Cumartesi, 26 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Soru Cevap

Libya ve Sudan Sahasındaki Son Gelişmeler

Birinci soru:

Hafter, ansızın Libya’nın batısına bir saldırı başlattı. Saldırı halen devam ediyor... Oysa bu cephede Es Sirac ile Hafter arasında yarı sükûnet hâkimdi. Peki, özellikle de uluslararası platformda tanınan Es Sirac hükümetine karşı böyle bir saldırı başlatmak için yeni ne gibi bir gelişme oldu? Bu saldırının sonucu ne olur? Teşekkür ederim.

Cevap:

1- Yanıt, Hafter’in bu saldırısından yaklaşık 40 gün önce yayınlanan ve Libya’daki olayların gidişatına ilişkin net bir tablo çizen 20 Şubat 2019 tarihli soru cevaptan anlaşılabilir.

Birincisi: Bingazi kentinin kontrolünü ele geçirmesiyle Amerikan ajanı Hafter, Libya’nın doğusunu kontrol eder hale geldi. 2018 yılının ortalarında Derna kentindeki çatışmadan zaferle çıkmasıyla Libya’nın doğusunda tamamen yönetimini perçinledi. Çatışmaların Petrol Hilal Bölgesi’ne sıçramasının ardından Hafter liderliğindeki Amerikan ajanları ile Trablus’taki Es Sirac liderliğindeki Avrupa ajanları arasındaki çatışmanın dozajı da artmış oldu. Hafter, Petrol Hilal Bölgesi’nde kontrolü sağladıktan sonra askeri gücü Es Sirac hükümetine baskın geldi. Ancak Amerikan ajanı Es Sisi destekli Hafter’in askeri gücü, Libya’nın batısını alabilmek için tamamen belirleyici olmayabilir. Avrupa ülkeleri onu Libya’nın batısından bizzat püskürtebilirler ve ayrıca bu bölge Avrupa yanlısı Cezayir’e yakın. Hafter’in, Cezayir ve müdahalesinden korktuğu açıklamalarında açıkça görülüyor. “Libya Dışişleri Bakanı Tahir Siyala Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Mareşal Halife Hafter’in “Cezayirlilere karşı savaş açma” şeklindeki açıklamalarının “sorumsuzca” olduğunu söyledi. Hafter, Cezayir’in “Libya’daki güvenlik durumunu istismar ettiğini” ve “Cezayirli askerlerin Libya sınırını geçtiğini” söylemişti...” [10.09.2018 France 24]

İkincisi: Bir tarafta Libya’nın doğusu ile Petrol Hilali Bölgesi’nin kontrolünü ele geçiren Es Sisi’li Mısır ile Amerikan destekli Hafter var. Diğer tarafta Es Sirac hükümeti, coğrafi yakınlık gereği onu savunmaya hazır bir Cezayir ve arkasında duran Avrupalılar vakası var... Bu zıt iki vaka, Amerika’nın devasa desteği nedeniyle her ne kadar askeri denge Hafter’den yana kaymış olsa da, bir tür denge oluşturdu. Bu Amerikan desteği, Libya’daki çözüm vizyonuyla uyumludur. Yani Hafter’in pozisyonunun belirleyici ya da yarı belirleyici hale gelmesinden sonra müzakerelere başlanmasıyla orantılıdır. Ancak ne var ki siyasi ortam açısından dengeler hâlâ Es Sirac’tan yanadır. Avrupa nüfuzu, Es Sirac’ın başkent Trablus’u kontrolde tutmasının ve oradaki Avrupa yanlısı siyasi ortamın ağırlığını korumasının güvencesidir. Buna göre Hafter, ilerleme kaydedemez ve başkenti ele geçiremez. Es Sirac hükümetiyle ciddi müzakerelere başlayamaz çünkü taraflar eşit değil... Libya’da çatışan tarafların içerisinde bulunduğu bu iki açmaz, her iki tarafın da çözümleyemeyeceği bir durgunluk hali yarattı. Bu nedenle çatışmaların Libya’nın güneyine sıçraması, Hafter için bir çıkış yolu olabilir. Askeri kontrol alanını genişletip, Avrupa etkisinden daha güçlü bir Amerikan etkisi ile çözüme gidebilir. Öyle de oldu. “Libya Ulusal Ordusu sözcüsü düzenlediği basın toplantısında Çarşamba günü Mareşal Halife Hafter’e bağlı güçlerin, “İslam devletini”, yasadışı unsurları ve diğer silahlı grupları “temizlemek” amacıyla ülkenin güneyine geniş çaplı bir askeri operasyon başlattığını belirtti.” [17.01.2019 France 24]

