Çaba ve fedakârlık gerektiren istek ve önemli şey nedir diye sorsak? Makam mı? Bakanlık kervanına katılmak mı? Ya da siyasi makamlarda liderlik seviyesine yükselmek mi? Hiç kuşkusuz bu durumda belirli bir rol oynayabilirsiniz. Ama şunu unutmayın ki o zaman bir kalıba girer ve bu yozlaşmış sistemlerin diktelerine göre hareket edersiniz. Hayatınız, yozlaşmış sistemin hayatı olur. Böyle bir model ve örnek, uğruna kurban olmaya hak eder mi?

Ya da bencillik ve egoist olan, istediği gibi hareket etme hakkına sahip olduğuna inanan bir kadın modeli, uğruna kurban olmaya değer mi? Gününü gün etmek üzere istediği gibi yaşayan "çağdaş özgür" kadın olmak bahanesiyle böyle bir modeli, kişisel çıkar ve maddi menfaatten başka hiç bir şey ilgilendirmez. Her iki model de başarısız Batılı bir modeldir. Çelişkiler ile doludur, kadınları yozlaştırdı, nesli yok etti.

Ey değerli bacılar! Bu hayatta şuana kadar keder, sıkıntı, istikrarsızlık ve güvensizlikten başka ne gördünüz. Sadece günübirlik yaşıyorsunuz, sizin ve çocuklarınızın geleceğinin ne olacağını bilmiyorsunuz. Çocuklarınız kapitalist sistemin küresel fikirleri ile hayat hakkında doğru mefhum ve değerlerin yokluğu arasında debelenip duruyorlar.

Ölüm kalım meselesini benimsemiş Müslüman kadınlar olarak biz, onun uğruna elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Hayat ve zihinlerimizi onun için adadık, onun dışında derdimiz yok. Sorunları çözen ve krizlerin üstesinden gelen bir din olarak İslam'ı hayata geri getirmek bizim ölüm kalım meselemizdir.

Ölüm kalım meselesi olması demek, tıpkı küçük çocuğunu kaybeden bir annenin onu bulmak için elinden geleni yaptığı gibi her şeyin önünde olması demektir. Bir anne, o küçük çocuğunu bulmak için canını, zamanını ve parasını esirgemekten vazgeçebilir mi? Ya da o küçük çocuğunu bulmadan rahat uyuyabilir mi? Yahut iyi bir yaşam sürebilir mi? İşte ey bacılar! Biz, aziz ve yüce olan İslam'ı kaybettik. Bu yüce amaç uğruna acaba yapılması gerekeni yapıyor muyuz?

Ölüm kalım meselesi, hayat memat meselesidir. Uğruna her şey yapılır. Örneğin iman, bir ölüm kalım meselesidir. Aynı zamanda dini hayatta var etmek de ölüm kalım meselesidir. Çünkü Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

وَاللَّهِ إِنِّي لا أَزَالُ أُجَاهِدُهُمْ عَلَى الَّذِي بَعَثَنِي اللَّهُ لَهُ حَتَّى يُظْهِرَهُ اللَّهُ لَهُ أَوْ تَنْفَرِدَ هَذِهِ السَّالِفَةُ "Vallahi Allah bu dini üstün kılana dek veya ben bu uğurda ölene kadar bir an bile mücadeleden geri kalmam." Ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

كونوا كأصحاب عيسى نصبوا على الخشب ونشروا بالمناشير لموت في طاعة خير من حياة في معصية "İsa'nın arkadaşlarının davrandığı gibi davranın. Onlar ki testerelerle biçildiler, çarmıha gerildiler. Allah'a itaat ederek ölüm, Allah'a isyan ederek yaşamaktan daha hayırlıdır." Tüm dünyadaki Müslümanların ölüm kalım meselesi, Hilafeti kurarak Allah'ın indirdikleri ile hükmetmektir.

Peki, Müslümanların ölüm kalım meselesini kim belirler sorusuna gelince, şüphesiz bu, Müslümanlara şeri hükümlere göre amel etmeyi, uygulama sahasına koymayı, hayatta, devlette ve toplumda uygulamayı farz kılan şeri hükümlerden alınır. Çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

إنَّا أَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَا أَرَاكَ اللَّهُ وَلَا تَكُنْ لِلْخَائِنِينَ خَصِيمًا "Biz sana Kitabı hak olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah'ın sana öğrettikleri ile hüküm veresin. Sakın hainlerin savunucusu olma." ^{[Nisa 105]}

أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ يَزْعُمُونَ أَنَّهُمْ آمَنُوا بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ يُرِيدُونَ أَنْ يَتَحَاكَمُوا إِلَى الطَّاغُوتِ وَقَدْ أُمِرُوا أَنْ يَكْفُرُوا بِهِ وَيُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَنْ يُضِلَّهُمْ ضَلَالًا بَعِيدًا "Sana indirilen Kur'an'a ve senden önce indirilene inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Tağutu tanımamaları kendilerine emrolunduğu hâlde, onun önünde muhakeme olmak istiyorlar. Şeytan da onları derin bir sapıklığa düşürmek istiyor." ^{[Nisa 60]} Yine Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ "Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir." ^{[Maide 44]} Allah'ın indirdikleri ile hükmetmek şuan tüm Müslümanların ülkelerinde mevcut olmadığına göre onu var etmek, hayata, devlete ve topluma geri getirmek için çalışmak Müslümanlara farzdır.

Hilafeti kurmak, Allah'ın Kitabı ve Rasûlü'nün Sünneti üzerine biat edilecek bir Halife naspetmek, küfür sistemlerini yıkmak, yerine İslami hükümleri koymak, uygulamak, İslami beldeleri Dar'ul İslam'a, oradaki toplumu İslami topluma dönüştürmek, davet ve cihat yoluyla dünyaya İslam Risâlet'ini taşımak, her Müslüman için ölüm kalım meselesidir. İşte değerli bacılar, bu ölüm kalım meselesine bağlanmak, her iki yurtta da kurtuluşa vesiledir.

يا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ "Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'ın ve Rasûlü'nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O'nun huzurunda toplanacaksınız." ^{[Enfal 24]}

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilayeti Kadın Resmi Sözcüsü