Perşembe, 19 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/21
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi

No: HT-BA-2024-MB-TR-03 H. 12 Raceb 1445
M. Çarşamba, 24 Ocak 2024

Rishi Sunak Hükümeti, Yalan ve İftiralar Atarak Hizb-ut Tahrir’i Yasakladı. Yahudi Varlığının Gazze’de İşlediği Katliama Karşı Çıkanlara “Antisemitizm” Kılıcını Salladı

 

Geçtiğimiz perşembe günü 18 Ocak 2024’te İngiliz hükümeti, Hizb-ut Tahrir’in yasaklanması önerisini Avam Kamarasında oyladı. Oturuma katılan milletvekilleri, sunulan öneriyi tartıştıktan sonra Hizbin yasaklanmasını kabul ettiler. Gerçekte karar, kamuoyunu aldatmaya yönelik bir takım siyasi söylemlerdir. Yahudi varlığının günlük işlediği katliamlara yol verilmesini, işgale karşıtı gösteri yapılmamasını ve direniş talebinde bulunulmaması için kamuoyuna “Antisemitizm” kılıcı sallamayı amaçlıyor. 

Böylece Hizb-ut Tahrir, İngiltere’de 40 yıldır yürüttüğü faaliyetlerin ardından kolayca yasaklandı. Faaliyeti boyunca ne İngiltere’de ne de dünyanın herhangi bir yerinde maddi bir eyleme karıştığı ispatlanmış değildir. Öneriyi sunan Rishi Sunak hükümeti, Hizb-ut Tahrir’in terör örgütü olduğu yalan ve iftiralarını ispat edemeyince, Gazze savaşındaki konumu nedeniyle terör örgütü olduğu bahanesini ileri sürdü!

Rishi Sunak hükümeti İçişleri Bakanı, Avam Kamarası oturumunda Hizbin terör örgütü olduğu hakkında gerçek hiçbir kanıt sunamadı. Müslüman ordulara seferberlik çağrısı yaptığını ve Yahudi varlığı ordusuyla savaşmaya çağırdığını söyledi. Geri kalan “kanıtlara” gelince, Birleşik Krallık’taki Siyonist lobinin kırık plak gibi tekrarladığı çürük bahanelerden başka bir şey değildir. Siyonist lobi, Rishi Sunak’a İngiliz Yahudilerinin Filistin yanlısı gösterilerden korktuklarına dair raporlardan bahsettiler. “Kanıtlar” bunlar. İçişleri Bakanının konuşmasının geri kalanı, siyasi bir konuşmadır. Konuşması, partinin Yahudi karşıtlığı yaptığı gibi asılsız iftiralar ve mugalatalar ile doludur. Yahudi varlığının telkinde bulunduğu olayların tekrarlanmasından ibarettir. İngilizlere göre tarih, 7 Ekim 2023 sabahı başlamıştır. Bu tarihten önce de Filistin topraklarında işgale karşı mücadele vardı! Ayrıca Yahudi medyasının, çocukların öldürüldüğü ve kadınların tecavüz edildiği iddialarını da tekrarladılar. Oysa raporlar ve görüntülerde yer alan ifadeler, işgal askerleri ve yerleşimcilerinin, yerleşim yerlerinde bulunan herkesi bombalamaları emrini aldıklarını dair itiraflarını doğruluyor. İddialarını doğrulamak için işgal polisi de sözde tecavüze uğrayan kurbanlar bulamadı. ABD Başkanı Joe Biden’ın de içine düştüğü skandalı hatırlamak yeterli. Biden, Yahudi varlığına uyarak çocukların kafasının kesildiği yalanlarını aktardı, ancak daha sonra Yahudi varlığının hem kendisine hem de dünyaya yalan söylediği açığa çıktı.

Rishi Sunak hükümeti İçişleri Bakanının kamuoyunu yanıltma konusundaki cüretkarlığı ortada. Uluslararası medyada ve gazetelerde yer alan ve Yahudi varlığı politikacılarının cezalandırılmalarını gerektiren açıklama ve eylemlerini görmezden geldi. Örneğin:

· Benjamin Netanyahu yaptığı açıklamada “Gazze’yi ıssız bir adaya dönüştüreceğiz.” dedi.