Özetle Hafter, özellikle Mısır vasıtasıyla Amerika’nın sağladığı büyük askeri destek sayesinde Libya’yı ikiye ayırarak, doğu yakası ve Libya ekonomisinin can damarı olan Petrol Hilali Bölgesi’nde kontrolü tamamen sağlamıştır. Şimdi Amerika, askeri ve ekonomik kontrolünü artırmak için Hafter’i güneye doğru yönlendiriyor. Dolayısıyla Amerika, Cezayir korkusu ve Avrupa’nın Es Sirac hükümetine verdiği büyük destek yüzünden Libya’nın batısındaki açmazın yarattığı durgunluk ışığında Hafter’i başka hedeflerini gerçekleştirmeye sevk ediyor. Bu hedefler ile Amerika, hem Avrupa ülkelerinin göç sorunundaki yorgunluğunu katmerleştirecek hem de başta Çad olmak üzere komşu ülkelerdeki Fransız nüfuzuna saldıracaktır… “

Görünüşe göre Hafter, Cezayir protestolarını ve Cezayir ordusunun bu protestolarla meşguliyetini istismar etti ve Libya’nın batısına saldırdı. Saldırı, 04 Nisan 2019’da yani Buteflika’nın iki gün önce istifasıyla zirveye çıkan krizin ardından gerçekleşti! Bu, Hafter’in Trablus’a doğru kayda değer bir şekilde ilerlemesine olanak sağladı...

2- Bu saldırının sonucunun ne olacağı konusuna gelince, Trablus’un ele geçirilmesiyle iki nedenden ötürü Hafter’in bu meseleyi çözümlemesi beklenmiyor:

Birincisi, Hafter’in karşısında Avrupa ve Cezayir var... Şu anda Cezayir içsel olaylarla meşgul. Avrupa ise hâlâ politik baskı yapabilir. “Avrupa Birliği Dış Politika Sorumlusu Federica Mogherini, Pazartesi günü Libya’da insani ateşkes yapılması ve müzakere masasına dönülmesi çağrısında bulundu...” [08.04.2019 Sky news] İngiltere, Güvenlik Konseyi’ne ateşkes talep eden bir karar tasarısı sundu. “İngiltere, BM Güvenlik Konseyi’ne, Libya’nın doğusundaki askeri güçlerin lideri General Halife Hafter’in Trablus’u ele geçirmek için başlattığı saldırının ardından Libya’da derhal ateşkes yapılmasını talep eden bir karar tasarısı sundu. AFP, sunulan karar tasarısının Salı günü bir kopyasını elde etti. Karar tasarısında, Halife Hafter liderliğindeki Ulusal Libya Ordusu’nun başlattığı askeri saldırıların ülkedeki istikrar ile siyasi diyalog umutlarını tehdit ettiğine işaret edildi...” [16.04.2019 AFP] Avrupa, Hafter’in ilerleyişini durdurmak için bütün politik baskıları kullanacaktır, hatta gerekirse askeri müdahale bile yapabilir... “Libya Ulusal Ordusu Sözcüsü Binbaşı Ahmed El Mismari, yabancı uyruklu pilotların Libya mevzilerine hava saldırısı düzenlemek için Mutabakat Hükümetine bağlı uçakları kullandıklarını söyledi...” [13.04.2019 El Arabiya] Avrupa Birliği (AB) Dış Politika Sorumlusu Federica Mogherini Salı günü AB ülkelerini Libya’da silah ve petrol kaçakçılığıyla mücadelede Sophia operasyonu için Akdeniz’e savaş gemileri göndermeye çağırdı. Mogherini, “Mareşal Hafter’in Trablus’a başlattığı saldırı, Libya’da uluslararası toplumun kullanılmasını görmek istemediği silahlarla kalıcı bir çatışmaya dönüşebilir.” dedi. [17.04.2019 www.al-madina.com] Mogherini, silah ve petrol kaçakçılığı ile mücadele için Akdeniz’e savaş gemileri gönderilmesini talep etse de Hafter konusunu ve Trablus’a saldırısını mevzuya dâhil etti! Bu savaş gemilerinin, silah ve petrol kaçakçılığı bahanesiyle dolambaçlı yollardan Hafter’in başlattığı saldırıya karşı kullanılması ihtimal dâhilindedir.

