu saldırıda askerlerinin hedef alınmasından korkuyor.

D- Ayrıca Yahudi varlığına ait savaş uçaklarının, 04 Eylül 2018’de Hama yakınlarındaki Vadi el-Uyun ve Tartus Banyas’taki bazı askeri noktalara hava saldırısı düzenlediği duyuruldu. Saldırıda hedef alınan askeri noktalar, Rusya’nın Hmeymim’deki hava üssüne 50 km uzaklıktadır. Yahudi varlığının hava saldırıları, Tartus’taki Rus hava üssü üzerinden ve Rusya’nın 1-8 Eylül 2018 tarihlerinde 25 gemi ve 30 uçakla Akdeniz’de düzenlediği dev askeri tatbikat sırasında gerçekleşmiştir. Rusya’nın Akdeniz’de düzenlediği bu askeri tatbikat, modern tarihinin en büyük askeri tatbikatıdır... Yahudi varlığının bu hava saldırısı, Rusya için eşi benzeri görülmemiş bir meydan okumadır. “Esed rejiminin haber ajansı SANA, askeri kaynaklara dayandırdığı haberinde, “İsrail” savaş uçaklarının Lübnan hava sahasını kullanarak, Suriye’deki askeri bölgeleri hedef aldığını öne sürdü. Haberde, Tartus ve Hama illerinde rejime ait askeri merkezlerin hedef alındığı, bazı füzelerin de hava savunma sistemleri tarafından imha edildiği belirtildi...” [04.09.2018 El Arabiya] Yahudi varlığı, Rus hava üssü yakınlarında düzenlediği böylesi bir hava saldırısına ABD ile koordinasyon içinde olmadan cesaret edemez. Belki de bu hava saldırısı, ABD teknolojisinin, Rus hava savunma sistemi (S 500) tarafından engellenemeyeceğine dair bazı mesajlar da içermektedir. Bu saldırılardan sonra Rusya’da, Suriye’deki hava üsleri ya da uçaklarının Batılı hava saldırılarının hedefi haline gelmesi korkusu var...

E- İdlib kırsalında İl-20 tipi Rus savaş uçağının düşürülmesi Rusya’yı bilfiil çıkmaza soktu. “Rus Savunma Bakanlığı Sözcüsü Tümgeneral İgor Konaşenkov, İsrailpilotları, Rus uçağını bir kalkan olarak kullanarak Suriye hava savunma sisteminden gelen ateşe açık bir hale getirdi. İsrailhava kontrol sistemleri ve F-16 pilotları, Rus uçağını görememiş olamaz, zira uçak 5 kilometre irtifadan sonra inişe geçmişti. Kasıtlı olarak bu provokasyonu yaptılardedi. İçinde 15 kişinin bulunduğu Rus Il-20 tipi savaş uçağı, Pazartesi akşamı “düşman füzeleri” tarafından saldırıya maruz Lazkiye yakınlarındaki Hmeymim Hava üssüne dönüş yolunda radardan kaybolmuştu. Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, “İsrail’in” yaptığı planlı operasyon hakkında Suriye’deki Rus kuvvetlerini komutanlığını ikaz etmediğini, uçak vurulmadan bir dakika önce kırmızı hattan bir bildirim aldıklarını, bu sürenin Rus uçağını güvenli bir bölgeye yönlendirmek için yeterli bir zaman olmadığını da sözlerine ekledi. [18.09.2018 Skynews Arapça] “Rus Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, 18 Eylül Salı günü yaptığı açıklamada, (İsrail’in) Lazkiye’nin kuzeyindeki operasyon hakkında Suriye’deki Rus kuvvetleri komutanlığını ikaz etmediğini söyledi. Konaşenkov, (İsrail), yaptığı planlı operasyondan Suriyedeki Rus kuvvetleri komutanlığını haberdar etmedi. İsrail, uçak düşmeden 1 dakika önce kırmızı hatüzerinden Moskovaya saldırıya ilişkin bilgi verdi. Bu kısa sürede uçağın güvenli hatta çekilmesi mümkün değildi.dedi. Savunma Bakanlığı Sözcüsü, “İsrailli” pilotların Rus uçağını Suriye ordusunun füze savunma sistemlerinin bulunduğu bölgeye sürükleyerek uçağı kalkan olarak kullandığını ifade etti. Sözcü Konaşenkov, “İsrail” jetlerinin Lazkiye’de kasıtlı olarak tehlikeli bir durum oluşturduğunu, “İsrail” Hava Kuvvetleri’ne ait 4 adet F-16 uçağının 17 Eylül’de Lazkiye’nin kuzeyindeki askeri noktalara hava saldırısı düzenlediğini, saldırının alçak irtifadadan gerçekleştirildiğini kaydetti. Konaşenkov, İsrailaskerlerinin sorumsuz davranışı yüzünden 15 Rus askeri öldü. Bu kesinlikle Rusya-İsraililişkilerinin ruhuna aykırıdedi.” [18.09.2018 arabic.sputniknews]