· Netanyahu ayrıca Tevrat’tan yaptığı alıntıda “Şimdi git, Amalek’e saldır! Onlara ait her şeyi tümüyle yok et, hiçbir şeyi esirgeme! Kadın erkek, çoluk çocuk, öküz, koyun, deve, eşek hepsini öldür!” ifadelerini kullandı.

· Miras Bakanı Amihai Eliyahu, Gazze Şeridi’ne nükleer bomba atılmasının olasılıklardan biri olduğunu söyledi.

· Maliye Bakanı Bezalel Smotrich de “Gazze Şeridi için doğru çözüm, mülteci almayı kabul eden ülkelere gönüllü göçün teşvik edilmesidir.” dedi.

· Yahudi varlığı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, “Hamas elindeki rehineleri serbest bırakmadığı sürece Gazze’ye girmesi gereken tek şey, bir gram insani yardım değil, Hava Kuvvetleri’nden yüzlerce ton patlayıcıdır” ifadelerini kullandı.

· Savunma Bakanı Yoav Galant, “Gazze’de insansı hayvanlarla savaşıyoruz ve ona göre hareket edeceğiz” dedi.

· Yahudi varlığı ordusu sözcüsü Daniel Hagari, “Odak noktası doğruluk değil, yıkımdır.” dedi.

· Yahudi varlığı Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, sivillerin sorumsuzluğundan bahsetmenin doğru olmadığını söyledi.

· Knesset üyesi Merav Ben Ari, “Gazzeli çocuklar bu duruma kendileri sebep oldu” dedi.

· Yahudi varlığı eski Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Dan Gillerman, Filistin halkını, “korkunç, insanlık dışı hayvanlar” olarak niteledi.

· Ünlü araştırmacı ve gazeteci Mordehay Kadar, Filistinlileri hayvanlara benzetmenin hayvanlara hakaret olduğunu kaydetti.

Dahası Yahudi varlığına bağlı kanalların konuk ettiği Siyonist gazeteciler, basın mensupları ve araştırmacılar, Gazze’nin tamamen yok edilmesini ifade ettiler.

Belki de İçişleri Bakanı’nın başbakan olma hırsı (defalarca dile getirdiği gibi) Yahudi varlığı politikacılarının bu açıklamalarını görmezden gelmesine neden olmuştur. Hizb-ut Tahrir’in yasaklanmasını görünüşe göre Westminster Sarayı’nın koridorlarında cirit atan Siyonist lobiye kurban olarak sunmak istiyor. Böylece bir dahaki sefer belki onlardan iyilik görebilir.

Oturuma katılan diğer konuşmacıların konuşmaları, kendi aralarında yaptıkları siyasi flörtten başka bir şey değildi. İçişleri Bakanı’nın hiçbir iddiasına itiraz etmediler, hatta bazıları daha da ileri giderek Hizb-ut Tahrir’in İran’dan destek aldığını ileri sürdüler. Partinin öncelikleri arasında Yahudileri öldürmek ve yok etmek olduğunu söylediler. Partinin, Filistin halkının sesi olduğunu, acılarını İngiltere’deki Müslümanlara duyurmak istediğini inkâr ettiler. Konuşmacılar, Filistin halkına destekleyen gösteriler görmekten hoşlanmadıklarını dile getirmekten çekinmediler. Gösterileri en “aşağılık” gösteriler olarak tanımlamaktan, katılanları ise “toplumun en kötü kesimleri” olarak nitelemekten kaçınmadılar. Siyonistler karşıtı gösterileri, Yahudi karşıtı gösteriler olduğunu dillendirdiler. Gerçekte bu gösteriler, Hizb-ut Tahrir / Britanya’nın önceki basın açıklamalarında da açıkça ifade edildiği gibi Filistin işgalcisi Yahudi varlığı karşıtı gösterilerdir. Ancak İngiliz milletvekillerinin, Yahudi varlığı tarafında yer aldıkları gün ışığı kadar açık. Hatta bazıları “Yahudi karşıtlığına karşı” gösterilere katıldıklarını bile açıkladılar. Gerçekte bu gösteriler Yahudi varlığı yanlısı ve onu destekleyici gösterilerdi. Gösterilerde başından sonuna kadar Yahudi varlığı bayrakları vardı. Gösteriye katılanların attıkları sloganlar, yorumlar ve görüşleri büyük ölçüde Filistin’de devam eden savaş hakkındaydı. Gösterilerde aktarılan röportajlardan da bu açıkça anlaşılıyordu.