İkincisi, özellikle Mısır üzerinden Hafter’i destekleyen Amerika, Avrupa’nın Libya’ya olan ilgisinin bilincindedir. Hafter’in bu gibi saldırılarıyla Libya’nın elinden kayıp gitmemesi için Avrupa elinden gelen çabayı gösterecektir! Amerika, Avrupa’nın Libya’nın tamamen elinden kayıp gitmemesi için farklı yollarla direneceğini biliyor ve bu yüzden uzlaşmacı bir çözüm çağrısında bulundu. “ABD’nin Libya Büyükelçiliği’nin Pazartesi günü resmi Tweetter hesabından yayınlanan açıklamada, “Libya’daki çatışmanın askeri bir çözümü yok... Ülkeyi bir araya getirmek ve tüm Libyalıların güvenlik, istikrar ve huzuru için tek yol siyasi çözümdür.” ifadelerine yer verildi. [08.04.2019 Sputnik Arabic] Ancak Amerika, Hafter’in kontrolündeki bölgeleri genişletip pozisyonunda bir iyileşme olana kadar siyasi çözümü alttan alacaktır. Kontrolündeki bölgeleri genişletmekle Hafter, müzakere pozisyonunu güçlendirecek, dolayısıyla Avrupa’nın özellikle de İngiltere’nin nispeten daha az payına karşılık Amerika’nın uzlaşmacı çözümdeki payı daha güçlü ve daha çok olacaktır... Bu nedenle Hafter’in Trablus ve diğer bölgeleri ele geçirmesi beklenmiyor. Belli bir süre sonra müzakereler başlayacak ve Hafter’in müzakerelerde eli güçlenecektir. Amerika’nın planlarından anlaşılan budur. Eğer Cezayir, içsel sorunundan hızlı bir şekilde kurtulur ve Cezayir ordusu da Hafter’i tehdit eder bir hale gelirse, daha doğrusu tehdidini uygulama sahasına koyarsa, ABD’nin bu planları başarısız olabilir. Ancak Cezayir’deki olayların gidişatı çabucak bir çözüme varılacağını göstermiyor... Bu da çözümlerin zaman alacağını gösterir...

3- Her iki taraftan da hem Es Sirac hükümeti hem de Hafter ordusundan Müslümanlar ölüyor. Ne için? Allah’ın dinini üstün kılmak ve ümmetin kalkınması için mi? Tam aksine Amerika ve Avrupa’yı başkalarının çıkarı için savaşan bir millete ağzı kulaklarına varacak şekilde güldürmek için. Rollerini yerine getirdikten sonra ajanların verdiği hizmet sona erecek ve kendilerine acınmayacaktır... Sömürgeci kâfirlerin ajanlarına karşı davranışı böyledir. Ancak ajanlar, ibret almazlar, dünyadaki trajedilerini, ahiretteki dipsiz mevkilerini görmezler, göz önünde bulundurmazlar. Aziz ve Kaviyy olan Allah şöyle buyurdu:

