حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
Medya Bürosu
No: SRu2013BAu20132011u2013MBu2013TRu20130001 |
H. 11 Rabi-ul Evve 1432 M. Pazartesi, 14 Şubat 2011 |
-Basın Açıklaması- Ey Suriye'deki Müslümanlar: Raşidi Hilafeti Kurarak Bölgeyi Saran Değişime Örnek Olunuz
Sedneya Cezaevi Yönetimi, 27.03.2008'de bazı mahkumlara "etleri ile kemiklerini demir taraklarla tararcasına" işkenceler yapmış ve geneli İslamcıların olduğu işkenceye maruz kalan mahkumlar bu dayanılmaz zulümden dolayı Allah'a sığınmışlar, sesleri diğer mahkumlara ulaşmış, öfkelerini çekmiş ve yüksek seslerle tekbir getirmeye başlamışlardı. Bunun üzerine bazı mahkumlar, koğuşlardan çıkmış, birkaç gün süren ve ardından gardiyanlar tarafından bastırılan kanlı bir isyan yaşanmış ve isyancılar, türlü türlü dayanılmaz işkencelere maruz bırakılmıştı...
Yine 05.07.2008'de silahlı olan askerî bir gurup polis, arama yapmak üzere Sedneya cezaevindeki koğuşlara girerek Mushaf-ı Şerif'i ayaklarıyla çiğnemiş, sakallı olanlara hakaretler etmiş, tekme tokat mahkumlara girişmiş, küfürler etmiş ve fiziksel eziyetler etmiş... Bu baskının üzerine sivil isyan şeklinde bir patlama meydana gelmiş ve diğer katlara ve koğuşlara sıçramış, bazı mahkumlar cezaevi içerisindeki askerleri ve subayları rehin almış, cep telefonlarını ellerine geçirmiş, aileleri, medya organları ve dünyadaki insan hakları ile bağlantıya geçmişlerdi. Ancak medya, bu olaya beklenen ilgiyi göstermemiş ve bu da Suriye rejimini, Amerika da dahil devletlerarası şemsiyesinin kendisini korumadan yana güvende olduğunu hissetmesini sağlamıştı. Böylece Suriye rejimi, isyanı kuvvet yoluyla bastırmak için cezaevine kuvvet göndererek olayları engelleme çabası içerisine girmesine rağmen mahkumlar, aralarında subayların ve astsubayların olduğu yaklaşık 1100 askeri rehin almayı başarmıştı. Devlet, planladığı üzere durumu kontrol altına almayı başaramayınca yaklaşık altı ay süren müzakerelere başvurmuş, bu sırada başarısızlıkla sonuçlanan cezaevini basma girişimleri yaşanmış ve en sonunda yalan vaatlerle sorunu çözmeyi başarmıştı. Zira mahkumların cezalandırılmayacağı, mahkumiyet sürelerini dolduran mahkumların serbest bırakılacağı, mahkumlara insan gibi muamele edileceği ve tutukluların yargılanma süreçlerinin hızlandırılacağı sözünü vermişti. Bu sözler ise, mahkumların askerlerle müzakerede bulunmayı reddetmelerinin üzerine devlet başkanının temsilcileri tarafından verilmişti. Bu kişiler, bu olaylardan dolayı hiçbir hesap sorulmayacağı ve ceza verilmeyeceği sözünü vermişler ve olayların sorumluluğunu Tuğgeneral Numan Hatip ve Cezaevi Müdürü Albay Ali Hayribik ve bir gurup subaya yüklemişlerdi... Bununla birlikte tutukluların aileleri, dönem dönem içişleri bakanlığı önünde veya cezaevinin yakınlarında toplanma gibi bir takım barışçıl protesto eylemleri girişimlerinde bulunmalarına rağmen sert bir şekilde engellenmişlerdi. Bu da evlatları korkunç bir manzara ile karşı karşıya iken herkesin susmasına ve onlar için hiçbir şey yapamamalarına neden olmuştu...