Bu düpedüz çifte standarttır. Yahudi varlığı ordusunun Gazze’deki Baptist Hastanesine düzenlediği saldırıda 500’den fazla kişi hayatını kaybettiğinde, Rishi Sunak hastaneyi vuran füzenin kaynağını sorguladı. Çünkü Yahudi varlığı, sorumluluğu üstlenmemişti. Ancak Yahudi varlığı ordusu daha sonra Gazze’deki hastaneleri, okulları, fırınları, camileri ve kiliseleri bombalamış, yerinden edilenlere hava saldırısı düzenlemiş, sularını, elektriklerini kesmiştir. Rishi Sunak Yahudi varlığının vahşeti artık anılmaya değer bile görmemektedir!

Görünüşe göre mevcut İngiliz hükümetinin politikacıları saf Siyonist’tir. “Aşırılıkla mücadeleden sorumlu hükümet komiseri” bile açıkça Müslüman karşıtıdır. Partinin yasaklanması için verdiği tavsiyeden dolayı İçişleri Bakanına teşekkür etmiştir. Geçmişte eski ABD Başkanı Donald Trump’la yakından bağlantılı olan kurumlar gibi İslamcılardan son derece nefret eden kurumlarda çalışmıştır. Bu nedenle özenle bu pozisyon için seçilmiştir. Müslümanlar, Trump’ın Amerika’ya gelen Müslümanlara uyguladığı rezil seyahat yasağını unutmuş değildir. Diğer araştırma merkezlerine ek olarak hükümet komiseri göreve başlamadan önce bu merkezler arasında mekik dokuyordu. Bu kurumlar tepeden tırnağa İslam fikirlerine, Müslüman göçmenlere ve İslamcılara karşı kurumlardır. Gerçekten de bu hükümet komiserinin nefreti öyle bir boyuta ulaşmıştır ki Heritage Vakfı için yazdığı makalelerden birinde “İslamcı” teriminin “aşırılıkçılıkla” eşanlamlı olduğunu belirtmiştir. Bu şekilde siyaset yapan, İslam’a ve Müslümanlara karşı önyargılı olan bir kişiye böyle bir pozisyonun sorumluluğu nasıl verilebilir?

Bunlar, Hizb-ut Tahrir’i yasaklama kararı alan Rishi Sunak hükümeti ve politikacılarıdır. Gizli bir nefret taşıyorlar ve Siyonist gündemin araçlarıdırlar. İngiltere’deki Müslümanlardan Gazze’deki kardeşlerinin katledilmesini, aç bırakılmasını izlemelerini, kızmamalarını, Müslüman ordularını harekete geçmeye çağırmamaları istiyorlar. Rishi Sunak hükümeti, Müslümanların sadece İslami duygulardan değil, insanlıklarından hiçbir şey bırakmamak için tamamen duygusuz olmalarını istiyor!

Belli ki Rishi Sunak hükümeti Muhafazakâr kimliğe bürünmüş durumda. Gerçekte ise muhafazakarlık, 2001 yılında Amerika’da iktidara gelen ve milyonlarca Müslüman’ın katledildiği meşhur “Teröre Karşı Savaş” kampanyasını ilan eden, neo-con’lara benzeyen aşırı sağcı bir gruptur. Hatırlayalım, bu kampanyanın en önemli unsurlarından biri, Batı’daki Müslümanları sindirme politikasıydı ki Amerika ve müttefiklerinin Müslüman ülkelerdeki kardeşlerini öldürmelerine karşı çıkmasınlar. Rishi Sunak hükümetinin bugün Britanya’daki Müslümanlara bakışı budur. Filistinli çocuk ve kadınların öldürülmelerini izlemelerini, sessiz kalmalarını ve hiçbir şey yapmamalarını istiyor. İngiltere’deki Müslümanları yürüyen ruhsuz bedenler haline getirmek istiyor. George W. Bush’un “Ya bizimlesiniz ya da teröristlerlesiniz” mantığın aynısını kullanıyor. Onlara göre Müslümanlar, onların söylediklerini söyleyene kadar her Müslüman teröristtir!