وَمَنْ كَانَ فِي هَذِهِ أَعْمَى فَهُوَ فِي الْآخِرَةِ أَعْمَى وَأَضَلُّ سَبِيلاً “Bu dünyada kör olan ahirette de kördür, yolunu daha da şaşırmıştır.” [İsra 72]

 

İkinci soru:

Sudan’da neler oluyor? El Beşir istifa etti ya da ettirildi ve güvenli bir yerde tutuluyor... Halefi Avad oldu ve bir gün sonra da istifa etti... El Burhan yerine geçti. Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı, önce askeri konseye katılma teklifini geri çevirdiğini söyledi, ancak ertesi gün askeri konsey başkan yardımcılığına getirildi! Muhalefet, tam yetkiye sahip olacak şekilde bir sivil yönetim çağrısında bulunurken, askeri konsey, sivil bir hükümet kurulacağını ancak egemenliğin askeri konseyde olacağını söylüyor... Böylece taraflar işi biraz yokuşa sürüyorlar! Gerçekte neler oluyor? Teşekkür ederim.

Cevap:

1- Kardeşim, eğer yayınladığımız soru cevabı takip etmiş olsaydın, zihnindeki tablo netleşirdi ve kafa karışıklığı yaşamazdın. El Beşir’in görevden alınmasından bir aydan daha uzun bir süre önce 4 Mart 2019’da bir soru cevap yayınladık. Soru cevabın sonunda şöyle dedik:

“Sonuç olarak diyoruz ki burada dikkate alınması ve derinlemesine incelenmesi gereken iki husus var:

Birincisi, önce Amerika, çıkarına hizmet etmeleri için ellerinden geleni yapmalarını ajanlarına telkin eder. El Beşir de elinden geleni yapmıştır. O derece ki yeminine bile ihanet ederek Güney Sudan’ı koparmıştır... Şimdiye kadar Amerika, El Beşir’i desteklemeye devam etmiştir. Yukarıda açıkladığımız gibi El Beşir ve rejimiyle devam etmekte olan temasları bunun kanıtıdır... Fakat protestolar devam eder ve El Beşir de kısa zamanda protestoları zapturapt edemezse, bu durumda Amerika’nın gözünden düşecek ve dolayısıyla Amerikan çıkarlarına hizmet edemez hale gelecektir. O zaman büyük olasılıkla Amerika, El Beşir’i değiştirmek için uğraş verecektir. Bazı adamlarının hükümetten çekilip, Mirgani partisi başta olmak üzere muhalefet kervanına katılması, belki bu yönde yani alternatifin hazırlanması yönünde atılmış bir adım olabilir. Çünkü El Beşir’in değiştirilmesi, insanlarca kabul gören bir alternatifin olmasına gereksinim duyar. Amerika, ajanları karşısında bu yöntemi kullanıyor. Mübarek’e karşı bu yöntemi kullanmıştır. Mübarek, protestoları dizginleyemeyince, ABD görevi bırakmasını emretti. Ardından o da istifa etti. Tantavi ve askeri konsey yerine geçti... Bu, Amerika’nın alışılageldik yöntemidir. Ajanına görevi bırakma emri vermeden önce alternatife muhtaçtır. Alternatif olgunlaşmadan önce değişim olması durumunda boğazına bir düğüm, yüreğine bir hançer olacak samimi ve sadık insanların iktidara gelmesinden tırsıyor. Ajanı Beşşar’ı şimdiye değin iktidarda tutması bu kapsamda değerlendirilmelidir...

İkincisi, korkulan odur ki hayatını kaybeden ve yaralananların kanlarının, sokak ve kamu mallarına verilen zararların boşa gitmesi, sonunda protestoların bir ajanın başka bir ajanla değişimine yol açması, ülkedeki insan yapımı anayasanın yürürlükte kalması, canların ölmesi ve halkın bitkin düşmesidir... Biz bundan şiddetle sakındırıyoruz. Çünkü bugüne kadar devam eden protestolarda İslami talepler benimsenmemiştir. İslami hayatın yeniden başlatılması ve Raşidi Hilafetin kurulması için çalışan samimi ve sadık kişilerin liderliğinde Şeriat hükümlerinin uygulama sahasına konulması talep edilmemiştir... Dolayısıyla siyasal ve ekonomik kriz, öylece devam edecektir, hatta daha da kötüye gidecektir.

فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلَا يَضِلُّ وَلَا يَشْقَى * وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنْكاً “Kim Benim zikrimden yüz çevirirse, mutlaka onun için sıkıntılı bir geçim vardır. Ve kıyamet günü onu, kör olarak haşredeceğiz.” [Taha 124] Âlim ve Hâkim olan Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

فَاعْتَبِرُوا يَاأُولِي الْأَبْصَارِ “Ey akıl sahipleri! İbret alın.” [Haşr 2]

2- Yaşananlar neredeyse soru cevabımızda geçenler ile bire bir örtüşüyor. El Beşir, protestoları son erdiremedi ve dolayısıyla bir kenara atılıverdi. Akıbeti, hüsran, zillet ve rezil rüsva olmak oldu! Avad bin Avf Perşembe günü El Beşir’in halefi oldu. Bir gün sonra da Cuma günü sanki bağlantı halkası olarak gelmiş gibi bir kenara atılıverdi! Üstelik sokakta da kabul görmüyordu. Ardından Abdulfettah El Burhan göreve getirildi. “El Beşir, Şubat 2018’de El Burhan’ı Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevine getirdi. 26 Şubat’ta ise Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan Orgeneralliğe yükseltti ve Silahlı Kuvvetler Genel Müfettişliği’ne atadı...” [13.04.2019 alsudanalyoum.com] Yani protestolar sırasında El Beşir, El Burhan’ı Silahlı Kuvvetler Genel Müfettişliği’ne atadı! El Burhan, 12 Nisan 2019 Cuma sabahı protestocularla pazarlık yaptı ve Cuma akşamı da askeri konseyin yeni başkanı oldu. Avad bin Avf ise görevi devraldıktan bir gün sonra yaptığı açıklamada kendi isteğiyle görevden ayrıldığını söyledi! El Burhan, gerginliğin azaltılması için bazı adımlar attı. “Sudan Askeri Geçiş Konseyi Başkanı Abdulfettah El Burhan göstericilere sempatik davranmaya çalıştı. Yaptığı ilk açıklamada, devletin egemenliğini temsil edecek bir askeri konsey kurulacağını, bir sonraki aşamada ülkeyi yönetecek bir sivil “mutabakat” hükümeti oluşturulacağını, sokağa çıkma yasağının kaldırılacağını ve hükümlülerin serbest bırakılacağını söyledi... [14.04.2019 Hartum- El Beyan] Ardından Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Muhammed Hamdan Daklu’yu da yardımcısı olarak atadı. Daklu’nun 11 Nisan 2019 Perşembe günü yaptığı açıklamada Askeri Konsey’e katılma teklifini geri çevirdiğini söylemesi, ertesi gün Askeri Konsey başkan yardımcılığı görevini kabul etmesi çok garip! Sosyal medya hesabından yapmış olduğu açıklama şöyledir: “Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı olarak ben, 11 Nisan 2019’dan itibaren Askeri Konsey’e katılmadığım için Sudan halkından özür dilerim. Silahlı kuvvetlerin bir parçası olarak kalacağız. Ülkenin birliği, insan haklarına saygılı olmayı ve Sudan halkının korunması için çalışacağız.” [12.04.2019 Russia Today] Ancak ertesi gün Askeri Konsey Başkan Yardımcısı oldu! Sudan Askeri Geçiş Konseyi, Cumartesi akşamı Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Muhammed Hamdan Daklu’yu Askeri Geçiş Konseyi Başkan Yardımcısı olarak atadı... [14.04.2019 al-marsd.com] Bilindiği üzere bu kişi, El Beşir rejiminin temel direklerinden biriydi ve görünüşe göre yeni rejimin de temel direğidir. Göreve atanmasından bir gün sonra Daklu, Amerikan Maslahatgüzarı ile bir araya geldi. “Askeri Geçiş Konseyi Başkan Yardımcısı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu, Pazar günü Başkanlık Sarayında ABD’nin Sudan’daki Maslahatgüzarı Steven Koutsis ile bir araya geldi. Sudan haber ajansı “SUNA”ya göre “Daklu, Sudan’daki mevcut durum, gelişmeler ve Askeri Geçiş Konseyi kurma nedenleri hakkında Koutsis’e bilgi verdi. Daklu, ABD Maslahatgüzarına, Askeri Konsey’in ülkenin güvenliğini ve istikrarını nasıl koruyacağını açıkladı. Ajansa göre ABD Maslahatgüzarı, Askeri Konsey’in istikrarın sağlanmasında oynayacağı rolü memnuniyetle karşıladı ve ABD-Sudan ilişkilerinin güçlenmesi için iki ülke arasındaki iş birliğinin sürdürülmesinin zorunlu olduğunu dile getirdi. [14.04.2019 24.ae]

