حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: PK-BA-2021-MB-TR-06 |
H. 3 Cumâde’s Sânî 1442 M. Cumartesi, 16 Ocak 2021 |
İslam’a Göre Enerji Kaynakları Kamu Mülkiyetindendir, Kamu Malını Kar İçin Özel Sektöre Devretmek, Hem Kamu Çıkarlarını Hem de Kamu Haklarını Tehlikeye Atar
Bajwa-İmran “değişim” rejimi, yaptığı üç zamla petrol ürünlerinin fiyatlarını son bir ay içinde on rupi artırdı. Eylül 2020’den bu yana insanlar, ayda iki kez “benzin bombası” ile karşı karşıya kaldılar. Gıda maddelerinin fiyatları fırladı, sanayi ve tarım üretimi maliyetlerini arttı. Böylece ihracatımız uluslararası düzeyde daha az rekabetçi hale geldi ve hükümeti döviz kazançları için ihracatçılara sübvansiyon vermeye zorladı. Hükümet, elektrik fiyatlarına toplam 3.30 rupilik bir zam yapacak. Yakında kWh başına 1.90 rupi, birkaç ay içinde de 1.40 rupi zam yapması bekleniyor. İnsanlar, çiftçiler, tüccarlar ve sanayiciler zaten zamlar altında eziliyor. IMF, IMF programının yeniden başlaması üzerine yakıt ve elektrik fiyatlarına zam yapılmasını talep etti.
Enerji sektörünün özel sektöre devredilmesinin arkasındaki gerekçe nedir? Devlet enerji işletmeleri, kasıtlı olarak yanlış yönetiliyor ve aşırıya kaçıyor, bu yüzden LNG (sıvılaştırılmış Doğal Gaz) sektöründe olduğu gibi özelleştirilmeleri haklı gösteriliyor. Petrol, gaz, LNG, LPG ve elektrik gibi kamu kaynakları, halkın zararı pahasına kar elde etsinler diye kapitalist haraççı mafyanın özel mülkiyetine devredilebilir mi? Devlet, uygun fiyatlarla enerji tedarik etme mecburiyetinde değil mi? Enerji sektörü, tek eylem kriteri maddi çıkar olan, maksimum düzeyde kar elde etmeyi düşünen, insani veya etik hiçbir endişe taşımayan kapitalist demokraside özel sektöre nasıl devredilebilir? İnsan egemenliği kavramı sayesinde demokrasi, büyük kapitalistlere yasama ve politika yapma sürecini ele geçirmelerinin yanı sıra organizeli işler için açık bir kapı aralıyor. Bu nedenle demokraside tüm sistem bir elitin güdümündedir. Öyle ki, halkın hakları, şu anda dünya çapında olduğu gibi birkaç kapitalistin elinde rehindir. Bu şartlar altında petrol ürünleri, elektrik ve LPG’nin kamu malı olarak devletin denetiminde olması, karları göz önünde bulundurulmadan asgari düşük fiyatlara satılması, böylece hem üretim maliyetlerinin hem de enflasyonun düşürülmesi artık zorunlu değil mi?
İslam, petrol ürünleri ve elektriğin kamu mülkiyetinden olmasını emretti. Bu, hiçbir kişinin, şirketin veya devletin bu kaynaklara sahip olamayacağı anlamına gelir. Halk, bu varlıkların gerçek ve hak sahipleridir, devlet, bu kaynakları halkın temsilcisi olarak denetler. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
الْمُسْلِمُونَ شُرَکَاءُ فِي ثَلاثٍ الْمَاءِ وَالْكَلَأِ وَالنَّارِ“Müslümanlar üç şeyde ortaktır, su, mera ve ateş.”[İbn Mace] İslam’ın bu emri, mülkiyet özgürlüğü altında kamu mallarının özel sektöre devredildiği kapitalist demokraside asla uygulanamaz. İslam’ın bu emri sadece Nübüvvet metodu üzere Hilafette uygulanabilir, çünkü yalnızca Hilafet Kur’an ve Sünneti uygular. Bu Recep, Hilafetin yıkılışının Hicri yüzüncü yılı olacak, bu yüzden Hilafeti tekrar kurun Ey Müslümanlar!
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Pakistan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi P.O. Box 1924, Lahore / Pakistan Telefon: +(92) 345–428–7323 / +(92) 333–561–3813 https://bit.ly/3hNz70q |
Fax: +(92) 21–520–6479 E-Mail: spokesman@hizb-ut-tahrir.com.pk |