14 Aralık günü Pavlodar 2 nolu Mahkeme yargıcı Ahmedov, Kazakistan Cumhuriyeti Ceza Kanunu’nun 235. Maddesinin 3. Bendi (suç çetesine üye olmak) ve 174. Maddenin 1. Bendi (medya yoluyla kasıtlı ulusal nefret yayma) uyarınca 34 yaşındaki Ruslan Gitolin’i altı yıl ağır hapis cezasına çarptırdı. Karar duruşmasında Ruslan’ın avukatı duruşmada hazır değildi. Ruslan, geçen yıl Haziran ayında tutuklanmıştı.

Gerekçeli kararda Ruslan’ın yasaklı Hizb-ut Tahrir örgütünün faaliyetlerine katıldığı, hâlâ hizbin aktif üyesi olduğu ve parti saflarına yeni üyeler katmak için çalışma yaptığı belirtildi.

Ruslan, gerek Kazakistan gerekse diğer komşu ülkelerde Hizb-ut Tahrir gençlerine karşı şiddetli işkence ve yoğun tutuklamaların başladığı 2000 yılında Hizb-ut Tahrir saflarına katılmıştı. Buna rağmen aşkla Hizbin kültürünü yönelen, davetin aktif ve faal bir üyesi haline gelen Ruslan, bunun sonucunda tutuklanıp bir kaç kez hapis cezasına çarptırılmıştı. 2010 yılında Ceza Kanunu’nun 164. Maddesi (ulusal, sosyal, dini, kabilecilik ve milliyetçilik nefreti yaymak) ve 337. Maddesi (yasadışı kitlesel grupların faaliyetlerine katılmak) uyarınca iki yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Kazakistan’ın kalleş rejimi, açıkça İslam ve Müslümanlarla, özellikle Hizb-ut Tahrir gençleri ile mücadele etmektedir. Partinin imajını karalamak amacıyla yalanlar uydurmaktadır. Rejimin iftiralarını çürütme adına aşağıdaki hususları hatırlatmakta fayda olacağını düşünüyoruz:

1- Hizb-ut Tahrir, ideolojisi İslam olan siyasi bir partidir. Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafeti kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak için ümmet arasında ve ümmetle birlikte çalışır.

2- Hizb-ut Tahrir’in amacına erişim metodu, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in izlediği siyasi ve entelektüel metot ile tıpatıp aynıdır. Hedefini erişmek için hiçbir devlette fiziksel eyleme başvurmayan Hizbin, kurulduğu 1953 yılından günümüze kadar yaptığı aktivite ve faaliyetler bunun iyi tanığıdır.

3- Hizb-ut Tahrir’in birçok ülkede medya bürosu, kültür ve edebiyatını içeren resmi siteleri var. Dileyen herhangi bir kimse, partinin kültürü ve metodunu öğrenmek adına o medya bürolarına soru yöneltebilir.

4- Sonuç olarak diyoruz ki bu cani rejim, İslam ve Müslümanlarla ne kadar uğraşırsa uğraşsın, şüphesiz Allah Subhânehu ve Teâlâ, Müslümanları koruyacak ve onların yardımına koşacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَكَانَ حَقًّا عَلَيْنَا نَصْرُ الْمُؤْمِنِينَ “Müminlere yardım etmek ise üzerimizde bir haktır.”^{[Rum 47]}