Bugünlerde işlerin rayına oturması üzerine Suriye rejimi, sözünden caydı ve sayıları yaklaşık 350'yi bulan isyana karışan mahkumları yargılamaya başladı. Şu ana kadar (5'i idam ve 19'u müebbet olmak üzere) bu kişilerden sadece 24'ü hakkında karar çıktı ve diğerleri de en az 12 sene olmak üzere benzer hükümler almayı beklemektedir. Ayrıca mahkumlar, şu anda demir kafeslerde tutulmakta, cezaevi gizli kameralar ve dinleme cihazları ile dolu olup mahkumlar, ne güneş yüzü görmekteler ne de havalandırmaya çıkmaktalar, sağlık durumları da oldukça kötü. Dışarı sızan haberler göre bazı mahkumlar, ciddi hastalıklarla boğuşmaktalar... Ne ilginçtir ki hiçbir medya kesimi veya insan hakları örgütü, bu trajik gelişmeleri ve ulaştığı boyutu aktarmamaktadır.
İşte bunlar, cezaevlerinde ve normal hayatta halkına karşı insanlık dışı en iğrenç davranışlarda bulunmaktan sakınmayan helak olmuş rejimin uygulamalarından bazı örneklerdir.
Bu rejim, yönetimde ebediyen kalacakmış gibi davranmaya devam ederek tutuklamakta, işkence etmekte ve hapsetmektedir... Yaptığı tüm bu şeylerin yanına kar kalmayacağını ve Allah'ın izniyle yakında bunlardan dolayı hesaba çekileceğini hiç hesap etmemektedir. Bu fasit rejim, bu suskun dillerin onun yaptığı şeylere razı olduğunu mu sanıyor?! Bu rejim, etrafında hiçbir şey olup bitmiyor ve kendisine hiçbir şey olmayacakmış gibi hareket etmektedir... Suriye yöneticileri Suriye rejimini, baskı ve zulümde bölgedeki diğer rejimleri geçen, halkına karşı kanlı bir tarih ve düşmanına, yani Yahudilere karşı Golan'da turistik amaçlı tatil düzenleyecek derecede barışçı ve güvenli bir tarih yazan mükemmel bir polisiye rejimine çevirmeyi başardılar!
Suriye rejimi, kendisinin değişime karşı güvende olacağını zannediyor. Muhtemelen bu zannı onun ölümü olacaktır. Değişim rüzgarları, ona doğru ilerlemekte olup bu değişimin çıkış noktası İslami'dir ve istenen değişim sadece Allah'ın elindedir. Onu durdurmaya hiçbir kimsenin gücü yetmeyeceği gibi bu helak olmuş rejimin de ona direnmeye ve ona karşı koymaya gücü yetmeyecektir. Değişim Allah'ın izniyle geliyor ve Suriye'yi, Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in Şam ve Şam halkı hakkındaki müjdelerin gerçekleştiği İslami bir beldeye çevirecektir... Ahmed ve İbn-u Hıbbân, Muaviye'den Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in şöyle buyurduğunu rivayet ettiler: إذا فسد أهل الشام فلا خير فيكم، لا تزال طائفة من أمتي منصورين لا يضرهم من خذلهم حتى تقوم الساعة "Şam halkı ifsat olduğunda sizde hayır kalmaz. Ümmetimden bir taife, yüz üstü bırakanların zarar veremeyeceği bir şekilde yardım olunmuş olarak kıyamete kadar devam edecektir."
Ey Müslümanlar!
Bu rejim, size bir gözetici gibi değil bir düşman gibi davranmaktadır. O halde onu düşman edinin. Allah [Subhânehu ve Te'alâ], Allah'ın indirdikleri ile hükmetsinler diye İslam'da otoriteyi Müslümanlara vermiştir. Suriye yöneticisinin durumu, Müslümanların beldelerindeki diğer yöneticilerin durumu gibidir. Hatta o, onların da ötesindedir. Zira o, yönetimi gaspetmiştir. Çünkü İslami yönetime engel olmuş, onunla savaşmış, otoriteyi zorla ve hileli seçimlerle maskelenmiş veraset yoluyla almasından ötürü otoriteyi Müslümanlardan gaspetmiştir. Hatta güvenlik birimleri yoluyla otoriteyi sizlere karşı kullanmaktadır. Sizlere hiçbir değer vermemektedir. Dahası kendisini sizden ancak sizleri tehdit etmek, korkutmak, aşağılamak, evlatlarınızı tutuklamak, birer mübaşir olmaktan öte geçmeyen hakimlere gelen önceden hazırlanmış polisiye kararlar vermekle koruyacağını düşünmektedir.
Ey Suriye'deki Müslümanlar!
Hayatınızın Allah'ın emri üzerine istikamet bulması ve zalimlerin zulmünden gerçekten kurtulmanız için hayatınızda İslam'ı ikame etmeniz, yani Allah'ın indirdikleri ile hükmetmeniz Allah'ın sizlerin üzerindeki bir hakkıdır. Kurtuluş, sadece bu helak olmuş rejimi yok etmek veya bugün Müslümanların yönetildiği gibi bir yönetim sistemi ile yöneten başka bir yönetici ile değiştirmekle olmaz. Bilakis kurtuluş, ancak Suriye'deki Müslümanları diğer Müslümanlarla bir araya getirecek Raşidi Hilafeti ikame etmekle olur. Böylece Suriye, Müslümanları ve gayrimüslimleri alemlerin Rabbinden gelmesinden dolayı İslami, insani, sahih ve adil olan bir sistemle gözetecek bu Hilafet Devleti'nin merkezi olsun.
Ey Suriye Ordusundaki Subay Kardeşlerimiz!
İktidar rejimi tüm organlarıyla İslam ümmetine yabancı olup halkınızın düşmanıdır ve sizleri zalim ellerinde baskı aracı olarak tutmaktadır. Dinine yardım ederek ensarları olmanız Allah'ın sizlerin üzerindeki bir hakkıdır. Bizler, sizlerin içerisinde bu durumlar yüzünden yanıp tutuşan, değişim için can atan, halkının derdiyle dertlenen, rejimin halkına karşı işlediği cürümlerden dolayı üzülen ve bu rejimden kurtulmak isteyen mümin ve muhlis kimselerin olduğunu biliyoruz... İşte bu kişilere sesleniyoruz: Gücünüzü toplayınız sonra tek saf olunuz, mevcut yöneticiyi yönetimden indiriniz ve yönetimi, Allah'ın indirdikleri ile yönetmeye ve Raşidi Hilafeti ikame etmeye muktedir olup bunu talep ederken Allah'ın emrinden zerre kadar sapmaksızın kıyama kalkmalarından beri bunun için çalışan halkınızın içerisindeki uyanık ve muhlis kimselere teslim ediniz.
Ey Müslümanlar!
Bizler Hizb-ut Tahrir / Suriye olarak, bu emaneti yüklenmeye ve ümmete raşidi liderlikle liderlik etmeye hazır olduğumuzu ilan ederiz. O liderlik ki semanın ve arzın sakinlerini bizden ve sizden razı kılacaktır. Şunu samimi olarak söylemek isteriz ki bizler, kesinlikle Hilafetin ve Allah'ın vaat ettiği nusretin kokusunu alıyoruz. Hilafetin ve nusretin zamanı yaklaşmıştır ve umulur ki başlangıç noktası Suriye olur. Allah ne olacağını daha iyi bilir ya şayet durum bu şekilde olursa bu, sizler için daha önce görülmemiş bir onur olacaktır. Allahuteala, şöyle buyurmuştur:
ٱلَّذِينَ إِنْ مَّكَّنَّاهُمْ فِى ٱلأَرْضِ أَقَامُواْ ٱلصَّلواَةَ وَآتَوُاْ ٱلزَّكَواةَ وَأَمَرُواْ بِٱلْمَعْرُوفِ وَنَهَوْاْ عَنِ ٱلْمُنْكَرِ وَلِلَّهِ عَاقِبَةُ ٱلأُمُورِ "Onlar ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek salatı ikame ederler, zekatı verirler, marufu emrederler, münkeri nehyederler. İşlerin akıbeti Allah'a aittir." [el-Hacc 41]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Suriye Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: +8821644446132 Skype: TahrirSyria www.tahrir-syria.info |
E-Mail: media@tahrir-syria.info |