Bangladeş’teki iktidar eliti ve yandaşı kapitalistler, insanların servetlerini yağmalamak için sistematik sömürü aracı olan bankacılık sistemini kullanarak canavar olduklarını kanıtladılar. Holding şirketi Lotus Kamal Group’un patronu olan ve aynı zamanda Bangladeş’teki iş insanlarının sadık bir temsilcisi olan Maliye Bakanı A.H.M. Mustafa Kamal, “dürüst kredi borçlularına” özel fırsat sunmak bahanesiyle büyük miktarda kredi borçlularına hizmet etmek için saçma bir kurtarma planı açıkladı. Bakan daha önce yaptığı açıklamada, “dürüst olmayan ve yozlaşmış işadamlarına karşı sert önlemler” alınacağını açıklamış ve onları “sahtekârlar” olarak nitelemişti. Ayrıca “bu kişilere kredi sağlayan bankalar ve finansal kuruluşlara” da uyarılarda bulunmuştu. ^{(Mustafa Kamal: Yolsuzluk yapan işadamları bağışlanmayacak” Dhaka Tribune 06 Şubat 2019)} Maliye Bakanlığı’nın talimatına göre Bangladeş Bankası ve bir hükümet kuruluşu, takipteki borçluların kolayca ödemelerini sağlamak için cömertçe bir plan hazırladı. Bu, yozlaşmış kredi borçlularına, başka pek çok finansal kazanca sahip olmalarına imkân sağlayacaktır. 1 Mayıs 2019’dan itibaren yürürlüğe girecek olan bu kredi yapılandırmasına göre büyük miktarda kredi borcu olanlar, geri ödemelerini iki yıla kadar ödemesiz dönem (moratoryum) ile 12 yıla kadar uzatabileceklerdir. Üstelik bu borçlulara, ödenmemiş kredilerinde yüzde 2 oranında indirim yapılacaktır. Kredilerini düzenli ödeyenlere şu an uygulanan yüzde 10 ila 15 arasında olan faiz oranı, yeniden yapılandırılmış kredilerde yüzde 7 olacaktır. Dolayısıyla “sahtekârlara” karşı katı tedbirler alınacağına dair Maliye Bakanı’nın yaptığı ateşli açıklamalar aldatmacadan başka bir şey değildir.

Kötü kredi miktarı şu an yaklaşık 1.000 milyar Tk- yaklaşık 12 milyar ABD dolar!- seviyesindedir. Bankaların çoğu, bir avuç aile ve iş insanının kontrolündedir ve kötü kredilerin büyük bir kısmı da aynı kişiler tarafından kullanılmıştır. Daha önce “özel kredi yapılandırma kurumları” adına Hasina hükümetinin, daha fazla yolsuzluk yapmaları için çarpık elite yardımcı olduğuna tanık olmuştuk. 2015’te kredi yapılandırmalarının ardından temerrüde düşen büyük şirketlerin çoğu, gecikmiş borçlarının taksitlerini ödemek yerine yeni borç ve faiz muafiyetini istemişlerdir. ^{(“Kredi yapılandırmasına rağmen en iyi 5 işletme yine yükümlülüğünü yerine getiremiyor” Daily Prothom Alo, 25 Temmuz 2017)} Bu yeni taslak programda da bu 11 işletme grubuna temerrüde düşen kredilerini yapılandırmak için aynı fırsatlar verilmiştir. ^{(Bangla Tribune, 28 Mart 2019)} Bu, böyle toptan yağma politikası geliştirilmesinin gerçek nedenini açıklamaktadır.

Bangladeş’teki tüm kapitalist / demokratik rejimlerin, halkın servetini yağmalama olgusu yeni bir şey değil. Kuruluşundan bu yana ülke böyle bir yağma yaşıyor. Her zaman bankacılık sistemi, aldatıcı krediler ve yağmacılık yoluyla servetin az sayıda kapitalistin tekelinde toplanmasının bir aracı olarak kullanılmıştır. Bu insan yapımı kapitalist / demokratik sistemde yönetici elitler, bir yasa ve politika yapma yetkisine sahiptir. Yandaş kapitalistlerin emriyle bu yetkiyi kullanırlar. Bankalar ve diğer finansal kuruluşları da yağma makinesi olarak istihdam ederler. Bu nedenle bu iktidar sınıfının bankacılık sektöründe reform girişimleri, mevcut sömürüyü sürdürmek, fakir ile zengin arasındaki uçurumu daha da genişletmek için bu yağma makinesini güçlendirmekten başka bir şey değildir.

Bu sömürücü kapitalist ekonomik sistemin pençesinden kurtulmanın yegâne yolunun İslami sistemi yani Raşidi Hilafeti yeniden kurmak olduğunu fark etmenin zamanı gelmiştir. Hilafet, sadece bu mevcut sömürü sistemine bir son vermekle kalmayacak, aynı zamanda servetin insanlar arasında eşit dağılımını da sağlayacaktır. Bu hedefe ulaşmak için Hilafet:

Birincisi: yöneticinin zorba olmasının yolunu kapatacaktır. Egemenlik yalnızca Allah’a aittir, bu nedenle bir yöneticinin belirli bir sınıfın emriyle kanun ve politika yapmasına yol yoktur.

İkincisi: Hilafet, tüm yağma makinelerini yani faiz bazlı bankaları ve finans kurumlarını kapatacaktır. Çünkü İslam’da faiz temelli işlemler kesinlikle yasaktır. Allah ve Rasûl’üne karşı savaş açmakla eş anlamlıdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَذَرُوا مَا بَقِيَ مِنَ الرِّبَا إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ فَإِن لَّمْ تَفْعَلُوا فَأْذَنُوا بِحَرْبٍ مِّنَ اللَّهِ وَرَسُولِهِ وَإِن تُبْتُمْ فَلَكُمْ رُءُوسُ أَمْوَالِكُمْ لَا تَظْلِمُونَ وَلَا تُظْلَمُونَ “Ey iman edenler! Allah’tan korkun. Eğer gerçekten inanıyorsanız mevcut faiz alacaklarınızı terk edin. Böyle yapmazsanız, bunun Allah’a ve Peygamberine karşı açılmış bir savaş olduğunu bilin.” ^{[Bakara 278-279]}

İslam ekonomisi, faiz çemberine düşerek yoksullaşan insanları bu sistemden kurtaracaktır. Mevcut sistemde, faize yatırımlar, işletmelere yapılan yatırımlardan daha güvenliklidir ve bu nedenle insanlar finansal güvenlik için paralarını bankalara yatırmaktadır Bankalar da bu varlıkları kredi işlemlerine yatırmaktadır. Bankalardan kredi alan sıradan insanlar, faiz yükü altında ezilirken, kredi yapılandırmasına giden kapitalistler ise servetten dağ yapmaktadırlar. Bu kurumsal sömürüyü durdurmak için Hilafet, faiz ve aldatma yoluyla insanların paralarını yağmalayan bu bankacılık sistemini tamamen ortadan kaldıracaktır.

Son olarak İslam ekonomisi, din ve ırkına bakmaksızın tüm vatandaşların refahını sağlayacak, mutluluk ve güvenlikten bir kale inşa edecektir. Hilafetin gölgesi altında insanların yaşam ve zenginliği güvende olacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

فَإِمَّا يَأْتِيَنَّكُم مِّنِّي هُدًى فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلَا يَضِلُّ وَلَا يَشْقَى  “Artık benden size hidayet geldiğinde, kim benim hidayetime uyarsa o sapmaz ve bedbaht olmaz.” ^{[Taha 123]}