Pazartesi, 02 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/04
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Afganistan
Medya Bürosu

No: AF-BA-2023-MB-TR-02 H. 4 Zilka’de 1444
M. Çarşamba, 24 May 2023

G7 Zirvesi Ya da Küresel Daru’n Nedve!

G7 zirvesi 19-21 Mayıs tarihlerinde Japonya’nın Hiroşima kentinde düzenlendi. Resmi açıklamanın bir bölümünde “Taliban’ın terörle mücadele yükümlülüklerini yerine getirmesi, insan hakları ve temel özgürlüklere yönelik sistematik ihlalleri önlemesi, inandırıcı ve kapsayıcı bir hükümet kurması ve Afganistan’da BM’nin sınırsız operasyonlar sağlaması” gerektiği belirtildi.

Bu bağlamda Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti Medya Bürosu aşağıdaki hususları dikkate değer görmektedir:

1- Açıklamada, “Taliban’ı terörle mücadeledeki yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz...” ifadesi yer aldı. “Terörizm” kelimesi İslam’a yabancı bir terimdir. Bu terim, Batının siyasi perspektifine göre türetilmiştir, daha çok Batının düşmanlarını bastırmak için kullanılmaktadır. G7 liderleri, Taliban’ı terörle mücadele taahhütlerini yerine getirmeye çağırdılar. Oysa Batılılar, son yirmi yıldır aynı isim altında İslam’a özellikle de Taliban mücahitlerine karşı savaş yürüttüler, Müslüman topraklarını işgal ettiler, cesetleri bomba ve patlayıcılarla havaya uçurdular, sofistike silahlarıyla Müslüman düşünürleri ve uzmanları hedef aldılar. Oxford Sözlüğünde terörizm, siyasi amaçlara ulaşmak için özellikle sivillere karşı güç, şiddet veya korku kullanımı olarak tanımlanmaktadır. Buna göre kendilerini dünya lideri olarak gören G7 liderleri tarihin en tehlikeli teröristleridir, sadece Müslümanlara karşı değil tüm insanlığa karşı suç işlemeye devam ediyorlar. Bu zirvenin bir zamanlar Amerikan terörizminin ana kurbanı olan Hiroşima’da yapılması ironidir. ABD liderleri Hiroşima’da oturup terörle mücadeleden dem vuruyorlar ama o bölgeye attıkları ilk nükleer bombadan 200 binden fazla insanın ölümünden ne pişmanlık duyuyorlar ne de utanıyorlar.

2- Açıklamanın bir başka bölümünde ise şu ifadelere yer verildi: “Taliban’ın insan hakları ve temel özgürlüklere yönelik sistematik ihlallerine karşı güçlü muhalefetimizi ifade ediyor ve kabul edilemez kararların, özellikle de kadın ve kız çocuklarına yönelik kararların derhal geri alınması çağrısında bulunuyoruz.” Aslında, insanın hakları ve görevleri vardır, ancak bunları belirleyen Yaratıcıdır. “İnsan hakları”, laik akideden doğan özel bir terimdir ve Müslümanların bu terime uyması haramdır. Öte yandan Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın sadece Allah’ı razı etmek için emrettiği hak ve görevleri koruyan bir İslam Devleti olmalıdır.

3- Açıklamada aynı zamanda “siyasi kapsayıcılık ve temsiliyet”e de atıfta bulunulmaktadır. “Kapsayıcı” hükümet de İslam’a yabancı modern bir terimdir. Bir yandan bu terim etnik, dilsel, ırksal ve azınlık gruplarını içeren bir perspektife dayandığı gibi öte yandan toplumlarda seküler sistemin oluşumunu sağlamak için Batılı çoğulculuk anlayışını lanse etmektedir. Bu nedenle kapsayıcı hükümet, laik bir hükümettir, her türlü inanç ve değere sahip her türlü insan ve gruba gereksinim duyar ve tek çatı altında tek sistemde temsil edilmelidirler. Böyle bir temsil, yalnızca Batı değerlerinin uygulanmasını sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda istihbarat ağlarının ülkeye sızmasını da kolaylaştıracaktır. Bununla birlikte İslam sisteminde en önemlisi erdem ve liyakattir. İslam sisteminde, İslam’a inananlar ve uygulanmasını farz görenler, liderlik makamına gelmelidirler. Dolayısıyla İslam sistemi, bir kabile veya toplumun bir kesimi ile sınırlı olmadığı gibi toplumu din adamları (akademisyenler) ve laik liderler (politikacılar) olarak ikiye bölüp, sonra kendilerini din adamları olarak adlandıranlarla da sınırlı değildir.

4- Açıklamada vurgulanan bir diğer nokta da Birleşmiş Milletler’in Afganistan’daki faaliyetlerine kısıtlama getirilmemesidir. Birleşmiş Milletler, laik akide üzerine kurulmuştur. Küresel kampanyasının bir parçası gereği BM, evrensel bir inanç olarak laik akideyi ve liberal değerleri teşvik etmek, uygulamak, korumak ve denetlemekle yükümlüdür. Öte yandan Birleşmiş Milletler, ABD ve sömürgeci güçlerin istihbarat örgütleri gibi hareket eden ABD’ye bağlı kurumları gibi büyük güçlerin neosömürgeci çıkarlarını meşrulaştırmaktadır. Bu nedenle bu tür örgütlere üye olmak yasaktır, çünkü birincil amaçları, bizi Allah’ın ahdinden saptırmak, İslam’ın yeryüzüne empoze edilmesini önlemek ve İslam’ın insanlığa liderlik etmesini bertaraf etmektir.

Bu Daru’n Nedve’nin üyeleri, Hilafetin dönüşünü önlemek için ellerinden gelen her türlü çabayı gösteriyorlar, çünkü İslam’ın alternatif bir dünya düzeni haline gelmesinden ürküyorlar. Bu küresel teröristler, zorbalar ve örgütleri, laik sistemlerine olan inançları hakkında açıkça konuşmuyorlar, değerlerini evrensel bir din olarak cesurca savunuyorlar, tüm dünyayı kamplarına katılmaya zorluyorlar. Aynı zamanda Müslümanlar kendilerini cesurca ifade etmelidirler, çünkü hak dinleri siyasi ve evrensel mesajlar içeren tek dindir. Bu yüzden Müslümanlar, dini ilan etmeye mecburdurlar. Dolayısıyla İslam’ın uygulanması sadece bir zorunluluk değil, aynı zamanda İslam Şeriatına göre şeri bir vecibedir. Bu vecibe, laik dünyanın defalarca vurguladığı tavsiyeler, ardından gelen tehditler, yaptırımlar ve baskılardan azade olduğumuzda ancak yerine getirilecektir.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Afganistan
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 
http://hizb-afghanistan.org/
E-Mail: info@hizb-afghanistan.org

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER