7 Ekim 2022 ‘de Hizb-ut Tahrir / Danimarka “Sevgili Müslümanlar! Kriz Yapılı Demokrasi İslam’ınıza Aykırıdır, Manasız Seçim Ritüeline Katılmayın!”başlıklı bir bildiri yayınladı. Birçok şehirde dağıtılan bildiri, İslam ve demokrasi arasındaki bariz çelişkilere atıfta bulunmasının yanı sıra, laik demokrasiye ilişkin birkaç önemli eleştiriyi de içeriyordu:

- Pratikte demokrasi, Avrupa’daki Müslüman topluluklara karşı çoğunluğun bir tiranlığıdır. Danimarka bağlamında bugün, yaklaşan genel seçimlerin sonucu ne olursa olsun, Müslümanların daha fazla siyasi baskı ve tacize maruz kalacakları çok açık.

- Demokrasi küresel bir güvensizlik krizi yaşıyor. Danimarka’da da gittikçe daha fazla insan, demokrasinin kapitalist seçkinlerin gücünü örten bir cam tabakası olduğu gerçeğinin farkına varıyor. Her dört yılda bir yapılan seçimler ile gerçek ortaklaşa karar alma efsanesi ölüyor.

- Bu efsanenin bir kısmı, oy vermek ya da kanepede sıkışıp kalmak ve kendini etkinin dışına itmek arasında seçim yapmaktır. Bununla birlikte Hizb-ut Tahrir, dünyanın her yerinde çalıştığı toplumlarda her zaman siyasi faaliyetlerde bulunmuştur. Müslümanları, siyasi, kültürel, eğitimsel ve profesyonel olarak - İslami terimlerle topluma aktif olarak katılmaya çağırıyoruz.

Bir dizi gazete makalesinin yanı sıra radyo ve TV programlarında, farklı kanatlar ve partilerdeki politikacılar, mesajımıza yanıt verdiler. Tahmin edilebileceği gibi çeşitli partilerin sözcülerinden gelen şeytani tepkiler, uzak diyarlara popülist performanslar sundular, demokrasi hakkında boş iddialar ileri sürdüler, yukarıdaki efsaneleri tekrarladılar. Başka bir deyişle, açıklamalarında tek bir düşünce bile yok.

Alışılageldiği gibi kiralık politikacılar, önemli eleştirilere yanıt veremediler. Bunun yerine yıpranmış ve anlamsız basmakalıp söylemlerini tekrarladılar. Demokrasiyi savunmadaki yetersizlikleriyle bu politikacılar, önemli bir noktayı doğruluyorlar: Özgürlük söylemlerine rağmen çıkardıkları kanunlar ile İslam’a ve Müslümanlara karşı sistematik nefret kampanyaları yürütüyorlar, demokrasinin üstünlüğü söylemlerine rağmen gerçek argümandan tamamen yoksunlar.

Ayrıca, İslami değerlere alenen sımsıkı sarılmak isteyen Müslümanlara karşı suçlama, hor görme ve hasta demokrasiye bağlılık taleplerinden başka sunacak hiçbir şeylerinin olmadığını da teyit ediyorlar.

Bu bağlamda tüm Müslümanlara çağrımızı yineliyoruz: İslam’a aykırı ve onunla savaşan buhranlı bir sisteme suni teneffüs yapmayın! Politikacıların sizi sandığa çekme hevesi, ortaklaşa karar vermek veya İslamofobiyi azaltma olasılığıyla ilgili değildir, değerler ve politik sadakat açısından aidiyetle ilgilidir. Müslüman topluluk olarak biz, İslam’a göre topluma katılımımızı güçlendirmeliyiz ve böylece siyasi gündemi ve kamuoyunu etkilemeliyiz.