KEMALİST LAİKLER İLE LAİK ERDOĞAN ARASINDAKİ FARK
- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
İngiliz kuklası mücrim Mustafa Kemal'in eliyle 1924’te Osmanlı Hilafet devletinin yıkılmasıyla birlikte, Türkiye laiklikle yönetilmeye başladı. Mustafa Kemal, İslam'ın bütün izlerini İngilizlerin yardımıyla ortadan kaldırdı. Onun arkasından İsmet İnönü ve ondan sonra gelenler de aynı yolu takip ettiler. Laikliğin bâki kalması için İngiltere çok özen gösterdi. İngiltere Türkiye'deki yandaşlarıyla birlikte İslam'a acımasız savaş açtı. İslami yönetimin yeniden hayat bulmaması için orduyu araç ve set olarak kullandı ve onunla da İslam'ın bütün şiarlarına darbe vurdu. Böylece ordu sayesinde Türkiye yönetiminde yıllarca tek başına hâkimiyet sürdürdü. Fakat Erdoğan’la birlikte Türkiye yönetimi hususunda Amerika’yla çatışmaya başladı. Erdoğan yönetimi eline aldığında bile, Kemalist laiklerin ellerini ensesinde hissetti. Amerika laik Kemalistlerin Türkiye halkı tarafından kabul görmediğinin farkına vardı. Amerika İngilizlerin diğer ülkelerde yönetimi alma konusundaki dehasını ve kurnazlığını kullanarak Türkiye’de yönetimi almaya çalıştı. Ancak Kemalistlerin İslam’a karşı açık düşmanlıklarını görünce, kendi kuklalarını İslami kılıfla boyaması gerektiğini anladı. Ne zamanki kendi kuklaları iktidar olunca, ordu devreye girip iktidarı askeri darbeyle düşürüyordu. Bundan dolayı Amerika sokağa hâkim olma politikasını kullanmaya başladı. Bu politika; sokağın kendi kuklalarına destek vermesi için İslami duygularla boyanmış olması ve askeri güçle de desteklenmesidir. Ayrıca çeşitli bombalı saldırı politikasıyla da kuklalarının iktidarda kalmasını sağlamak, bununla birlikte İngiliz güdümlü generalleri teröre karşı ortak hareket etmeye zorlamak. Türkiye’deki bu bombalı saldırıların arkasında Amerika olduğu aşikârdır. Erdoğan’ın iktidarını sağlamlaştırmak için özel hareket polislerinin terörle mücadeleye dâhil edilmesi, ordunun isteksiz olmasına rağmen kabul ettirdi. Erdoğan’ın iktidarını sağlamlaştırmak için özel hareket polislerinin dâhil olması ikinci adımdır. Bunu da kendi kuklalarını İslamla süsleyerek Türkiye sokaklarında uyuyan İslami duyguları uyandırmasından sonra oldu. Sonra üçüncü adım ise, laik Türkiye devletinin kurulmasından itibaren ordusunda uygulanan YAŞ kararlarıyla üst düzey generallerin emekliye sevk edilmesidir ki bu kararlar kanunidir. Böylece İngilizlerin nüfuzu yavaş yavaş erimeye başladı. Askeri şuura yaklaşmaya başlayınca, İngiliz yanlısı askerlerin emekliye sevk edilmesi ve makamlarından gönderilme korkusuyla başarısız bir darbe girişimine kalkışması, Türkiye’de kan akmasına ve kaos oluşmasına sebep oldu.
Osmanlı Hilafetinin ilgasından sonra, Türkiye laiklikle yönetilmektedir. Laikler aralarında çatışsa da her ikisi de laikliği Türkiye halkına tatbik etmek istemektedir.
*Peki bu çatışma niye?
*Erdoğan’ın laikliğiyle Kemalistlerin laikliği arasında fark varmı dır?
