حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
İsveç
Medya Bürosu
No: SE–BA–2022–MB–TR–02 |
H. 15 Ramazan 1443 M. Cumartesi, 16 Nisan 2022 |
Kuran-ı Kerim, Müslümanların Kimliğini Yok Etmek İçin İsveç Devletinin Onayı ile Yakıldı
14 Nisan Perşembe günü aşırı sağcı Danimarkalı politikacı, Norköpin ve Jönköping kentlerinde polis koruması altında Kuran’ı Kerim yaktı. Olay, söz konusu şehirlerde Müslümanların sert tepkilerine yol açtı. Bir grup Müslüman polise taşlarla saldırdı, polis arabasını ateşe verdi, polis geri çekilmek zorunda kaldı. Ertesi gün Rinkeby ve Örebro kentlerinde de benzer sahneler yaşandı. Tepkiler çığ gibi büyüdü, bazı polis memurları yaralandı. Kuran-ı Kerimi Yakma Turu, hafta sonu İsveç’in güneyindeki farklı şehirlerde halen devam ediyor. Ulusal Polis Komiseri yazılı yaptığı basın açıklamasında ayaklanmaların “demokrasiye saldırı” olduğunu belirtti.
Kuran-ı Kerim sevgisini yok etmek ve İslam düşmanlığını normalleştirmek amacıyla İsveç devletinin bu nefret kampanyalarına yaptığı devasa yatırım, Danimarkalı aşırı sağcı Sıkı Yön Partisi (Stram Kurs) lideri Rasmus Paludan’ın yalnız kurt olmadığının açık kanıtıdır. Aşırı sağcılar spontane türemiş ve üremiş değillerdir. Sağcı canavarı doğuran ve besleyen, siyasi partilerin onlarca yıldır sürdürdüğü ve son yıllarda daha da görünür hale gelen İslam karşıtı politikalarıdır. Bugün bu sağcı canavar, rejimin Müslümanları kırbaçlamak için kullandığı bir aparattır. Zorla entegrasyonu, İslam’a ve sembollerine olan her türlü sadakati ve sevgiyi yok etmeyi amaçlıyor. Bu nedenle korkunç sonuçlarına rağmen bu tür nefret eylemlerinin tekrarlanması şaşırtıcı değil.
Toplumdaki ayaklanmaların, vandalizmin, kaos ve gerilimlerin nedeni, ifade özgürlüğüdür. Farklı etnik kökenler arasında gerilim yaratmak ve kışkırtmak için kullanılıyor. Oysa bunun düşünce ifadesiyle hiçbir ilgisi yok, toplumdaki belli bir kesimle alay etme ve hakaretle ilgisi var. Yasalar, provokasyon ve alaycılığa izin veriyorsa, koruyorsa, finanse ediyorsa, hiçbir medeni toplum barış içinde yaşayamaz, farklı etnik kökenler bir arada uyum içinde bir yaşam süremez. İsveç halkı, sadece gerginlik ve yıkıma katkıda bulunan bu İslam karşıtı eylemlere karşı çıkarak toplumlarını korumalıdır.
14 Nisan Perşembe günü Örebro Camii’nde iki polis memurunun soruları yanıtladığı bir video klip sosyal medyada viral oldu. Eşcinsel veya Yahudi varlığı bayraklarının yakılıp yakılamayacağı sorulduğunda, olumsuz yanıt verdiler. Dolayısıyla mesele, ifade özgürlüğü değil, sadece İslam’a saldırma özgürlüğüdür. Hizb-ut Tahrir / İsveç, görüşlerini ifade etmek için belediye binalarını kiralama talebi defalarca kabul görmedi. Polise yaptığı başvuruları “uzun bekleme süresi” gerekçesiyle birkaç kez reddedilirken, nefret savunucularının başvuruları hemen işleme konuldu. Yine Stockholm merkez polisinin, çocukları sosyal hizmetler tarafından kaçırılan ebeveynlerin başvurularını nasıl reddettiğine tanık olduk. Dolayısıyla ifade özgürlüğü siyasi araçtan başka bir şey değil, özellikle Müslümanları hedef almak için kullanılıyor.
Öte yandan İslam, insana hakkı söylemesini ve haksızlığın karşısında durmasını emreder. İnsanlara iktidardakileri hesaba çekme hakkı tanır ve hatta emreder, alaycılığı ve hakareti kesinlikle yasaklar. Hilafet, İsveç’in aksine, gayrimüslim tebaasını tebaanın ve devletin alaycılık ve kötü muamelesinden koruyacaktır. Böylece İslam, arka planı ve inancı ne olursa olsun tüm insanlar için istikrarlı ve güvenli bir yaşamı garanti eder.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir İsveç Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: https://hizb-ut-tahrir.se/ |
E-Mail: info@hizb-ut-tahrir.se |