3- Mevcut durumu istikrara kavuşturmak için Amerika, yaptırımları kaldırabilecekleri imasında bulundu. “ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, hükümette köklü bir değişiklik görürlerse ve terörizme desteklememe taahhüdünde bulunulursa, Sudan’ı terörü destekleyen ülkeler listesinden çıkarmak için yeni yollar arayacaklarını söyledi...” [17.04.2019 Reuters]

Sonra Amerikan ajanları yeni durumu desteklemek için akın ettiler.

- “Es Sisi, Sudan Askeri Geçiş Konseyi Başkanı ile telefonda görüştü. Es Sisi, görüşmede, ülkesinin Sudan’ın güvenliğine ve istikrarına tam destek verdiğini ifade etti... [16.04.2019 Akhbar El Alem El Arabi]

- “Üst düzey Mısır heyeti, Sudan halkının taleplerine destek bildirmek için Hartum’a bir ziyaret gerçekleştirdi. Üst düzey bir Mısır heyeti, Mısır’ın tam desteğini vurgulamak için Sudan’ı ziyaret ediyor ...” [17.04.2019 www.youm7.com]

- “Abu Dabi - Sky News Arabic: Salı günü Suudi Arabistan’ın resmi haber ajansının (SPA) haberinde, Suudi Arabistan Krallığı, Askeri Geçiş Konseyi’nin ilan etmiş olduğu adımları desteklediğini ve Sudan halkının yanında yer aldığını duyurmaktadır ifadeleri yer aldı.” [16.04.2019 El Watan]

4- Basiret sahibi herkes için Amerika’nın politikası açık ve nettir. Amerika’nın güvencesi ordudaki adamlarıdır. Onlardan çıkarlarına hizmet etmelerini ve durumu kontrol altına almalarını ister. Eğer kontrol altına alamazlarsa, onları da bir kenara atıverir ve ordu içindeki kuklalarından başka birini göreve getirir. Müslüman ordular içinde samimi askerler çoktur. Ancak Amerika, dünya metaı karşılığında bu ordular içinden birilerini devşirebiliyor. Devşirdikleri ümmetlerine ihanet ediyor ve miatlarını doldurduktan sonra önceki mevkidaşlarına neler olduğuna aldırış etmiyorlar! Amerikan politikası, hizmet edecek bir sivil yönetim atanmasını, sonra ortadan kaldırılmasını ve ordudaki ajanlarının yeniden yönetime getirilmesini kabul edebilir... Mübarek’e karşı böyle yaptı. Protestolar patlak verdiğinde, Mübarek protestolar karşısında duramayınca, bir kenara atılıverdi. Ardından Tantavi liderliğindeki askeri konsey ve kısa bir süre sonra da ordu güdümünde sivil bir hükümet yönetime geldi. Daha sonra da Amerika’nın ordu içindeki adamlarından olan Es Sisi yönetime el koydu. Yani yeniden ordu iktidara geldi... El Numeyri’ye karşı da aynısını yaptı. Protestoların patlak vermesiyle El Numeyri protestolar karşısında duramayınca, bir kenara atılıverdi. Ardından Sivar Ez Zeheb, bir yıl sonra da ordu güdümünde sivil bir yönetim olarak El Mehdi geldi. Daha sonra da Amerika’nın ordu içindeki adamlarından olan El Beşir yönetime el koydu. Yani yeniden ordu iktidara geldi... Şimdi de El Beşir, protestoları bastıramadı. Bunun üzerine bir kenara atılıverdi. İşte şimdi de El Burhan, Askeri Konsey ve yardımcısı Daklu iktidara geldi. El Burhan yaptığı açıklamada, ordunun güdümünde sivil bir hükümet kurulacağını, bir süreliğine sivillerin hükümete katılacağını, sonra da durumun eskisine geri döneceğini söyledi! Bu politika, neredeyse ajanlarına karşı bir Batı geleneği haline gelmiştir... Fakat Avrupa, özellikle de İngiltere, bunun için yasal kılıflar bulmaya çalışır. Amerika ise yasal kılıfları umursamaz!

