14 ve 15 Ağustos 1947’de Hindistan’ın bölünmesinden sonra Hindistan’da geride kalan milyonlarca Müslüman, sırf Modi seçimleri kazansın diye bugünlerde “Hindutva” mezhepçi popülizmi altında büyük acılar çekiyorlar. Pakistan yöneticileri gibi Bangladeş yöneticileri de Hindu devletine karşı itidal ve teslimiyet politikası izliyor. Hindistan’ın bölünmesinden sonra İslam ümmetinin bir diğer mazlum kesimi olan Burma Müslümanları, Budistlerin ağır zulümlerinin kurbanı oldular. Herhangi bir “Hindutva” saldırısına gerekli yanıtı verecek güçte olan Pakistan’a gelince, şimdilerde Hindistan’a müzakereler için yalvarıyor ve Hindistan’a bir kriket takımı gönderildiğini duyuruyor. Hem de Hindistan’ın Ağustos 2019’da İşgal Altındaki Keşmir’i zorla ilhak etmesinden sonra Hindu devletinin yaklaşık on bin Müslüman kardeşimizi kaçırdığı bir zamanda. Amerika, Hindistan’a modern silah tedarik ediyor, stratejik bölgesel manzaranın yeniden şekillendirilmesi de dahil olmak üzere Modi hükümetini elinden geldiğince destekliyor. İşte tüm bunlar ışığında bölge Müslümanlarının Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurmaktan başka çaresi yoktur. Gerçekten de Hilafet’in yeniden kurulması, bu bölgenin tüm siyasetini değiştirecektir. Yüzyıllardır Hilafet döneminde olduğu gibi Hindistan Yarımadası’nda İslam tartışmasız bir şekilde yeniden hakim olacaktır.

ABD-Hindistan ilişkileri, Eylül 2000’de Clinton-Vajpayee görüşmesiyle ivme kazandı. Temmuz 2005’te Bush-Manmohan zirvesindeki sivil nükleer anlaşma ile zirveye ulaştı. Haziran 2023’teki Biden-Modi görüşmesiyle artık giderek daha kapsamlı bir stratejik ilişkiye dönüşüyor. ABD Hindistan’a savaş gemisi motorları, askeri dronlar, yapay zekâ ve çeşitli askeri teçhizat sağladı. Bundan cesaret alan Modi, Hindistan ve bölgedeki Müslümanlara saldırdı. ABD hem Çin’e hem de bölgedeki Müslümanlara karşı bir silah olarak kullanması için Hindu Devletine ileri teknoloji tedarik ediyor. Amerika için şu anki tehdit Çin’dir. Bölgedeki Müslümanlar, Hilafet’i yeniden kurarak Washington ve Yeni Delhi’yi uykusuz bırakabilecek güce sahiptirler. ABD-Hindistan ittifakının planlarını bozmanın tek yolu budur.

Ey Pakistan silahlı kuvvetleri! Bu kukla yöneticileri devirip, Nübüvvet metodu üzere Hilafet’i kurmak için Hizb-ut Tahrir’e nusret verdiğinizde acaba durum ne olacaktır? Hizb-ut Tahrir Emiri Şeyh Ata Bin Halil Ebu Raşta, devlet gücünün tüm fenomenlerini etkili bir şekilde konsolide edecek, Afganistan, Orta Asya ve Bangladeş’i hemen tek bir Hilafet Devleti altında birleştirecektir. Hilafet muazzam bir domino etkisi yaratacak, İslam’ın muazzam manevi gücünün yanı sıra siyasi, ekonomik ve askeri imkanlarıyla bölgedeki ve bölge dışındaki diğer Müslüman ülkelerde kurulu hükümetleri birer birer devirecektir. Bu sömürgeci düzeni yıkacak, bu baskıcı insan yapımı yapıyı kökünden söküp atacaktır. Halifenin otoritesini derhal tüm İslam dünyasına yayacaktır. Hilafet, Allah’ın izniyle İslam âleminde o kadar hızlı yayılacaktır ki, Arap ve Arap olmayan ülkelerin yöneticileri, ellerinde evrak çantaları ile Batı ülkelerine kaçmaya bile vakit bulamayacaklardır.

Nübüvvet metodu üzere Hilafet, Filistin ve Keşmir’in kurtuluşu için savaşacaktır. Süveyş Kanalı, Malaga Boğazı veya Hürmüz Boğazı gibi dünyanın ana ticaret yollarının kontrolünü yeniden ele geçirecektir. Mevcut bozuk uluslararası düzeni tarihe gömerek yeni bir İslami düzen kuracaktır. Hilafet, dünyanın en büyük devleti olacak, dünyanın en zengin kaynaklarına ve en büyük nüfusuna sahip olacaktır. Silahlı kuvvetleri ve mühimmatı dünyanın en güçlü silahlı kuvvetleri olacaktır. Her şeyden önce, Allah’a iman gücüne sahip olacaktır. Bu iman gücüyle herkesi yerle bir edecektir.

Ey Pakistan silahlı kuvvetleri! Hadi kanınızla, terinizle ve canınızla Allah’ın zaferine nail olun. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

لِيُحِقَّ الْحَقَّ وَيُبْطِلَ الْبَاطِلَ وَلَوْ كَرِهَ الْمُجْرِمُونَ  “Günahkârlar istemese de hakkı gerçekleştirmek ve batılı ortadan kaldırmak içindi.” ^{[Enfal 8]}