LAİK KEMALİSTLER (DARBECİLER):
Kemalist laikliğin manası, dini tezahürlerin hayat alanından tamamen kaldırılması ve dindarlığı hiçbir şekilde kabul etmemesi velev ki bu ferdi olsa bile. Kemalizm eşittir dinsizlik ve ateistliktir. Kemalizm mutlak olarak dini inkâr eder, hayat sahasında hiçbir şekilde bir parçasını bile uygulanmasını kabul etmez. İslama düşmanlıklarını meydan okurcasına açıktan ortaya koyarlar. Müslümanlara ve İslama açıktan savaş ilan ettiklerini beyan ederler. Bu tepki Müslümanlar için olumlu oldu. Zira böylece Türk halkı laiklerin kendilerine karşı açık düşman olduklarını anladı. Bu Kemalist laiklerin sayısı Müslümanlara nazaran azdır.
ERDOĞAN LAİKLİĞİ (AMERİKAN LAİKLİĞİDİR):
Amerika, Türklerin İslamı sevdiğini ve İslam için canlarını feda edebileceğinin hakikatini öğrendikten sonra, İngiliz laikliğinden farklı olarak daha hafif ve sinsi, İslami duyarlılığı ve İslami davranışları kabul eden İslamla süslenen laikliği benimsedi. Bu İslami motifler Türk halkı için ancak devlet dışı kurumlarda geçerli olup, ferdin hayatında ve şahsi davranışlarıyla sınırlıdır. Kısaca bu laiklik, ferdin dindarlığını kısmi konularda kabul eder. Ancak toplum ve devlet yönetiminde laikliği kabul eder. Erdoğan’ın yönettiği Amerikan laikliğini Müslüman kardeşlerde (ihvani-müslimin) benimsiyor. Hatta bazıları Erdoğan’ın konuşmalarında İslami kelimeleri kullanması, Kuran-ı Kerim’i eline alıp kaldırması ve Ak partinin tek başına iktidar olabilmesi için her seçimde kullandığı başörtüsü yasağını eleştirmesinden dolayı Erdoğan’ın statüsünü Ömer radiyallahu anhuya benzetmektedir.
Erdoğan’ın laikliğiyle darbecilerin laikliği arasındaki fark, Erdoğan’ın laikliği İslami kılıflarla örtülü olmasıdır. Kemalistlerin laikliği ise sabah akşam durmaksızın Müslümanlara karşı savaşında çirkin yüzünü alenen göstermesidir. Bundan dolayı laikliği, Türkiye ve dünyadaki Müslümanlar reddetmektedir. Bunu cesur Türk halkı kanıtlamıştır. Türk halkı darbecilere ancak Erdoğan’ın çağrısından sonra tepki gösterdi, Erdoğan onlardan demokrasiye sahip çıkmalarını istedi. Fakat Türk halkı demokrasiye değil, İslama inanan halktır. Türk halkı laik darbecilerin İslama aşırı düşmanlık besleyen laiklik plan ve programını öğrendikten sonra, dünyayı hayrete düşürecek şekilde tankların karşısına Allah-u Ekber nidaları atarak güçlü ve cesaretli bir şekilde karşı koydular. Hatta bazıları Erdoğan’ın İslamla yönettiğini kabul ediyorlar. Kemalistlerin bundan dolayı Erdoğan’ı darbeyle düşüreceklerini düşünerek büyük bir cesaretle sokağa çıktılar. Türkiye yöneticileri böylesi cesarete sahip olsalardı, sömürgeci devletlerle en başta Amerika, İngiltere, Fransa, Rusya ve diğerleriyle alakalarını keserlerdi.
