حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Avustralya
Medya Bürosu
No: AVL–BA–2020–MB–TR–01 |
H. 23 Raceb 1441 M. Çarşamba, 18 Mart 2020 |
COVİD-19 Hızla Küresel Bir Pandemi Haline Geldi, Bu Süreç Bize Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın Büyüklüğünü, İnsanın Zayıflığını Hatırlattı
Bu vesileyle Müslüman topluluğuna aşağıdaki noktaları hatırlatmak istiyoruz:
1- COVİD-19, herkesin sorumluluğundadır. Hepimizi etkiliyor, farklılıklarımıza bakmıyor.
2- İslam’ın üstünlüğünü, özellikle sıkıntı, fedakarlık ve kişisel hijyen standartlarını göstermek için bu kriz Müslümanlar adına iyi bir fırsat. Bunlar, bireylerde, gruplarda veya işletmelerde her gün tezahür etmesi gereken inanç meseleleridir.
3- İslam ümmeti, böyle bir sınav ya da pandemi ile karşı karşıya kaldığında, Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya güvenmeli, tevekkülün yanı sıra pratik araçlar benimsemelidir. Pandemi ile mücadele ederken, Allah’tan mağfiret dilemeli, imanının şartlarından biri olan Allah’ın kazasına teslim olmalıdır. Bu felaket, insanlar için bir sınavdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ onları imanları ile test ediyor. Umarız bu pandemi bizim için bir azap değildir.
Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in hidayeti, insanları af dilemeye, iyi işler yapmaya, şifa verenin sadece Allah Subhânehu ve Teâlâ olduğu inancıyla birlikte tedavi olmaya çağırıyor.
İster tedavi ve korunma konusunda olsun isterse müminin bu pandemi ile nasıl başa çıkacağı konusunda olsun Sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i örnek edinmenin büyük bir mükâfatı var. Buhari, Ebu Hurayra’dan rivayet ettiğine göre Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
لاَ تُورِدُوا المُمْرِضَ عَلَى المُصِحِّ “Hasta kişi sağlıklı kişinin yanına girmesin.” Yine Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
إِذَا سَمِعْتُمْ بِالطَّاعُونِ بِأَرْضٍ فَلاَ تَدْخُلُوهَا، وَإِذَا وَقَعَ بِأَرْضٍ وَأَنْتُمْ بِهَا فَلاَ تَخْرُجُوا مِنْهَا “Bir yerde veba hastalığı çıktığını duyarsanız oraya girmeyin, bulunduğunuz yerde veba hastalığı çıkarsa o bölgeden de ayrılmayınız.” [Buhari]
Aişe’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e vebadan sordum da bana şöyle cevap verdi:
أَنَّهُ كَانَ عَذَابًا يَبْعَثُهُ اللَّهُ عَلَى مَنْ يَشَاءُ، فَجَعَلَهُ اللَّهُ رَحْمَةً لِلْمُؤْمِنِينَ، فَلَيْسَ مِنْ عَبْدٍ يَقَعُ الطَّاعُونُ، فَيَمْكُثُ فِي بَلَدِهِ صَابِرًا، يَعْلَمُ أَنَّهُ لَنْ يُصِيبَهُ إِلَّا مَا كَتَبَ اللَّهُ لَهُ، إِلَّا كَانَ لَهُ مِثْلُ أَجْرِ الشَّهِيدِ “Taun (veba), şüphesiz bir azaptır; Allah dilediği kuluna gönderir. Yine muhakkak ki, Allah, taunu müminler hakkında şehadet vesilesi kılmıştır. Bir yerde taun zuhur eder de orada bulunan bir mümin, sabrederek, sevap umarak, bu taun yalnız Allah’ın takdir ettiği kimseye isabet eder, kanaatini besleyerek- bulunduğu şehirde kalırsa, muhakkak Allah ona şehit ecrinin misli sevap takdir eder.” [Buhari]
4- İslam, COVID-19 gibi konularda tedavi ve/veya korunma söz konusu olduğunda, uzman kişilerin tavsiyesini temel alır. Şeriat, ısrarla bu sorumluluğu ciddiye almamız gerektiğini belirtiyor. Zira başkalarına vereceğimiz zarardan yasal olarak sorumlu olacağımız. Abdullah ibn Ömer’in rivayet ettiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
كُلُّكُمْ رَاعٍ وَكُلُّكُمْ مَسْؤول عَنْ رَعِيَّتِهِ، الإِمَامُ رَاعٍ وَمَسْؤولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ، وَالرَّجُلُ رَاعٍ فِي أَهْلِهِ وَهُوَ مَسْؤولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ، وَالْمَرْأَةُ رَاعِيَةٌ فِي بَيْتِ زَوْجِهَا وَمَسْؤولَةٌ عَنْ رَعِيَّتِهَا، وَالْخَادِمُ رَاعٍ فِي مَالِ سَيِّدِهِ ومَسْؤولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ، -قَالَ: وَحَسِبْتُ أَنْ قَدْ قَالَ وَالرَّجُلُ رَاعٍ فِي مَالِ أَبِيهِ وَمَسْؤولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ- وَكُلُّكُمْ رَاعٍ وَمَسْؤولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ “Hepiniz çobansınız, güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek, ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın, kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Hizmetkâr, efendisinin malının çobanıdır; o da sürüsünden sorumludur. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve güttüğünüz sürüden sorumlusunuz.” [Buhari, Müslim]
5- Bu kriz, yine, Müslüman dünyasında gerçek bir İslami politikanın yokluğunun açık bir hatırlatıcısıdır. Müslümanlar, her zaman yıkımımıza neden olan hain yöneticilerin, Müslümanların hayatının kutsallığını göz ardı eden kasvetli siyasi, ekonomik ve teknolojik gerçeklerin siyasi entrikasına maruz kalacaktır.
Bunu hem barış hem de savaş zamanında görüyoruz. COVID-19 ile Müslüman dünyasındaki kayıtsızlık ve beceriksizliğe tekrar tanık olduk. Müslümanlar, gerçekten çobansız bir sürüdür, bu durum, değişim için çalışmanın ciddiyetini vurguluyor.
6- İnsanlık, ekonomik çıkarı insan hayatı ve onurunun önüne geçiren ulusların önderliğinde bu pandemiyle mücadele ediyor. Halkların üzerine konvansiyonel, kimyasal ve nükleer bomba yağdıran güçlerin, ekonomiyi insani değerin önüne geçirmesi anlaşılabilir bir şey.
7- Müslümanların bugün on yıllardır Hilafetsiz yaşıyor olmaları büyük bir utanç. Savmak üzere olduğumuz Recep ayında Hilafetin yıkılışının 99. yıldönümünü andık. Hem şeri hem de insani bakış açısına göre bu, büyük bir suç.
Bütün dünya Batının ideolojik ve politik mühendisliğinden mustarip, Batı, bugün görünüşte düzeltmek istediği birçok sorunun nedenidir. COVİD-19, ivedilikle özüne insanlığın korunmasını ve yüceltilmesini koyan bir dünya düzeni kurmanın açık bir hatırlatıcısıdır.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Avustralya Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: (+61) 438 000 465 www.hizb-australia.org |
E-Mail: media@hizb-australia.org |