حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Tunus Vilayeti
Medya Bürosu
No: TN–BA–2020–MB–TR–08 |
H. 9 Şa'bân 1441 M. Perşembe, 02 Nisan 2020 |
Tunus “Yöneticileri”, Müslüman Halkı Başarısız Batı Politikalarının Kobayı Haline Getirdi
Tunus’taki siyasi çevreler, kapitalist Batı ülkelerinin uydusu olmayı yeğlediler. Bu bağımlılık bizi felaketlere ve krizlere sürükledi. Refah ortamında Batılı şirketler ülkedeki her şeyi yağmaladılar, kontrolleri altına aldılar. Başlarına bir musibet geldiğinde, bize de yansıması oldu. Sıkıntıların artmasıyla birlikte politikacıların bağımlılıkları da arttı. Bağımlılıkları nedeniyle ülkeye salgını soktular. Sonra salgınla mücadelede ihmalkâr davrandılar. Fransa ve İtalya, sınırlarını kapatıncaya kadar beklediler. Sınırlarını kapatınca, onlar da kapattı. Hastalığı ve hastaları karantina altına almak yerine tüm halkı eve hapsettiler. Hazırlıksız yakalandılar, bu yüzden işler ve kararlar iyice karmaşıklaştı ve ellerinde bir kobay haline geldik.
“Cumhurbaşkanı” Kays Said, 31 Mart 2020 Salı günü son Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, alınan prosedürlerin halkın, özellikle de yoksulların ihtiyaçlarına cevap vermediğini kabul etti. “Karakterinin arkasına saklanan” kimselerin olduğuna, yiyecekleri tekellerinde tutarak savaş suçları işlediklerine işaret etti. Yolsuzluğa karışan iş insanları ile cezai sulh yoluyla “halkın parasının geri alınmasını” istedi. Seçim kampanyası sırasında toplanan paraların neden bugün bu finansal krizde kullanılmadığını sordu? Aynı devletin kurumları arasındaki çatışmanın su yüzüne çıkmasından sonra siyasi kararın merkeziyetçiliğini hatırlatmayı da unutmadı.
Fahfah hükümetine gelince, hızlıca toptancılar pazarını kapatması ve ulaşımı askıya alması bocaladığının bir örneğidir. Ürünler yerinde kaldı, pazarlarda mallar tükendi, fiyatlar arttı. Bunun üzerine hükümet geri adım atarak pazarları yeniden açtı, malların nakliyesine izin verdi.
Bu kargaşa karşısında Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti Medya Bürosu olarak biz, aşağıdaki hususlara vurgu yapmak istiyoruz:
1- Krizler, açıklamalar, talepler ve sorularla çözülmez, hemen uygulanabilir keskin kararlarla çözümlenir. Ne var ki, “Cumhurbaşkanı” Kays Said, kirli siyasi paranın nerede olduğunu sorgulama ile krizle baş etmeye kalktı. O paranın Batılı güçlerde olduğunun farkında değil galiba. Batılı güçler, o paraları politika yapıcılarını satın almak ve kararlarını müsadere altına almak için harcıyorlar, böylece ülkenin, yabancıların ve yağmacı şirketlerin etkisi altında kalmasını sağlıyorlar. Kays Said, tüm yetkilere sahip değilmiş gibi temel gıda maddelerini tekelinde tutanlara suçlu muamelesi yapılmasını talep etti. Peki, tekelciler ve ölüm tüccarlarına darbe vurmak, haksız yozlaşmış sözleşmeler ile (örneğin Fransız tuz şirketi gibi) sömürgeci şirketlerin yağmaladığı serveti geri almak, son yıllarda 60 milyara ulaşan kaçak fon kanamasını durdurmak için daha ne bekliyor? Yoksa her konuşmada bize kararın merkeziyetçiliğini ve Tunus’un üç değil, tek bir cumhurbaşkanı olduğunu hatırlatmakla mı yetinecek?
2- Batı bağımlısı ve efendilerinin iznini bekleyen devlet adamları, savaşların üstesinden gelemez, kendi kararlarını kendi verebilen gerçek devlet adamları ancak savaşlarla baş edebilirler. Fahfah hükümeti, Müslüman Tunus halkını ekonomik, sosyal ve sağlıkta başarısızlığı kanıtlanmış Batı politikalarının kobayı haline getirdi. Karantina ve özel sektörde üretimin durdurulması kararıyla bile sadece sermayedarları düşünmektedir. Serbest meslek sahiplerini, zanaatkârları, gündelik işçileri ve günlük istihdamı, bilinmeze terk etti. Geçimlerini kesti, aç bıraktı. Onlar da huzursuz olup sokaklara döküldüler, açlık yerine “korona”dan ölmeyi yeğlediler.
3- Doğru düzen ve ender devlet adamları ancak savaşların ve krizlerin üstesinden gelebilir. Tabii ki doğru düzen, İslam sistemidir, Âlemlerin Rabbinin dinidir. Devlet adamları da kararlarını Âlemlerin Rabbinin hükümlerine, İslam sistemine dayandıran kimselerdir. İslam, bu kimselere şunları farz kılar:
- Tüm sömürge bağlarını, özellikle de IMF ile bağları kesmek, haram kredileri durdurmak, dünyanın önde gelen tefecilerinin, insan tüccarlarının ve vampirlerin milyarlarca dolarlık borçlarını askıya almak, o paraları ülkenin acil ihtiyaçları için kullanmak.
- Avrupa Birliği’nin zehirli “yardımlar”ını kabul etmek yerine Avrupa şirketlerinin yağmaladığı zenginliği kurtarmak. Dilenmek ve cezai sulh ile Avrupa şirketlerini tatmin etmek yerine yolsuzluk yapanlardan paraları geri almak.
Bu sadece kararlı, cesur, enerji ve zenginlikleri özgürleştiren, korona salgını karşısında kapitalist Batı uygarlığı ve enstrümanlarının uğradığı ezici yenilgiden sonra hakkı sahiplerine iade eden kararlar ile olabilir. Öyle ki Amerikalı doktorlar, korona riskinden korunmak için çöp torbası giydiler!
Ey Müslümanlar! Bugün koloniden kurtulmanın tam zamanı değil mi? Dizginleri ve ülkemizi geri almanın tam fırsatı değil mi? Tunus’un sorunu kaynak yetersizliği değil. Kaynaklar, oldukça fazla, son yıllarda heder edildiklerine, boşa harcandıklarına, sömürgeciler ya da ajanlarının ellerinde tekel haline geldiklerine tanık oldunuz. Kaynaklarımız yeterli, sadece tek tek insanlara güzelce dağıtan bilge ve adil bir sisteme ihtiyacımız var.
Âlim ve Habir olan Allah’tan daha iyi kim hüküm verebilir?
أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ ٱللَّطِيفُ ٱلْخَبِيرُ “Yaratan bilmez mi? O, en gizli şeyleri bilir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.” [Mülk 14]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Tunus Vilayeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: 71345949 / 21430700 http://www.ht-tunisia.info/ar/ |
Fax: 71345950 E-Mail: tunis@htmedia.info |