حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Danimarka
Medya Bürosu
No: DK-BA-2009-MB-TR-0001 |
H. 17 Muharrem 1430 M. Salı, 13 Ocak 2009 |
-Basın Açıklaması- Yahudi Varlığının Gazze Şeridi'ndeki Katliamını Kınayan Protesto Yürüyüşü
Hizb-ut Tahrir / Danimarka, 09.01.2009 Cuma günü, Yahudi varlığının Gazze Şeridi'ndeki katliamını kınayan bir protesto yürüyüşü düzenledi ve yaklaşık iki bin beş yüz (2.500) kişi katıldı. Alnerebr durağından başlayıp Alsanki Has Meydanı'nda son bulan yürüyüşte bir dizi konuşmalar yapılarak aşağıdaki hususlara vurgu yapılmıştır:
1. Gaspçı Yahudi varlığı, Filistin halkına karşı yapılan sürgün ve soykırım operasyonlarının ardından Filistin arzı üzerinde sözde "İsrail" varlığını dikti. İşte o günden bu yana bu varlık, Müslümanları mübarek Filistin arzı üzerindeki varlığını tanımaya zorlamak amacıyla bölgede envai türde iğrenç katliamlar işlemektedir.
2. Sömürgeci Batı devletleri, altmış küsur yıl önce bu varlığı ortaya çıkardıklarından beri, bölgedeki halklara yönelik gerçekleştirdiği saldırılarına rağmen iktisadî, askerî ve manevî olmak üzere ona her türlü desteği tedarik etmeyi sürdürmektedirler. Batılı Hükümetler, sürekli olarak bu gaspçı varlığın gerçekleştirdiği saldırılara meşruiyet kazandırmak için, bunların nefsi müdafaa olduğunu gerekçe göstermeye çalışırlarken, bu gaspçı varlığa yönelik Müslümanların direnişlerini ise bir terör olarak yansıtmaktadırlar! Böylelikle Batılı Hükümetler, Batı ve çıkarları için hayatî öneme haiz bu bölgedeki askerî kolu mesabesinde olan bu varlığa yönelik desteklerini meşrulaştırmak için katil ile kurbanı aynı kefeye koymaya, hatta kurbanı terörist yapmaya çalışmaktadırlar.
3. Gazze'de işlenen katliamlar, bu mücrim varlığın tabiatına yönelik en son kanıttan öte bir şey değildir ve Batılı Hükümetlerin de ne kadar ikiyüzlü olduğunu ve masumların kanlarını umursamadıklarını ifşâ etmektedir. Aynı zamanda Batılı Hükümetlerin terennüm ettikleri demokrasilerin ve insan haklarının yalan olduğuna da bir kanıttır.
4. Batılı Hükümetlerin, İslâmî âlemdeki bozuk nizamlar yoluyla dayattığı "çözümler" ise, Müslümanların başına beladan başka bir şey getirmeyecektir! Yine Yahudi varlığı ile barış süreci denilen şey ile İslâmî âleme demokrasi dayatma girişimleri, Müslümanların hakları ve kanları pahasına Batının ve Yahudi varlığının çıkarları lehine olan çözümlerden öte bir şey değildir. Bu nedenle Batılı girişimler, tamamen reddedilmelidir ve Müslümanlar nezdinde bunların hiçbir meşruiyeti yoktur.
5. Batı ülkelerindeki parlamentoların önünde oturma eylemleri düzenleyerek gerek Güvenli Konseyi, gerek diğer devletlerarası kuruluşlar yoluyla onların Hükümetlerinden Gazze'deki katliamları kınamalarını ve durdurmalarını talep etmek, sorunun sebebi ile çözümü arasını ayırt edemeyen yüzeysel girişimlerden veya Müslümanları, düşmanların eline teslim eden hıyanet girişimlerinden öte bir şey değildir. Zîra bu, Filistin'deki, Irak'taki ve tüm İslâm âlemindeki Müslümanlar, bunların sıkıntısını çektiği sürece siyasî bir intihardır ki böylece Müslümanların meseleleri, kendilerine alenî düşmanlık besleyen Küfür devletlerinin eline geçmiştir.
6. Batılı Hükümetler, ajan nizâmlar ile Yahudi Devleti arasında barış anlaşmaları imzalamak yoluyla Yahudi varlığını İslâmî âlemin bir parçası yapmanın yoğun uğraşı içerisine girdiler. Ancak Yahudilerin Gazze'deki katliamlarına yönelik İslâmî halkların tepkisi, bu Hükümetlerin çabalarının heba olup gittiğine ve İslâmî âlemdeki bozuk nizâmların, halklarını temsil etmediğine bir delildir.
7. Suudi Arabistan ve İran gibi İslâmî kılıflı nizâmlar dâhil olmak üzere laik nizâmlar İslâmî âlemde var olduğu sürece, Müslümanların kanları ile mukaddesatları çiğnenmeye maruz kalmaya devam edecektir. Zîra bu nizâmlar, Müslümanların ordularının "dışarı çıkmamasını" dayatmaktalar ve onları kendilerine süs eşyası edinmektedirler! Böylelikle Yahudi uçakları, her hangi bir saldırıya maruz kalmaktan emîn bir şekilde semada fır dönerek insanları ve ağaçları bombalamaktalar! Bu nizâmlar bununla da yetinmeyip Gazze Şeridi'ne yönelik boğucu bir ambargo dayatılmasında Yahudi varlığına yardım etmişlerdir. Dolayısıyla bu nizâmlar olmamış olsaydı, Yahudi varlığı bir gün dahi baki kalmaz ve hiçbir kimse hiçbir zaman Müslümanların hurumatlarını çiğnemeye cesaret edemezdi.
8. Müslümanlar şunu iyi bilmelidir ki mal teberrusunda bulunmak, dua etmek... gibi mübarek hayırlı ameller ile sempati bildirileri, ister Gazze'de olsun, isterse Müslümanların beldelerinde olsun işlenen katliamları engellemez. Bilakis bu saldırılara, orduların harekete geçirilmesi ve cihat ilan edilmesi ile karşılık verilmelidir. Madem ki İslâmî âlemdeki yöneticiler, bunu yapmayı reddediyorlar, o halde Müslümanların bu yöneticileri alaşağı etmeleri ve tüm Müslümanlar ile mustazaflara yardım etmek amacıyla lisanından önce kılıcını konuşturan muhlis bir Halîfe'yi nasbetmeleri gerekir.
Şâdî Ferîca
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Medya Temsilcisi
Danimarka
E-mail: chadi@Hizb-ut Tahrir.dk
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Danimarka Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: (+45) 50 59 90 66 www.hizb-ut-tahrir.dk |
E-Mail: info@hizb-ut-tahrir.dk |