Bütün bunlar, Rusya’nın İdlib’e askeri çözüm bulamadığının ve dolayısıyla açmazdan kurtulamadığının, Yahudi varlığının Amerika’nın motivasyonu ile yaptığı provokasyonların artık üstesinden gelemediğinin göstergeleridir!

4- Böylece Amerika, Rusya’nın Suriye labirentinde sıkışıp kalmasını, planı doğrultusunda politik çözümün uygulanma safhasını nihayetlendirene dek bu labirentten kurtulmasını istemiyor. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Çarşamba günü Reuters haber ajansına verdiği röportajda, “Öte yandan Rusya’nın Suriye’de “işin içinden çıkamadığını” söyleyen Bolton, bu durumun kendilerine masada avantaj sağladığını savundu... “Ama Rusya’nın bunu istediğini sanmıyorum” diyen Bolton “Avrupa’daki yoğun diplomatik aktiviteleri, Suriye’nin yeniden inşasının maliyetini üstlenecek başka birini aradıklarına işaret ediyor” görüşünü ortaya attı.” [22.08.2018 arabic.sputniknews]

Rusya, Amerika’nın bu politikasının bilincinde ve belki de Amerika’nın kendisini Suriye’de açmaza soktuğunun farkında. Rusya, gerçekten Suriye’de sıkışmış durumda. Suriye açmazından kurtulamıyor. Bu açmazdan Suriye’de nüfuz aygıtlarına sahip Amerika’nın izniyle ancak kurtulabilir. Bu yüzden Rusya, kendi yöntemine göre İdlib krizine çözüm bulmak için hazırlık yaptığı saldırıyı tamamlayamadı. Çünkü Türkiye, Amerika’nın güdüsüyle operasyona veto koydu ve İran da sessiz kaldı... Böylelikle 7 Eylül 2018’deki Tahran Zirvesi’nde, Rusya’nın İdlib’e yönelik operasyonuna ve Rus yöntemiyle krizi sona erdirme planına onay çıkmadı. Tahran Zirvesi’nden birkaç gün sonra Erdoğan ile Putin, Soçi’de yeniden bir araya geldi. Görüşmede, operasyon yerine silahlardan arındırılmış bir bölge kurulması kararı alındı! ABD, kararı memnuniyetle karşıladı. 18 Eylül 2018’de RIA Novosti ajansı, bir ABD’li Dışişleri Bakanlığı yetkilisinden Türkiye ile Rusyanın, Esed rejimi ile müttefiklerinin İdlibde askeri bir saldırısını önlemeye yönelik adımlar attığını görmekten cesaretlendik. Suriyede şiddeti azaltacak her samimi çabayı memnuniyetle karşılıyoruz... dediğini aktardı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptıkları görüşmede Suriye’nin İdlib vilayetinde 15 Ekim’de bir silahsızlanma bölgesi kurmaya karar verdiklerini söyledi. Kontrol için o bölgede Rus ve Türk askerleri tarafından ortak denetim mekanizması kurulacak. Soçi’de Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya gelen Rusya Devlet Başkanı görüşme sonrası yaptığı açıklamada, 15 Ekim tarihinde silahsızlanma bölgesinde 15-20 kilometreye kadar temas hattı üzerinde bir bölge kurmaya karar verdik. Önemli bir mutabakata vardık. Bugün alınan kararların uygulamaya koyulması Suriyede çözüme ek ivme kazandıracaktır. dedi. Rus Savunma Bakanı Sergey Şoygu ise Rus ajanslarına yaptığı açıklamada, günlerce beklenen “İdlib’e askeri operasyonun yapılmayacağını” söyledi. Interfax ve Tas ajanslarına göre Şoygu’ya, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan arasındaki anlaşmanın İdlib’e askeri harekât yapılmayacağı anlamına mı geldiği soruldu. Şoygu soruya, “Evet” cevabını verdi...” İki lider arasında gerçekleşen görüşmenin ardından Erdoğan düzenlediği basın toplantısında, Rusya, İdlib çatışmasızlık bölgesinde saldırılmayacağını temin için gereken tedbirleri alacaktır.dedi. [17.09.2018 France 24]

