Son günlerde Cezayir, halk protestolarına ve göstericilerle güvenlik güçleri arasında çatışmalara sahne oluyor. Merkezi Bejaia, Sidi Aissa, Bumerdas ve diğer kentler olan gösterilerde onlarca insan yaralanandı... Bu protestoların arkasındaki temel saikın, hükümetin 2017 bütçesi olduğu besbelli. 2017 bütçesi, ücretleri dondururken KDV artışıöngörüyor. KDV artışı da doğal olarak temel maddelerde fiyat artışına neden olacak... 2017 bütçesi, aslında hükümetin, hatta tüm devlet mekanizmasının iflas ettiğinin en bariz göstergesidir. Ülkenin onca zenginliğine rağmen insanların işlerini gütmekten aciz olan hükümet, uluslararası kurumlardan borç almak zorunda kaldı. Borçlanma ise sömürgecilik adresidir ve ne gibi sonuçlar doğuracağı herkesçe malumdur. Zira borçlanma, genellikle ülkeyi uluslararası kurumlara ipotek eder, ülkeye insanların ihtiyaçlarını dikkate almayan ağır koşullar ve direktifler dayatır. Yanı sıra Cezayir, farklı kesimlerin çatışması sonucu siyasal donukluk ve durgunluk yaşıyor. Çatışmanın ekseni ise “Buteflika sonrası” “ülke idaresine kim daha layıktır ” beklentisidir. Bu yüzden taraklar nihai konum belirliyorlar.

Ülke, siyaset yapıcılardan uzak bir ekibin, özellikle General Tevfik gibi mayasında zulüm ve kasvet olan kolluk kuvvetlerinin reaksiyonlarına sahne oluyor...

Devlet Başkanı için gerçek bir donukluk söz konusu. Geniş anayasal yetkilerine rağmen başta kardeşi Said Buteflika olmak üzere yandaş kurumların kontrolü altındadır. Rakipleri ve hasımlarını yönetimden tasfiye etmek için yandaş kurumlar, Buteflika’nın hastalığı ile zaman kazanmaya çalışıyor. Böylece iktidar geçişi sorunsuz olsun... Bu utanç verici ve rezalet durum, Amerika’nın ne pahasına ve nasıl olursa olsun bu dev ülkeyi ele geçirmek için çalıştığı Cezayir’e yakışmıyor. Amerika’nın bu konuda kullandığı bahaneler ise mezhepçilik, terör, darbe vb...

Hatta diyebiliriz ki bütün bunlar neredeyse ülkede olmaktadır. Ülke, haklı gerekçelere sahip halkın öfkesinden dolayı patlamak üzeredir. Ayrıca ülkede 1990’lı yıllardaki darbenin ardından hezimete uğramış ve bastırılmış genişİslamcı bir akım da var...

Korkumuz şudur ki bu protestolar kuşatılabilir ya da yön değiştirebilir veya enerji kaybına neden olup kriz, yerinde patinaj yapabilir... Bu yüzden bu protestolar, Cezayir’e kumpas kuran yabancı ülkelerin ve kamuoyu ile oynayan ülkedeki egemen güçlerin müdahalesi yönünde değil, ümmetin İslam projesi, yani Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinin kurulması yönünde yönlendirilmelidir. Söz konusu güçler, nüfuz sahipleri ve rakip gruplar arasında tasfiye hesabıyla protestolarda insanları kurban etmek istiyor...

Allah muhafaza Irak, Yemen, Libya, Suriye ve Türkiye hattında olduğu gibi ülkeyi parçalama projesi devreye konulmadan önce sadık kimselerin harekete geçip Cezayir’i bu tuzaktan kurtarmaları en ideal çözümdür... Olaylar öncesinde Cezayir’i tüm dar hesaplardan kurtarmak daha sağlıklı değil midir? Cezayir, böyle hassas tarihsel bir aşamada hem kendisini hem de tüm ümmeti kurtarabilir. Cezayir, buna ehildir ve coğrafi olarak da çok güçlüdür. Hasımlar ve düşmanlar Cezayir’e gıptayla bakıyorlar. Cezayir, benzeri nadir bulunan güçlü bir mücadeleci ve çatışmacı geçmişe sahiptir. Herkesin temenni ettiği güçlü bir onur, izzet ve gurura haizdir. Dahası gurur duyduğu ve övündüğü güçlü bir İslamiyet’i var... Umarız Cezayir yöneticileri, halkı bastırarak ve zulmederek bir kez daha hataya düşmezler... Umarız, 1990’lı yıllarda ülkede oynanan ve yüz binlerce ölü, yaralı ve kayba mal olan kirli terör oyununu bir kez daha tekrarlamazlar. Âlim ve her şeyden haberdar olan Allah huzurunda bundan ötürü ayrıntılı olarak hesaba çekileceklerdir...

Ey nüfuz sahipleri! Ey çatışmaların anası yerine küçük ve basit çatışmalarla oyalananlar! İbret alın ve cesarete gelin. Prestijli dev devleti, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurarak İslam ümmetini bu beladan kurtarın.