Şeytanların bile zincirlere vurulduğu Ramazan ayında Allah Subhânehu ve Teâlâ’dan korkmayan Rahil-Navaz rejimi, Hilafet savunucularını kaçırma politikasına devam ediyor. Rejim, Pakistan’ı aşağılayan ve Pakistan’a karşı Hindistan’ı güçlendiren efendisi Amerika’yı sırf razı etmek için mazlumların ahını alıyor. Mazlumların dua ve orucunun gücünden korkmuyor. Rahil-Navaz rejiminin haydutları, 9 Şubat 2016’da 39 yaşındaki saygın bir öğretim görevlisi ve üç çocuk babası Kamran’ı işe gitmek üzere iken kaçırdılar. Kaçırılmasının üzerinden yaklaşık beş ay geçtiği halde ne serbest bırakıldı ne de mahkeme karşısına çıkarıldı. Sonra 2 Mart 2016’da haydut rejim, evin mahrumiyetini ihlal ederek ve kadınların özel yaşamını hiçe sayarak 57 yaşındaki Manzar Aziz’i kaçırmak için evine baskın düzenledi. Prestijli Lahor İslam Üniversitesi halkla ilişkiler bölümü mezunu ve dört çocuk babası Manzar Aziz üzerinden dört ay geçtiği halde ne serbest bırakıldı ne de mahkeme karşısına çıkarıldı.

Hilafet savunucularını kaçırmak ve mahkemede yargılanma haklarını inkâr etmek, Rahil-Navaz rejiminin zayıflığının açık kanıtıdır. Rejim, genel olarak Müslümanlara, özel olarak Pakistan silahlı kuvvetleri subaylarına kendi çirkin yüzünü göstermiştir. Kur’an-ı Kerim ve sünnete uygun kapsamlı bir anayasa hazırlayan Hizb-ut Tahrir’in hak çağrısını bile çürütmekten acizdir. Onun ümitsiz ve çaresiz kaçırma politikası, uyanık Müslümanları cesaretlendiriyor. Rejimin yıkılmak üzere olduğuna dair inançlarını artırıyor. Sadece günümüzün güç ve kuvvet ehli samimi insanlar tarafından devrileceği günü bekliyor.

Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti, mükâfatın bol bol verildiği bu mübarek ayda görevlerini yerine getirmek için Pakistan silahlı kuvvetleri içindeki samimi subaylara bir çağrıda bulunuyor. Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurmak için hemen Hizb-ut Tahrir’e nusret vermek silahlı kuvvetler unsurlarına farzdır. Ancak o zaman İslam ile yöneten ve ümmetin ihtiyacı olan gerçek güçlü Raşidi Halife, mücrim yöneticileri Allah Subhânehu ve Teâlâ tarafından çetin cezaya çarptırılmadan önce ümmetin gözleri önünde cezalandıracaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَلاَ تَحْسَبَنَّ ٱللَّهَ غَافِلاً عَمَّا يَعْمَلُ ٱلظَّالِمُونَ إِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ فِيهِ ٱلأَبْصَارُ مُهْطِعِينَ مُقْنِعِى رُءُوسِهِمْ لاَ يَرْتَدُّ إِلَيْهِمْ طَرْفُهُمْ وَأَفْئِدَتُهُمْ هَوَآء  “Sakın Allah’ı, zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma; gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne kadar onları ertelemektedir. O gün başları kalkmış, gözleri kendilerine dönemeyecek şekilde sabit kalmış, gönülleri bomboş halde koşup duracaklardır.” ^{[İbrahim 42-43]}