Kemalist laikliği savunmak olmaz, o küfür nizamıdır onu benimsemek İslama ve Müslümanlara düşmanlık beslemektir. Laikliğin küfür nizamı olduğunu idrak ettikten sonra onu eleştirmeye gerek yoktur. Laiklikte, yöneticinin ihanetinden daha büyük bir şey yoktur. Çünkü, halk yöneticinin İslamla yönettiğini ve devletinin İslam devleti olduğunu zannederek Müslümanların beldelerinin birleşmesinin an meselesi olduğu vehmine kapılmaktadır. Ayrıca bu devletin Müslümanların meselelerini çözüme kavuşturacağını Filistin’i, Irak’ı, Suriye’yi ve diğerlerini kurtaracağını zannetmektedirler. Aslında bu devlette demokratik, laik sivil bir devlettir. Ve Bu devlet İslama düşman olan devletlerle (NATO) ittifak halinde ve kâfir dostlarının yanında Afganistan’da Müslümanları katletmektedir. Müslümanların bir bölümü Erdoğan’ın nizamı, İslam nizamı olduğunu zannediyor. Çünkü İslami motiflerle süslü, aynı Husilerde olduğu gibi. Orada da halkın cazibesini çekebilmek için Kuran’a dönüyoruz dediler, halbuki Yemen’de laiklikle yönetilmektedir. Bundan dolayı Erdoğan laikliğini doğru anlamak gerekir ki Müslümanlar Kemalistlere karşı pozisyonları nasıl gösterdiyseler Erdoğan’ın laikliğine karşıda aynısını göstersinler. Verdikleri kurbanların, nebevi metod üzerine Râşidi Hilafetle tatbik edilecek hakiki İslamı temsil eden İslam nizamını kurmak için olsun.
ERDOĞAN’IN YÖNETİMİ İSLAM DEĞİL LAİKTİR, DELİLLERİ ŞUNLARDIR:
1- Erdoğan’ın yönetim şekli cumhuriyettir. Kuran ve Sünnete dayanmayan tam aksine insanlar tarafından konulan kanunlarla ve yasalarla yönetmektedir. Devletin ve toplumun idaresi, iç ve dış siyaset laikliğe göre uygulanmaktadır. Bunlar Erdoğan’ın tartışmasız Türkiye’de laikliğin öncüsü olduğunu göstermekte ve Erdoğan bununla da gurur duymakta, ayrıca partisinin laikliğin savunucusu olduğunu ve kendisinin de laik olduğunu açıkça söylemektedir. Kendisi gururla ve iftiharla laik olduğunu itiraf ettiği halde, bazı kesimler ona halen İslamcı lakabı takmaktadır. Hâlbuki. Cumhuriyet sisteminin, İslamla hiçbir şekilde bir bağı yoktur ve cumhuriyet sistemi batılılardan ithal edilmiştir. Müslümanlar nezdinde İslam’daki yönetim şeklinin Hilafet olduğu malumdur. Cumhuriyet, başkanlık, parlamenter, federal, monarşi, imparatorluk veya polisi sistem değildir.
2- Erdoğan’ın anayasası yüzde yüz laiktir, hiçbir maddesi İslami değildir.
3- Yemin Allahtan başkasına yönelik yapılırsa haram olur. Laik Erdoğan’ın yönetiminde yemin, laikliğe ve Yahudi Mustafa Kemalin ilkelerine göre yapılır!
4- Erdoğan sömürgeci devletleri dost edinmekte ve başta Amerika, Rusya, Avrupa devletleri ve yahudi varlığıyla ilişkileri güçlendirmektedir. Bu devletlerin elleri Müslümanların kanıyla boyanmıştır. Amerika Afganistan, Irak, Somali, Suriye ve diğer devletlerde milyonlarca Müslüman katletmiştir. Rusya, orta Asya’da milyonlarca Müslüman katletti ve şuan Türkiye’nin hava sahasını kullanarak Suriye’de insanları bombalamaktadır. Birkaç ay önce Türk savaş uçakları Rus uçağını düşürmüş ve bundan dolayı ilişkiler gerginleşmişti. Amerika’nın Rusya ve Türkiye tarafından Suriye’ye ilişkin plan ve çözümlerini uygulaması için, Erdoğan’ın Rusya ile ilişkilerin normalleşmesi gerekiyordu. Erdoğan bunun için uğraştı ve başardı.
5- Erdoğan kâfir dostlarının yanında (NATO) Afganistan ve diğer beldelerde Müslümanlara karşı savaşmakta, sözde teröristlerle mücadele adı altında Amerika’nın güdümünde Irak ve Şam’da Müslümanları katletmekte Müslümanların ülkelerini ve servetlerini imha etmektedirler.
6- Erdoğan, Şam’da ümmetin devrimini destekliyor görüntüsü veriyordu, hâlbuki Amerika tarafından Beşar Esad’a alternatif oluşturulan muhalefeti destekliyordu. Fakat Amerika Esed’in yerine münasip alternatif bulamadı ve bulamamasının sebebi ise Şam ehlinin Amerika’nın çözümlerini reddetmesi ve onların muhalefete ve zalim tağut rejiminin düşmesine karşı eşsiz ısrarı, ve Hilafeti talep etmeleridir. Bu durum Amerika’yı Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye’yi Rusya ile uzlaşmaya zorladı ve bunu başardı. Rusya ve Türkiye Şam’daki terörle mücadele konusunda anlaştı. Kafir Rusya’nın nazarında, Amerika’nın ve Rusya’nın sömürgeci projelerini kabul etmeyen ve zenginliklerini yağmalamalarına izin vermeyen Şam ehlinin hepsi teröristtir. Erdoğan ve Rusya’nın gözünde teröristler ise küfrün başı olan Amerika’yı, dinsiz Rusya’yı ve kötülüğün başı olan Avrupa devletlerini kovmak, kâfir baas rejimini ortadan kaldırmak ve İslamla yönetecek olan Râşidi Hilafet devletini kurmak için mücadele veren muhlis sadık devrimcilerdir. Tabiki kâfirler bundan memnun olmazlar. Amerika, Rusya ve İran Suriye’de sorun olmuş ve başarı sağlayamamışlardır. Bundan dolayı Erdoğan’ın Türkiyesi binlerce Şam ehlinin öldürülmesini ve milyonların yerlerinden edilmesine rağmen, Rusya, İran ve Amerika’yı kurtarmak ve zalim Beşşarın devrilmesini önlemek için muhalefeti müzakereye çekmek istemektedir. Erdoğan laik küfür kanunlarıyla yönetmekte ve İslama karşı kâfirlerin savaşında onlarla ittifak halindedir. Bu durumda Erdoğan’ın yönetimi İslamimidir?
TÜRK EKONOMİSİN BÜYÜMESİNİN GERÇEĞİ:
Türk ekonomisin büyümeye teşvik edilmesi ve ekonomide dünyanın gelişmiş ülkeleri arasında altıncı sırada olması ayrıca tüm borçlarını ödemesi ve dünya bankasına borç vermesi söylentileri! vardır. Bunların hepsi yalan ve aldatmadır, dezenformasyon ve gerçekleri tahriftir, bunlar umutları yeşerten yalanlardır. Allah-u Teala şöyle buyurmaktadır: ﴿فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَىالْكَاذِبِينَ﴾“böylece Allah’ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.”(Ali İmran 61).
Bütün bunlar Amerika’nın Erdoğan’ı özellikle İslamcılar arasında popüleritisini parlatmak içindir. Ekonomin iyi gitmesi kalplere sevgi duygusunu verir bundan dolayı ona karşı sevgi ve güven oluşur, insanlar da onun İslamı uygulayıp uygulamadığı hakkında düşünmez. Gerçekten mi Türkiye bütün borçlarından kurtuldu?
Tabiki hayır, hakikat bunun aksi olduğunu gösteriyor, küresel ve Türk medyası, Türkiye’nin 2012 yılında tüm dış borçlarından kurtulduğunu ve ekonomisinin dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olduğunu açıkladı. Lakin bunların gerçekliği gerçeğe aykırıdır ve Türk hükümetinin kendisi tarafından onaylanmış kaynaklardan temin edilen verilerle ve rakamlarla çelişmektedir. Hakikat ise Türk ekonomisi zorda olsa 10% büyümekteydi. Ancak bu büyüme son yıllarda gerilemekte hatta 2014’te 4% düştü.
Türkiye’nin dış borcunun değeri 507 milyar dolardır, iç borcun değeri dünya bankası ve CIA raporlarına göre bilinmiyor. Türkiye borçlarını planlamak için uluslararası bankaları ikna edemiyor, dış borçtan kaynaklanan açığı kapatmak için yerli finans kuruluşlarından borç talep ediyor.
Türk ekonomisi haram olan faize ve turizme dayanmaktadır, buda Türk devletinin tatil köyleri, diskoları, otelleri, fuhuşu, çıplaklar plajlarını açarak, halkın ahlaki erozyona uğramasına yol açmaktadır. Erdoğan’ın yönettiği laik anayasa kanunları tarafından eşcinsellerin korunması garanti altına alıyor!
Bütün bunların hepsi İslam’ın kesin olarak haram kıldığı hususlardır. Eğer Türkiye devleti İslami ise onu destekleyenler ve laiklerin iddia ettiği gibi, neden bütün bunlar mevcut! Ekonomisi İslami ise neden haram paraya dayalı? Haram gelirler dünya gerçeği değil, bu ancak bir aldatmacadır.
SONUÇ OLARAK:
Burda Kemalist laiklerle ve Erdoğancı laikler arasında bir tek fark vardır, o fark darbeci laiklerin hayatın her alanında dini tezahürlerin iptal edilmesini istemektedirler. Bu apaçık aşağılayıcı bir şekilde İslama düşmanlıktır ve Müslümanların duygularına karşı provokasyondur. Bundan dolayı Müslümanlar Kemalist laikleri ve onların destekçilerini mutlak olarak reddeder. Âlemlerin Rabbi olan Allaha hamd olsun.
Erdoğan laikliği, bireylere ferdi yaşamlarında İslami duygularını ifade etmek için küçük bir çıkış bırakır, fakat devlet yönetiminde ve toplumsal alakalarda Kemalistlerden farkı yoktur. İkisinde de (Erdoğan ve Kemalist laikliğinde)hakimiyet millete aittir. Kanun koyar, anayasayı çıkarır, haram ve helal kılar ﴿إِنِ الْحُكْمُ إِلاَّ لِلّهِ أَمَرَ أَلاَّ تَعْبُدُواْ إِلاَّ إِيَّاهُ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ﴾ Hüküm ise ancak Allah’a aittir. Sizin O'ndan başkasına ibadet etmemenizi emretti. İşte bu kayyum dîndir. Ve lâkin insanların çoğu bilmezler. (yusuf 40)
Her iki laiklikte, var olan tüm sorunların ve krizlerin müsebbibidir, tüm afetlerin, sıkıntıların, çekişmelerin, huzursuzluğun, savaşların, bombalamaların, suikastların aktörüdür.
Müslümanların ve dünyadaki insanların tek çıkış yolu, hayatlarını düzenleyecek nizamı bilen yaratıcının gönderdiği şeriatı insanlığa tatbik etmektir. : ﴿أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ﴾ Yaratan bilmez mi? O, en gizli şeyleri bilir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır. (mülk 14)
İnsanlığı kapitalizmin ve laikliğin sonsuz sorunlarından ve zulmünden kurtaracak yegâne doğru sistem budur. Bunun yolu ise Hizb-ut Tahririn liderliğinde sorunları köklü çözümle çözen ve dünyaya güvenliği, emniyeti, huzur ve mutluluğu sağlayan nübüvvet metodu üzeri ikinci Râşidi Hilafet devletini kurmakla olur .
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Seyf Çerradi