5- Muhalefette ise sapla saman birbirine karışmıştır. İngiltere, Sudan Profesyoneller Birliği ile Sadık El Mehdi partisinde hatırı sayılır nüfuza sahiptir. Bunlar, sivil hükümete girmiş olsalar bile gerçek egemenlik ABD’nin ordu içindeki adamlarında olduğu sürece etkileri sınırlı kalacaktır... Yukarıda da belirttiğimiz gibi Amerika’nın genelde Müslüman ülkelerde izlediği politika budur. Sonuçlar lehine olmayacağı için barışçıl seçimlerin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Dinlerine ve ümmetlerine ihaneti kabul eden Müslüman ordular içindeki bazı yandaşlarına güvenir. Sonunda bunlar, miatlarını doldurduklarında yolun ortasında bir kenara atılı verilirler. Böylece hem dinlerini hem de dünyalarını kaybetmiş olurlar.

6- Fakat acı verici olan, bu ordular içinde dinini ve ümmetini sevenlerin çok olmasıdır. Bunlar, aşağılık, sayıca az ve kandırılmış olan bu ordular içindeki Amerikan yanlılarının yeryüzünde bozgunculuk çıkarmalarına, Amerika ile hareket etmelerine nasıl izin verebiliyorlar? Bu, kolay değildir, aksine şer lideri Amerika ve diğer Batılı ülkeler uğrunda fedakârlık yapmalarını, öldürülmelerini ve yaralanmalarını gerektirir. Nasıl izin verebiliyorlar? Oysa Allah’a ve dinine yardım etmiş olsalar, hem bu dünyada hem de ahirette kurtuluşa ererler. Allah’ı anan, O’na yardım eden, Allah’ın da onları andığı ve yardım ettiği Ensar gibi olurlar. Allah’ın dinine yardım ettiği için Sad bin Muaz öldüğünde cenazesine yetmiş bin melek katılmıştır ve ölümü nedeniyle arş sarsılmıştır. Ey samimi askerler! Bunun için çalışın ki Allah sizi bu dünyada izzetle, ahirette de kurtuluşla onurlandırsın. İşte büyük kurtuluş budur... Ümmetlerine ihanet edenlere, küfrün başı Amerika, İngiltere ve yandaşları ile işbirliği yapanlara gelince, ahiretlerini, daha doğrusu dünyalarını kaybedeceklerdir. Çünkü rollerini yerine getirdikten sonra yolun ortasında bir kenara atılı verilecekler, önceki yandaşları gibi hiçbir iyiliğe nail olamayacaklardır. Pişman olacaklar ama son pişmanlık fayda etmeyecektir. Akletselerdi durumlarını düzeltmezler miydi?

إِنَّ فِي ذَلِكَ لَذِكْرَى لِمَنْ كَانَ لَهُ قَلْبٌ أَوْ أَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَهِيدٌ Şüphesiz ki bunda kalbi olan yahut hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır.” [Kâf 37]

H.11 Şa’bân 1440
   M.17 Nisan 2019

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER