حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Hollanda
Medya Bürosu
No: HL–BA–2015–MB–TR–08 |
H. 05 Şa’bân 1436 M. Cumartesi, 23 May 2015 |
Peçe Yasağı ve "Özgürlük" Safsatası
2012 yılında peçeyi yasaklamak için yapılan başarısız girişimin ardından Hollanda parlamentosu bugün nihai olarak peçe yasağını onayladı. Bu andan itibaren Müslüman kadınların kapalı kamusal alanlarda peçe takmaları yasaktır. Kamusal alanlarda peçe takanlar, ya da kamusal alanlara peçeli girenler, yaklaşık 405 Avro tutarında para cezasına çarptırılacaklar. Polis, güvenlik gerekçesiyle bu gibi yerlerde peçe takanlara peçelerini çıkarmalarını bile isteyebilecektir.
Bu kez peçeyi yasaklama kararı alınırken "sınırlı yasak" kavramı kullanıldı. 2012 yılında ise "tamamen yasak" terimi kullanılmıştı. Bu da kararın biraz hafifletilmiş olduğu izlenimini veriyor. Çünkü sokakta yüzün örtülmesine izin veriliyor. İçişleri Bakanı Plasterk yaptığı açıklamada, "Kadınlar, ev ve sokakta peçe giyebilirler. Çünkü biz, özgür bir ülkede yaşıyoruz." dedi.
Ancak bakan, sokakta peçe takabilirler sözü ile pratik olarak neyi kastediyor? Çünkü yasak, tramvay, otobüs, tren ve metro gibi toplu taşıma araçlarını kapsadığı gibi okul bahçelerini, belediye salonlarını, hastaneleri, sağlık ve polis merkezlerini ve mahkeme salonlarını da kapsıyor. O halde nasıl sokakta peçe takmak yasal olabilir? Bu, kadınların sadece sokaklarda yürürken peçe takabilecekleri anlamına geliyor. Hatta mahalle baskısı ve peçeye karşı oluşan düşmanca atmosfer nedeniyle bile bu Müslüman kadına zor gelecektir. Yine İçişleri Bakanı yaptığı açıklamada isteyen evinde peçe takabilir dedi. Oysa peçe ve cilbab, evde giyilecek bir giysi değildir. Müslümanlar olarak bizim evde ne giyip giymeyeceğimizin bakan tarafından belirlenmesi saçmalık ve deliliktir.
Bu, bu andan itibaren devletin, kamusal alanda peçe takılmasını tolere etmeyeceği anlamına gelir. Peçe evde giyilen bir giysi olmadığına göre, bakan Plasterk tarafından yapılan kısmi yasak sözlerinin hiç bir anlamı yoktur. İster yasak kısmi olsun isterse kapsamlı olsun doğası gereği zalimane bir yasaktır. Bazı istisnalar ile birlikte konulan kısmi yasağın hiçbir realitesi yoktur. Her ne kadar yasak, kısmi bir yasak olsa da aslında kapsamlı bir yasaktır. Biz "özgür bir ülkede" yaşadığımız için sözde kısmi peçe yasağı, Batının şakşakçılığını yaptığı özgürlük fikrine aykırıdır.
Peçeyi yasaklama kararının arkasındaki çürük temellerden biri de kamu güvenliğini korumaktır. Bu muğlak bir ifadedir. 2011 ve 2012 yıllarında peçeyi yasaklama girişimine yönelik endişe ve eleştirilerimizi dile getirmiştik. O zaman peçe yasağının güvenlik ile hiçbir ilgisi olmadığını, bunun İslam'a alçakça bir saldırı ve Müslüman kadınlara zarar vermek anlamına geldiğini söylemiştik. İslam'ın sembollerine ve Müslümanlara karşı alınan bu önlemlere, İslam'a karşı yapılan bir saldırı perspektifinden bakmak gerekiyor.
Soruyoruz: Güvenliği korumak adına peçeyi yasakladıklarına göre, özellikle bu günlerde korku ve nefretin kol gezdiği bir atmosferde inancına binaen peçe takarak sokağa çıkmak isteyen Müslüman bir kadının güvenliğinden kim sorumlu olacak?
Peçe yasağında parlamentonun dayandığı bir başka nokta ise, kadına zulümdür. Oysa görünen bir gerçek vardır ki Müslüman kadına zulmeden, kanaatine binaen taktığı peçe değildir. Aksine zulmün nedeni, kadın ve inancına göre tercih ettiği sembole karşı devlet tarafından alınan baskıcı önlemlerdir.
Hükümet, Müslümanları Hollanda toplumuna entegre etmek için peçeyi yasaklama kararı aldı sözüne gelince, bu söz, sözde Batılı özgürlüklerin illüzyonist bir ifadesidir. Aslında Müslümanları Hollanda toplumuna asimile etmek anlamına gelen entegrasyon, sözde fikir özgürlüğüne aykırıdır. Müslümanları entegre ya da asimile etmek için hükümet, Müslümanların İslami kimliği koruma hakkını hiçe sayıyor.
Bilindiği üzere peçe takan kadınların çoğu, kendi iradelerine göre takıyorlar. Bunu gönüllü olarak yapıyorlar. Dolayısıyla özgürlükler çığırtkanlığı yapan Batı toplumu, bu seçime saygı duymalıdır. Ancak biz, İslami semboller söz konusu olduğunda Batının Müslümanlara çifte standart uygulamasına alıştık artık. Bir yandan Batı, Müslüman topluluklara özgürlükleri dayatırken, öte yandan bu özgürlüğü onlardan söküp almak için çalışıyor.
Hollandalılar Müslüman kadınların bu toplumun bir parçası ve aktörleri olmasını isterken Müslüman kadın da kendi kanaati ve dinine göre bu toplumun bir aktörü olmak istiyor. Ama toplum ona engel oluyor ve önüne engeller koyuyor. Ve onu evine hapsetmek için çalışıyor.
Son olarak Hollanda hükümeti, peçe takanların küçük bir azınlık olduğunu kabul ediyor. Bu nedenle peçeyi yasaklama kararının meclisten sorunsuz geçeceğini düşünüyor ve inanıyor. Biz burada Müslümanları uyarmak isteriz. Kendilerine karşı kurulan entrikanın farkında olsunlar. Doğrudur, peçe konusunda âlimler arasında ihtilaf var. Kimileri farz, kimileri de farklı düşünüyor. Bu iki görüşü de taklit eden Müslümanlar var. Ancak bu ihtilaf, peçeyi yasaklama kararına etki etmemelidir. Peçeyi yasaklama kararı, peçenin farz olmadığını düşünenlerin görüşünü destekliyor anlamına gelmemelidir. Bu yüzden Müslümanlar, ister peçenin farz olduğuna inansınlar, isterse farz olmadığını düşünsünler, hep birlikte bu yasak karşısında durmalıdır. Çünkü bu karar, İslami sembollere bir saldırıdır ve dolayısıyla açıkça İslam'a bir saldırıdır.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Hollanda Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: +31 (0) 6 11 86 05 21 www.hizb-ut-tahrir.nl |
E-Mail: Okay.pala@hizb-ut-tahrir.nl |