Soru-Cevap
- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Soru Cevap
Soru:
Şahsiyet kitabının 3. cildinin 137. sayfasının 1. paragrafının başından sonuna kadar ifade şu şekildedir: "... Fertlerindeki küllinin manası eğer muhtelif olursa, müşekkektir, varlık ve beyaz lafzı gibi. İster onun muhtelifliği vücub ve imkân yoluyla olsun, varlık gibi. Çünkü varlık, el-Bâri hakkında vacip başkası hakkında ise mümkündür. İsterse müstağni ve muhtaç yoluyla olsun, varlık gibi. Varlık, mahalden müstağni olmalarıyla beraber cisimlere, mahalle muhtaç olmalarıyla beraber arazlara kullanılır. İster de ziyade ve noksan yoluyla olsun, nur gibi. Zira güneşteki [ışık] lambadakinden daha çoktur. Müşekkek olarak isimlendirildi. Çünkü kendisine bakan kimse, hakikati tek olması sebebiyle mütevati midir yoksa aralarında ihtilafın varlığından dolayı müşterek midir diye şekke düşer."
Varlık ve beyaz lafzı zikredildi, varlık lafzına bir örnek verildi. Daha sonra yine tekrarlandı, ama beyaz lafzına bir örnek verilmedi. Sonra müstağni ve muhtaç lafızları, anlamakta zorlandığım bir şekilde zikredildi. Dolayısıyla ifade daha açık ve net bir şekilde nasıl anlaşılabilir? Allah sizden razı olsun.
Cevap:
Geçen ifade genellikle usul kitaplarında olduğu gibi özlüdür, ayrıntılı değildir. Evet, dediğiniz gibi beyaz lafzına bir örnek verilmedi. Çünkü ışık örneği, beyaz lafzı için de geçerlidir. Nitekim tekrarlanan varlık lafzı, mevcut manasındadır. Burada ismi meful olan mevcut lafzının kullanılması, müstağni [ihtiyacı olmamak] ve muhtaç [ihtiyacı olmak] halindeki vücut mastarının kullanılmasından daha dakiktir. İfade daha da açıklığa kavuşsun diye aşağıda daha ayrıntılı ve net olarak zikredeceğim:
Eğer bireylerindeki küllinin manası, varlık ve beyaz lafzı gibi, farklı olursa, Müşekkek olur [Farklı kelimelerin ifade ettikleri aynı mananın aynı düzeyde olmamasıdır]. İster bu farklılık, varlık lafzı gibi vacip ve mümkün yoluyla olsun. Çünkü varlık, el-Bâri hakkında vacip başkası hakkında ise mümkündür. İsterse bu farklılık, varlık lafzı gibi müstağni ve muhtaç yoluyla olsun. Çünkü varlık, hem yerden müstağni olmasıyla cisimlere hem de başka bir yere muhtaç olan arazlara kullanılır. [Araz, başka bir nesne ile var olan, kendi basına var olmayan, devamlı olmayan şey] Örneğin mevcut lafzı, hem misk hem de adam lafzına kullanılır. Bunlar, cisimlerdir. Yine mevcut lafzı, hem miskin kokusuna hem de adamın hastalığına kullanılır. Bunlar, başka bir yere ihtiyacı olan arazlardır. Miskin kokusu, miskin arazlarından bir arazdır. Adamın hastalığı da, adamın arazlarından bir arazdır. Bununla birlikte miskin kokusu ve adamın hastalığı mevcut dersin. Oysa mana müstağni ve muhtaçlık olarak farklıdır.
İsterse farklılık, beyaz ve ışık lafzı gibi şiddet ve yokluk yani fazlalık ve eksiklik yoluyla olsun. Beyaz hem kar hem de fildişine kullanılır. Oysa kardaki beyazlık daha şiddetli ve daha parlaktır. Ve ışık lafzı gibi, güneşteki ışık lambadaki ışıktan daha fazladır.
Böylece varlık, mevcut, beyaz ve ışık lafızları, Müşekkek Külli bir lafızdır. Müşekkek olarak isimlendirildi. Çünkü bakan kimse, hakikati tek olması sebebiyle Mütevati midir [Bir lafzın manasının bütün fertlerinde aynı olmasıdır] yoksa aralarında farklılık olduğundan dolayı Müşterek midir [bir lafzın birden fazla mana ifade etmesidir] diye şüpheye düşer.
Bilindiği gibi Müşekkek lafzının ilk Kâf harfini, şeddeli ve ismi meful olmak üzere esireli okumak caizdir. Keza ismi meful olmak üzere Kâf harfini, şeddeli ve üstün okumak da caizdir. Her iki durumda doğrudur. Çünkü küllinin bu türüne bakan kimse, şüpheye düşer. Dolayısıyla bakan kimse müşekkiktir. Yine ona bakan kimse, şüphe içerisinde olur. Dolayısıyla müşekkektir.
Bu açıklamadan sonra Müşekkek Külli lafzın manasının netleşmiş olmasını umuyorum. İnşaAllah Şahsiye kitabında geçen ifadenin daha çok ayrıntı ve netliğe ihtiyacı olup olmadığını düşünelim