Böylece Rusya, İdlib’e yönelik hava saldırılarını durdurdu ve Akdeniz’de askeri tatbikat yapan gemilerini geri çekti. Rusya, İdlib krizine siyasi çözüm bulmadan önce askeri çözüm bulmak için doğrudan ya da Türkiye üzerinden Amerika’ya yalvarıyor... Ama Amerika, Suriye’deki askeri üsleri konusunda Rusya’ya şantaj yapmak, politik çözüm sürecinde muhalifleri üsler konusunu saldırtmak ve bunu bir baskı kartı olarak kullanmak için İdlib’e askeri çözümden önce siyasi çözüm bulmaktan yana... Diğer bir deyişle, Türkiye ve gerisinde de Amerika’nın, Rusya’nın İdlib’e yönelik saldırısını önleme gayreti, birinci derecede Amerika’nın çıkarı içindir. Rejimin İdlib’i ele geçirmesini engellemek ya da sivilleri korumak için değil. Amerika, istediği çözümü dayattığında ve Rusya’yı da bu çözüme boyun eğdirdiğinde, silahlardan arındırılmış olsun ya da olmasın, sivil olsun ya da olmasın İdlib’teki kanların onun nazarında hiçbir değer ve önemi yoktur... Suriye’nin farklı bölgelerindeki biyografileri ve her taraftan dökülen suçları bunun en canlı kanıtıdır...

5- İdlib savaşı konusunda etkili uluslararası ve bölgesel pozisyonlar gerçeği işte budur... Ancak burada Allah’ın izniyle uluslararası ve bölgesel pozisyonları ters yüz edebilecek bir unsur var. O da İdlib’teki grupların, rollerini güzel ve sağlam yapmaları, Allah’a dürüst ve samimi bir şekilde rollerini yeniden aktifleştirmeleridir. Bu gruplar iki kısımdır:

Birincisi: Türkiye’ye bağlı olan silahlı gruplar. Bunlar, Suudi parasıyla satın alınan liderleri ve Türkiye’nin yoğun baskılaması nedeniyle değişik bölgelerden geri çekilmiş, ihanete karışmış, uzlaşı ve ateşkes fikirlerinin tedavülde olduğu gruplardır. Bunlar, Türkiye’nin Astana görüşmelerine sürüklediği gruplardır. Astana görüşmelerinde, çatışmasızlık bölgeleri kurulması yani rejimin üstünlüğü ve bölgelerin rejime teslim edilmesi sonucuna varılmıştı. Bugün bu gruplar, hakikatin karşısında durmaktadır. Suriye devrimini dumura uğratmanın ve Türkiye’nin apaçık yalan vaatleriyle pek çok bölgenin kaybedilmesinin enstrümanı haline gelmişlerdir... Çünkü bu gruplar içerisinde samimi bireyler yok. Türkiye’nin kumpasına geldiklerine dair aralarında duyumlanabilir fısıltılar dolaşıyor. Bu fısıltıların farkında olan Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile üçlü Tahran Zirvesi sonrası yaptığı açıklamada, Burada muhalefet, bölgelerin tesisinin ardından yaşanan gelişmeler sebebiyle kendileri bu konuda aldatıldıklarını düşünüyorlar...diyerek bu tür homurdanmalar olduğunu ifade etti. [07.09.2018 El Cezire] Erdoğan, Suriyeli grupları kandırma planlarının deşifre olduğunu itiraf ediyor ve bundan korkuyor. Bu gruplar, Türkiye’nin planı uyarınca barışçıl çözümü reddeden gruplara karşı savaşmak için henüz atağa geçmiş değiller... Deşifre olan Türkiye şarlatanlığı, saldırıya uğradıkları zaman bu grupları acımasız bir savaşın içine itmek için istismar edilebilir...

İkincisi: Medya tarafından çoğunlukla “terörist” olarak nitelenen diğer gruplar. Guta, Güney iller, Humus, Doğu Halep gibi Suriye’nin farklı bölgelerinden sınır dışı edilen pek çok devrimci nedeniyle sayılarında bir artış olmuştur. İdlib’teki stratejik yerler bu grupların kontrolünde. Sayıları ve silahlarına ilişkin farklı görüşler olsa da, korkulacak boyuttadırlar. ABD’nin daha önce Suriye hakkında hazırladığı raporlarda geçenler özetlenecek olursa, Suriye muhalefeti içerisindeki “katı İslamcı” grupların sayısı çok fazla olmasa da, bunlar Suriye sahasında belli başlı büyük çarpışma deneyimine sahip gruplardır. Yani sağlam ve dayanıklı gruplardır, yenilmeleri kolay değil... Özellikle de İdlib’in devrimcilerin son kalesi olduğu kabul edilirse. Doğal olarak burada verilecek bir savaş çetin olacaktır. Çünkü devrimciler, muhasara altındadır ve başka çıkış yolları da yoktur. Bütün bunlardan ötürü askeri açıdan çatışma, askeri yığınağına ve Rusya’nın hazırlıklarına rağmen rejimin lehine sonuçlanmayabilir. Dahası, İdlib savaşının uzaması ve rejimin, yerel güçlerini ve milislerini buraya yığması, kontrolündeki diğer bölgelerde kurtuluş kapısını ardına kadar aralayabilir.

Bu nedenle her şekliyle bu gruplar, eğer Allah’ın dinine samimiyet gösterirlerse, ABD’nin şantaj baskıları sonucu Rusya’nın da açmazından istismar ederek Türkiye şarlatanlığı ve Suudi Arabistan parasına bağımlılıktan kurtulabilirler... Dahası her şeyden önce daima Allah Subhânehu ve Teâlânın şu sözünü hatırlamalıdırlar:

كَمْ مِنْ فِئَةٍ قَلِيلَةٍ غَلَبَتْ فِئَةً كَثِيرَةً بِإِذْنِ اللَّهِSayıca az nice topluluklar var ki; Allahın izniyle büyük kalabalıklara üstün gelmiştir.[Bakara 249] Boyun eğip teslim olmadılar. İçtenlikle ve samimiyetle Allah’a yardım ettiler. Allah’ın izniyle İslam ve Müslümanların düşmanlarının planları fiyaskoyla sonuçlanacak, İdlib’ten umutsuz olarak geri döneceklerdir.

وَلَيَنْصُرَنَّ اللَّهُ مَنْ يَنْصُرُهُ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌŞüphesiz ki Allah, kendi dinine yardım edene mutlaka yardım eder. Şüphesiz ki Allah, çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.” [Hac 40]

                                                                                                                               H.12 Muharrem 1440

                                                                                                                              M.22 Eylül 2018

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER