حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: SDu2013BAu20132014u2013RSu2013TRu201344 |
H. 21 Zilhicce 1435 M. Çarşamba, 15 Ekim 2014 |
Gazeteci Taha el-Numan Tarafından Kaleme Alınan Makaleye Yanıt
Sayın Taha el-Numan
es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh
1 Ekim 2014 tarihinde Ahir Lahza gazetesinde yayınlanan makalenizi okuduk. İçerisinde cevap ve açıklama gerektiren noktalar olduğu gibi dikkate alınmayacak noktalar da var. Çünkü bunlar, anlamı olmayan boş sözlerdir. Hizb-ut Tahrir, toplumun düşünce ve duygusunun koruyucusudur. Düzeltme ve açıklama gerektirenler düzeltilmesi için yazara bir tavsiyede bulunuyor ve Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın, herkesi aydın İslam düşüncesi ile aydınlatmasını temenni ediyoruz. Ki ümmetimiz yüksek fikir temelinde kalkınsın. Hidayete ulaştıran Allah Subhânehu ve Teâlâ'dır. Yazınıza yanıt olarak şu noktaların belirtilmesinde fayda olacağını düşünüyoruz. Bunları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
1- Yazınızda "Sevgili okuyucular, iki defa tekrarlanan "ellezi" [o kimseler ki] sözcüğü gizlenirse, başlığın toplam kelime sayısı "32" olur. Basın ve kitle iletişim kriterlerine göre bu, çok uzun bir başlıktır..." diyorsunuz.
Sayın Taha'nın söz konusu ettiği bildirinin başlığı şöyledir: "Yeni Haçlılar, Tuzak Kurup Müslüman Ülkelere Karşı Saldırı ve Katliama Devam Ediyorlar, Bölgedeki Yöneticiler De Allah'tan, Rasûl'ünden ve Müminlerden Utanmadan Haçlı Bayrağı Altında Savaşa Katılıyorlar." Nasıl bu başlıkta "Ellezi" [o kimseler ki] sözcüğünün iki kez tekrarlandığını söyleyebilirsiniz? Nereden çıkardınız bunu, Allah size merhamet etsin! Başlığın kelime sayısının "32" olduğu doğru değil. Nasıl hesapladınız? Matematik bilimine göre doğru hesap yöntemini kullanmadığınız açıktır. Ancak biz, bunun bir yazım hatası olduğunu fark ettik. Bu nedenle biz, size uluslararası basın standartlarına göre gazete makaleleri yazma uyarıları ile ilgili bir tavsiyede bulunmak istiyoruz. Çünkü sık sık tekrarlanan yazım hataları çok tehlikelidir! Gelecekte bunu dikkate alırsanız seviniriz. Chris Elliott, 2 Şubat 2014 tarihli İngiliz Guardian gazetesinde yayınlanan bir makalesinde şöyle diyor: "Yazım hataları, gazetenin itibarını ya da gazetecilerin güvenilirliğini etkileyebilecek en tehlikeli faktörlerden biridir." Biz, gazetenizin itibarını ve sizin güvenilirliğinizi dikkate aldığımız için size böyle bir tavsiyede bulunmak istedik.
2- Yazınızda, "Özellikle Hizbin İslam'ın dayanaklarından biri olarak gördüğü Hilafet fikri, siyasi bir partinin içtihadı olduğu sürece hiç bir sakınca yoktur." diyorsunuz. Ey kardeşim! Durumunuz gerçekten çok vahim! Görünüşe göre siz hâlâ ümmetin uzun yıllar önce söylediği şarkıları tekrarlıyorsunuz. Evet, Hilafet, İslam'ın sabitelerinden temel bir sabitedir. O varsa, İslam vardır, o yoksa İslam yoktur. Onsuz ümmet, ziyafet sofrasındaki yetimler gibidir. Ahkamu's Sultaniye adlı kitapta İmam el-Maverdi şöyle der: "İmamet sözleşmesi, ümmet içinde onu yerine getirebilecek kimselere icma ile farzdır. Sultan ve ümmetin lideri olan bir İmam ikame etmek vaciptir. Çünkü Sultan ile din korunur, dinin sünnetleri ve hükümleri uygulanır." Hilafet, İslam Şeriatının hükümlerini ikame etmek, davet ve cihat yoluyla İslam davetini dünyaya taşımak için dünyadaki tüm Müslümanların genel başkanlığıdır. Bu devletin farz olduğu ile ilgili deliller, Allah'ın Kitabı ve Rasûlü'nün Sünnetinde sayılamayacak kadar çoktur. Hilafetin delilleri, hem malum hem de meşhurdur. Neredeyse her Müslüman bu delilleri bilir! Ama yine de biz hatırlatma adına bunların bazılarını zikredelim. Çünkü hatırlatma müminlere fayda verir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ وَأُولِي الْأَمْرِ مِنْكُمْ "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin." [Nisa 59] Allah Subhânehu ve Teâlâ, olmayan kimseye itaati emretmez. Bu, Ülülemre yani Halife var etmenin farz olduğuna delalet eder. Allah Subhânehu ve Teâlâ, Ülülemre itaati emrettiğinde, aynı zamanda onu var etmeyi de emretmiş olur. Çünkü İslam'ın varlığı Ülülemrin varlığına bağlıdır. Ülülemre olmadığı zaman, İslam yönetimi zayi olur. Dolayısıyla onun yokluğuna, İslam yönetiminin zayi olması gibi haram olan bir hüküm terettüp ettiği için Ülülemri var etmek bu açıdan farz olur. Evet, Hilafet Devleti, Âlemlerin Rabbinin en önemli farzlarından biridir. Hilafet, karalanamaz, sulandırıp bulandırılamaz. Çünkü Allah'ın Kitabında, Rasûlü'nün Sünnetinde ve İcma'us Sahabede sözlü ve uygulamalı olarak mevcuttur. Allah'ın izniyle, Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın vadettiği ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in müjdelediği gibi yakında Raşidi Hilafet olarak geri dönecektir. Bugün ümmet, onun özlemini çeker oldu. Hatta özenle, sadakatle ve içtenlikle onun için çalışmaya başladı bile. İçtenlikle Allah için çalışan bir ümmete, hiç şüphesiz Allah Subhânehu ve Teâlâ yardım edecektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَلَيَنْصُرَنَّ اللَّهُ مَنْ يَنْصُرُهُ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ "Şüphesiz ki Allah, kendi dinine yardım edene mutlaka yardım eder. Şüphesiz ki Allah, çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir." [Hac 40]
3- Yazınızda diyorsunuz ki: "Komplo, çok büyüktür. Tüm yaptıkları şey, uygun zamanda kaos çıkarmaktır. Bölgeyi onlarca ülke ve beylikleri bölmek için orduları ve ülkeleri yok ediyorlar." O halde siz de yaratıcı kaos teori sahibinin Amerika olduğuna inanıyorsunuz. Ortalığı ateşe çeviren ve Müslümanlara karşı komplo kuran Amerika'dır. Ayrıca IŞİD'in de çok tehlikeli olduğunu söylüyorsunuz. Sonra tüm bunlardan tuhaf bir sonuca varıyorsunuz! Ve sömürgeci kâfirlerin bölgeye müdahalesine karşı çıkmak Hizb-ut Tahrir'e yakışmaz diyorsunuz. Sonra Amerikan planının uygulanmasına karşı çıktığımız için de bizi kınıyorsunuz! Yani siz, ülkeleri devletçiklere ve beylikleri bölmek ve bölge ordularını yok etmek için Amerika'nın bölgeye müdahalesini önemsiz görüyorsunuz. Gerçekten durumunuz çok tuhaf ve garip! Sanki siz, şu çizgide yürüyor gibisiniz: "Hastalıkla beni tedavi et" Şer imparatoru Amerika'dan yardım istenerek nasıl IŞİD'in kötülüğü tedavi edilebilir ki? Dermansız hastalığın başı, Amerika değil mi? Bizi ve geri kalan devletçikleri parçalamak isteyen o değil midir? Gerçekten siz, hastalıklı bir mantığa sahipsiniz. Keşke siz Hizb-ut Tahrir'e ikna edici şekilde itiraz etseydiniz de Amerika'nın şeytani komplosuna karşı çıksaydınız. Ama siz hastalıklı bir mantıkla itiraz ettiniz. Dahası siz, Amerika'nın İslam ülkelerine karşı komplolarına karşı çıkmak için bir çözüm sunmadınız. Sizin bu itirazınız, önleyici bir siyasi hareket olmaksızın emperyalist güçlere teslimiyettir, boyun eğmektir. İslam ümmeti, canlı ve diri bir ümmettir, kâfirlere asla boyun eğmez. Kâfirlerin tuzak ve tezgâhı ne olursa olsun, ümmet onun gözcüsüdür:
وَمَكْرُ أُولَئِكَ هُوَ يَبُورُ "İşte bunların kurdukları düzenler boşa çıkar." [Fatır 10]
4- Yazar, IŞİD'in [şerrini] ve onun İslam'ı karalamasını hafife aldığımızı düşünüyor. Hizb-ut Tahrir, ne hafife alır ne de abartır. Aksine zehri, panzehirle tedavi eder. IŞİD'in yanlışının, İslam sisteminde şeri hükümlere göre bir tedavisi vardır. Allah Subhânehu ve Teâlâ, hiç bir şeyden gafil değildir. Ancak Allah'ın dini dışından çözüm ithal edenler, sömürgeci kâfirlere yalvaranlar ve onları Müslüman ülkelere sokanlar, işte gerçek sıkıntıya düşecek olanlar onlardır! Ey Taha! Allah Subhânehu ve Teâlâ, hükümlerini Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem güçlük çeksin diye indirmedi. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
طه مَا أَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لِتَشْقَى إِلَّا تَذْكِرَةً لِمَنْ يَخْشَى "Tâhâ, Biz, Kur'an'ı sana, güçlük çekesin diye değil, ancak Allah'tan korkanlara bir öğüt olsun diye indirdik." [Taha 1-3] Şeri hükümlere göre IŞİD'in hatalarını tedavi edebilecek ve onu tekrar doğruya döndürebilecek yegâne merci, Hilafet Devletidir. Çünkü haktan sapma, hak ve İslam uygulanarak tedavi edilir. Hilafet Devletinden başka kim İslam'ı uygulayabilir? Hilafet, ister IŞİD, isterse Arap yöneticilerden kaynaklanan batıl olsun, tüm batılı tarihin çöplüğüne gömecektir. Batılı hakla giderecektir. Kâfirler hoşlanmasa da hak üstün gelecektir.
بَلْ نَقْذِفُ بِالْحَقِّ عَلَى الْبَاطِلِ فَيَدْمَغُهُ فَإِذَا هُوَ زَاهِقٌ "Bilakis biz, hakkı bâtılın tepesine bindiririz de o, bâtılın işini bitirir. Bir de bakarsınız ki, bâtıl yok olup gitmiştir." [Enbiya 18] Ülkeyi tahrip etsin, insanların kanını akıtsın, servetleri yağmalasın ve ümmetin olanaklarını yok etsin diye hem de Müslümanların yöneticilerinin alkışlarıyla Amerika'yı ülkeye sokmak ve yalvarmak, doğrusu bu, en büyük günahlardan biridir!
5- "Amerika, ülkeyi bölmek ve orduları yok etmek istiyor" sözünüze gelince, evet, doğru söylediniz. Ey Taha! Şunu biliniz ki Raşidi Hilafetten başka kim Amerika ve sömürgeci Batının komplolarına karşı teyakkuzda durabilir ki? Onun dışında kim ülkeleri ve eski dünyanın yönetimini birleştirebilir? Müslümanlar, Yahudi ve Hristiyan gibi zimmiler, Hilafet Devletinde onurlu ve müreffeh bir yaşam sürmediler mi? Evet, Hilafet Müslümanları birleştiricidir, sömürgeci kâfirlerin belini kırıcıdır. Hilafet, mal ve sanayidir. İhtişam ve güçtür. Din ve dünyanın koruyucusudur. Asıl ve fasıldır. Hükümler, onunla uygulanır. Hadler onunla infaz edilir. Fetihler yeniden başlar. Tekbir sesleri Âlemlerin Rabbi Allah için yükselir. Hilafet, 1916 Sykes ve Picot anlaşmasını ortadan kaldıracak, sömürgeci sınırları yok edecek, yeryüzünde Müslümanların birliğini somut hale getirecektir. Evet, ey Taha! Biz, Amerika ve Batılı kâfirlerin planlarını başarısız kılacağız. Ve uzun yıllar önce kaybedilen izzet ve onuru tekrar İslam'a Müslümanlara iade edeceğiz.
Sonuç olarak biz, ümmetin sapmasından korkarak bu yanıtları Allah'ın Kitabı ve Rasûlullah Sünnetinden deliller ile desteklemedik. Aksine Allah Subhânehu ve Teâlâ huzurunda sana karşı bir hüccet ikame etmek istedik! İslam ümmeti, anlamsız sözlerle saptıramayacağın kadar uyanık ve bilinçlidir. Dünya çapında milyonlarca insanın Raşidi Hilafet istekleri, bunun en güzel kanıtıdır. Aksi takdirde Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in Ukab sancağının, Doğuda Endonezya'dan onurlu Suriye'ye kadar, Mısır-Kenane'den Sudan ve Mağribe kadar dünyanın her tarafında milyonlarca insanın elinde "La İlahe İllallah Muhammedün Rasûlullah" siyah sancağının dalgalanmasını nasıl açıklayacaksınız? Tüm bu durum, Hizb-ut Tahrir ve onun Emiri Celil Âlim Ata ibn Halil Ebu Rasta liderliğinde ümmetin Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti altında İslam ile yönetilme arzu ve özlemini ifade etmez mi? Ey Taha! Sel gibi coşan ümmetle birlikte mi olacaksın? Yoksa ona karşı kürek mi çekeceksin? O zaman sen de yok olup gidersin.
وَاللَّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
" Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler." [Yusuf 21]
İbrâhîm Usmân [Ebu Halîl]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Sudan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi 21 October Street, Imarat al-Vaqf, Ground Floor, East Khartum / Sudan Telefon: +(249) 0912 24 01 43 – 0912 37 77 07 http://www.hizb-sudan.org/ |
E-Mail: spokman_sd@dbzmail.com |