حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
No: HT–BA–2015–MB–TR–80 |
H. 18 Safer 1437 M. Pazartesi, 07 Aralık 2015 |
İsviçre’de Peçe Yasağı, Laik Yönetimin İslam’a ve Müslümanlara Karşı Nefret Boyutunu Bir Kez Daha Teyit Etmektedir
23 Kasım Pazartesi günü, İsviçre’nin güneyindeki Ticino Eyaleti restoranlar, mağazalar dâhil kamu binalarında Müslüman kadınlara peçe yasağı getiren yasa tasarısını onayladı. Halk içerisinde peçe takan kadınlar, 6.500 frank para cezası ödemek zorunda kalacak. Başlangıçta yerel hükümet, göstericilerin taktığı maskeler ve başlıklar dâhil peçenin de yasaklanmasını önerdi. Ancak milletvekilleri, Müslüman kadınların peçe takması ile ilgili yasayı oyladılar. Bu peçe yasağı, yeni yasanın belirli İslam karşıtı motiflere sahip olduğunu gösterir. Peçe yasağı, Eylül 2013 yılında yapılan ve seçmenlerin 2/3’sinin olumlu yönde oy kullandığı referandumun ardından gündeme geldi. Peçe yasağı, birçok laik Batı ülkelerinde İslam karşıtı duyguların önemli ölçüde alevlenmesine yol açacaktır. İsviçre, laik sistemin seçmenlerin yaklaşık %60’nın desteği ile cami minarelerini yasaklayarak yabancılardan nefret ettiğini zaten göstermiştir. Ancak belirli İslami inanç ve uygulamaları yasaklamak ve şeytanlaştırmak, Müslümanları dinlerinden uzaklaştırmak için Batılı hükümetlerin günlük konuları haline gelmiştir.
İsviçre, peçe yasağı yasası ile Müslüman kadınları marjinalleştiren, yaftalayan, kısmi veya tamamen peçe yasağı ile Müslüman kadınlara ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapan Fransa, Belçika, İspanya ve İtalya gibi diğer Batılı laik ülkelerin safları arasına katılmıştır. Laik hükümetler, politikacılar ve medya tarafından yayılan amansız İslam ve Müslüman karşıtı söylemler yanı sıra bu tür bağnaz yasalar, İslami kıyafetleri nedeniyle Müslüman karşıtı hakaret suçlarının hedefi haline gelen Batıdaki Müslüman kadınlar için bir kabus ortamı yarattı. Bu tür suçlar, son yıllarda Batılı devletlerde özellikle Paris saldırılarının ardından iyice artmıştır. Ancak böyle hassas dönemlerde Batılı hükümetler, toplumun ateşini söndürmek yerine İsviçre’deki peçe yasağı gibi ırkçı yasalar ya da İslami inanç ve uygulamalara karşı korku çığırtkanlığı yapan duygusal konuşmalarla ateşe benzin dökmektedir. Müslümanlar ve İslam kültürünün Batı toplumları için bir tehdit oluşturduğuna dair bölücülük ve tehlikeler içeren tüm bu tür mesajlar, bütün Müslüman toplulukları itham altında bırakmakta, ırkçı gündemleri beslemektedir.
Şüphesiz ki dini inançlarına göre mütevazi bir şekilde giyinen Müslüman kadınları, öcü gören herhangi bir sistemin güvenilirliği hakkında sorulması gereken birçok soru var. Müslüman ve mülteci karşıtı ateşli konuşmalar yapmak, ırkçılık ateşini körüklemek ve azınlıklara karşı nefret suçlarına teşvik etmek, İsviçre Halk Partisi, Fransız Ulusal Cephesi ya da PEGİDA [Batının İslamlaşma Karşıtı Yurtsever Avrupalılar] gibi yabancı düşmanı partiler ya da politikacılar için tamamen yasaldır. Bütün bunlar, ifade özgürlüğü adına yabancı düşmanı görüşlere izin veren laik sistemin doğasında bulunan tehlike ve çelişkileri yansıtmaktadır. Aynı laik sistem, azınlıkların zararsız dini inançlarını uygulama temel haklarından mahrum etmektedir. Böylelikle onların sadece laik yönetim hoşgörülüdür, uygardır, ahenkli toplumlar yaratır iddiaları havada kalmaktadır. Aynı zamanda bu, laikliğin bünyesinde var olan ideolojik çatlakları da teyit etmektedir. Laik sistem, İslami kıyafet giyen zararsız bir avuç kadın tarafından tehdit edildiğini düşünüyor. Laik sistem, farklı dini toplulukların inançlarını saygın ve adaletli bir şekilde karşılayamadığını göstermiştir. Bu sistem altında Müslümanlara ve İslam’a karşı nefreti körüklemek, normaldir. Nefreti körüklemek, politikacılar ve medya tarafından kabul gören bir eylem haline gelmiştir.
Sahtekar ve zalim demokratik sistemin aksine Nübüvvet metoduna dayalı İslami Raşidi Hilafet sistemi, insanları İslam’a inanmaya zorlamaz ya da dini azınlıkların dini ritüel ve ibadetlerini uygulamalarına engel olmaz. Aynı zamanda ayrımcılığı yasaklar. Meşru vatandaşlık haklarında Müslümanlar ile gayrimüslimler arasında bir ayrım yapmaz. Diğer inanç sahiplerinin inançlarına saldırı ve ırkçılığa karşı sıfır toleranslıdır. Bu yüzden birçok tarihçi, şanlı Hilafet yönetimini, “Altın Çağ” olarak nitelemiştir. Yahudiler ve Hilafetin yasaları altında yaşayan diğer dini azınlıkların emniyet ve güvenliğini yıllarca korumuştur. Hilafet sistemi, azınlıkların haklarını güvence altına almak ve uyumlu toplumlar yaratmak için yegâne güvenilir modeldir.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya Ofisi |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43 www.hizb-ut-tahrir.info |
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info |