Rishi Sunak hükümeti, argümana argümanla karşılık verememiş, iftiralarına delil getirememiştir. Bu nedenle kamuoyu önünde başarısız olmaya mahkumdur. Toplumu entelektüel baskı aşamasına sokmuş, dizginleri salıvermiştir. Devlet kurumları bu temele göre topluma nasıl davranacağını bilemez hale gelmiştir. Açıkça çelişkili ve yozlaşmış olan bu tür eylemler, toplumların moralini bozmakta, canlılıklarını öldürmektedir. Filistin halkına yapılan katliamı herkes görmektedir. İnsanlar, hükümetin partiyi yasaklama kararının, partiyi suçları açığa çıkarmaktan alıkoymak ve Müslümanları kolektif düşünceden uzak tutmak amacı taşıdığını düşünüyor. Sunak hükümeti sanki şöyle demek istiyor: “Siz Müslümanların çözümleri düşünmesi yasaktır”! Partinin İngiltere’deki kırk yıllık eylemlerinin entelektüel ve siyasi eylemler olduğunu, terörizmle hiçbir ilgisi olmadığını herkes biliyor. Dolayısıyla bu yasak, muhaliflere baskı aşamasına geçildiğinin habercisidir.

Hizb-ut Tahrir’in çağrısı açık ve basittir. Hem söylem hem eylem olarak İslam ümmetinin kalkınmasına, birliğine ve Hilafetin dönüşüne çağırmaktır. Hilafet, İslam’ı seven ve düşkün olan her Müslümanın kalbinde sarsılmaz bir sütundur. Dolayısıyla Hizb-ut Tahrir’in çağrısı, Allah’ın izniyle, kararlı, parlak ve saf kalacak ve hedefine doğru ilerleyecektir. Allah gerçek niyetleri bilir.

O halde ey Britanya halkı! Sabredin. Allah Subhânehu ve Teâlâ ile birlikte olun, çünkü O size yeter ve O sizin yardımcınızdır. Ve unutmayın ki yalnızca O’na döneceksiniz. Allah Subhânehu ve Teâlâ, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bizleri müjdelediği gibi Müslümanlara yeniden hakimiyet sözü vermiştir. Allah vaadinden asla dönmez, o yüzden iyiliği müjdeleyin. Kur’an-ı Kerim’de devletlerin ve milletlerin durumlarının değişmesinden bahsedilmiş, eninde sonunda devletlerin yükseliş ve çöküşlerinin Allah’ın emrinde olduğu hatırlatılmıştır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

الم * غُلِبَتِ الرُّومُ * فِي أَدْنَى الأَرْضِ وَهُم مِّن بَعْدِ غَلَبِهِمْ سَيَغْلِبُونَ * فِي بِضْعِ سِنِينَ لِلَّهِ الأَمْرُ مِن قَبْلُ وَمِن بَعْدُ وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ * بِنَصْرِ اللهِ يَنصُرُ مَن يَشَاء وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ * وَعْدَ اللهِ لا يُخْلِفُ اللهُ وَعْدَهُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لا يَعْلَمُونَ * يَعْلَمُونَ ظَاهِراً مِّنَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَهُمْ عَنِ الآخِرَةِ هُمْ غَافِلُونَRumlar, (Arapların bulunduğu bölgeye) en yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. Halbuki onlar, bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Eninde sonunda emir Allah’ındır. O gün müminler de Allah’ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok esirgeyicidir. (Bu) Allah’ın vadettiğidir. Allah vaadinden caymaz; fakat insanların çoğu bilmezler. Onlar, dünya hayatının görünen yüzünü bilirler. Ahiretten ise, onlar tamamen gafildirler.” [Rum 2-7]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan
Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43
www.hizb-ut-tahrir.info
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER