Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: SDu2013BAu20132014u2013KRSu2013TRu201312 H. 9 Cumâde’s Sânî 1435
M. Çarşamba, 09 Nisan 2014

Basın Açıklaması Müslümanlar Bayanlara Yönelik Bilgilendirici Mesajlar Dizisi -3- Sınırları ve Dikenli Telleri Ortadan Kaldırın, Allah'ın Şeriatını Hâkim Kılmak İçin Aktif Olun

Neredeyse bir yüzyıldır Müslümanlar, ulusalcılık temelinde İslami kimlikleri ile bağdaşmayacak şekilde bölündüler. Müslümanların ülkeleri, yıllar boyunca sınırlar ve dikenli teller ile parçalandı. Ulusal birlik sloganı her şeyin üstünde kabul edildi. Müslümanlar, ulusalcılık sloganı adı altında vatan için ölüme gittiler. Ama ne yazık ki insanlar ulusalcılığın ne olduğunu bilmiyorlar. Aksine belaların temeli olan ulusalcılığın vakası hakkında yanlış yönlendiriliyorlar. Ulusal medya, ulusal logo, ulusal program, ulusal pasaport ve kimlik kartları gibi Müslümanlar ulusalcılık temelinde yaşıyorlar. Mısır, Suriye, Filistin ve Orta Afrika'da olan her şey dış unsur olarak görülüyor. Hâlbuki Müslümanlar, sorunlarının tek ve musibetlerinin ortak olduğunun bilincindedirler. Ama maalesef farklı ülkede olanlardan haberdar değiller.

Aslında ulusalcılık düşüncesinin hiç bir vakası yoktur. İçi boş bir düşüncedir. Ülkede insanların sorunlarına çözümler üretemez. Vatandaşlar, şiddetli sıkıntı, korku, savaş, sürgün, güvensizlik, yoksulluk, cehalet, hastalık, kötü muamele ve hakların çiğnenmesi gibi sıkıntılar ile karşı karşıyalar. Ulusalcılığı savunanlarda çözümler olsaydı, halklar bu trajedileri yaşamamış olurlardı. Soğukkanlılıkla vatan çocukları öldürülmezlerdi. Müslümanların varlıkları parçalanmaz ve ortada elliden fazla yönetici diye bir şey olmazdı. Kız ve erkekler öyle kolayca yozlaşmaya terk edilmezlerdi. Haram her tarafa yayılmazdı. Siyasi tacirler kadın sorunları üzerinden ticaret yapamazlar ve onların namuslarını satamazlardı.

Nitekim Sudan'ın parçalanmasını ne ulusalcılık ne ulusal birlik ne ulusal anayasa ne ulusal diyalog ne de diğer saçmalıklar ve yalanlar engel olamadı. Sudan toprağı, haraç arazisidir, İslami ümmete aittir. İşte İslami akidenin bakış açısıyla Sudan'a bakmak gerekir. İslami ümmeti Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in bayrağı altında birleştiren, İslami kimliği yerleştiren Hilafet Devletinde İslam uygulanmadıkça Sudan'da fırtınalar dinecek değildir. Hilafet Devleti olmuş olsaydı din düşmanları Sudan'ın topraklarını bölmeye, servetlerini yağmalamaya asla cesaret edemezlerdi. Hilafet Devletinde yönetici tektir. O Müslümanların Halifesidir. İslami anayasayı uygular. Sınırları ve dikenli telleri olmayan bir devlettir. Topraklarında yaşayan herkes tebaadır. Adalet herkes içindir. Müslümanlar, Hilafette tek vücuttur. İslam'ın ilk dönemlerinde kadına yönelik bakış böyleydi ve tekrar öyle de olacaktır. Ummu Ammare, Ummu Müniğ, Havle, Hansa ve Sümeyye İslam'ın yüce mefhumuna ulaşmak için sahip oldukları her şeyi harcadılar.  O mefhum ki insanların kimliğini toprak temeline dayandırmaz. İnsanların kimlikleri toprak temelinde olursa, hayvanlar mesabesine düşerler ve sürekli birbirlerini mücadele ederler. Hatta dar bir toprakta yaşadıkları için bir meyve uğruna bile birbirlerini öldürebilirler. Dolayısıyla bazılarının yok olması, bazılarının da anlayış, beceri ve zekâ ile değil de kaba kuvvet kullanarak egemen olması doğaldır. İşte bugün tam olarak yaşadığımız budur. Bugün yaşadıklarımız mevcut şartların doğal sonucudur. Bu zorlu şartlar, ulusalcılık gibi öyle aldatıcı cafcaflı sloganlar ile asla çözülmez.

Değerli bacılar! Şüphesiz Allah Subhânehu ve Teâlâ bizi onurlandırdı ve tüm bunlardan hayat sistemi olan İslam ile yüceldik. Yolumuz Hatice, Âişe, Fatıma, Safiye ve Mariye'nin yolu olsun. Nesilden nesile bu harikulade model sürsün gitsin. Kimliğimiz akide, vatanımız Dar'ul İslam, yöneticimiz ümmetin hizmetkârı ve anayasamız da Kur'an olsun. Şiarımız tek akide, tek devlet, tek bayrak ve tek ümmet olsun. İslam'ın dünya ve ahiret hayrını gerektiren çözümleri, tüm insanlığı Allah'ın nuruyla gölgelendirsin. Her tarafa barış, adalet ve refah yayılsın. Kurulacak Hilafet Devletindeki İslami Anayasanın 5. maddesinin şu ifadeleri içerdiğini biliyor musunuz: "İslami tebaayı taşıyan herkes, haklardan faydalanır ve şeri görevlere bağlanır." 6. madde ise şöyledir: "Devletin, yönetimde, yargıda, işlerin yürütülmesinde ya da benzeri konularda tebaaları arasında ayrım yapması caiz değildir. Irk, din, renk ve benzeri özelliklere bakmadan herkese tek bir bakışla bakmalıdır." Anayasa, insanlara bu Müslüman, bu kâfir muamelesinde bulunmaz. Aksine adil ve hoşgörülü şeri hükümler ile insanların işlerini güder, hak ve görevler temelinde insanlara muamelede bulunur. İslami anayasa, tüm insan yapımı zalimane kanunlardan farklıdır. İslami kimliği yerleştirir ve vatandaşlık değil, İslami akide temelinde Müslümanları birleştirir. Böylece güçleri artar, şevkleri güçlenir, toprakları birleşir ve melun düşmanları rezil rüsva olur.

Değerli bacılar! Ulusalcılık taassup cehaletini bir kenara atarak değişim için çalışın. Sadakatiniz sadece İslam'a ait olsun. Yeniden dünyaya hâkim olması için "La İlahe İllallah Muhammedün Rasûlullah" bayrağını dalgalandırın. Hem dünya hem de ahirette Allah'ın rızasına ve muvaffakıyete nail olun.


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilayeti Kadın Resmi Sözcüsü

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
21 October Street, Imarat al-Vaqf, Ground Floor, East Khartum / Sudan
Telefon: +(249) 0912 24 01 43 – 0912 37 77 07
http://www.hizb-sudan.org/
E-Mail: spokman_sd@dbzmail.com

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER