حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: PK–BA–2017–MB–TR–14 |
H. 16 Cumâde’s Sânî 1438 M. Çarşamba, 15 Mart 2017 |
İslam’ın Yokluğunda Küfrün Hâkimiyeti Nübüvvet Metodu Üzere Hilafet, İslam ve Peygambere Yönelik Hakareti Kesinlikle Elimine Edecektir
13 Mart 2017 tarihinde Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, Pakistan Müslüman Ligi-Nawaz (PML-N) resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “küfür affedilemez bir suçtur” dedi. Sosyal medyada bu küfür içerikli hakareti yayan sorumluların bulunup bir an evvel adaletin karşısına çıkarılmaları için devlet mekanizmalarına talimat verdi. Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti, ikiyüzlü rejimi şiddetle kınar. Çünkü birkaç yıldır küfür sözleri sosyal medyada kol gezmektedir. Müslümanlar bu şeytani sözlere karşı bir an önce harekete geçilmesini talep ettilerse de yöneticiler, kıllarını dahi kıpırdatmadılar. Şimdi de bu şeytani söyleme karışanları kahraman yapmak için onları kaçırdılar. Ardından hemen serbest bıraktılar ki böylece güvenli bir şekilde yurt dışından şeytani uygulamalarına devam etsinler. İslamabad Yüksek Mahkemesi, rejimi ifadeye çağırdı ve bu hakarete bir son vermesi için gizlice sorguladı. Ardından hemen rejimin bakanları, bu şeytani hakaret karşısında Müslümanlarla aynı ortak duyguları paylaştıklarına dair peş peşe duygusal açıklamalar yayınladılar.
Gerçekten rejim, İslam’a karşı atılan iftiraları ortadan kaldırma gibi bir niyeti olsaydı, gece gündüz küfrü destekleyen büyük güçler karşısında Hilafet benzeri güçlü duruş benimserdi. Benimsenen bu güçlü duruş, aynı zamanda tüm bireyler için de güçlü bir mesaj olacaktır. Geçmişte ne zaman İslam’ı kötülemek için böyle ucuz eylemlere girişilse, Hilafet bu girişimleri anında bertaraf etmiştir. Örneğin 1913 yılında ünlü İngiliz yazar George Bernard Shaw, soylu Peygamber hakkında hakaret içerikli bir yazı yazmak ister, ancak İslam Hilafet Devletinin misillemesinden tırsan Lord Chamberlin tarafından engellenir. İlga edilen Hilafetten yaklaşık yirmi yıl önce meşhur yazar Volter, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Zeynep ile evliliğini tezyif etmek için “Muhammed veya Fanatizm” isimli bir piyes kaleme alıp senaryolaştırır ve Fransa ve İngiltere’de sahnelemek ister. Halife Sultan Abdülhamid, piyesten haberdar olunca, Osmanlı Sefareti, oyunun sahnelenmesine devam edilmesi halinde bunun ciddi politik yansımaları olacağı konusunda Fransa hükümetine bir nota verir. Bunun üzerine Fransa, derhal oyunu durdurur. Ardından yazar, oyunu sahnelemek için İngiltere yolunu tutar. Ancak İngiltere’ye de aynı nota yapılır. İngiltere’den yanıt gecikmez. Biz özgür bir ülkeyiz, isteyen kişi istediği oyunu bizim ülkemizde yayınlayabilir der. Bunun üzerine Sultan Abdülhamid net bir dille şu fermanı yayınlar: “Ben tüm İslam âleminin Halifesi olarak konuşuyorum, eğer siz bu oyunu sahneden kaldırmazsanız, ben genel cihat ilan edeceğim ve gelip bizzat kendim kaldıracağım...”Bu nota İngiltere’ye ulaşınca, ifade özgürlüğü iddiası unutulup gider ve piyes derhal sahneden geri çekilir.
Gerçekten rejim, genel olarak Peygamberlere özel olarak İslam Peygamberine hakareti ortadan kaldırmak konusunda samimi olsaydı, dudak ucuyla mırıldamaktan ziyade kapsamlı şekilde İslam’ı uygulardı. Zaten yöneticiler, faiz hükmünü uygulayarak Allah ve Rasûlü’ne savaş ilan etmişlerdir. Oysa Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
يٰأَيُّهَا ٱلَّذِينَ آمَنُواْ ٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَذَرُواْ مَا بَقِىَ مِنَ ٱلرِّبَا إِن كُنْتُمْ مُّؤْمِنِينَ فَإِن لَّمْ تَفْعَلُواْ فَأْذَنُواْ بِحَرْبٍ مِّنَ ٱللَّهِ وَرَسُولِهِ“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve eğer gerçekten iman etmiş kimselerseniz, faizden geriye kalanı bırakın. Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Rasûlüyle savaşa girdiğinizi bilin.”[278-279] Zaten yöneticiler, Allah’ın indirdikleri ile hükmetmeyerek, insan yapımı yasalar üzerinde ısrar ederek Allah ve Rasûlü’ne isyan etmişlerdir. Oysa Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
إِنِ ٱلْحُكْمُ إِلاَّ لِلَّهِ “Kuşkusuz hüküm yalnızca Allah’a aittir”[Yusuf 67] Yine Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ فَأُوْلَـٰئِكَ هُمُ ٱلْكَافِرُونَ“Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar kafirlerin ta kendileridir.”[Maide 44] Zaten yöneticiler, Müslümanlar yerine kâfir Hintlileri, Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinerek Allah ve Rasûlü’ne isyanda bulunmuşlardır. Oysa Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
يٰأَيُّهَا ٱلَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ بِطَانَةً مِّنْ دُونِكُمْ “Ey iman edenler! Sizden başkalarını sırdaş edinmeyin.” [Ali İmran 118] Zaten yöneticiler, Keşmir, Filistin ve diğer işgal altındaki yerlerde mazlum Müslüman kardeşlerine yardım etmeyerek Allah ve Rasûlü’ne karşı gelmişlerdir. Hâlbuki Allah Subhânehu ve Teâlâ, onlara yardım etmeyi farz kılmıştır.
وَإِنِ ٱسْتَنصَرُوكُمْ فِى ٱلدِّينِ فَعَلَيْكُمُ ٱلنَّصْرُ“Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek üzerinize borçtur.” [Enfal 72] Zaten yöneticiler, sözde dini harmoni bahanesiyle küfre dayalı festivallere katılarak Allah ve Rasûlü’ne bayrak açmışlardır. Hâlbuki Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor:
مَنْ تَشَبَّهَ بِقَوْمٍ فَهُوَ مِنْهُمْ “Kim bir kavme benzerse, o da onlardandır.”[Ebu Davud] Bütün bu ihmaller karşısında dudak ucuyla İslam’a hizmet ettiğini söylemek, İslam’ı uygulamayan bu mücrim yöneticileri, Kıyamet günü Allah’ın gazabından koruyamayacaktır.
Bu yüzden Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti, Müslümanlara diyor ki, yöneticilerin dudak ucu İslam sevdasını ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e yapılan hakaretleri görün ve sadece Allah’tan korkarak Hilafet projesine tam bağlılık bildirin.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Pakistan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi P.O. Box 1924, Lahore / Pakistan Telefon: +(92) 345–428–7323 / +(92) 333–561–3813 https://bit.ly/3hNz70q |
Fax: +(92) 21–520–6479 E-Mail: spokesman@hizb-ut-tahrir.com.pk |